Ana içeriğe atla

KUR'AN NEDEN ALLAH TARAFINDAN, KORUMA ALTINA ALINDI.



Kur’an’ın korunmasındaki gerçek neden, Allah’ın bizleri Kur’an’dan hesaba çekeceği hükmünün gereğidir. Onun içinde Allah, gönderdiği tüm kitapları, bir başka kitap gönderinceye kadar, kullarını sorumlu tutacağı kitabı, koruması altına alması, onun adaleti gereğidir. Hristiyanlar Kur’an’da geçen bir ayette, Kur’an’ı biz indirdik, onu koruyacakta biziz sözlerine atıfta bulunarak, şöyle söylüyorlar kendi sitelerinde. Madem diğer kitaplarda Allah katından indi, onları niçin korumadı Allah? Elbette bu sözler ilk söylendiğinde, düşünmeden çok mantıklı geliyor. Allah Kur’an’a koruma garantisi verdide, daha önce gönderdiği kitaplara koruma garantisi vermedi mi? Gelin bu konuyu yine, Kur’an’dan aldığımız bilgilerden yola çıkarak düşünmeye, anlamaya çalışalım.

Bizler her şeyden önce çok özel yaratılmışız, akılla ve özgür iradeyle donatılmışız. Allah bizlere Kur’an’da bazı örnekler verir, hatta gönderdiği Resullerinden ve kitaplarından bahseder. Bizlerin dersler alması için uyarılarda bulunur. Bahsettiği Resuller dışında da yüzlerce Resul geldiğini söyler. HEPSİ BİR AMAÇ UĞRUNA YAPILAN, BİR İMTİHANIN SAHNELERİDİR. BU SAHNEDE ÖZGÜRCE ROL ALAN BİZLER, KENDİ ROLÜMÜZÜ KENDİMİZ OYNAMAKTAYIZ.  Şöyle düşünelim Âdemin yaratılışından beri, yüzlerce Elçi ve sayısını bilemediğimiz kitaplar gelip geçmiş günümüze kadar. Peki, neden bu kitaplar günümüze kadar, Allah tarafından korunmamış burası önemli. Allah kullarının yaşadığı dönemlere özgü bir yaşamın sağlanması için, o devrin özelliklerine göre bir hayat öngörmüştür kullarına, gönderdiği kitaplarda. Yani O dönemin, çağın şartlarına göre gönderilmiştir kitaplar. DAHA SONRADA GÜNÜN ŞARTLARINA UYGUN KİTAP GELDİĞİ İÇİN, ÖNCE GELENLERİN HÜKMÜ KALMAMIŞTIR. Tıpkı yaşadığımız ülkede, hükümetlerin çıkardığı kanunlar gibi. Yeni kanun çıkınca, eskisinin hükmü yürürlükten kalkıyor. Konuyu Kur’an’dan anlamaya çalışalım.

Yunus 94: Sana indirdiğimizden şüphede isen, SENDEN ÖNCE KİTAP OKUYANLARA SOR! Andolsun, sana Rabbinden gerçek geldi. Sakın şüphelenenlerden olma!

Allah Resulüne bakın ne diyor. Sana indirdiklerimden şüphen varsa, daha önce gönderdiğim Ehli kitaba sor diyor. Bu demektir ki, Allah Kur’an indirilene kadar, Kur’an’dan önce indirilen kitapları da koruma altına almış, bazı konular tüm indirilen kitaplarda aynı. Ama günümüzde yapıldığı gibi, insanlar Allah’ın gönderdiği kitaplardan uzaklaşmışlar, atalarının inançları peşi sıra gitmişlerdi. Yoksa onlara sor der mi? Ehli kitabın yaptığı yanlış, ellerinde korunmuş kitapları olduğu halde, ona danışmayıp, batılın yolundan gitmeleriydi. Şimdide yazacağım örneğe bakalım.

Cuma 5: TEVRAT’LA YÜKÜMLÜ TUTULUP DA, ONUNLA AMEL ETMEYENLERİN DURUMU, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.

Demek ki Yahudi toplumunun, o devirde ellerindeki kitap değişmemiş, bozulmamış. Allah tarafından korunduğu açık. Ama bugün bizlerin yaptığı gibi, Allah’ın gönderdiği kitaba bakarak, onun hükümleri ile iman eden yok. Daha açıkçası Allah’ın kitabını yeterli görmüyorlar. O gün Tevrat la yükümlü olanlar, elbette daha sonra gönderilene tabi olmaları emri gelmişti. Ama onlara da genel çoğunluğu uymadılar. Bir başka örnek.

Bakara 101: Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir elçi gelince Ehli kitaptan bir gurup, SANKİ ALLAH’IN KİTABINI BİLMİYORMUŞ GİBİ, onu arkalarına atıp terk ettiler.

