Ana içeriğe atla

ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, ONU AÇIKLAMAK BİZE AİTTİR. (Kıyame 19. ayet)


Bizler Kur’an dan öyle habersiz konuşuyor ve inancımızı yaşıyoruz ki, hesabın görüleceği o çetin gün, kendi ellerimizle yaptıklarımız, söylediklerimiz bizlerin şahidi olacaktır. Hiç birimizin, beni bilmem kim kandırdı, ben doğru yoldaydım türünden bahaneler uyduramayacağını, çok açık bir şekilde bizlere Kur’an bildirmiştir.

Allah biz Kur’an ı sizler için kolaylaştırdık ve hiçbir eksik bırakmadık, anlayasınız diye nice örneklerle izah ettik, açıkladık dedikçe, ne yazık ki Allah ın uyarılarının tam tersi sözlere inanmakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Bu makalemde de, Allah ın bu konularda yanlış yapanları, nasıl uyardığının, ikaz ettiğinin bir örneğini sizlere hatırlatarak, düşünmenize vesile olmak istiyorum. Bakın Rabbimiz nasıl uyarıyor.

Kıyame 14–15–16–17–18–19: ARTIK İNSAN, KENDİ KENDİNİN ŞAHİDİDİR. İSTERSE ÖZÜRLERİNİ SAYIP DÖKSÜN. (Resulüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. SONRA ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, ONU AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR. (Diyanet vakfı meali)

Allah ayetinde, bakın ne kadar açık ve net bizlere ne diyor. İNSAN KENDİ KENDİSİNİN ŞAHİDİDİR. Bu sözlerle Rabbimiz, ne demek istiyor olabilir? Yani kim ne yaparsa kendi elleriyle nefsiyle, aklıyla özgür iradesi ile yapar, onun içinde her yaptığımız ve söylediğimiz kayıt altına alınacağından, hiç kimsenin herhangi bir olayda şahide ihtiyacı yoktur, herkes kendi yaptıklarının bizzat kendisi şahididir. Çünkü Allah ne diyordu bir başka ayetinde, yaptıklarınız bir bir kayıt altına alınıyor, mahşer gününü önünüze gelecek.

Devamındaki sözlerde de, istediğiniz kadar pişmanlığınızı, özrünüzü bildirin, beni falan kişi kandırdı, filan kişi beni yanıltı demeniz, asla kabul edilmeyecek diyor. Neden kabul edilmeyeceğini de Kur’an ın diğer ayetlerinden anlıyoruz. Çünkü Allah bizleri bu dünyada imtihan ediyor, hem de yalnız Kur’an dan. Bir kişi, imtihanını hiç kimseye havale edemez, onun bilgileri ışığında imtihanına hazırlanamaz. ASLA ALLAH, KULU ARASINDA HİÇ KİMSEYİ İSTEMİYOR. ELÇİSİNE BİLE, TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER DEDİKTEN SONRA, KULUMLA ARAMDAN ÇEKİL DİYE BİLDİRİYOR. Ayetler üzerinde düşünerek, aklımızı kullanarak Kur’an ın sınırlarını aşmadan, imanımızı yaşamamızı, imtihanımızı vermemizi istiyor Rabbimiz bizlerden. Eğer bizler kendi imtihanımıza, Allah ın hükmettiği Kur’an dan çalışmayıp, doğruluğundan emin olamadığımız beşerin rivayetlerinden çalışmış ve hayatımıza geçirmiş isek, öne süreceğimiz hiçbir bahanenin, asla kabul edilmeyeceğini, apaçık bildiriyor Allah bizlere.

Allah ın gönderdiği vahyi elçisine tebliğ edilirken, bakın nasıl bir uyarıda bulunuyor Allah. Gönderdiğim vahyi aldığında hemen öğrenmeye, aklında tutmaya çalışmak için, sakın acele etme, telaşlanma diyor. Çünkü telaşla, aceleyle bir konu doğru anlaşılmaz. Düşünerek, akıl devreye girdiğinde en doğrusu anlaşılır. Allah bu konuda da bizleri Kur’an da uyarıp, YAVAŞ YAVAŞ, SİNDİRE SİNDİRE ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK KUR’AN I OKUMAMIZI EMREDER. Ayetin devamında, sana ayetleri nasıl okuman gerektiğini anlatacağız, bu bizim görevimiz. Önce ayetleri sakin bir şekil de, sana tebliğden sonra oku. DAHA SONRA HİÇ ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, OKUDUĞUNDA, DİNLEDİĞİNDE ANLAYAMADIĞIN, ŞÜPHEYE DÜŞTÜĞÜN KONULARI SANA KUR’AN DA AYETLERLE AÇIKLAYACAĞIZ, İZAH EDECEĞİZ, KUR’AN DA ÖRNEKLERİNİ DE VERECEĞİZ. BU AÇIKLAMA İZAH ETME GÖREVİ BİZİMDİR, TELAŞ ETME DİYOR. Bu cümleyi tekrar hatırlatmak istiyorum, çünkü çok önemli.

