Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN SELAMLAŞMA KONUSU.



Kur’an da selamlaşma konusu, birçok ayette geçer. Kur’an ın önemsediği ve toplum içinde insanların bir birine karşı, adeta güzel dileklerde bulunduğu, sosyalleşmenin ve dostluğun ilk hareketidir. Elbette selamlaşmanın her toplumda, kendi kültürleri doğrultusunda farklı olacaktır. Bakın bu konuda Allah bizlere nasıl tavsiyede bulunuyor.

Nisa 86: Bir selam ile selamlandığınız zaman, SİZ DE ONDAN DAHA GÜZELİ İLE SELAMLAYIN yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır. (Diyanet vakfı meali)

Dikkat ederseniz, ayette selamlaşmaktan bahsediyor ama asla herhangi bir sınır koymadan, şeklini ve sözlerini belirlemeden, toplumda yaşayanların bir birlerine karşı güzel sözlerle hitapta bulunmaları tavsiyesinde bulunuyor. YANİ SELAMLAŞMAK, KARŞILIKLI İYİ NİYET GÖSTERGESİDİR VE HER TOPLUMDA FARKLI OLMASI KAÇINILMAZDIR.

Kur’an selamlaşmanın şekline karışmamış, ama selam verene de, çok daha güzeliyle karşılık verilmesini özellikle önermiştir. Kur’an evrensel bir rehberdir, yol göstericidir. Bir toplumun kültürünü geleneklerini, dilini, töresini asla başka toplumlara dayatmaz ve onların kültürleri yapmaz. Maide suresi 48. ayetinde bakın ne diyor. “Eğer Allah isteseydi, hepinizi tek bir topluluk, ümmet yapardı​.” Demek ki farklı toplumlara bölüp, farkl kültürlerde yarattı. Selamlaşma konusunu da aynı mantıkla düşünmeliyiz. Bunu doğru anlayabilmemiz içinde, selamlaşmanın özünü doğru anlamalıyız. Bir ayet örnek vermek istiyorum.

Hucurat 13: Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. VE BİRBİRİNİZLE TANIŞMANIZ İÇİN, SİZİ MİLLETLERE VE KABİLELERE AYIRDIK. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.

Allah bizleri tek bir toplum yaratmadığını ve milletlere, kabilelere böldüğünü söylüyor. Tabi her milletinde kendi dili, töresi ve geleneğiyle yaşam tarzını da yaratan Rabbimizdir. Toplumların birbiriyle yakınlaşmasını, tanışmasını istiyor. Bu yakınlaşmanın ilk basamağı da karşılıklı sevgi, saygı ve güzel davranışlardan geçiyor. Birbirini tanımayan iki ülke vatandaşına dikkat ediniz, ilk yapılan tokalaşma ve selamlaşmadır. Her toplum kendi kültürü ve gelenekleri ile yapar selamlaşmayı.

Selamlaşmak iki kişinin, bir birine karşı söylediği güzel söz, esenlik, mutluluk, BARIŞ DİLEKLERİ, karşısındaki kişiye yaptığı duadır diyebiliriz. Bir bakıma dostluğun arkadaşlığın, iyi niyetin göstergesidir. Günümüzde Arap toplumunun kendi aralarnda selamlaştığı ve ülkemizde de kabul gören selamlaşma olan, SELAMUN ALEYKÜM sözcüğü aslında Aramice kökenli olduğu söylenir ve Araplar Müslüman olmadan öncede, bu şekilde kendi aralarında selamlaşırlarmış, elbette isteyen bu şekilde selamlaşır. Anlamı BARIŞ, ÜZERİNE OLSUN esenlik, selamet, sizinle olsun anlamındadır. ALEYKÜM SELAM diye selam alındığında da, bu söyledikleriniz yani esenlik, barış, selamet sizinde üzerinize olsun anlamını taşır. Gerçi bugün selamın aleyküm sözcüğünü tercüme ederken, dikkat ederseniz Allah kelimesi geçmediği halde, Allah ın selamı üzerinize olsun anlamını vermektedirler. Bunun nedeni, selam ismi Allah ın sıfatlarındandır selamet, esenlik veren anlamına gelir. Bu düşünceyle söyleyene de saygı duymak gerekir, buda güzel bir anlam, ama konuyu tüm boyutları ile daha geniş bir şekilde anlarsak, selamlaşma konusunu daha iyi anlarız.

Haşr 23: Öyle Allah ki O, ilah yok O’ndan gayrı! Melik, Kuddûs, SELÂM, Mümin, Müheymin, Azîz, Cebbâr, Mütekebbir. Allah, onların ortak koşmalarından yücedir, arınmıştır.

Örneğin her gün, namazlarımızda okuduğumuz ayette, ALLAH SAMETTİR deriz. Anlamı ise hiç kimseye muhtaç olmayan anlamındadır. Allah ın isim/ sıfatları arasında AZİZ olduğu geçer ve anlamı izzet sahibi, mağlup edilemeyen anlamındadır. Yine Allah ın isim/sıfatlarından olan RAHİM ismi de bağışlayıcı, merhamet eden anlamını taşır. SELAM kelimesi de biraz önce yazdığım şekliyle, Rabbimizin isim/sıfatlarından olup selamete, barışa kavuşturan anlamındadır. Hatta bu ve buna benzer isimleri toplum çocuklarına isim olarak koyarlar. İsimler kelimenin gerçek anlamları nedeniyle konur. Bu bilgilerden yola çıkarak, SELAMUN ALEYKÜM şeklindeki selamlaşmayı da, kelimelerin asıl anlamıyla anlayıp esenlik, barış, selamet sizin üzerinize olsun şeklinde anlarsak, daha doğru olacağını düşünüyorum.

Vakıa suresi 25 ve 26. Ayetlerde, Allah cennete giren kişilerden bahseder ve bu kişilerin birbirilerine bakın nasıl hitap ettikleri örneğini verir. (Ne boş bir laf işitirler orada ne de günaha sokacak bir şey. Sadece selam, selam denir. ) Buradan da anlıyoruz ki selam vermek, karşınızdaki dostunuza, arkadaşınıza güzellik ve iyi niyet dileklerinde bulunmak anlamında olduğu anlaşılıyor.

Özellikle üzerinde durmak istediğim konu, Kur’an selamlaşma konusunda da detaya girmemiş, toplumun gelenek ve töresine bırakmıştır. Selamlaşmadaki amaç, karşımızdaki kişiyle ilk temasta, iyi bir intiba bırakıp, onunla dostluğumuzun kapısını aralamaktır. NİSA 86. AYETE DİKKAT EDERSENİZ, SİZİ SELAMLAYAN KİŞİYİ, DAHA GÜZELİYLE SELAMLAYIN DİYOR. DEMEK Kİ SELAMLAŞMANIN TEK BİR ŞEKLİ YOKMUŞ. Kur’an da selamlaşma konusunda çok örnek vardır. Hepside selamlaşmanın bir dostluk, kardeşlik ve iyi niyet göstergesi olduğunu anlatır bizlere. Bir örnek vermek istiyorum.

Nur 27: Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi hissettirip (izin alıp) EV SAHİPLERİNE SELÂM VERMEDEN GİRMEYİN. Bu davranış sizin için daha hayırlıdır. Düşünüp anlayasınız diye size böyle öğüt veriliyor. (Diyanet meali)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, selamlaşmak niyetini belirtmek, kendini tanıtmak anlamına da geliyor. Tanımadığınız bir eve gireceğiniz zaman, mutlaka önce selam verin yani ev halkına kendinizi tanıtın, niyetinizi belli edin diyor. Bazen arkadaşlarımıza sitem ederiz ve şöyle deriz. “Hayırdır selam sabah yok, bir sorun mu var aramızda” deriz. SELAMLAŞMA HER TOPLUMDA, KÜLTÜRDE VARDIR VE KİŞİNİN TAVRINI BELİRLER. Onun için çok önemlidir. Şimdide Kur’an dan selam konusuna çok farklı bir örnek vermek istiyorum. Önce ayeti yazalım.

Nisa 94: Ey iman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. SİZE SELAM VERENE, DÜNYA HAYATININ GEÇİCİ MENFAATİNE GÖZ DİKEREK “SEN MÜMİN DEĞİLSİN” DEMEYİN. Çünkü Allah’ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Diyanet vakfı meali)

Ayette çok dikkat çekici bir örnek veriliyor ve diyor ki, savaşa gittiğinizde, bu savaş müşriklerle yapılan savaştan bahsediliyor, burası çok önemli. Demek ki Müslüman olmayanlarla savaş halindeler. Karşınıza çıkan kişilerden bazıları, size selam verirse, yani sizinle savaşmayıp, dostluk kurmaya çalışır, sizlere iyi niyetli davranışlarda bulunursa, böyle kişilere, sakın SEN MÜMİN DEĞİLSİN DEMEYİN DİYOR. Böyle söyleyip barış yapmayarak, ganimetlerine göz dikmeyin diye de uyarıyor. Aslında bu ayet SELAM konusuna, çok daha farklı açıklama yapıyor. Selam veren kişi Müslüman değil, ama sana yakınlık gösteriyor ve düşmanca tavırlarda değil, dostça yaklaşıyor. İŞTE SELAM KONUSUNU, BU DÜŞÜNCE DOĞRULTUSUNDA ANLAMALIYIZ VE BELİRLİ KALIPLARIN İÇİNE HAPSETMEMELİYİZ.

Her toplumda farklı olduğu gibi, bizlerin kültüründe de, çok çeşitli selamlaşmalar vardır. Selam kelimesinin anlamını söylerken, karşımızdaki kişiye, güzel sözler, iyi niyetli dualarımız olarak bahsetmiştik. Örneğin sabah karşılaştığımız bir arkadaşımıza, GÜNÜN AYDIN OLSUN, İYİ GÜNLER demek ne güzel bir selamlaşma değil mi? Yine akşam vakti karşılaştığımız bir komşumuza, HAYIRLI AKŞAMLAR demek nasıl mutlu edecektir komşumuzu. Dikkat ederseniz, hepsinde iyi dilekler ön plana çıkmaktadır. Selamlaşma konusu, günümüzde birçok konuda olduğu gibi, bu konuda farklı biçimde topluma anlatılmış, Allah ın Kur’an da bizlere anlatmaya çalıştığı konunun, özünden ne yazık ki saptırılmıştır.

Tekrar hatırlatmak gerekirse, selamlaşmak karşımızdaki kişiye iyi dileklerimizi sunmaktır. İsteyen Selamın aleyküm der, isteyen hayırlı, sağlıklı ve huzurlu günler, akşamlar dileklerinde bulunur. Hepsi bir birinden güzel selamlaşmalardır. Lütfen unutmayalım, din başka bir şey kültür adet ve gelenek, çok daha farklı bir şeydir. Arap kültürünü lütfen, din zannetmeyelim ve konuları özünden, amacından saptırmayalım. İnancı ne olursa olsun, Karşımızdaki kişiye, komşumuza selam verelim hatırını soralım, gönlünü alalım.

TOPLUMUN ALIŞIK OLDUĞU, KENDİ DİLİNDEN, KÜLTÜRÜNDEN OLAN SELAMLAŞMALARI, DİNİN DIŞINDANMIŞ GİBİ GÖSTEREREK, FARKLI KÜLTÜRLERİN DİLİYLE YAPILAN SELAMLAŞMALARI, DİNİN EMRİ VE SELAMLAŞMANIN ASIL ŞEKLİ GİBİ GÖSTERMEYELİM, HATA EDERİZ.

Dilerim bizler, birbirini saygı ve sevgiyle selamlamasını öğrenen toplumlar oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A