Ana içeriğe atla

Kur’an’ı Nasıl Okumalıyız?






Kur’an'ı nasıl okumalıyız sorusuna, doğru bir cevap bulabilmemiz için, önce Ku’an'ın indiriliş gayesini de doğru anlamamız gerekir. Allah Kur’an'ın indiriliş amacını anlatırken, bizlere yol gösterici bir öğüt, eğriyi doğrudan ayıran FURKAN, karanlıktan aydınlığa çıkartan bir nur ve doğruyu bulmak için uyarıcı bir rehber, Allah'ın bizlere mesajı olduğunu söyler. Önce şuna karar vermeliyiz, biz Kur’an'ı anlamak ve hayatımıza geçirmek için mi okumalıyız, yoksa anlamını bilmesek de okuyalım, Allah sevabını yazar düşüncesiyle mi okumalıyız?Kur’an'ı nasıl okumamız gerektiğini elbette Rabbimiz açıklar ve Müzzemmil 4. ayetinde Kur’an tertil üzere, yani YAVAŞ YAVAŞ okunmasını ister bizlerden. Bunun nedeni de ayetlerin üzerinde düşünmek ve anlatılmak isteneni idrak edebilmek, anlamak içindir. Aynı uyarıyı İsra 106. ayetinde de yaparak, ayetleri SİNDİRE SİNDİRE okunması gerektiğini bildirir. Yine Kur’an ayetleri üzerinde, mutlaka düşünülmesi uyarısını yapar. Çünkü Kur’an bizlere tebliğdir, uyarıdır, mesaj dır. BU UYARILARIN, MESAJIN MAHİYETİNİ, ÖZÜNÜ ANCAK DÜŞÜNEREK, ANLADIĞIMIZ DİLDEN OKUDUĞUMUZDA ANLAYABİLİRİZ. Eğer anladığımız dilden okumuyorsak, Kur'an'ı bizler tebliğ almamışız demektir.
 
Tüm bu bilgilerden sonra Kur'an'ı hemen okumaya başlayabilir miyiz? Kesinlikle hayır. Bizler genel anlamda okumak için bir kitap seçtiğimizde, O kitabı yazan yazarı çok iyi tanırız ve onun yazdığı kitabın bizlere çok güzel bilgiler vereceğini biliriz ve ona güveniriz. Peki bizler Allah'ın indirdiği Kur'an'ı okumadan önce, onun sahibi Allah'ı çok iyi tanıyabildik mi? Hiç sanmıyorum çünkü yaşadığımız İslam'ı şöyle bir sorgulayınız, Allah Kur'an'da ne emrediyorsa, neredeyse tam tersini Allah'ın dini İslam diye yaşıyoruz. Rabbimiz Alak suresi ilk 3 ayetinde bakın ne diyor. "YARATAN RABBİNİN ADIYLA OKU! O, İNSANI BİR YAPIŞKAN DÖLLENMİŞ YUMURTA HÜCRESİNDEN YARATTI. OKU; ÇÜNKÜ RABBİN SONSUZ KEREM SAHİBİDİR" Uyarıya bakar mısınız lütfen. Yaratan Rabbinin adıyla oku derken, yarattığım kaianata şöyle bir bak, daha sonrada seni bir damla sudan yarattığımıda sakın unutma diyerek, Allah'ın sonsuz kerem yani yüce ulu olduğunu hatırla diyor.  Peki bizler hafızamızda bile canlandıramadığımız O yüce Rabbimizi, hiç unutmadan ONUN SÖZÜNDEN ÇIKMADAN mı Kur'an'ı okuyup onun hükümleri ile yaşıyoruz? Hiç sanmıyorum. Çünkü biz Müslümanlar, Allah yalnız Kur'an'ın ipine sarılın dedikçe, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM YAŞANMAZ demeye devam ediyorsak, ALLAH'I HALA TANIMADIĞIMIZ ONU ŞANINA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE YÜCELTMEDİĞİMİZ ÇOK AÇIKTIR. Rabbimiz ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dedikçe, Allah'ın dinine öyle hüküm vericiler ilave ettik ki, aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. Başka örnek vermeye gerek var mı?
 
