Ana içeriğe atla

Allah Batıla Sapmayalım Diye, Kur’an’ı Ben Açıkladım Diyor.






Bizler acaba Kur’an’ı anlayabilmek adına, çaba harcıyor muyuz? Yoksa biz Kur’an’ı anlayamayız onu alimler,  veli insanlar anlar diyerek, Kur’an’ı anlamayı başkalarına mı bıraktık. İşte bu sorunun cevabını eğer, akıl ve Kur’an merkezli veremiyorsak, gittiğimiz yolun doğruluğundan da asla emin olamayız. Bir arkadaşımız bu sorunun cevabını, hala kafasında doğru bulamadığından olsa gerek, bana şöyle sitemli bir cevap yazmış.

“ANLAŞILAMAYAN KUR’AN’I HALUK GÜMÜŞTABAK UZUN UZUN ANLATINCA ANLADIK. ALLAH’IN RESULÜ OKUMAMIŞ CAHİLİN TEKİ OLDUĞU İÇİN ANLATAMAZDI , ALLAH BUNA BU YÜZDEN İZİN VERMEMİŞTİ ..”

Bizler önce şunu asla unutmamalıyız, Kur’an’ı Allah batıla ve hurafeye sapmayalım diye, bizzat kendisinin açıkladığını, nice örneklerle Kur’an’da izah ettiğini söylüyor. Bir örnek.” SONRA ONU AÇIKLAMAKTA BİZE AİTTİR.” (Kıyame suresi 19).  Ben kimim ki, Kur’an’ı açıkladığımı söyleyebileyim. Yazılarımın tamamında Kur’an’ı düşünerek, Kur’an’ın verdiği örneklerden yola çıkarak, herkesin imtihanı gereği kendisinin Kur’an’ı anlaması gerektiğini, rivayet hadislerden anlamaya çalışırsak, hata edeceğimizi söylediğim gibi, Allah’a şirk koşma ihtimalimizin, çok yüksek olduğunu anlatmaya çalışıyorum, buna Allah şahittir. Allah dinin anası, temeli olan ayetlerin MUHKEM yani, şüphe duyulmayacak kadar açık olduğunu söylüyorsa, bir başkasının bu görevi üstlenmesi ne haddine. Allah bizlere yalnız Kur’an’ın ipine sarılın, çünkü sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum hükmünü verdiyse, sizce Kur’an’ın sorumlu olduğumuz MUHKEM ayetlerin her aklı başında kulunun anlamamıs mümkün mü?  KUR’AN AÇIK VE ANLAŞILIR OLMASAYDI, ALLAH KUR’AN’I AÇIKLAMAK RESULÜN GÖREVİ DERDİ, AMA TAM TERSİNE, BİZZAT KENDİSİNİN AÇIKLADIĞINI SÖYLÜYOR. Yoksa Allah’a güvenip, inanmayanlar mı var aramızda? Hâşâ Allah kullarına hükümlerini anlatamadı, açıklayamadı izah edemedi de bunu Elçisi yada aramızdan birileri mi başardı, bunu da mı akıl edemiyoruz. Bu düşüncelerle Allah’ın Elçisini ön plana çıkartırken, Allah’a yaptığımız saygısızlığın farkında bile değiliz. Kur’an’a birlikte göz atalım, bakalım ayetleri Allah’mı açıklamış, yoksa Elçisimi?

Hud 1–2:  Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; ayetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, SONRA DA ALLAH’TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.”

Enam 97: O, kara ve denizin karanlıklarında kendileri ile yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratandır.  ELBETTE BİZ BİLEN BİR TOPLUM İÇİN AYETLERİ GENİŞ GENİŞ AÇIKLADIK. [(Mehmet Okuyan meali)

Enam 98: O, sizi bir tek nefisten/cevherden yaratandır. Sizin için bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. ANLAYAN BİR TOPLUM İÇİN ÂYETLERİ AYRINTILI BİR ŞEKİLDE AÇIKLADIK. (Bayrakta Bayraklı)

Ahkaf 27: Andolsun ki biz, sizin çevrenizde bulunan nice ülkeleri de yok ettik. BELKİ DOĞRU YOLA DÖNERLER DİYE, ÂYETLERİ TEKRAR TEKRAR AÇIKLADIK. (Bayraktar Bayraklı)