“SONRA ŞÜPHEN OLMASIN Kİ, ONU AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR.” Demek ki Kur’an ı açıklayan, izah eden Kur’an ın bizzat kendisiymiş. Elbette bu izah ve açıklama, yalnız elçisine değil, tüm kullarına yapılıyor Kur’an da. Çünkü tüm kullarını Allah, Kur’an dan hesaba çekecek. Bir örnek verelim.

Enam 55: Suçluların yolu da açığa çıksın diye, AYETLERİ İŞTE BÖYLE AYRI AYRI AÇIKLARIZ. (Diyanet meali)

Ne yazık ki bizlerin rivayet ve batıl inançlarımız, nefsimize ağır bastığı için, bu gerçekleri fark edemiyor ve ataların batıl inançlarından vazgeçemiyoruz. Bazı ayetleri ilk okuduğumuzda hemen anlayamayabiliriz. Sanırım Allah ın elçisinin de aynı sorunu yaşamaması için, Allah elçisini uyarıyor ve diyor ki, İLK ÖNCE ANLAYAMADIĞIN, KAVRAYAMADIĞIN BAZI KONULARI, DAHA SONRA GÖNDERECEĞİMİZ AYETLERDE, AYNI KONULARLA İLGİLİ ÖRNEKLER VERECEĞİZ, İZAH EDECEĞİZ. BU BİLGİLERDEN YOLA ÇIKARAK ANLAYACAKSIN. ÇÜNKÜ BİZ AYETLERİ KULLARIM ANLASIN VE HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ KALMASIN DİYE, NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK HATTA KOLAYLAŞTIRDIK DİYORDU DİĞER AYETLERDE. Bunun onlarca örneğini, zaten Kur’an da görebiliyoruz..

ALLAH, AYETLERİMİZİ AÇIKLAMAK BİZLERİN GÖREVİDİR dediği halde, hala Kur’an açık değildir, özet bilgiler vardır dersek, acaba mahşer günü, kendi ellerimizle yaptıklarımız, bizlere şahit olarak önümüze geldiğinde, hangimiz inkâr etmeye çalışabilir, hangimizin inkârı kabul edilir, bunu düşünen var mı aramızda. Bunca ayetleri gördükten sonra, bizler nasıl olurda sorumlu olduğumuz muhkem ayetleri peygamberimiz açıklamıştır, Kur’an açık değildir, ya da bizlerin anlayamayacağı ayetleri âlimler anlar, ayetleri din ulemaları açıklayabilir deriz. ALLAH IN GÖREVİNİ ÜSTLENENLER Mİ VAR ARAMIZDA? BU KADAR MI KUR’AN DAN UZAKLAŞTIK. ALLAH KUR’AN I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZ DİYECEK, BİZLER HALA İNATLA AYETLER AÇIK DEĞİL, KUR’AN KAPALIDIR, AÇIK VE ANLAŞILIR HALE PEYGAMBERİMİZİN RİVAYET HADİSLERİ GETİRMİŞTİR, NASIL DEMEYE DEVAM EDERİZ. Bizler yoksa kafamızı, sert bir taşa mı vurduk? Ne dediğimizin farkında mıyız?

Değerli din kardeşlerim. Lütfen Allah ın izah ettiği, açıkladığı Kur’an ın sınırlarını aşmayalım. En garanti yolu izleyelim, riskli ve tehlikelerle dolu yolu değil. Allah ın açıkladıkları, izah ettiklerinin dışında her bilgi batıldır, yanlış olma riski vardır. Allah ın bizzat açıkladığı Kur’an ın ipine sarılalım, yoksa hesap günü, kendi nefsimizin bizzat bizlere yapacağı şahitlikten, kaçacak delilik arayacağız, bunu lütfen unutmayalım.

Üzülmek istemiyorsak, birbirimizi yalnız Kur’an ile uyaralım, emin olmadığımız rivayet ve sanı bilgilerle değil. ALLAH SİZLERİ YALNIZ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM, KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM, KUR’AN IN İPİNE SARILIN DİYORSA, BİZLERİN SORUMLU OLACAĞIMIZ BİLGİLERİN, YALNIZ KUR’AN OLDUĞU, AÇIKÇA BELLİ OLMUYOR MU? LÜTFEN ALLAH A/KUR’AN A GÜVENELİM, EMİN OLMADIĞIMIZ SÖZLERE DEĞİL. Karar sizlerin, imtihan sizin imtihanınız.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A