Bu gerçekleri yerine getirmeden Kur'an'ı okumaya başladıysak, inanın Kur'an'ı anlayabilmemiz için, kendimizi hazırlamamışız demektir. Hazırlandığımızı düşünerek, konumuza devam edelim. Bu bilgiler ışığında düşündüğümüzde, Kur’an nasıl bir kitaptır? Çünkü Allah, Yasin 69. ayetinde Resulünden bahsederek,  BİZ ONA ŞİİR ÖĞRETMEDİK, apaçık bir öğüt indirdik diyor. Acaba neden şiir indirmedik diyor olabilir, bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü şiirde zengin semboller, ritimli sözler vardır. Seslerin uyumuyla, ortaya duygu ve nefse hitap eden bir anlatım biçimi ortaya çıkar. Şiir bir olayı ya da düşünceyi, normalin dışında, sıradan olmayan bir şekilde ifade etme sanatıdır. Bu yöntemle insanları, gerçeklerden bir an uzaklaştırabilirsiniz. Ama Rabbimiz özellikle bunu vurguluyor ve diyor ki, SİZE ŞİİR İNDİRMEDİK. Peki, nasıl bir tebliğ, uyarı gönderdi? Baktığımızda Kur’an'ın NESİR, YANİ DÜZ YAZI olduğunu görüyoruz. Nesrin en küçük birimi, yani cümlesi tek başına bir anlam ifade eder. Bakın burası çok önemli. Kur’an'da nesir yazıdır ve tek bir cümlesi bile, tek başına bir hüküm ve anlamı vardır ve sözleri süslenmediği için açık ve nettir özellikle akla hitap eder. Bu tür yazılarla bilgi verilir ve istenen konu, bu yolla daha açık anlatılır. Bir başka deyişle, tüm okullarda ilim tahsil edilen kitaplarda nesir, yani düz yazıdır. BU TÜR YAZILAR, DÜŞÜNMEYE MÜSAİT BİLGİLER VERİR.
 
Bugün Kur’an'ı bizler, nasıl okuyoruz konusuna gelince. Kur’an'ın bizlere öğüt vereceğine, yol göstereceğine ve düşünerek ufkumuzu açacağına inanıyorsak, YANİ ALLAH'A SONSUZ GÜVENİYORSAK, Kur’an'ı kesinlikle tarafsız hiç bir etki altında kalmadan, anladığımız dilden dikkatle düşünerek okumamız gerekir. Eğer bunu yapmıyorsak, gerçek amacına göre Kur’an'ı okumuyoruz ve ondan faydalanamıyoruz demektir. Günümüzde bizler, anlamını bilmesen de oku, Allah sevap yazar mantığına inandırıldığımız için, Kur’an'ın rehberliğinden de elbette faydalanamıyoruz. ASLINDA BİZLERİN GENEL ÇOĞUNLUĞU, KUR'AN'I OKUMUYOR SESLENDİRİYORUZOkuma kelimesinin anlamı, yazılı bir metnin içeriğini, iletmek istediği şeyleri öğrenmek anlamındadır. Anlamını bilmeden, bir makama göre okuyorsak, bizler okuduğumuz metnin ne anlattığını anlamıyorsak, aslında bizler Kur'an'ı okumuyor, seslendiriyoruz demektir. Bu açığımızı yanlışımızı görenler, bizleri Allah ile aldatmanın kolay yolunu bulmuşlar ve Kur’an'ı anlayarak okumamamız içinde, her şeyi yapmışlar ve yapıyorlar. KUR'AN RAMAZAN AYINDA İNDİRİLMEYE BAŞLANDI, ONUN İÇİN ÖZELLİKLE BU AYDA BİZLER, KULAKTAN DUYMA RİVAYET SANI ÖĞRETİLERİ UNUTUP, LÜTFEN KUR'AN'I TARAFSIZ ÖN YARGISIZ ANLAYARAK VE ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK OKUYALIM.
 
