Ana içeriğe atla

ÖĞRETMENİ KUR'AN OLANI, HİÇ KİMSE ALDATAMAZ.


Bu dünyada her mesleğin bir öğretmeni ve bir eğiticisi vardır. Eğitim almadan, pratik yapmadan asla o mesleği öğrenemezsiniz. Peki dini öğrenme konusu da aynımıdır sizce. Dini mutlaka birilerinden mi öğrenmeliyiz? Onunda hocası, eğitmeni beşeri bir insan var mıdır? Bu örnek çok verilir ve denir ki, nasıl her işin bir ehli varda ondan öğreniyorsak, dinide ehlinden, bir bilenden öğrenmeliyiz.  Allah Kur’an ayetlerini kast ederek, HADİ BİR BENZERİNİ GETİRİN BAKALIM diye bizleri uyarır.  Bu uyarı ile Allah, bizlere rehber olsun diye indirdiği Kur’an ayetlerinin, eşi benzeri olmadığını, hiçbir beşerin bir benzerini getiremeyeceğini anlatır bizlere. Daha da ilginci, Kur’an ı anlamak adına çaba harcayanın, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DER BİR AYETİNDE.

Bu uyarıyı, ikazı alan bizler, acaba Kur’an ın muhkem ayetlerini anlayabilmemiz için bir bilene, veliye, hocaya mutlaka muhtaç olduğumuzu söylersek, büyük yanlış yapmış olmaz mıyız? Allah eşi benzeri olmayan bir NUR, yol gösterici rehber indiriyor bizlere, ama bu nurun, rehberin MUHKEM ayetlerini, yani sorumlu olduğumuz dinin anası olan ayetleri anlayabilmemiz içinde bizler, bir beşere mutlaka muhtaç olduğumuzu söylüyoruz, öylemi dostlar? HÂŞÂ RABBİMİZ BİZLERİN ANLAYACAĞI ŞEKİLDE AYETLERİ GÖNDERMEDİ, AMA BAZI KİŞİLER BU AYETLERİ ANLAŞILACAK HALA DÖNÜŞTÜRDÜ ÖYLE Mİ?  Ne dediğimizin farkında mıyız?

Bunları söylemek ve düşünmek, Allah a ve Kur’an a yapılacak en büyük saygısızlıktır. Eşi benzeri olmayan, beşeri hiçbir kitaba benzemeyen, Allah katından inen bir nur ile nasıl olurda beşeri kitapları, bilgileri, mesleklerini, bir tutarız ve onları örnek veririz. AYNI DEĞERLER BİRBİRİYLE KARŞILAŞTIRILIR. Kur’an ile beşeri kitapları, bilgileri nasıl aynı tutarız. Kur’an ile karşılaştırılacak hiçbir bilgi, kitap, meslek yoktur, karşılaştırılamaz, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Hangi beşeri bir kitap, okuyanların gönül gözünü açabilecek güce sahiptir? Bunu da mı düşünemiyoruz. HATIRLATMAK İSTERİM, ALLAH IN DİNİNDE RUHBAN SINIFI YOKTUR. YANİ DİNİ ANLATAN, SÖZLERİNE KUŞKU DUYMADAN GÜVENİP, İNANIP DİNİ ÖĞRENECEĞİMİZ HİÇ KİMSE YOKTUR. ONUN İÇİN ALLAH, KUR’AN IN İPİNE SARILIN EMRİNİ VERMİŞTİR KULLARINA. DİN HAYATIMIZDAKİ BAŞKA ŞEYLERE BENZEMEZ. İNSANLARIN YARADILIŞINDA MAYASINDA İNANMA İSTEĞİ VADIR, ONUN İÇİNDE BU İSTEĞİ BİRİLERİ KULLANMAYA ÇALIŞIR. ALLAH BUNU BİLDİĞİ İÇİN, DİNDE RUHBAN SINIFI OLUŞTURMAMIŞTIR.

