Ana içeriğe atla

NİSA SURESİ 97. AYET, İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ, KABİR AZABINA DELİL OLABİLİR Mİ?



Bizler batıl inançlarımızı yaşamak ve yaşatmak adına, Kitap Ehlinin geçmişte yaptığı gibi, Kur’an ayetlerinin anlamlarını değiştirerek zorlamalarla, öyle deliller yaratmaya çalışıyoruz ki, adeta ayetlerin anlamlarını eğip, büküyor ve gerçek anlamından uzaklaştırıyoruz. Ne yazık ki bizler için önemli olan, Kur’an’ın gerçekleri değil, batılın nefislerde aklanması önemli. Nefsimizi belki geçici tatmin edebiliriz, ama mahşer günü hesabımızı veremeyiz. Bu yazımda, yine bir batıl inançlarını aklamaya ve Kur’an’da hiç bahsedilmeyen, hatta Kur’an öğretisine taban tabana zıt anlamlar vererek, KABİR AZABINA delil göstermeye çalıştıkları, bir ayeti sizlere hatırlatmak ve üzerinde birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Önce ayeti yazalım.

Nisa 97: KENDİLERİNE YAZIK EDEN KİMSELERE MELEKLER, CANLARINI ALIRKEN: «NE İŞ DE İDİNİZ!» DEDİLER. BUNLAR: «BİZ YERYÜZÜNDE ÇARESİZDİK» DİYE CEVAP VERDİLER. MELEKLER DE: «ALLAH’IN YERİ GENİŞ DEĞİL MİYDİ? HİCRET ETSEYDİNİZ YA!» DEDİLER. İŞTE ONLARIN BARINAĞI CEHENNEMDİR; ORASI NE KÖTÜ BİR GİDİŞ YERİDİR. (Diyanet vakfı meali)

Önce bu ayette bahsedilen konunun ne olduğunu, doğru anlamalıyız. Bu sözler neden söylenmiş ve bu örnek ayet bizlere ne anlatıyor. Gerçekten de kabir azabına delil olabilecek bir bilgi var mı? Bu ayetin öncesi ayetlere baktığımızda, Resulün döneminde, Müslümanlara yapılan saldırılara karşı, ALLAH’IN RESULÜ İLE BİRLİKTE HAREKET ETMEKTEN, ONUN YANINDA SAVAŞMAKTAN KAÇAN, GEREKSİZ VE NEDENSİZ BAHANELER UYDURANLAR İLE SAVAŞA GİDİP, ALLAH YOLUNDA SAVAŞANLARLA BİR TUTULMAYACAĞI ANLATILIYOR.

Nisa 97. ayette de, savaştan kaçanların örneği veriliyor ve diyor ki: Böyle insanlar ölürken yani melekler canlarını alırken onlara şöyle soru sordular diyor. ”HANGİ SEBEPLE ALLAH’IN RESULÜNÜN YANINDA OLMADINIZ” Allah’ın Resulünü savunmaktan kaçan gönülsüz olanlarda, şöyle bahane bularak cevap vermişler. “BİZ GÜÇSÜZ, ÇARESİZ DURUMDAYDIK, ONUN İÇİN YARDIMCI OLAMADIK” Tabi bu cevabın doğru olmadığı ve yalan söylediklerinin örneği veriliyor ayette. Bu ayeti Nahl suresi 28. ayet ile birlikte anlamalıyız. KENDİLERİNE ZULMEDERLERKEN, MELEKLERİN CANLARINI ALDIKLARI KİMSELER, “BİZ HİÇBİR KÖTÜLÜK YAPMIYORDUK” DİYEREK TESLİM OLURLAR. MELEKLER ONLARA ŞÖYLE DER: “HAYIR, ALLAH, SİZİN YAPTIKLARINIZI ÇOK İYİ BİLENDİR.” Ayrıca ölüm melekleri ile Enam suresi 61. ayeti de hatırlamakta fayda var. “O, KULLARININ ÜSTÜNDE YEGÂNE KUDRET VE TASARRUF SAHİBİDİR. SİZE KORUYUCULAR GÖNDERİR. NİHAYET BİRİNİZE ÖLÜM GELDİ Mİ, ELÇİLERİMİZ ONUN CANINI ALIRLAR. ONLAR VAZİFEDE KUSUR ETMEZLER.” (Enam 61)

Nisa 97. ayette geçen konu, dikkat ederseniz geçmişte yaşanmış ve bizlerin ders almamız adına iletilmiştir Kur’an’da. Yoksa her ölene melekler, böyle bir soru soracağının kanıtı değildir. Eğer öyle olmayıp, meleklerin herkese ölmeden soracakları bir soru olsaydı, ayet bunu açıksa bizlere bildirir, BELİRLİ BİR KONU SINIRLAMASI İLE ANLATILMAZDI. Elbette bu ayetten alacağımız çok büyük dersler vardır. Kur’an’da verilen hiçbir örnek boşuna değildir. Ayete lütfen dikkat edelim. Melekler bu kişileri ölürken sorguya çekmiyor, savaştan kaçarak, yaptıkları yanlışları hatırlatma mahiyetinde sorular soruyor, adeta onları azarlıyor ölürken. Melekler herhangi bir cezada vermiyor, hatta azapta etmiyor, yalnız yaptıkları yanlışı  onlara ölürken hatırlatıyor. Bu ayet bizlere ikaz mahiyetindedir. Yapılan bu yanlışlar, bizlere örnek olması adına Kur’an’da geçiyor. DİKKAT EDERSENİZ BU KONUŞMA, KABİRDE GEÇMİYOR, savaştan kaçmış bu kişilerin canları alınırken, melekler tarafından bu kişilere yaptığı yanlışlar hatırlatılıyor. 

Zaten cezayı, hükmü veren, sorgulayan yalnız Allah’tır. Onunda mahşer günü olacağının, açık kanıtı Kur’an’dır. Ayetin sonunda da Allah, böyle kişilerin cezasının ne olacağının da hükmünü veriyor ve bakın ne diyor. İŞTE ONLARIN BARINAĞI CEHENNEMDİR. Sorgulanmadan, kayda alınmış kitabı önüne getirilmeden, hatta şahitler çağrılmadan, bir kısım cezanın KABİRDE verileceğini söylemek, Kur’an’ın adaletine, hükümlerine asla uymaz. 

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A