Kur’an'ı anlamadığımız dilden okurken, kulağa hoş gelecek okuma yöntemlerini geliştirerek, toplumu anlamadan Kur’an'ı okumaya teşvik etmişlerdir. KIRAAT VE TECVİDLİ OKUMA adı altında, Kur’an ayetlerini kulağa hoş gelecek bir makamla okunması sağlanmış ve böylece kulaklara ve duyguya hitap edilmiştir. Hâlbuki Allah biz Elçimize şiir indirmedik derken, ayetlerin salt açık anlamlarının, düşünerek anlaşılmasını istediği anlatılmıştı. KUR’AN'IN OKUMA USULÜNÜ DE KUR’AN AÇIKLANMIŞTIR VE TERTİL İLE YANİ YAVAŞ YAVAŞ, TANE TANE, DÜŞÜNEREK OKUNMASI İSTENMİŞTİR. (Müzzemil 4. ayet) Bunun nedeni de üzerinde düşünerek, ayetlerin anlaşılmasını sağlamak adınadır.
 
Tecvid konusu ise Kur’an'a göre riskli ve tehlikelidir. Çünkü Tecvid bir şeyi güzel yapma ve süslemek demektir. Tıpkı Allah'ın sizlere şiir indirmedik dediği gibiKUR’AN'IN AYETLERİNİN, SÜSLENMEYE İHTİYACI YOKTUR. Çünkü ayetlerin manası, Arapça kelimelerde değil, anlamındadır. Süsleme-güzelleştirme, dikkat çekmeyen normal şeyler için yapılır. Ne yazık ki bu yöntem özellikle kullanılarak, anlamını bilmeden okumaya teşvik edilmiştir. Böylece kulağa ve nefsimize hitap etmesi sağlanmış, hatta bu konuda yarışmalar düzenlenmiştir. Müslümanlar bundan okadar etkilenmiştir ki, Kur'an Arapça okunurken, ne anlattığını bilmedikleri halde, duygulanıp ağladıklarını görürsünüz. HÂLBUKİ KUR’AN ANLAŞILMASI, ÜZERİNDE DÜŞÜNÜLMESİ, HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREKEN, ALLAH'IN BİZLERE BİR TEBLİĞİDİR, UYARISIDIR. Hatırlatırım eğer bizler Kur'an'ı anlamadığımız dilden okursak ALLAH'IN KENDİSİNİ NASIL TANITTIĞINI ONUN YÜCELİĞİNNİDE KEŞFETMEMEŞZ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. Gereği gibi tanıyamadığımız Rabbimize de, gerektiği saygıyı ne yazık ki gösteremiyoruz. Rabbimiz şefaat tümden bana aittir, hiç bir şefaatin olmadığı O günden sakının dediği halde, bizler hala şefaati Resulünden edindiğimiz VELİ kişilerden isteyerek ŞEFAAT YA RESULALLAH diyorsak, bizler bataklığın içinde kıvranıyoruz demektir.
 
Hepimiz bazı yabancı şarkıları severek dinleriz, hem de anlamını hiç bilmeden. Belki de sözlerin anlamını bilsek, hiç dinlemeye biliriz. Ama makam ve melodi sevdiğimiz ritimle birleşince, çok hoşumuza gider. Allah'ın ayetleri kulağımıza hoş gelen bir nida, bir makam eşliğinde sunulduğunda, bizlere gereken faydayı sağlayacağını söyleyemeyiz. Onun içindir ki Allah anlayarak, bilerek ve düşünerek iman edin ki, sizleri Allah ile aldatan çıkmasın diye uyarır bizleri. Bazı kişiler, anlamını bilmeden dinlediğimiz yabancı parçaları nasıl dinliyorsak, Kur'an'ı da anlamını bilmeden dinleyebiliriz diyerek yanlışi hak, doğru gibi gösterme çabasında olabiliyorlar. Allah'ın nuru Kur'an ile lütfen mantıksız örnekleri karşılaştırmayalım, KENDİMİZİ KANDIRIRIZ. Unutmayalım bizlerin imtihanı Kur'an'dan. Okulda okurken, sizlere bilmediğiniz bir dilde bir kitap verseler, sizi bu kitaptan imtihan edeceğiz deseler ne dersiniz? Sanırım gülüp geçersiniz. Ama her ne dense iş Kur'an'a gelince, bu tepkiyi göstermiyoruz. Bakın Allah Kur’an'ı ne için gönderdiğini söylüyor. "HÂLÂ KUR’AN’I DÜŞÜNÜP, ANLAMAYA ÇALIŞMIYORLAR MI?" (Nisa 82)
 