Allah’ın Resulüne görevi tebliğ edildiğinde, Ehli kitabın bunun ellerindeki kitapta yazılı olduğunu ve bu gerçekleri kendilerine tebliğ ettiğimiz kitaplara bakmış olsaydılar, göreceklerdi diyor. Demek ki Kur’an daha tebliğ edilmeden, ehli kitabın elindeki kitaplar Allah tarafından korunmuş, Kur’an’ın gerçekleri ellerindeki kitaplarda yazıyor, ama onlara bakan yok. Tevrat’ta, İncil’de de daha sonra gelecek Resullerin ve kitaplarının bilgisinin olduğu açıkça söyleniyor. Ama O kitaplarla amel edilmediği için, yeni gelen Resule ve onun tebliğ ettiği Kur’an’ı kabul etmek istemiyorlar.

Maide 15: Ey kitap ehli! RESULÜM, KİTAPTAN GİZLEDİKLERİNİZİN ÇOĞUNU AÇIKLAMAK ÜZERE SİZE GELDİ; birçok kusurunuzdan da vazgeçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah’tan bir nur, apaçık bir kitap gelmiştir.

Maide 68: De ki: “Ey kitap ehli! SİZ TEVRAT’I, İNCİL’İ VE RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENİ HAKKIYLA UYGULAMADIKÇA, BİR ŞEY ÜZERİNDE DEĞİLSİNİZDİR.” Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun inkâr ve azgınlığını elbette arttıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme!

Yine Ehli kitaba hitaben söylenen, bu ayetlerden çok açık anlaşılıyor ki, Allah Kur’an indirilmeden diğer kitapları da koruma altına almış ama o toplum indirilen kitaplarla yetinmedikleri için, atalarının dinini yaşayabilmek adına gerçeklerle yüzleşmek istememişler. TIPKI GÜNÜMÜZDE MEZHEPLERİN, CEMAAT VE TARİAKATLARIN YAPTIĞI GİBİ. Allah Ehli kitaba seslenerek, ellerinde Allah’ın kitabından bazı ayetleri bilerek saklıyor ve gerçekleri toplumdan gizliyorsunuz diyor. Ehli kitap ellerindeki kitapları hakkıyla uygulamadıkça, doğru yol üzerinde olamazsınız diye uyarıyor. Buradan da anlaşılıyor ki, kitaplar korunmuş ama ona danışan, onun yolundan giden kalmamış.  Allah bunları söylemesindeki maksat, sizler ellerinizdeki kitabın kıymetini bilmediniz anlamında söylüyor. ÇÜNKÜ ARTIK ONLARIN YERİNE GEÇERLİ OLAN, KUR’AN’I GÖNDERDİM DİYOR. Tabi daha sonra ne gerçek orijinal Tevrat kalmış, nede gerçek İncil. Bu kitapların korunmasının sona ermesine apaçık delil, Kur’an’dan önce gönderilen İncil’in günümüzde sayısının dahi bilinmemesi buna açık kanıttır. Hristiyanların toplanıp, İncil sayısını dörde indirmeleri, bu gerçeği elbette değiştirmez. Tevrat zaten inanılmaz değiştirilmiş ve Yahudilerin Talmud dedikleri fıkıh inancıyla harmanlanarak, yaşanmaya devam ediliyor. Hatırlatırım Kur’an’ın yanında bir başka Kur’an asla bulamazsınız.  Onu da tahrif etmeye çalışan, kendilerince bir ayet eksiltip bir ayet çoğaltanları, hatta ayetlerin anlamlarını değiştirmeye çalışanları görebilirsiniz. AMA ALLAH KUR’AN’I KORUDUĞU İÇİN, BOZMAYA ÇALIŞTIKLARI AYET, KUR’AN’IN BİR BAŞKA AYETİYLE YAPTIKLARI TAHRİFAT ANLAŞILIYOR, FOYALARI MEYDANA ÇIKIYOR. BİZLERE DÜŞEN DİKKATLE ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK OKUMAK OLMALIDIR. Son olarak bir ayet daha hatırlatmak istiyorum, konu daha açık anlaşılsın diye.

Maide 43: Onlar, ALLAH’IN HÜKÜMLERİNİ İÇEREN TEVRAT’A SAHİP OLDUKLARI HALDE, nasıl senden hüküm vermeni isterler ve ondan sonra da senin verdiğin hükümlerden yüz çevirirler? Onlar inanmış kimseler değildir.

