Ana içeriğe atla

MEALCİLER VE KUR'AN CILAR SÖZLERİNE ÜZERİNE...


Günümüzde dini konularda çok tartışılan ve birbirimizi suçladığımız bazı kelimeler var MEALİSTLER, KUR’AN CILAR gibi. Bu sözlerin ne anlama geldiğini ve bu sözlerle karşımızdaki kişilere, nasıl bir düşünceyi, inancı yakıştırdığımızın, acaba farkında olarak mı söylüyoruz? İsterseniz önce Mealciler sözünden ne kast ediliyor ona bakalım. KUR’AN’IN BAŞKA DİLLERE TERCÜMESİ, SİZCE KUR’AN DEĞİL MİDİR? Allah anlayasınız diye, size Arapça bir Kur’an indirdik der. Allah bu sözüyle asıl Kur’an’ın, Arapça metni olduğunu mu söylüyor, yoksa bu sözleriyle bizlere farklı bir şey mi anlatıyor? İsterseniz önce, Kur’an mealinin/tercümesinin gerçek Kur’an sayılmayacağını savunanların sözlerine bakalım. Önce şunu hatırlatmak isterim meal kelimesini tüm İslam toplumları kullanmıyor, yalnız bizim ülkemizde kullanılan bir kelimedir. Cemaat ve tarikatlarda özellikle bu kelimeye, toplumda tedirginlik yaratabilmek için, çok farklı anlamlar verip dilimize tam çevrilemeyen, yaklaşık anlamı olan şeklinde tarif edilir. Bu kelimeye Türk dil kurumu anlam, kavram, ortaya çıkan şey, sonuç anlamını vermiş. Kur’an’ın tercümesinin, gerçek Kur’an olamayacağını söyleyenlerin düşüncesine bakalım şimdide.

“ALLAH KUR’AN’I ARAPÇA OLARAK İNDİRMİŞTİR; TERCÜMESİ KUR’AN YERİNE GEÇEMEZ. ÖRNEĞİN BİR ÇEKİRDEĞİN ASLINI BOZARAK PARÇALARA AYIRSAK, SONRA DA TOPRAĞA EKSEK AĞAÇ OLAMAYACAKTIR. ÇÜNKÜ ÖZELLİKLERİ KAYBOLMUŞTUR. BUNUN GİBİ KUR’AN AYETLERİ, KELİMELERİ VE HARFLERİ BİRER ÇEKİRDEK GİBİDİR. BAŞKA DİLLERE ÇEVRİLİNCE ÖZELLİĞİNİ KAYBEDECEĞİ İÇİN, KUR’AN’IN ASLI OLMAYACAKTIR.”

Kur’an’ın tercüme edilmiş, yani anlaşılır hale getirilmiş halinin, Kur’an olamayacağını, aslının bozulacağını söyleyerek, verdiği örneğe bakar mısınız? Bunları söyleyen ve inananların, Allah’ın Arap toplumuna neden Arapça bir Kur’an gönderildiğini zerre kadar anlamadıklarını görüyoruz. Hâlbuki Allah Arapça indirmesinin nedenini açıklarken Kur’an’da, SİZ ARAP TOPLUMUSUNUZ, GÖREV VERDİĞİM ELÇİMDE ARAP. GÖNDERDİĞİM TEBLİĞİMİ, UYARILARIMI ANLAYASINIZ, ÜZERİNDE DÜŞÜNÜP, ÖĞÜT ALASINIZ DİYE, SİZE ARAPÇA İNDİRDİM DİYOR ALLAH. Daha da geniş açıklama yaparak bakın ne diyor. EĞER ARAPÇA GÖNDERMESEYDİM, ARAP BİR TOPLUMA BAŞKA DİLDE BİR KİTAP MI GÖNDERİLİR, DİYE İTİRAZ EDECERDİNİZ DİYOR. Bu bilgilerden de anlıyoruz ki, her toplum Kur’an’ı kendi dilinden okumalı ki anlayabilsin, Allah’ın tebliğini alabilsin. Eğer söyledikleri gibi Arapça Kur’an her dile tam çevrilemeseydi, Kur’an’dan yalnız Araplar sorumlu olurdu. Ama Allah tüm kullarının sorumlu olduğunu açıkça bildiriyor ve anlayarak üzerinde düşünerek okumamız emrini veriyor. Bu durumda Kur’an’ı nasıl okumamız gerektiği çok açıktır, tabi aklını kullanıp zerre kadar düşünene.