Size sorsam ve desem ki, Kur’an'ı anlamadığınız bir dilden tecvitli okuduğunuzda, yukarıdaki ayetin hükmünü yerine getirebilir misiniz? Elbette hayır. Çünkü anlamını bilmeden okursanız, asla ayetler üzerinde düşünemezsiniz. TEBLİĞİ, MESAJI ALAMAZSINIZ. Belki duygularınıza hitap edebilir bu okuma şekli. İstediğiniz kadar kelimeleri makamla, sözcüklerle süsleyiniz, Kur’an'ın indiriliş ve bizlerin Kur’an'ı okuma gayesine, amacına uygun düşmez böyle okumak. BU TÜR KUR’AN OKUMA ŞEKLİ, ALLAH'IN RESULÜNÜN DEVRİNDE OLMAYIP, ÇOK DAHA SONRALARI ORTAYA ÇIKMIŞTIR, ONU DA HATIRLATMAK İSTERİM.  Şunu da düşünmenizi rica ediyorum sizlerden. Kur’an'ı Arapçasından okurken, tecvitli okumayı önerenler, acaba Türkçesinden okunduğunda, bunu neden önermemişlerdir? Bunu yapmaya kalktığınızda sözlerin, anlamlarının nasıl farklılaştığını ve hoş bir görünüm olmadığını göreceksiniz. İsterseniz deneyiniz.
 
Değerli din kardeşlerim, Kur’an'ın muhatabı bizzat her Müslüman'ın kendisidir. Elbette Kur’an tüm insanlığa indirilmiştir. Ama herkes kendisinden sorumlu olduğu için, muhatap bizzat kendimiz olduğunu, anlayarak-düşünerek okuduğumuzda anlıyoruz. Lütfen unutmayalım, İSLAM DİNİNDE, RUHBAN SINIFI OLMADIĞINI ALLAH SÖYLÜYOR. Bu durumda çok daha net anlaşılıyor ki, her Müslüman Kur'an'ı bizat kendisine indirilmiş düşüncesinden hareket ederek, önce kendi çabasıyla anlamaya çalışmalıdır. Çaba, gayret bizden yardım Allah'tan. Daha sonra elbette her kaynaktan, yada kişiden istifade edebiliriz. İLK ÖNCE KUR'AN'A MÜRACAAT ETMEMİZ, KONUN ÖZÜNÜ ANLAMAMIZ, DAHA SONRA ALACAĞIMIZ BİLGİLER İÇİNDEN, YANLIŞ OLANLARI AYIRMAMIZA YARDIMCI OLACAKTIR.
 
Kur’an, Allah'ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği uyarı ve tebliğidir. Onu anlayarak ve düşünerek okumayan, inancını ve imanını birilerine emanet eder. ÖYLE OLUNCADA, HİÇ BİR ZAMAN DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNDEN, YANİ İMANINDAN EMİN OLAMAZ. EMİN OLMAK İSTİYORSAK, ALLAH'IN İPİNE SARILMALIYIZ. Hesabın görüleceği O çetin gün, imanlarını birilerine teslim edenlerin, üzücü bir sürprizle karşılaşma ihtimali çok yüksektir. Gelin emin olmadığımız bilgilere değil, Allah'ın sorumlu tutacağına hükmettiği, Kur’an'ın ipine sarılalım ve onu bizzat anlayarak, düşünerek okuyalım. Bu yolu izleyene Allah, yardım edeceğini ve gönül gözünü açacağını bildiriyor. Böylece Allah'ın tebliğini ilk elden alalım ki, imanımızdan emin olabilelim. Dilerim cümlemiz emanetimizi teslim etmeden, hakka batıl karıştırmayan, Allah'ın ipi Kur'an'a sarılan ve onun sınırlarını aşmayan, ALLAH'IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.
 
Saygılarımla  
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...