Ana içeriğe atla

ORUÇLARIMIZI, NEDEN HİCRİ/AY TAKVİMİNE GÖRE TUTUYORUZ?



İslam’ı yaşarken, her zaman bizlere öğretilenleri, ya da söylenenleri Kur’an ile sorgulamalıyız deriz.  Bazı kardeşlerimiz ise sorgulamak insanı dinden çıkartır, din sorgulanır mı diye itiraz eder. Hâlbuki sorgulamak, kesin bilgi ile karşılaştırmaktır. Oda iman ettiğimiz Kur’an dır. Allah bile indirdiği ve uymamız gereken ayetleri, hemen körü körüne inanmamızı istemez, bizlerin ayetler üzerinde önce düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı ister. Elbette bununda bir nedeni vardır. Eğer böyle yaparsak, doğru olduğundan emin olduğumuz bir şeyi, gerektiği gibi titizlikle yerine getirmemizi ve savunmamızı sağlar bu çabalarımız. BUDA BİZLERİN İMANININ, KALPLERİNE GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE YERLEŞMESİNE NEDEN OLUR. Bunu yapmadığımız takdir de, dine giren batıl ve hurafeyi din zannetmemiz kaçınılmazdır.

Bu düşünceler ışığında, günümüzde tartışılan bir konu hakkında, sizlerin düşünmenize vesile olmak istiyorum. Şöyle bir düşünceyi, tartışmaya açanlar var. “RAMAZAN ORUCUNU, NEDEN AY TAKVİMİNE YANİ HİCRİ TAKVİME GÖRE TUTUYORUZ. GÜNEŞ TAKVİMİNE YANİ MİLADİ TAKVİME GÖRE TUTUP, SABİTLESEK DAHA İYİ OLMAZ MI? ÇÜNKÜ ALLAH ORUCUNUZU, AY TAKVİMİNE GÖRE TUTUN DEMİYOR KUR’AN DA.”

Aslında son kısımda söylenen doğru, Allah orucunuzu, ayın ismi olan Ramazan ayına gelince, o ayı oruçlu geçirin diyor. Çünkü Kur’an güneşten ve aydan bahsederken, onlar bir hesaba göre hareket ederler diyerek, ikisinin de bizler için, günleri, ayları belirleyen zaman ölçüsü olduğunu söylüyor.  Gelin bu konuyu, Kur’an’ın verdiği bilgiler ışığında, düşünerek, aklımızı kullanarak anlamaya çalışalım.  Önce konuyla ilgili ayetleri yazalım.

Bakara 185: Ramazan O aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur’an, onda indirilmiştir. O HALDE BU AYA ULAŞANINIZ ONU ORUÇLU GEÇİRSİN…

Rahman 5: GÜNEŞ VE AY BİR HESABA GÖRE HAREKET ETMEKTEDİR. 

Enam 96: Allah, sabahı aydınlatandır. O, geceyi dinlenme zamanı, GÜNEŞ VE AYI VAKİTLERİN TAYİNİ İÇİN BİRER HESAP ÖLÇÜSÜ KILANDIR. İşte bu, güçlü olan ve her şeyi pekiyi bilen Allah’ın takdiridir. 

Dikkat ettiyseniz, Allah o gün kullanılan takvimde, ayın ismi olan Ramazan ayından bahsedilerek, Kur’an’ın bu ayda indirilmeye başlandığını söylüyor ve bu aya erişen, onu oruçlu geçirsin diyor. Dikkat ederseniz takvimin ismi zikredilmiyor ama bahsedilen o gün kullanılan ay takvimi. Diğer iki ayette ise, güneşin ve ayın, bir hesaba göre hareket ettiğinden bahsederek, ikisinin de vakitleri tayin için, zaman ölçüsü olduğu bilgisini veriyor. Konuyu daha iyi anlayabilmek için, Kur’an dan araştırmaya devam edelim ve farklı iki mealden yazalım. 

Bakara 189: Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: ONLAR, İNSANLAR VE ÖZELLİKLE HAC İÇİN VAKİT ÖLÇÜLERİDİR. ( Diyanet vakfı meali)

Bakara 189: Sana ayın evrelerini soruyorlar. De ki: “Onlar, haccın ve insanların [öteki faaliyetlerinin] vaktini gösterir.” (Muhammed Esed meali)

İşte bu ayette Allah, aslında bizlere çok önemli bir bilgi veriyor ve de yol gösteriyor. Tabi düşünen, aklını kullanan kulları için. Allah özellikle ay takviminden bahsederek, bu takvim sizlerin Hac aylarının ve diğer konuların tespiti için önemlidir diyor. Yani Hac aylarını, bu kelimeyi özellikle kullanıyorum, çünkü Allah Bakara 197. ayetinde, HAC BİLİNEN AYLARDADIR der. Ama bizler günümüzde, ne yazık ki HACCI zilhiccenin birkaç gününe sıkıştırarak, Müslümanları çok büyük zorluklarla karşı karşıya gelmesine neden olmuşuz. Allah Bakara suresi 189. ayetinde, Hac aylarında Hac ibadetimizi, AY takvimine göre özellikle yerine getirmemizi emretmiştir.

