Ana içeriğe atla

Allah’ın Resulünün Ümmi Oluşu Gerçeğini, Kabul Etmek İstemeyenlere.



Bu yazımda sizleri düşünmeye davet etmek istediğim konu, Allah'ın Elçisinin ÜMMİ olduğu gerçeği üzerine olacaktır. Bu konuyu eğer Kur’an'dan doğru anlarsak, bizlere çok şeylerin anlatacağına inanıyorum. Çünkü Allah, Resulüm'de sizler için güzel br örnek var diye bilgi veriyor. Birçok konuda olduğu gibi, bizler hurafe inançlarımızı yaşayabilmek adına, Kur’an'ın ÜMMİ gerçeğinin üstünü örterek, Allah'ın bizlere özellikle neden ÜMMİ BİR ELÇİ SEÇTİĞİNİ, böylece anlayamadık.
 
Bugün geleneksel İslam toplumu, Kur’an'da geçen Allah'ın Elçisinin ÜMMİ oluşunu anlatırken, okuma yazma bilmeyen, anasından doğduğı gibi anlamında olduğu söylenir. Sizce Allah okuma yazma bilmeyen bir kulunu topluma LİDER, ELÇİ olarak gönderir mi? Allah'ın Elçisinin bildiğiniz gibi, amcası Mekke de Kureyş'in ileri gelen ticaret adamlarından, Ebu Talib'in yanında çok itinayla büyümüş ve hayatını ticaret yapmakla geçirmiştir. Sizce çok önemli konumda olan bir ticaret adamı, kendi evlatlarından ayırmadan büyüttüğü Hz. Muhammed'e, okuma yazma öğretmediğini nasıl söyleriz. Bu iftirayı atanları, Allah'a havale ediyorum.
 
Peki, neden Allah'ın Elçisini okuma yazma bilmeyen bir Elçi ilan etme gereği duymuşlardır? İşte burası çok önemli. Önce Kur’an ÜMMİ Elçi sözüyle, bizlere ne anlatmak istiyor onu anlayalım, daha sonra bu gerçekleri neden görmek istemeyenler çıkmış, onun üzerinde düşünelim. Kur’an, Hz. Muhammed'ten ÜMMİ Elçi diye bahseder. Bakın ÜMMİ olanlar kimlermiş bu konuda neler söylüyor Kur'an. 
 
Cuma 2: ÇÜNKÜ ÜMMİLERE İÇLERİNDEN, KENDİLERİNE AYETLERİNİ OKUYAN, ONLARI TEMİZLEYEN, ONLARA KİTAB'I VE HİKMETİ ÖĞRETEN BİR RESUL GÖNDEREN O'DUR. KUŞKUSUZ ONLAR ÖNCEDEN APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDEYDİLER. (Diyanet vakfı meali)
 
Bakara 78: ONLARIN İÇİNDE BİR DE ÜMMİLER VAR Kİ, KİTABI BİLMEZLER, BÜTÜN BİLDİKLERİ BİRTAKIM KURUNTULAR(YAHUT KULAKTAN DOLMA ŞEYLER) DİR; ONLAR SADECE ZANNEDİYORLAR. (Süleyman Ateş meali)
 
Şura 52: İŞTE BÖYLECE SANA DA EMRİMİZLE KUR'AN'I VAHYETTİK. SEN, KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN. FAKAT BİZ ONU KULLARIMIZDAN DİLEDİĞİMİZİ KENDİSİYLE DOĞRU YOLA ERİŞTİRDİĞİMİZ BİR NUR KILDIK. ŞÜPHESİZ Kİ SEN DOĞRU BİR YOLU GÖSTERMEKTESİN. ( Diyanet vakfı meali)
 
Ne kadar ilginç, Allah ÜMMİLER den bahsederken, bunlar dini konulardan uzak, kitabı bilmezler diyor. Hz. Muhammed'in'de daha önce, kitap ehlinin yaşadığı inancın Allah'ın emri olamayacağına inandığı içindir ki, onlara tabi olmadığını ama arayış içinde olduğunu görüyoruz. Demek ki ÜMMİLER okuma yazma bilmeyen değil, tam tersine, Ehli kitaptan olmayanlar olduğunu anlıyoruz. Çünkü Cuma 2. ayetinde, sizin içinizden ve sizden birisini Resul olarak gönderdim ki, sizlere gerçekleri öğretsin diyor. ÜMMİ toplumun, Ehli kitap olmayan bir toplum olduğunu da, bakın nasıl açıkça anlıyoruz, aşağıdaki ayetten.
 
