Ana içeriğe atla

ALLAH IN RESULÜNÜN, KUR'AN I AÇIKLAMASI SÖZÜNDEN NE ANLAMALIYIZ?






Bir kardeşimiz, benim Kur’an ı anlamak için, emin olmadığımız bilgilerden yararlanmak yerine, yine Kur’an dan yardım almalıyız şeklindeki bir yazıma, aşağıdaki ayeti kendi okuduğu mealden yazmış ve RİVAYET HADİSLER OLMASAYDI, KUR’AN I BUGÜN BİZLER ANLAYAMAZDIK, DÜŞÜNCESİNİ SAVUNMAYA ÇALIŞMIŞ. Ayeti önce, arkadaşımızın yazdığı şekliyle yazalım.

“BİZ SANA ZİKRİ İNDİRDİK. TÂ Kİ KENDİLERİ İÇİN İNDİRİLEN KUR’AN’I İNSANLARA AÇIKLAYASIN VE TÂ Kİ ONLAR DA İYİCE FİKİRLERİNİ KULLANSINLAR” (Nahl, 44)

Şimdide aynı ayeti iki farklı meallerden yazalım.

Nahl 44: Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni AÇIKLAMAN İÇİN ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an’ı indirdik.

Nahl 44: Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri/Kur’an’ı vahyettik ki, kendilerine İNDİRİLENİ İNSANLARA AÇIK-SEÇİK BİLDİRESİN de derin derin düşünebilsinler.

İlk tercümede geçen, indirileni açıklaman sözüyle, ne kast ediliyor olabilir. Herhalde anlaşılmayan sözleri, anlaşılır hale getir demesi mümkün değil. Çünkü ayetin başında apaçık deliller mucizelerle Kur’an ı indirdik diyor ama arkadaşımızın mealinde, tercümesinde apaçık zikri indirdik demiyor. Apaçık olan bir konunun anlaşılmıyor olması, Allah ın elçisi tarafından anlaşılır hale getirildiğini söylemek, sanırım hem ayete hemde Kur’an ın tamamına ters düşer. Bunu ayetin devamından da anlıyoruz. Allah ayetin de gönderdiği Elçisini, doğruyu bulmaları için gönderdiği kitapları, OLANCA AÇIKLIĞIYLA, İNSANLARA AÇIK SEÇİK BİLDİRESİN Kİ, ONLARDA DERİN DERİN DÜŞÜNE BİLSİNLER DİYOR. Bu ayet ne yazık ki bazı kişiler tarafından, öyle yanlış amaçlara kanıt, delil gösteriliyor ki, ayetler açık ve anlaşılır olmayıp, ayetleri Allah ın elçisinin açık ve anlaşılır hale getirdiğine kanıt gösteriliyor. Dikkat ederseniz arkadaşımızın yazdığı aynı ayet, diğer ayet tercümeleri ile aynı değil. Kur’an ın diğer ayetlerini hiç düşünmeden onlardan yardım almadan, NE YAZIK Kİ KUR’AN AYETLERİ İLE İŞTE BÖYLE OYNANIYOR. Şimdi vereceğim örnek ayet üzerinde, lütfen dikkatle düşünelim.

Enam 105: BÖYLECE BİZ AYETLERİ GENİŞ GENİŞ AÇIKLIYORUZ Kİ, “SEN DERS ALMIŞSIN” DESİNLER DE, BİZ DE ANLAYAN TOPLUM İÇİN KUR’AN’I İYİCE AÇIKLAYALIM.

Kıyame 18-19: O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. SONRA ONU AÇIKLAMAKTA BİZE AİTTİR.

Bakın bu iki ayet o kadar açık ki, tereddüde meal vermiyor. Ne diyor Yaradan? O halde biz onu okuduğumuzda sen okunuşunu takip et, sonra onu yani Kur’an ı AÇIKLAMAKTA BİZE AİTTİR. Başka bir söze gerek var mı sizce? Allah elçisine söylüyor bu sözleri. Biz ayetleri geniş ve detaylı açıklıyoruz ki, sen bu açıklamalarımızı, topluma öyle anlat ve onları öyle ikna et ki diyor, ONLAR GERÇEKTEN DE SEN BU KONUDA DERSİNİ ÇOK İYİ ALMIŞSIN DESİNLER ve sana iman etsinler, güvensinler bu sözler sana ait olamaz, çünkü sen daha önce bu konularda bilgi sahibi değildin desinler diyor. Devamında yapılan açıklama ise, bahsettiğimiz konuya açıklama getiriyor ve BİZDE ANLAYAN, İMAN EDEN TOPLUMA KUR’AN I İYİCE AÇIKLAYALIM. Kur’an ı açıklayanın, Allah ın bizzat kendisi olduğunu bildiriyor. İsteyen Allah a yani Kur’an a inanır, isteyen veli edindikleri kişilerin sözlerine.