Sizce bu ayetleri tebliğ alıp iman eden bir Müslüman, Kur’an ayetleri açık ve detaylı değildir, onu Resulü açık ve anlaşılır hale getirmiştir. Eğer Resulün rivayet hadisleri olmasaydı, Kur’an kapalı kalır anlaşılamazdı dermi? Yorumunu sizlere bırakıyorum. İslam toplumunun genel çoğunluğu, Kur’an’ı bizler yorumlayamayız, Kur’an’ı yorumlamak Allah’ın Resulünün yetkisindedir diyorlar. Hatırlatırım Kur’an’ın MUHKEM ayetleri yoruma açık değildir. Açık ve anlaşılan MUHKEM bir hüküm asla yorumlanamaz, çünkü yorum ilk okunduğunda anlaşılamayan, izaha açıklanmaya ihtiyaç duyulan sözler için yapılır. Buna inandırıldığımız içindir ki, herkes Kur’an’ı farklı anlıyor, ayetleri farklı yorumluyor. BÖYLE OLUNCADA ALLAH’IN NE DEDİĞİNİ DEĞİL, İNSANLARIN YORUMLARIYLA O KİŞİLERİN NE ANLADIĞINI DİN DİYE ANLIYOR VE ALLAH’IN EMRİ GİBİ YAŞIYORUZ. Bölünüyoruz, parçalanıyoruz bataklığa battıkça batıyoruz. Böyle bir yolu bizlerin, Allah’ın izlememizi ve kendi dinini böyle yaşamamızı ister mi? Elbette hayır. Böyle bir Kur’an’dan kulunu Allah, nasıl sorumlu tutar, bunuda mı akıl edemiyoruz. ONUN İÇİN ALLAH, DÜŞÜN AKLNI KULLA EY KULUM DİYOR. Allah nice örnekler vererek birçok ayetleriyle, Kur’an’ı ben açıkladım diyor. Eğer Allah’ın bu ayetlerini, verdiği bu bilgileri görmezden gelip üstünü örtersek, bizlerin Kur’an gerçekleri ile buluşup, gönül gözümüzü açmamız asla mümkün olmayacaktır. Bu arkadaşımızın sanki benim, Allah’ın Resulünü devre dışı bırakıyormuşum izlenimi verdiği sözlerini kınıyorum. Hiç kimse Allah’ın Elçisini devre dışı bırakamaz, onu görmezden gelemez.  AMA HİÇ KİMSE, ALLAH’IN ELÇİSİNE VERMEDİĞİ BİR YETKİYİ DE, VERMEYE ÇALIŞAMAZ. Allah’ın Resulüne, nispet etmem mümkün olmayan bir düşünceyi, benim söylediğimi ima etmesini, Allah’a havale ediyorum. Allah benim düşüncelerimi biliyor.

Elbette Allah’ın Elçisi, Allah’ın verdiği hikmetle/ilimle, Kur’an’ı en iyi anlayandır ve topluma tebliğ edip anlatan, yanlış inançlarından ikna ederek doğruya HAK olana davet edendir. Bunda hiç şüphe yok. Ama ALLAH’IN ELÇİSİ, KUR’AN AYETLERİ ANLAŞILMIYOR OLUP DA, ANLAŞILIR HALE GETİRMİŞ ASLA DEĞİLDİR. Eğer öyle olsaydı yani yalnız Resul anlayıp anlatmış olsaydı Kur’an’ı, bu durumda yalnız O günkü topluma indirilmiş olurdu. Allah bizlere öyle bir rehber göndermiş ki, düşünen aklını kullana her kulu, her çağda ondan istifade etmiş, ondan yararlanmıştır. Yeter ki Kur’an’ı Allah’ın istediği şekilde okuyalım. Yani önce kafamızdaki tüm batıl bilgilerden sıyrılıp, yalnız Allah’a güvenip Ona dayanarak düşünerek okuduğumuzda, ondan faydalanacağımızı, Allah’ın böyle kullarının gönül gözünü açacağını açıkça bildiriyor. Allah’ın Elçisi gelen ayetlerle, daha önceki kitaplarda indirilmiş ayetler arasındaki farkı, Ehli kitaba anlatıp açıklayıp, kitaplar arasında nesih edilme nedenlerini topluma izah etmiş ve onları ikna etmiş, toplumu Kur’an gerçekleri ile buluşturmuştur dememiz yanlış olmaz. Çünkü Allah Maide suresi 101. ayetinde, KUR’AN İNDİRİLİRKEN KAFANIZA TAKILAN KONULAR OLURSA, İNDİRİLİRKEN SORUN SİZE NEDENLERİNİ AÇIKLARIZ DİYOR. Çünkü bazı konuların daha önceki kitaplarda, daha farklı olduğunu gören toplum, tedirgin oluyor ve Allah’ın Elçisine sorular soruyormuş. Allah’ta bunun açıklamasını getiriyor ve diyor ki, buna benzer sorularınız varsa, ayetler indirilirken sorun, daha sonra sormayın, çükü Allah bu konulardan söz etmeyerek bağışlamış, vazgeçmiştir. İşte Allah’ın Elçisi bunlara açıklık getiriyor,  iman edenlere yada imana davet ettiklerine  anlatıp, izah ederek onları ikna ediyordu.