Peki, Allah bunu neden emretmiş olabilir? Bildiğiniz gibi Güneş takvimi sabittir ve Ay takvimi güneş takvimine göre 11 gün önce gelir.  Ay takvimi sabit değil hareketlidir. Ay takviminde aylar tüm mevsimleri dolaşır. Bundan dolayıdır ki, Allah özellikle tüm dünya Müslümanlarının, ülkelerinin hava şartlarını da düşünerek, Hac aylarının her mevsimi dolaşmasından dolayı, adaletin sağlanması adına, Hac ibadetimizi AY TAKVİMİNE BAĞLAMIŞTIR. 

Şöyle bir soru sorabilirsiniz. Çok doğru Allah, Hac vakitlerini Ay takvimine bağlamış, ama Oruç konusunda böyle bir hüküm vermemiş diyebilirsiniz. Yani Oruç konusunda, Güneş takvimini kullanabiliriz diyenler var.  Değerli din kardeşlerim, Allah bazı konularda bizlere yol gösterir örnekler verir ve bizlerin o yolu takip etmemizi ister. Allah Haccı sabitlemeyip, tüm yıl içinde gezmesini istediyse, Oruç konusunda da bizlerin verilen örnekten istifade edip, Ay takvimine göre orucumuzu tutmamız en doğrusu ve Allah’ın emri olduğunu anlamalıyız. Orucumuzu tek bir aya sabitlemek mi tüm Müslümanlara daha adaletli olur, yoksa tüm mevsimleri dolaşması mı adaletli olur? Cevap çok açıktır.

Allah Cumua yani toplantı salâtı, toplu ibadet, yani Cuma namazı konusunda emrini verir, ama bunun hangi gün yapılacağını Kur’an da söylemez, çağrıldığında gidilmesini bildirir. Bu ayeti yerine getirebilmek için, ayetin indiği günlerde Allah’ın elçisi ve ashabı, bir araya gelmişler. Yahudiler haftalık toplu ibadetlerini cumartesi, Hıristiyanlarda Pazar günü yaptıkları için, Müslümanların Cuma günü yapmasının daha uygun olduğuna karar vermişlerdir. Ama her ne hikmetse, bu konuda aynı itiraz yapılmıyor ve Cuma günü yaptığımız toplu namazı, Perşembe günü yapalım, hangi gün yapılacağı Kur’an da yok demiyorlar.  

Bu bilgilerden sonra, gelelim asıl konumuza. Allah Hac konusunda özellikle Ay takvimini kullanmamızı istemesinin nedenini söylemiştik. Tüm mevsimi dolaşarak, dünyada yaşayan tüm Müslümanların adaletli bir şekilde, her mevsimde Hac görevini yapmaları adınaydı. Bir Müslüman’ın önünde, Allah’ın böyle bir örneği dururken, sizce Oruç konusunda farklı bir takvimi kullanması mümkün mü? Allah’ın elçisi ve ashabı, elbette bu örnekten yola çıkarak, kendilerinin Oruç konusunda da, Ay takvimini kullanma kararı aldıkları çok açıktır. Onun içindir ki, oruçlarımızı güneş takvimine göre sabitleyelim demek, asla dünya Müslümanları adına, mevsim farklılıklarından dolayı adaletli olmayacaktır. Bu ve buna benzer konularda, tüm Müslümanların birlikte hareket etmesi de çok önemlidir. Yani biz ülke olarak, oruçlarımızı güneş takvimine sabitliyoruz demek yanlış olur.

Bu konuda şunu da belirtmek isterim. Güneş takvimi çok daha hassas ve daha teknik bilgiler gereken bir takvimdir. SIRASI GELMİŞKEN SÖYLEMEK İSTERİM. DAHA HASSAS VE BİLİMSEL ÖLÇÜLERLE HESAPLANDIĞI İÇİN, HESABI ZOR OLDUĞUNDAN, KARIŞIKLIK OLMAMASI VE DÜNYA MÜSLÜMANLARI ARASINDA, DAHA KOLAY BİRLİKTELİK SAĞLANMASI ADINA, AY TAKVİMİNİN DİNİ KONULARDA KABUL EDİLMİŞ OLMASI, KUVVETLİ MUHTEMELDİRBu söylediklerimi birde, 300-500 yıl önce yaşadığınızı düşünerek anlamaya çalışınız. Çünkü ay takviminin takibi, gözlemleyerek yapılabiliyor. Yeni ayın ilk günü, hilalin görülmesiyle başlar. Ay takvimi hareketli olduğundan, mevsime göre 29 yada 30 gün çeker. Onun için bazı aylarda 29 gün, bazı aylarda 30 gün oruç tutulur. Allah’ın emri O aya ulaştığınızda, O ayı oruçlu geçirin der sayı belirtmez.

Bu konuda söylememiz gereken çok önemli bir konuda, güneş takviminin genel hayatımızda, günümüzde asla vazgeçilemez bir takvim oluşudur. Çünkü ilmin gelişmesiyle, ayların ve yılların çok daha hassas tespiti, güneş takvimiyle sağlanmıştır.  Güneş takvimiyle bir yılın 365 gün 6 saat olduğu, çok ince detayları ile hesaplandığı halde, ay takvimiyle bu ince hesap yapılamadığından, ay takvimi, 354 gündür. Yani güneş takviminden 11 gün eksiktir.

Sonuç olarak, şunu söylemek isterim. Hac görevimizi ve Ramazan oruçlarımızı tutarken, Ay takviminden istifade etmemiz, dünya Müslümanları arasında daha adaletli olacağı, çok açık anlaşılmaktadır. Bu konuda tartışmanın da akılcı olmayacağını, Kur’an dan aldığım örneklerden yola çıkarak söyleyebilirim. 

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A