Ana içeriğe atla

Lütfen Kur’an’ın Önüne, Yüksek Duvarlar Örmeyelim.



Lütfen makalemi tüm tarafsızlığımızla, ön yargısız okuyalım. Çünkü bunu ne yazık ki başaramıyoruz ve bizlere öğretilenleri sorgulama cesaretimiz  olmuyor. Allah Kur’an’ı Araplara, neden Arapça, kendi dillerinden indirdiğini bunca açık ayetlerle anlattıktan, izah ettik den sonra, bizlerin anladığımız dilden Kur’an’ı okuyanlara karşı, bu alaycı tavrımızı nasıl açıklarız? Bizler Kur’an’ı Arapça okuduğumuzda, Kur’an okumuş olacağımızı, tercümesini okduğumuzda Kur’an okumuş olamayacağımızı nasıl söyleriz? Kur’an Allah’ın bir mesajıdır tebliğidir, onu anlamadığımız bir dilden okursak nasıl Allah’ın vahyini tebliğ alırız ve hayatımıza geçiririz bunu da mı düşünemiyoruz?

Elbette Kur’an tercümesini batıl inançlarını aklayabilmek için, kasıtlı tahrif edenler var. Allah bunların olacağını bildiğinden, özellikle Kur’an’da aynı konuyu birçok kez tekrar etmiş ki, bu zalimlerin foyası ortaya çıksın. İstedikleri kadar hatalı tercüme yapsınlar, dikkatle Kur’an bütünlüğünde Kur’an tercümesini düşünerek ayetleri karşılaştırarak okuyan bu yanlışı fark edecektir. Eğer anlamadığımız dilden okursak, bizleri Allah ile aldatanların tuzağından asla kurtulamayız. Onlar ne anlatırsa, Allah’ın Kur’an’ın emri zannederiz. Lütfen unutmayalım, Kur’an yalnız Araplar anlasın, onlara rehber olsun diye gönderilmedi. KUR’AN’IN TAM OLARAK TERCÜME EDİLEMEYECEĞİNİ SÖYLEYENLER, ORJİNALİ ARAPÇA OLAN HADİSLERİ NASIL DOĞRU TERCÜME EDİP, ONLARLA AMEL ETTİKLERİNİ İZAH ETMELİDİRLER.

Kur’an’ın her dile, tam tercümesinin mümkün olamayacağını söyleyenlere, Fussilet 44. ayeti tekrar okumalarını ve üzerinde düşünmelerini tavsiye ediyorum. Allah Arap toplumuna, Arapça bir kitap göndermeseydim, bu durumda kullarım bana bakın nasıl itiraz edeceklerdi diyor. “AYETLERİNİN AÇIKLANMASI GEREKMEZ MİYDİ? BİR ARAP’A YABANCI BİR DİLLE SÖYLENİR Mİ?” Eğer Kur’an her dile çevrilemeyen bir kitap olsaydı, aynı şey diğer toplumlar içinde geçerli olurdu ve toplumların aynen şunu söyleme hakları doğardı:

“RABBİMİZ BİZLERİ SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMETTİĞİN KİTAP ARAPÇA, BENİM DİLİME DE TAM ÇEVRİLEMİYOR, BENDE ANLAYAMIYORUM. BENİ BU KİTAPTAN SORUMLU TUTMA ALLAH’IM, ÇÜNKÜ BEN SENİN TEBLİĞİNİ TAM OLARAK ALAMADIM.”

Kur’an’ın başka dillere çevrilemeyeceğini söyleyenler, işte böyle Kur’an ayetleri ile çelişiyorlar ve Allah’ın kitabının önünü kesmeye, toplum ile arasına yüksek duvarlar örmeye çalışıyorlar ama bunun farkında bile olamıyorlar, çünkü Kur’an ile gereken bağı kendileri aracısız kurmuyorlar, hatırlatırım. Çok daha ilginci kendi tarikat ve cemaat liderlerinin tercüme ettikleri Kur’an’a, bu saygısızlığı yapmayarak güvenenlerin, aslında işin kolayına kaçarak, kendi sorumluluklarını imtihanlarını başkalarına havale edeceklerini zannediyorlar. İmtihan toplu olmaz, hepimiz Allah’a karşı tek başımıza bu dünyada imtihandan geçiyoruz. İMTİHAN OLDUĞUMUZ KİTAPTA KUR’AN’DIR LÜTFEN BU GERÇEĞİN ARTIK FARKINDA OLALIM.

“BİZ, ÖĞÜT ALIRLAR DİYE, KURAN’I SENİN DİLİNDE İNDİREREK KOLAYCA ANLAŞILMASINI SAĞLADIK. SEN BEKLE, ONLAR DA BEKLEMEKTEDİRLER.” (Duhan 58–59)

“EĞER BİZ BU KUR’ÂN’I YABANCI BİR DİLDE İNDİRSEYDİK, ONLAR KESİNLİKLE, “ÂYETLERİNİN AÇIKLANMASI GEREKMEZ MİYDİ? BİR ARAP’A YABANCI BİR DİLLE SÖYLENİR Mİ?” DİYECEKLERDİ. DE Kİ: “O, İNANANLAR İÇİN BİR YOL GÖSTERİCİ VE GÖNÜLLERİNE ŞİFADIR. KÂFİRLERİN KULAKLARINDA AĞIRLIK VARDIR VE KUR’ÂN ONLARA KAPALIDIR; SANKİ ONLARA UZAK BİR YERDEN SESLENİLİYOR.” (Fussilet 44)

“ELLERİYLE KİTABI YAZIP SONRA ONU AZ BİR BEDEL KARŞILIĞINDA SATMAK İÇİN, “BU, ALLAH KATINDANDIR” DİYENLERE YAZIKLAR OLSUN! ELLERİYLE YAZDIKLARINDAN ÖTÜRÜ VAY HALİNE ONLARIN! KAZANDIKLARINDAN ÖTÜRÜ VAY HALİNE ONLARIN!” (Bakara 79)

Bizleri Allah ile aldatmaya çalışanların oyununu, bizler ancak Kur’an’ı anlayarak ve dikkatle üzerinde düşünerek, ayetler arasında bir bağ kurarak anlamaya çalışmalıyız. Lütfen şunu unutmayalım, Allah Kur’an’ı açıklamak bizim görevimizdir dedikten sonra, ayetleri nice örnekler vererek açıkladığını, izah ettiğini söylüyor ki hiç kimseye muhtaç olmayalım. Allah’a onun kitabına kulak vermeyenler, mahşer günü Resulün şahitliğinde inanın çok ama çok üzülenlerin safında olacağını unutmamalıdırlar. RABBİMİZ KESİN HÜKMÜNÜ VERMİŞ VE BİZLERİN YALNIZ KUR’AN’IN İPİNE SARILMAMIZI EMRETMİŞTİR, KUR’AN’DAN HESABA ÇEKİLECEĞİMİZİ DE APAÇIK BİLDİRMİŞTİR. KİME İNANACAĞINIZ SİZE KALMIŞ AMA UNUTMAYINIZ, ALLAH’IN KİTABINA GÜVENMEYİP KENDİLERİNE VELİLER, GAVSLAR EDİNİP ONLARIN SÖZLERİNE İNANANLAR, HESAP GÜNÜ PİŞMAN OLACAKLARDIR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİ...

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...