Ne yazık ki günümüzde, Allah’ın Elçisine iftira atarcasına, günümüze ulaşan ve Allah’ın Elçisinin sözleridir diye nakledilen tüm rivayet hadislerin, Allah’ın Elçisine ait olduğunu söylemekten çekinmiyoruz. Hatırlatırım rivayet edilen ve günümüze ulaşan hadislerin hiç birinden, Elçinin hiç haberi yok. Çünkü bu hadisler, senin sözlerinden mi oluşuyor senmi söyledin Ey Allah’ın Resulü diye kendisine sorulmamış ve onun asla onayı alınmamıştır. Resulün vefatından, en az 200 yıl geçtikten sonra, rivayet yolla insanların birbirine aktarmaları yoluyla toplanan ve kayda alınan bilgilerdir tüm hadisler. Bunlarında din olarak algılanması, Kur’an’a göre şirktir. BU GERÇEĞİ LÜTFEN GÖZ ARDI ETMEYELİM. BÖYLE BİLGİLERLE NASIL OLURDA İMANIMIZI YAŞARIZ? Bazılarının Kur’an ile çelişmesi, bizleri hiç tedirgin bile etmiyor. Hükümlerin Kur’an’dan onay alması gerektiğini düşünen bile yok. Allah muhkem ayetlerini, birçok ayetinde açıkladık, izah ettik ki anlayasınız dedikçe, birileri hala emin olamadığımız Kur’an ile doğrulanmayan bilgilerin, Allah’ın Elçisine ait olduğunda ısrar etmektedir. 

Hatırlayınız Allah, emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye bizleri birçok kez uyardığı halde, rivayetlere tevatür yoluyla günümüze gelmiş bilgilerle İslam’ı ve Kur’an’ı anlamamız gerektiğini, hala nasıl söyleriz ve inanırız, bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Ben Allah’ın Elçisine, okumamış cahil demekten Rabbime sığınırım ve asla böyle bir şey söylemeyeceğim gibi, söyleyenlerle de mücadele ediyorum, Rabbim şahittir. Acaba Allah’ın Elçisine cahillik yakıştırmasını kimler yapıyor, isterseniz gelin ona bakalım. Ben mi böyle bir yakıştırmayı yapıyorum, yoksa bana söylemediğim sözleri isnat edenler mi, aslında farkında olmadan cahil diyor Allah’ın Elçisine. Allah Kur’an’da Elçisinin, ÜMMİ olduğunu söylüyor ve ÜMMİ kelimesini de birçok ayette bu kelimenin, ne anlama geldiğini açıklıyor. Bu açıklamalar sonunda, Elçisinin hiç bir ehli kitaba tabi olmadığını, Allah’ın gerçek, doğru, batıl ve hurafe karışmamış inancının arayışı içinde olduğunu bildiriyor.  Yani ÜMMİ kelimesini Allah, Kitap Ehline tabi olmayanlara söylendiğini bizzat açıklıyor.

Peki, günümüz FIKIH inancının ve bölünmüş mezheplerin inancı ne diyor ÜMMİ kelimesine? “ÜMMİ OKUMA YAZMA BİLMEYEN ANLAMINDADIR, PEYGAMBERİMİZ ANASINDAN DOĞDUĞU GİBİYDİ, OKUMA YAZMADA BİLMEZDİ.” Peki, okuma yazma bilmeyen bir insana ne denir? Kime sorarsanız sorun böyle insana cahil denir. Ama gönülleri el vermediği için, hem okuma yazma bilmiyordu diyorlar, ama cahil demekten utanıyorlar, kaçınıyorlar. Yani aslında Allah’ın Elçisine cahil diyen, bizzat kendileri. ELBETTE BUNU SÖYLEYENLER CAHİL. Hâlbuki Allah’ın Elçisi okuma yazma biliyordu, hatta yaşadığı dönemde, en güvenilen bir insandı ve ticaretle uğraşıyordu. Ticaretle uğraşan bir insanın, nasıl okuma yazma bilmediğini söyleriz. Allah okuma yazma bilmeyen bir Elçiyi, neden göndersin? Bakın bizzat kendileri Allah’ın Elçisine iftira atıyorlar, ama kendi yanlışlarını fark edemiyorlar. Bunu ne pahasına yapıyorlar biliyor musunuz dostlar? ÇÜNKÜ ALLAH’IN ELÇİSİ BATIL VE RİVAYETLERLE YAŞAYAN KİTAP EHLİNE BU MAKSATLA TABİ OLMADIĞINI, TOPLUMA ANLATMAYA KORKUYORLAR. KENDİ İNANÇLARIDA, ALLAH’IN KİTABINDAN UZAK, RİVAYETLERLE YAŞANIYOR DA ONDAN.