Aslında bu ayet, her şeyi çok net açıklıyor. Ehli kitabın ellerinde Allah’ın korumasında, Tevrat var ama  o zaman, ona bakan ve onunla amel edenler kalmamış. Dikkat çekici olan Allah’ın Resulüne sorulan soru, hem Kur’an’da aynısı var, hem de Yahudilerin ellerindeki Tevrat ta aynı hüküm verilmiş. Ellerindekine bakmadıkları için, gelen yeni vahye de inanmakta zorluk çekiyorlar. Bu konuda Kur’an’dan, çok daha fazla örnekler bulabiliriz. Allah Kur’an’ın indirilişine kadar, diğer kitapları koruma altına aldığını görüyoruz. Toplumlar, atalarının inançlarını yaşayabilmek adına, Allah’ın kitaptan gönderdiği ayetleri gizlediklerini, üstünü örttükleri ve kendi uydurdukları FIKIH inançları ile amel ettikleri çok açık anlaşılıyor. Tıpkı günümüzde olduğu gibi. Allah’ın daha önce gönderdiği kitapları, Kur’an indirilmeden önce, koruma altına alması da çok doğaldır. Çünkü dünyaya gelecek insanlar için, yol gösterici korunmuş bir kitabın olması gerekir. Yoksa bu insanlardan hesap sormakta mümkün olmazdı. ALLAH’TAN GELEN EN SON KİTAPTAN, TÜM İNSANLAR SORUMLU OLACAĞINDAN, ARTIK DİĞER KİTAPLARINDA HÜKMÜ, ORTADAN KALKMIŞ OLUYOR. YENİ GÖNDERİLEN KİTAPLARDA, BAZI KONULARIN DEĞİŞMİŞ OLMASI, HER ÇAĞIN GEREKLİLİĞİNDEN, HEMDE YAŞANAN DİNİN KARŞILIĞINDA DOĞAN SORUMLULKLARLA İLGİLİ OLDUĞUNU, KUR’AN’DAN ANLIYORUZ. Allah biz bir topluma tebliğ yapmadıysak, hesap sormayız diyor. Gelelim Kur’an’a. Allah Hicr suresi 9. ayetinde bakın ne diyor.

Hicr 9: KUR AN’I KESİNLİKLE BİZ İNDİRDİK; ELBETTE ONU YİNE BİZ KORUYACAĞIZ.

Bakın ne diyor ayette, elbette onu yine biz koruyacağız, demek ki daha öncede korumuş. Tam bu esnada sanırım, bir soru geldi aklımıza. Peki, bugün diğer kitaplar Allah korumasında mı? Bu sorunun cevabını aslında yukarıdaki ayet veriyor ve diyor ki, KUR’AN’I KORUYACAĞIZ. Çünkü artık ne Resul uyarıcı olarak göndereceğiz, nede başka bir rehber kitap. Sizleri uyarmak için son noktayı koyduk ve sizlerin tek kurtuluşunuz, uyacağınız ve sorumlu olduğunuz ve ipine sarılmanızı emrettiğim kitap Kur’an’dır diyor. HATTA SORUMLU TUTULACAĞINIZ KİTABINDA, KUR’AN OLDUĞU AÇIKÇA BİLDİRİLİYOR. Böyle olunca da Kur’an’ı Allah, koruması altına alması zaten gerekmez mi?  Diğer kitapların koruma altında tutulması, ancak kafaları karıştırır, toplumda ayrışma yaratır. ÇÜNKÜ KUR’AN HER ÇAĞA VE ZAMANA HİTAP EDECEK ŞEKİLDE GÖNDERİLMİŞTİR. DİĞER GÖNDERİLEN KİTAPLAR, O DEVRİN, ÇAĞIN ÖZELLİKLERİNE GÖRE GÖNDERİLMİŞTİ. ONUN İÇİNDE HÜKMÜ KALMAMIŞTI. Hatta bazı ayetlerin hükmünü kaldırdığını, bizler için daha iyisini gönderdiğini söylüyor Kur’an. Daha önce örnek verdiğim gibi, kanunlar bile günümüzde öğle değil midir. Yeni kanun çıkınca, eski kanunun hükmü kalmamıştır. Yürürlükten kalkar.

Elimizde Allah’ın güneşi, rehberi Allah’ın korumasında sapa sağlam duruyor. Gelin cahiliye döneminin yaptığı yanlışları yaparak, ellerindeki Allah’ın kitabını devre dışı bırakanlar gibi olmayalım. Sorumlu olduğumuz, Allah’ın korumasındaki Kur’an’ın ipine sıkı sıkı sarılalım, doğruluğundan asla emin olamayacağımız rivayetlere değil. Bizim ondan başka tutunacağımız hiçbir dal yoktur. Allah’ın Resulü yalnız Kur’an a sarılmış, Kur’an’ı tebliğ etmiş ve yalnız ümmetine Kur’an ile hükmetmiştir.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...