Ali İmran 20: SENİNLE TARTIŞMAYA GİRİŞİRLERSE, DE Kİ: “BEN, BANA UYANLARLA BİRLİKTE KENDİ ÖZÜMÜ ALLAH’A TESLİM ETTİM.” KENDİLERİNE KİTAP VERİLENLERE VE ÜMMÎLERE DE Kİ: “SİZ DE İSLÂM’I KABUL ETTİNİZ Mİ?” EĞER İSLÂM’A GİRERLERSE HİDAYETE ERMİŞ OLURLAR. YOK, EĞER YÜZ ÇEVİRİRLERSE SANA DÜŞEN ŞEY ANCAK TEBLİĞ ETMEKTİR. ALLAH, KULLARINI HAKKIYLA GÖRENDİR. ( Diyanet meali)
 
Ayette dikkat ederseniz, Ehli kitaba ve ÜMMİLERE deki diyor. Demek ki ümmiler okuma yazma bilmeyen değil, Ehli kitap olmayan toplumlar olduğu anlaşılıyor. Çünkü Ehli kitap içinde, o devirde okuma yazma bilmeyen zaten çoğunluktaydı. Gelelim bu gerçeği, günümüz İslam toplumu neden kabul etmek istemiyor da, asla bir RESULE yakıştırılmayacak, okuma yazma bilmeyen yakıştırmasını, bizler Hz. Muhammed'e neden layık görüyoruz. Sanırım burası çok önemli.
 
O günkü Ehli kitap toplumunu hatırlayınız, hepsinin ellerinde Allah'ın gönderdiği kitaplar olduğu halde, onlarla iman etmeyip atalarından intikal eden batıl, sanı ve rivayetlerin batağına batmış, bunları inançlarının temeli yapmışlardı. ALLAH'TA ÖZELLİKLE BUNLARIN İÇİNDEN BİR ELÇİ GÖNDERMEYİP, ASLINDA ÇOK ÖNEMLİ BİR UYARIDA BULUNMUŞTUR, HEM O GÜNKÜ TOPLUMA, HEM DE BUGÜN BİZLERE. Peki, bizlere sizce ne anlatmak istiyor olabilir Allah?
 
"BENİM AÇIKÇA GÖNDERDİĞİM KİTAPLAR, ELLERİNDE OLDUĞU HALDE,  ONA SARILMAYIP, GÜVENMEYİP BATILIN PEŞİ SIRA GİDENLERİ DEĞİL, HAKKIN GERÇEKLERİ İLE TANIŞMAMIŞ BİLE OLSA, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLAN DOĞRU, DÜRÜST, ADALETLİ, YARDIM SEVER KULLARIM, BENİM HUZURUMDA DAHA MAKBULDÜR DİYOR ALLAH."
 
Evet dostlar, Allah'ın bizlere anlatmaya çalıştığı bu gerçeği, biz Müslümanlar bir türlü kabul etmek istememişiz. Tıpkı cahiliye döneminde kitap ehlinin kabul etmediği gibi. Çünkü Kitap Ehli, Allah Elçi gönderecek olsa ÜMMİLERDEN DEĞİL, BİZLERİN ARASINDAN GÖNDERİRDİ DİYORLARDI. Allah'ın Elçisi yaşadığı dönemde bu inançların hepsi bozulmuş yoldan sapmış olduğundan, hiçbir Ehli kitaba tabi olmadığını, ama Allah'ın gerçek yolunun arayışı içinde olduğunu, yine Kur’an'dan öğreniyoruz. Yahudilerin ve Hıristiyanların da Hz. Muhammed'i kabul etmekte zorlanmasının ve kabul etmek istememelerinin en büyük nedeni de ÜMMİ oluşudur. Yani kendilerinden birisi olmamasıdır. Şimdide Allah'ın bizlere, bu konuda anlatmaya çalıştığı çok önemli bir uyarıdan, bizler günümüzde nasıl bir ders almalıyız.
 
Allah, sizlere gönderdiğim Kur’an'ın dışına çıkarda, tıpkı cahiliye dönemindeki Ehli kitabın yaptığı gibi, dinin sınırlarını aşarak, dinde bölünüp kendi sınırlarınızı çizerseniz, benim huzurumda hiçbir değeriniz olmaz diye bizleri uyarıyor. DOĞRULARIN, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLAN BİR KULUMU, SİZLERDEN DAHA DEĞERLİ, DAHA ÜSTÜN BİR KONUMDA KABUL EDERİM DİYOR. Bu konuyu farklı bir şekilde anlatmak gerekirse, ellerinde Allah'ın kitabı olduğu halde, inatla Allah'ın ayetlerini görmezden gelenlerin gözlerine ve kulaklarına perde çeker, gönüllerini mühürlerim diyordu Rabbimiz hatırlarsanız. Ama gerçeklerin arayışında olup, batıla sapmamış kişiler için, her zaman kapı aralık bırakılmıştır. İŞTE ALLAH'IN RESULÜNDE BÖYLE GÜZEL ÖRNEKLİK VAR, AMA BİZLER HALA BUNUN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.
 
Sanırım anlatmak istediğim anlaşılmıştır. Anlamak istemeyenlere O örnek insan, Allah'ın elçisi bile anlatamadıysa, onların işi Allah'a kalmış demektir.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...