Ne kadar ilginç değil mi? Bizler Allah’ın emirlerine, bizlerden ne istediğine odaklanıp, Allah nasıl emirler vermiş onları anlayıp hayata geçirmemiz gerekirken, anlamını bilmeden okumanın, Arapça bilmesen de Allah sevap yazar zihniyetiyle, işte böyle Kur’an’dan yavaş yavaş bu zihniyetle uzaklaşıyoruz. Verdikleri örneği ise akıl ve mantık kabul etmez.  Âlim insan İmamı Azam Ebu Hanife, aslında yüzlerce yıl önce, bu konuya açıklık getirmiş, bu sorulara cevap vermiş. Ama toplum olarak o kadar yanlışa yönelip, yoldan sapmışız ve Allah ile aldatıcıların peşine düşmüşüz ki, bu gerçekleri bile fark edemiyoruz. Bakın bu konuda neler söylemiş İmamı Azam..

“İMAMI AZAM GÖRÜSÜNÜN HANEFİ FUKAHASINCA, AYRINTILANAN GEREKÇESİ SÖYLE ÖZETLENİR. KUR’AN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KUR’AN O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR Kİ, BİR KELAM-İ NEFSİ ( ALLAH’IN ZATİ İLE VAR OLMAYA DEVAM EDEN SÖZ ) OLARAK KALIPTAN KALIBA DÖKÜLÜR. O KALIPLAR SONRADAN YARATILMIŞ ( MUHDES ) VARLIKLARDIR. OYSAKİ ESAS KUR’AN, MAHLÛK OLMAYAN BİR MANADIR. HİÇ KUSKUSUZ O, ÖNCEKİLERİN ZÜBÜRLERİNDE DE VARDI ( ŞUARA SURESİ,42 ) BUYRULMASI DA BU GERÇEĞİ GÖSTERİR. O HALDE ESASİ İTİBARİ İLE MANA OLAN KUR’AN’I ARAPÇA LAFIZ YERİNE, BAŞKA LAFIZLARDAKİ ÇEVİRİSİNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜR.”

Ne yazık ki bizler gerçek İslam dan uzak, birbirimize taktığımız lakaplarla, karşımızdaki din kardeşlerimizi küçük düşürdüğümüzü zannederek, dinin dışına atmaya çalışıyoruz. Bilmiyoruz ki, kendimiz sözlerimizle dinin dışına çıkıyoruz. Bir arkadaşım bu konuyla ilgili bir yazıma şu sözcüklerle cevap vermiş itiraz etmiş. “MEALİSTLİKLER, PEYGAMBERİN HADİSLERİNE SET KOYARAK, İSLAM’A HİZMET ETTİĞİNİ SANMAK NE BÜYÜK BİR GAFLET.” Bağlantıya bakar mısınız lütfen? ALLAH’IN RESULÜNÜN SÖZÜ/HADİSİ DİYE NAKLEDİLENLERİN TAMAMI, BİR RİVAYETE GÖRE DİYE BAŞLAR. YANİ HİÇ KİMSE BU RESULÜN DİREK SÖZÜDÜR DİYEMEZ. BU NAKİL BİR KİŞİNİN İDDİASIDIR, DOĞRULUK PAYI OLABİLECEĞİ GİBİ, YANLIŞ OLMA İHTİMALİ ÇOK DAHA FAZLADIR. Bu bilgilere inanmakla mı İslam’a hizmet edilir, yoksa dikkatle bu sözleri Kur’an süzgecinden geçirmekle mi İslam’a hizmet edilmiş olur, bunu anlamayana, elbette bunu izah etmek pek mümkün değil. Bizleri gaflete düşüren en büyük hatamız, Kur’an’dan habersiz oluşumuzdur.

Kur’an Allah’ın tebliğidir, her dile çevrilir ve her toplum Allah’ın emirlerini tebliğ alır. Çünkü Kur’an tüm âleme bir rehber, yol gösterici olarak indirilmiştir. Kur’an’ı Resulün hadisleri ile ancak anlayacağımızı söyleyenler, Hadislerinde Arapça olduğunu unutuyorlar mı? Rivayet sözler/hadisler Türkçeye tam çevriliyor, ama Allah’ın kitabı çevrilemiyor öylemi? Bu akıl tutulması olsa gerek. Bilim adamlarının yazdığı Arapça ilmi kitaplar, tüm dünya dillerine tam çevriliyor ve tüm insanlar bu bilgilerden doğru istifade ediyorsa, Allah katından gelen eşi benzeri olmayan bir NUR, nasıl olurda her dile çevrilemeyip istifade edilmez diyebiliriz. Bu yanlışı Hıristiyanlar belirli bir dönem yaptılar. Papalık İncilin her dile çevrilemeyeceğini söyledi. ÇÜNKÜ İPİN UCUNU KENDİ ELLERİNDE TUTMAK İSTİYORLARDI. AMA EĞİTİMLİ, DÜŞÜNEN TOPLUMLARA BU BASKI UZUN SÜRMEDİ, AKILLARI BAŞLARINA GELDİ. ŞİMDİ HER TOPLUM KİTAPLARINI, KENDİ DİLERİNDE OKUYOR KİLİSELERİNDE.

Gelelim KUR’AN CILAR tabirine. İçimizden bu söyleme karşı çıkan, ya da ben Kur’an’cı değilim diyen var mı? Var diyen, Müslüman değildir hatırlatırım. Çünkü Allah sizleri yalnız Kur’an’dan sorumlu tutuyorum batıl, sanı ve rivayetlerden uzak, yalnız Kur’an’ın ipine sarılın diye hüküm verdikten sonra, onlarca ayetinde de, deki onlara diyerek, Elçisinin de YALNIZ KUR’AN’A UYDUĞUNU BİLDİRMESİNİ, ÖZELLİKLE İSTEMİŞTİR. Allah’ın Resulü bizler için örnektir. O, ben yalnız Kur’an a uyarım, ben yalnız sizleri Kur’an ile uyarma görevi aldım diyorsa onlarca ayetinde, nasıl olurda Kur’an’ın dışından beşeri rivayet hükümlere de uymanın, dinin emri olduğunu söyleriz. Ben yalnız Kur’an hükümlerine tabi olurum diyenleri, nasıl tenkit ederde yanlış yolda olmakla suçlarız. Bu kadar mı Kur’an’ın dışına çıktık. Görmüyor muyuz Allah’ın uyarılarını. HER MÜSLÜMAN YALNIZ KUR’AN CIDIR, BUNU UNUTMAYALIM. Kur’an’ın sınırlarını aşıp, dışına çıkanlara Allah, onlar kâfir oldu diyor. Bu uyarılardan, korkup ürkmüyor musunuz? 

Kur’an’ın dışına öyle çıktık ki, Kur’an imanımız adına yeterli değildir, her konunun açıklaması yoktur diye inandığımız için, beşeri FIKIH inancının dine ilavelerini Kur’an’da göremediğimizde, Allah’ın sözlerini, uyarılarını dinlemek yerine, beşerin sözlerinin etkisiyle, bakın bugün kıldığımız namazın, tüm detayları Kur’an’da yok deyip çıkıyoruz işin içinden. Hiç düşünmüyoruz, Allah bizlere namazı en kolay, en basit şekliyle anlatmış ve bizlerden Kur’an’da anlattığını hayatımıza geçirmemizi istemiştir. Ama bizler inatla, öyle namaz olur mu deyip çıkıyoruz. Farkında değiliz, Allah’a saygısızlık yapıyoruz ve diyoruz ki; “ALLAH NAMAZ KIL, ORUÇ TUT, ZEKÂT VER DEMİŞ AMA BUGÜN BİZLERE ÖĞRETİLDİĞİ GİBİ AÇIKLAMAMIŞ KUR’AN’DA.” Yani Kur’an eksik, bu eksikliği Allah’ın Elçisi tamamlamış diyoruz. Bu nasıl bir saygısızlık, adalet anlayışı farkında değiliz. Hatırlatırım FIKIH din değildir, insanların kendi düşünceleri ile inancını yaşadıkları, kendilerinin koyduğu kurallardır.  Allah sizce insanların koyduğu bu fıkıh inancından, kullarını sorumlu tutar mı? Elbette hayır. Sorumlu olduğumuz kitabın, yalnız Kur’an olduğuna Allah hükmünü vermiştir, lütfen kula değil, Allah’a güvenelim. Allah basit ve kolay bir şekilde her şeyi açıklamış ve insanlar bunlarla yetinmeyip ilaveler yapmış. İlaveler Kur’an’a ters düşmüyorsa, zararı yoksa elbette uygula, ama bunlar olmasaydı namazımızı kılamazdık, orucumuzu tutamazdık deme. Allah yemin ederek, bu kitabı sizler için kolaylaştık diyor. Lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim.