Demek ki Allah ın elçisi, Allah katından indirilen kitaba iman etmeleri için toplumu ikna etmek, tebliğ etmek için uğraş veriyor, önce kendisi dersini çalışıyor ama Kur’an dan çalışıyor. Çünkü Allah ın elçisi ÜMMİYDİ, daha önce din adına hiç bir bilgisi yoktu. Ne öğrendiyse Kur’an dan öğrendi. Yaradan da gönderdiği, detaylı açıklama yaptığı kitap ile de , elçisi kanalıyla toplumu uyarıyor, bilgilendiriyor. Çünkü açık ve anlaşılır olmayan bir kitaba, hiç kimse inanmaz ve güvenmez. Eğer gelen vahiy okunduğunda anlaşılmıyor olsaydı, karşısındaki insanlar, gelen ayet senin anlattığın gibi okununca anlaşılmıyor der itiraz ederlerdi.

Nahl 44. Ayette geçen, KENDİSİNE İNDİRİLENİ AÇIKLAMAN, YANİ KUR’AN I AÇIK SEÇİK BİLDİRMEN SÖZÜNDEN, NE KAST EDİLDİĞİ ÇOK AÇIK ANLAŞILMIŞTIR SANIRIM. Eğer ayetler anlaşılması zor, herkes tarafından anlaşılması mümkün değilse, bu durumda Kur’an ın birçok ayetinde geçen, biz ayetleri açık seçik, anlaşılır bir şekilde nice örneklerle indirdik ki öğüt alasınız, düşünesiniz, aklınızı kullanasınız, ayetleri yemin olsun ki kolaylaştırdık sözlerini görmezden gelmiş ve iman etmemiş oluruz. Zaten biraz önce verdiğim Enam 105. ayette Allah, biz anlayan söz dinleyen topluma iyice Kur’an ı açıklayalım diyordu. Bakın Allah, Kur’an ı ne için indirmiş.

Nahl 89: (Ey Muhammed!) Her ümmetin kendi içinden üzerlerine bir şahit göndereceğimiz, seni de onların üzerine bir şahit olarak getireceğimiz günü düşün. SANA BU KİTABI; HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, DOĞRU YOLU GÖSTEREN BİR REHBER, BİR RAHMET VE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK.

Allah elçisini, bizler için mahşer günü şahit olarak getireceğini söylüyor. Peki, şahitliği sizce hangi konuda olacak? Tebliğ ettiği ayetler üzerinde olacak. ELBETTE KUR’AN IN ŞAHİTLİĞİNİ YAPACAK. SİZCE ALLAH AÇIKLANMAYA MUHTAÇ, DETAYSIZ BİR KİTAPTAN, TÜM KULLARINI SORUMLU TUTAR MI? Kur’an ın tek kelime bile bahsetmediği konulardan da Allah, hesap sorar mI? SİZCE OKUNDUĞUNDA AÇIKÇA ANLAŞILMAYAN, İZAHA MUHTAÇ BİR KİTABIN ŞAHİTLİĞİNİ YAPACAĞINI SÖYLEYEBİLİR MİYİZ? EĞER ÖYLE OLSAYDI, HERKES O ÇETİN GÜN, KUR’AN I BİZLER ANLAYAMADIK, AÇIK VE DETAYLI DEĞİLDİ, BİZLERE DE O HALİYLE DETAYSIZ, AÇIKLANMAMIŞ ULAŞTI. RİVAYETLERE GÜVENEMEDİK DİYE BAHANE UYDURMAZLAR MI? Emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin diye, bizleri uyaran Allah ın ayetlerini, lütfen Kur’an ın rehberliğinde anlamaya çalışalım, rivayetlerin değil. Allah sanıya, yani emin olmayan bilgilerle imanını yaşayanlara bakın ne diyor.

Enam 116: Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. SADECE SANIYA UYARLAR ONLAR VE SADECE SAÇMALARLAR.

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ı sanı ya da rivayetlerle anlamaya, yaşamaya kalkarsak, büyük hata yaparız. Çoğunluk buna inanıyor, sen kim oluyorsun diyenlere uyanlar, lütfen bir kez daha düşünsünler. Çoğunluğun inanması, doğru anlamında olamayacağını, Rabbimiz ne kadar güzel bir örnekle anlatıyor bizlere. Çok güzel bir söz vardır, sizlerle paylaşmak istiyorum.

“KUR’AN, HER YÖNÜYLE BİR HARİTADIR. KENDİMİZİ O HARİTANIN BİR YERİNDE BULAMAZSAK, HAKİKATİN PARÇASI DA OLAMAYIZ…”

Kur’an ın bir yerinde olmak istiyorsak, ondan nasiplenip kurtuluşa ermek istiyorsak, lütfen Kur’an ı anlamak için, yine Kur’an dan yardım alalım. KUR’AN BİZLERE KENDİSİNİ ANLATACAK, NURUYLA NURLANDIRACAK VE BİZLERİN GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARAK, EN DOĞRUYA ULAŞTIRACAKTIR. Allah boşuna, Kur’an ın ipine sarılın demiyor.

Dilerim Allah dan, hurafeden, rivayetten uzak, yalnız Kur’an ın ipine sıkı sıkı sarılan, onu anlayabilmek için çırpınan, çaba harcayan, kendi imtihanını başkasına bırakmadan düşünerek, sorgulayarak iman eden, Rabbin azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır