Ana içeriğe atla

KUR’AN DA MEZHEPLERE, FIRKALARA, CEMAATLARA BÖLÜNMEK YASAKLANMIŞTIR.



Günümüzde çok konuşulan ve tartışılan bir konuda, mezhepler konusudur. Mezhepleri savunanlar, mezhep âlimlerinin asla ümmeti bölüp parçalamak maksadı ile çalışmalar yapmadığını ve İslam tarihinde mezhep çatışmalarının olmadığını söylemektedirler. İslam ın mezheplere bölünmesini savunanlar, yine her zaman yaptıkları gibi, Allah ın Elçisinin üzerinden, deliller üretme çabasına girmişlerdir. Bakın bu konuda ne söylüyorlar.

“ÜMMETİMİN ÂLİMLERİ ARASINDAKİ AYRILIK RAHMETTİR.” VE “ÜMMETİMİN ÂLİMLERİ, ASLA YANLIŞ ÜZERİNDE İTTİFAK ETMEZLER.” BUYURDULAR.”

Sizce yukarıdaki sözleri, Allah ın Elçisi söylemiş olabilir mi? Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyan bir insanın, önce bunu asla kabul etmeyeceğini, peşinen söylemek isterim. Bu sözlere inanmak, Allah ın Resulüne iftira atmaktır, hatırlatırım. Çünkü din şaka götürmez ve asla risk edilecek bir konu değildir. Ayrıca hatasız insan olmaz. İslam ı kişilerin sözlerine, düşünce ve yorumlarına özellikle emin olamayacağımız rivayetlere göre değil, yalnız Kur’an a göre yaşamalıyız. Beşeri sözlerin yanlış aktarılma, insanları menfaatleri doğrultusunda kullanma ve yine yanlış bilgilerle karışma riski, her zaman vardır.

Mezhepleri savunan kardeşlerimiz, mezhep imamlarının İslam ı bölmek adına bir çabalarının olmadığını söylüyor. Bakın buna itiraz etmem. Çünkü gerçekten bunu bilemeyiz. Belki de iyi niyetle başlayan bilgilendirme, yol gösterme çalışmaları, daha sonra bazı kişilerin, konuyu saptırmış olabileceklerini, hatta din düşmanlarının, dine bu yolla nifak sokma çabalarını, göz ardı etmemeliyiz. Çünkü mezheplerde, aynı konuda bile çok farklı inançlar, görüşler oluşmuştur. Hak ve doğru tektir. Onun kaynağı, ölçüsü ve sınırı da, yalnız Kur’an dır.

İlginçtir, İmamı Azam Ebu Hanife, sağlığında hiçbir mezhebe, ya da fırkaya, cemaate tabi olmadığı gibi, kendiside sağlığında bir mezhep yada cemaat kurmamıştır. İmamı Azamın ölümünden sonra, yazıları toplanmış ve öğrencileri tarafından, Hanefi mezhebi kurulmuştur. Bildiğiniz gibi, mezhep kelime anlamı olarak YOL, GÖRÜŞ anlamındadır. Buradan yola çıkarak, ilk zamanlar din konusunda toplumu bilgilendirmek ve topluma doğru yön vermek istemiş olabilirler. Çünkü yüzlerce yıl önce toplumun eğitim seviyesini düşündüğümüzde, kısmen de olsa belki de faydasının olabileceğini söyleyebiliriz. Ama faydadan çok, zararı olduğunu da bugün çok açık görüyoruz.

Gelelim günümüze. Mezhepleri savunalar, İslam toplumunda mezhep çatışmalarının olmadığını söylüyor. Sizce bu düşünce doğru olabilir mi? Elbette mümkün değil. Geçmişi bırakın, gözümüzün önünde camide namaz kılarken, canlı bombalarla aynı kitaba, aynı peygambere iman ettiğimiz halde, din kardeşini öldürenleri nasıl unuturuz. Sırf mezhep farklılıklarından dolayı, birkaç ülke birleşip, diğer farklı mezhepteki bir Müslüman ülkeye topyekûn saldıra biliyorlar. Öldürdükleri Müslüman din kardeşleri, ama bir birlerini farklı mezheplerden dolaytı düşman görebiliyorlar. GÜNÜMÜZDE, NEREDEYSE MÜSLÜMAN ÜLKELERİN BİRBİRİYLE SAVAŞINDAN BAŞKA DÜNYADA SAVAŞ KALMADI.

Elbette yalnız günümüzde değil, bu düşmanlık ve bölünmenin Resulün ölümüyle başladığını, hepimiz çok iyi biliyoruz. İSLAM A EN BÜYÜK ZARAR, DİNDE BÖLÜNMEKLE YAPILMIŞTIR. Gelelim bu konuya Kur’an ne diyor, şimdide ona bakalım. Eğer Allah onay vermiyor da, bizler hala dinde bölünmeyi savunuyorsak, dinden sapmış olacağımızı unutmayalım.

Rum 32: DİNLERİNİ PARÇALAYAN VE GRUPLARA AYRILANLARDAN OLMAYINIZ! Her grup, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir.( Bayraktar Bayraklı meali)

Sizce bu kadar açık bir ayet dururken, BİZLER HALA DİNDE BÖLÜNMENİN BİZLERE BEREKET, ZENGİNLİK GETİRECEĞİNİ NASIL SÖYLERİZ? Nasıl olurda dinde bölünmeyi savunuruz. Cahiliye devrinde Yahudi ve Hıristiyanlar, ellerindeki kitabı yeterli görmeyip fırkalara, mezheplere ayrılmışlardı. Allah da sizler sakın onlar gibi yapmayın ve bölünmeyin diyor bizlere. Peygamberimizin adını kullanarak, yapılan yanlışa kanıt göstermeye çalışanlar, hesap günü peygamberimizin şahitliğinde, kaçacak delik arayacaklardır, lütfen bunu unutmayalım.

Enam 159: DİNLERİNİ PARÇA PARÇA EDİP GURUPLARA AYRILANLAR VAR YA, SENİN ONLARLA HİÇBİR İLİŞKİN YOKTUR. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. (Diyanet vakfı meali)

Müminun 53: Ama insanlar, ARALARINDAKİ İNANÇ BAĞINI KESEREK KENDİ ARALARINDA PARÇA PARÇA OLDULAR. Her grup kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler.( Bayraktar Bayraklı meali)

Ali İmran 105: Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra PARÇALANIP AYRILIĞA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN. İşte onlar için büyük bir azap vardır. (Diyanet meali)

Allah çok açık hükmünü veriyor ve diyor ki, sakın dinde bölünmeyin. Çünkü Yaradan, yeni bir Resul ve yeni bir kitap göndermesinin asıl nedenlerini anlatırken, DİNDE BÖLÜNEREK ALLAH IN DİNİNDEN UZAKLAŞMALARI olduğunu Kur’an birçok kez anlatıyor. Tabi anlamak istemeyenler hala, anlamamakta ısrar ediyorlar. Dini Allah ın sınırları içinde yaşamadığımız takdirde, bölünür ve parçalanırız. Bunu yaparsak toplum olarak, acıların en büyüğünü yaşarız. Onun içindir ki tek bir ortak noktamız olmalıdır. Oda bakın ne olmalıymış.

Ali İmran 103: HEP BİRLİKTE ALLAH’IN İPİNE (KUR’AN’A) SIMSIKI SARILIN. PARÇALANIP BÖLÜNMEYİN. (Diyanet meali)

Demek ki parçalanmamak için yalnız ve yalnız Kur’an ın ipine sarılmalıymışız. Birileri çıkıp da siz Kur’an ı anlayamazsınız, ben onu sizler için açıkladım kitabımda diyorsa, lütfen bunlara kanmayalım. Emin olmadığımız her şey, bizler için risk taşır. Dini anlamak ve yaşamak adına güveneceğimiz kaynak Kur’an dır ve bizler tek bir yumruk olmak istiyorsak, asla ayrılığa düşmeden, KUR’AN IN ÇEVRESİNDE, HEP BİRLİKTE TOPLANMALIYIZ ve onu anlamak adına çaba harcamalıyız. Çok dikkat çekici, bir ayet daha hatırlatmak istiyorum sizlere.

Şura 13: “DİNİ DOSDOĞRU TUTUN VE ONDA AYRILIĞA DÜŞMEYİN!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır. (Diyanet meali)

Bakın Allah dinde sakın bölünmeyin diye, kimlere daha öncede uyarıda bulunmuş. Nuh peygamberimizden tutun, bugüne kadar gönderdiği tüm kitaplarda uyarının hep aynı olduğunu özellikle Allah söylüyor ve ne diyor tekrar hatırlayalım. “DİNİ DOSDOĞRU TUTUN VE ONDA AYRILIĞA DÜŞMEYİN.” Demek ki bizden önceki Resullerin toplumu da, aynı yanlışı yapmışlar ve Allah ın uyarılarını dinlemeyerek, ne yazık ki bölünmüşler. Üzücü olanda, Peygamberimizin ümmeti olan bizlerde, aynı yanlışı yaptık ve dinde bölünerek ayrılığa düştük. Toplumun Kur’an ile bağı kesildiği içinde, bu acı gerçekleri göremiyor, hissedemiyoruz. ÇÜNKÜ EDİNDİĞİMİZ VELİLER, ŞEYHLER, EFENDİLER, GİRDİĞİMİZ CEMAATİN YÖNETİCİLERİ, BİZLER İLE KUR’AN ARASINA YÜKSEK BİR DUVAR ÇEKTİLER. Allah ın uyarılarını ne duyan var ne işiten.

Yakın zamanda ülke olarak hepbirlikte şahit olduk, Fethullah denen din simsarı, toplumu cematlere bölerek, kendi çıkarları doğrultusunda nasıl kullandı ve Allah ile aldatarak yüzlerce insanın ölümüne, ailelerin yuvalarının dağılmasına neden oldu. Bunun tek bir nedeni var. Allah ın Kur’an daki uyarılarını, bizlerin dikkate almamasından kaynaklanıyor. Sakın sizleri Allah ile aldatmasınlar veliler, efendiler edinip cemaatlere bölünmeyin, onların sözlerine kanmayın, ardı sıra gitmeyin ve yalnız Kur’an ın ipine sarılın dediği halde, bazı kardeşlerimiz nefislerimizin esiri olup aldatıldı. Bu aldatmaca, başka guruplar ve cemaatler tarafından da ne yazık ki yapılmaya devam ediyor. Yapılan bu yanlıştan, zulümden hiç ders almamış gibi görünüyoruz. İnşallah toplum olarak bu gerçeğin farkında olan toplumlardan oluruz.

Allah bizlerin bölünmesini, sağa ya da sola sapmasını değil, yalnız Kur’an a sarılarak, onun yolundan yürümemizi, orta yolu izleyen bir toplum olmamızı, özellikle emreder. AÇIKÇASI DİNDE MEZHEPLERE, FIRKALARA, CEMAATLERE BÖLÜNEREK İSLAM I YAŞAMAYI, KUR’AN YASAKLAMIŞTIR. İSLAM DİNİ FERDİ YAŞANIR. ÇÜNKÜ ALLAH BİZLERİ BU DÜNYADA, İMTİHAN ETTİĞİNİ SÖYLÜYOR. Her Müslüman İslam ı doğru anlamak ve yaşamak için, kendisi önce bizzat çaba göstermeli, daha sonrada gerekiyorsa, Müslüman kardeşinden elbette yardım istemelidir. Ne yazık ki bugün öyle bir yanlışın ardı sıra gidiyoruz ki, BİR MEZHEBE TABİ OLMAYAN, HATTA BİR ŞEYHİ OLMAYANIN, CENNETE GİREMEYECEĞİ DAHİ SÖYLENMEKTEDİR. Birileri düzeninin devam etmesi için, işini sağlam kazığa bağlamışa benziyor, ama yalnız bu dünyada tabi. Huzuru mahşerde neler olacak, hep birlikte göreceğiz. Sizlere son bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah bizleri nasıl uyarıyor ve ne diyor.

Enam 153: İŞTE BU, BENİM DOSDOĞRU YOLUM. ARTIK ONA UYUN. BAŞKA YOLLARA UYMAYIN. YOKSA O YOLLAR SİZİ PARÇA PARÇA EDİP, O’NUN YOLUNDAN AYIRIR. İşte size bunları Allah, sakınasınız diye emretti. (Diyanet meali)

Yüce Rabbim sana şükürler olsun. Bizleri o kadar açık uyarıyorsun ki, gözlerinde perde olmayan, her şeyi apaçık anlayacaktır. Allah benim sizlere gönderdiğim rehbere uyarsanız, benim yolumdan gidersiniz diyor. Yok, kendinize başka yollar, yani mezhepler fırkalar arayarak, farklı arayışlarda olursanız, inancınızda parça parça olursunuz, bu yetmez Allah ın yolundan saparsınız açıklamasını yapıyor.

Bakın dünyada, İslam toplumlarından başka bir biriyle savaşan, kan döken neredeyse toplum kalmadı. Müslüman toplumların halkı, Müslüman olmayan toplumlara göç etmek için çaba harcıyor. Acaba neden? Bu acı gerçeklerden ders almanın zamanı geldi ve geçiyor. Bu konuda söylenecek sözün sonu olsa gerek yazdığım bu ayet. Bu ayetten ders alarak, dinde mezheplere, cemaatlere bölünmeden Kur’an ın çevresinde toplanan toplumlara ne mutlu.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A