Hiçbir batıl inancın etkisinde kalmadan, Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman, İslam ı yalnız Kur’an dan öğrenmeye çalışması gerektiğini, yalnız Kur’an ın ipine sarılarak, emin olmadığı bilgilerin ardına düşülmeyeceğini çok iyi bilir.  Çünkü Allah güvenilecek, yardım istenecek VELİNİZ, yalnız benim der Kur’an da. Allah ın Resulünün devrinde yaşayanlar, bizlerden çok daha şanslıydı. Onların danışacakları Kur’an ın yanında, birde Allah ın elçisi vardı. Resule danışıyorlar ve onun verdiği öğütlerle İslam ı en doğru öğrenme şansları vardı. Resul Allah ın kontrolünde olduğu ve gerektiğinde Allah tarafından ikaz edildiği için, hata yapması mümkün değildi. Hatta Allah ın Resulüne sorulan sorular karşısında, Allah bazen elçisine yardım ederek, sana şu konuda soru soruyorlar, onlara deki diyerek, gereken açıklamalarla ayetler indiriliyordu. 

TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM, BU KONU ÇOK ÖNEMLİ. ALLAH IN ELÇİSİ, ALLAH IN KONTROLÜNDEYDİ, ONUN İÇİNDE YAPACAĞI EN KÜÇÜK HATALARDA BİLE İKAZ EDİLİYOR VE BU İKAZLARI BİLE ALLAH, KUR’AN A GEÇİRİLMESİNİ SAĞLIYORDU. İşte bizler tüm bunların nedenlerini çok iyi düşünmeliyiz. Artık Allah ın Resulü aramızda yok ama onun emanet ettiği Kur’an var. Onun içinde hatasız, yanılmayan hiç kimse olmayacağından, DANIŞACAĞIMIZ REHBER/HOCA BİZLER İÇİN ILK ÖNCE, KUR’AN OLMALIDIR. Daha sonrada anlayamadığımız konuları, elbette sormalı ve araştırmalıyız. YANİ İMANIMIZIN TEMELİNİ, KUR’AN ILE ATMALIYIZ, ONU ANLAYABİLMEK ADINA ELİMİZDEN GELEN ÇABAYI GÖSTERMELİYİZ. BUNU YAPARSAK İMANIMIZ SAĞLAM TEMELLERE OTURACAK, ASLA HİÇ KİMSE TARAFINDAN SARSILMAYACAKTIR.

Allah ın Resulü Kur’an ın dışından, asla dine ilaveler yapmamıştır. Hatta Allah, görev verdiği elçisinin görev ve sorumluluğunu anlayabilmemiz için, Ahkaf 9. Ayetinde, deki onlara diyerek,”BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM, BEN SADECE APAÇIK BİR UYARICIYIM” demiştir. Kur’an ı doğru anlamak istiyorsak, Resulün bizlere emanet bıraktığı Kur’an dan istifade etmeliyiz. Allah ın Resulü dini, Kur’an dan öğrenmiş onun öğretmenide yalnız Kur’an dı. ÇÜNKÜ KUR’AN IN BİZZAT KENDİSİ ÖĞRETMENDİR. ÖĞRETMENİ KUR’AN OLAN, SİZCE HİÇ YANILIR MI? Allah birçok ayetinde, biz ayetlerimizi açıkladık, nice örnekler verdik ki anlayasınız şeklinde açıklamalar yapmıştır. HÂŞÂ Allah ın kullarına anlatamadığı, açıklayamadığı bir ayet mi varda, beşeri veliler, hocalar, efendiler, Allah ın Resulünden sonra bizlere anlatmaya, açıklamaya çalışıyor. 

Lütfen şunları unutmayalım. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur’an dan hesaba çekeceğim, sakın emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin veliler, efendiler edinmeyin, biz ayetlerimizi anlayasınız, doğruyu bulasınız diye nice örneklerle açıkladık,   yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdık diyorsa, gelin Allah ın sözlerine güvenelim ve inanalım. Yoksa çokkkk pişman oluruz. İslam ı en doğru bir şekilde öğrenmek istiyorsak, batıl bilgilerden, veli ya da şeyhlerden değil, bizzat Yüce Rabbimizden, onun nurlu kitabından öğrenmeye çalışmalıyız. Tekrar etmek istiyorum ÜMMİ olan Allah ın Resulü de böyle yapmıştır. ALLAH IN RESULÜNÜN İSLAM I ÖĞRENDİĞİ VE YAŞADIĞI TEK KAYNAK KİTAP YALNIZ KUR’AN DI. Lütfen unutmayalım peygamberimiz ümmiydi, yani daha önceki ehli kitaba tabi olmamıştı ve dini konularda da fazla bilgisi yoktu. Onun için Allah Şura 52. Ayette; SEN DAHA ÖNCE KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN, SENİ DOĞRU YOLA BİZ İLETTİK DEMİŞTİR. Onun içinde peygamberimiz,  Allah ın gönderdiği ayetlerin dışında dine, tek kelime bile ilave yapmamıştır, yapma yetkiside yoktur zaten. Resulün yolundan gitmek isteyen, yalnız Kur’an a sarılır. Allah ile kulu arasında hiç kimse yoktur. Çünkü bizleri tek tek imtihan eden Yüce Rabbimizdir. Onun içinde imtihanımızı hiç kimseye emanet edemeyiz ve onların sözleriyle imanımızı yaşayamayız. İmtihan olduğumuz kitabın, Kur’an olduğunu söyleyen Rabbimizin sözlerini dinleyelim ve imtihan olmanın gereklerini yerine getirelim. 

İmtihanımızı birilerine endeksleyerek dostlar, veliler, şeyhler, efendiler edinerek yaşarsak, sonumuzun ne olacağını asla bilemeyiz. Kur’an Allah ın yanında veliler, dostlar edinen ve onların ardı sıra gidenler hakkında, öyle bir örnek veriyor ki Kur’an da, insanın tüyleri diken diken oluyor.

Ankebut 41: Allah dan başka VELİYLERE TUTUNANLARIN meseli, örümcek meseli gibidir: bir ev edinmiştir fakat evlerin en çürüğü de şübhesiz örümcek evidir, eğer bilselerdi. (Elmalı orijinal meali).

Allah bizlere çok açık bir uyarıda bulunuyor ve diyor ki, Allah ın yanında veliler, dostlar edinerek onlardan yardım isteyenlerin durumu, örümceğin durumuna benzer diyor. Peki, Allah bu örneğiyle acaba, ne anlatmaya çalışıyor, hiç düşündünüz mü? Örümcek konusunda araştırma yaptığınızda çok dikkat çekici bilgilere ulaşırsınız. Bu bilgiler bizlerin, bu ayeti çok daha iyi anlamamızı sağlar. Yuvayı yapan dişi örümcek, ördüğü ağını aslında ev olarak değil, dışarıdan cazip görülen, dikkat çekici bir şekilde yaparak, ağına düşürdüğü sinek ve benzeri şeyleri yermiş. YANİ DİŞİ ÖRÜMCEK EVİNİ BARINMAK İÇİN DEĞİL KAPAN, TUZAK OLARAK KULLANIRMIŞ. Çok daha ilginci dişi örümcek, ağına gelen erkek örümcekle çiftleştikten sonra, eğer erkek örümcek kaçmazsa onu da öldürüp yermiş. İşte günümüzde din ve iman adına Allah dan, Kur’an dan başka güvenilecek veliler, yardım istenecek dostlar edinenlerin böyle büyük bir tehlike içinde olduklarını, verdiği inanılmaz örneğiyle bizleri uyarmaktadır Kur’an. Tabi anlayana, anlamak isteyene.

Değerli din kardeşlerim, hepimiz geldik, gidiyoruz. Önemli olan büyük hatalar yapmamaktır. Bizler günümüzde öyle yanlış şeylere inandırıldık ki, bu hatalar bizleri affettirilmeyeceklerin safına doğru itiyor. Gelin aklımızı başımıza alalım ve batıla, hurafeye değil, Allah ın ipine sarılalım. Bakın Allah iman ettiğini zanneden genel çoğunluğunun nasıl iman ettiğini söylüyor. Lütfen bu uyarıdan dersler alalım ki, aynı hataları bizlerde yapmayalım.

Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR. (Diyanet meali)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A