Şunu tekrar söylemeliyim ki, her Müslüman Kur’an’ı anlayıp, üzerinde düşünebilmesi için anladığı dilden okumalıdır. Yani her Müslüman söyledikleri tabirle söylemek gerekirse, MEALCİDİR. KUR’AN CIDIR. Arapçaya vakıf olan, elbette Arapça okusun. Ama bilmeyen mutlaka Arapça öğrenmelidir demek, Allah’ın yemin ederek kolaylaştırdığı dini, zorlaştırmaya çalışmaktır, Kur’an’ın indiriliş amacına da ters düşer. Son olarak Kur’an’ın tercümesinin, Kur’an olmadığını savunan arkadaşlarımızın geliştirdiği sloganlara değinmek istiyorum. Bakın Kur’an’ı anlayarak okumanın, Allah’ın emri olduğunu söyleyenlere taktıkları isimle neler söylüyorlar, birkaç örnek vermek istiyorum.

—EY MEALİST! BEN AYETİ DEĞİL, SENİN AYETTEN ANLADIĞIN SAPIK GÖRÜŞÜ REDDEDİYORUM.  —MEALİSTLER, YAHUDİ MANTIĞI İLE KUR’AN’I ANLAMAYA ÇALIŞIYORLAR.”

Çok dikkat çekici değil mi? Ey Mealist diyor arkadaşımız, senin ayetten anladığın sapık görüşü reddediyorum. İYİDE AYET TERCÜME EDİLİNCE, HÂŞÂ SAPIK BİR DÜŞÜNCEMİ ÇIKIYOR ORTAYA. YOKSA AYETİ ANLAYARAK OKUYUNCA RİVAYETLERİN, BATIL İNANÇLARIN, HURAFELERİN YANLIŞ OLDUĞUMU ANLAŞILIYOR, ne dersiniz? Bunu söyleyenlere acaba, Kur’an’ı kimler tercüme ediyor ve hangi bilgilerden faydalanarak tercüme ediyorlar. Sanırım bu sözleri söyleyenlerin korkusu, gerçeklerin ortaya çıkmaması adınadır. Ama korkunun ecele faydası yok. Diğer söylemde de, yine Mealistler diye hitap ettiği kişilere, siz Yahudi mantığıyla Kur’an’ı anlamaya çalışıyorsunuz diyor. Hâlbuki tam tersine, Yahudiler Allah’ın gönderdiği kitabı yeterli görmeyip, günümüzde bizlerin FIKIH inancının benzeri olan, TALMUT dedikleri fıkıh inançları ile dinlerini yaşıyorlar. Halbuki Mealci Kur’an’cı diye ithamda bulundukları kişiler, madem bizler Kur’an’dan sorumluyuz, madem Allah oku, düşün sakın Kur’an’ın sınırlarını aşarak, emin olmadığın bilginin ardına düşme diyor, demek ki bizler önce ayetleri anlayacağız, daha sonrada asla onun dışına çıkmadan hayatımıza geçireceğiz diyorlar. Bu durumda inançlarını kimler Yahudilere göre yaşamış olur sizce?

Hatırlayınız lütfen, bu ithamda bulunan kişilerde tıpkı Yahudilerin yaptıkları gibi, yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz, hadisler ve fıkıh olmasaydı Kur’an anlaşılmazdı demiyorlar mı? Günümüzde Kur’an’ın hiç bahsetmediği birçok konunun FIKIH inancıyla dine ilave edildiğini, Yahudilerin inandığı FIKIH inancı ile neredeyse bire bir aynı olduğunu söylemek isterim. Örneğin Recm inancı Yahudilerde var. Helal haram konusunda tek tırnaklı yenmez, çift tırnaklı yenir, yırtıcı hayvanlar haramdır, denizde balık hariç diğerleri haramdır inancı, tamamen Yahudi fıkıh inancından, İslam FIKIH inancına geçmiştir. Sizce kimler Yahudi mantığıyla inancını yaşıyor, lütfen araştırınız. 

Kur’an cılar, Mealciler diye hitap ettiği kişiler, tüm bunlara karşı çıkar ve reddederler. Yani açıkça Yahudileştirilmiş Müslümanlar olmuşuz, farkında değiliz. Lütfen Allah’ın uyardığı gibi, gelin Allah’ın uyarılarını ilk elden anlayarak okuyalım. Bunu yapmaz da, birilerinin sözlerine uyarsak, unutmayalım başkalarının yanlışlarını tekrar etmiş oluruz ve şeytanın, şeytanlaşmış insanların batağına saplanarak kendimizi kurtaramayız. 

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A