Allah birçok ayetinde, bizlerin düşünmesini emreder. Peki, neden bunu yapmamızı ister bizlerden? Allah sizin anlamanız için, düşünmenize gerek yok, Elçim size anlatır açıklar demiyor. Çünkü düşünmeyi başkalarına bırakırsak, eğriyle doğruyu asla ayıramayız ve kalbimiz tatmin olup emin olmaz, böylece bizleri Allah ile aldatanlar emellerine ulaşırlarBÖYLE BİR DÜŞÜNCEDE ZATEN, İMTİHAN OLMA GERÇEĞİNE AYKIRIDIR. Eğer bizler, Allah’ın muhkem ayetlerini okuduğumuzda anlayamayacak olsaydık, Allah onlarca kez, AYETLERİM ÜZERİNDE DÜŞÜN, AKLINI KULLAN EY KULLARIM DER MİYDİ? Anlayamasaydık, siz anlayamazsınız onun için Elçim sizlere anlaşılır hale getirecek derdi. Kur’an’ın hiç bir ayetinde böyle bir hüküm yoktur. Ne yazık ki batıl inançlarımızı aklamak adına, kelimelere öyle anlamlar yüklüyoruz ki, Kur’an’ın tamamına ters düşmesi, bizleri hiç etkilemiyor. Çünkü araştırmıyoruz.

Bu hatayı ne yazık ki, hiç düşünmeden sürekli yapıyoruz. BUNU YAPMAMIZIN NEDENİ, MEZHEPLERİN BATIL İNANCINI YAŞAYABİLMEK ADINA OLDUĞU GERÇEĞİYLE, LÜTFEN ARTIK YÜZLEŞELİM. İNANIN İŞ İŞTEN GEÇMEDEN, BU SORGULAMAYI YAPMAZSAK BU DÜNYADA, MAHŞER GÜNÜ PİŞMAN OLANLARIN SAFINDA BULURUZ KENDİMİZİ. Eğer bizler okuduğumuzda, muhkem ayetlerin özüne vakıf olamayıp anlayamasaydık, Allah’ın Elçisi bu ayetleri bizlerin anlayacağı şekilde bizlere yazılı kayda aldırıp ulaştırmaz mıydı? Neden sağlığında tıpkı Kur’an ayetlerini tek tek yazdırdığı gibi onları yazdırmamıştır. Hadislerin Resulün vefatından yüzlerce yıl sonra, yazılmaya çalışıldığını lütfen unutmayalım. HEM NEDEN ALLAH, BİZLERİN ANLAYAMAYACAĞI ŞEKLİYLE MUHKEM AYETLERİNİ GÖNDERİP, BİZDEN HESAP SORSUN. Adı üstünde muhkem, yani şüphe duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır anlamında. Allah bu ayetlerin anlaşılabilmesi için, bizleri rivayet bilgilere muhtaç bırakır mı? Bunu damı akıl edemiyoruz.

DEĞERLİ KARDEŞLERİM, BEN SİZLERE MUHKEM AYETLER ARASINDA, ANLAŞILMAYAN BİR AYET VARDA, ONU AÇIKLAMAYA, ANLATMAYA ÇALIŞMIYORUM. BUNU YAPMAK HİÇ KİMSENİN HADDİNE DEĞİLDİR. BENİM YAPTIĞIM, AYETLERE FARKLI ANLAMLAR VERİP, HATTA ALLAH’IN ASLA HÜKÜM VERMEDİĞİ KONULARIN, DİNİN EMRİ OLMADIĞINI HATIRLATIP, BATIL İNANÇLARINI AKLAMAYA ÇALIŞANLARIN, FOYASINI YALAN VE İFTİRALARINI KUR’AN AYETLERİ ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK ORTAYA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYORUM, ALLAH ŞAHİTTİR.

Kur’an gerçekleri ile buluşmak istiyorsak, önce kafamızdaki tüm batıl bilgilerden kurtulmalıyız. Daha sonrada elimizde Kur’an, onu anladığımız dilden düşünerek okuyup, Kur’an’ın verdiği örneklerden yararlanarak, üzerinde düşünerek bir bütün olarak öğrenci misali anlayabilmek adına çaba harcamalıyız. BUNU YAPANLARIN ALLAH, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. Farkında olmadan, Allah’ın nuruna öyle saygısızlıklar yapıyoruz ki, HAK OLAN GERÇEKLERİN önüne, yüksek duvarları ellerimizle örüyoruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...