Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN, ŞARAPTAN IRMAKLAR AKAN SÖZLERİNİ, NASIL ANLAMALIYIZ. MUHAMMED SURESİ 15.




Kur’an’da Muhammed suresi 15. ayetinde, ŞARAPTAN IRMAKLAR AKAN, diye çevrilen bir ayet vardır. Bu ayeti, Kur’an bütünlüğünde anlamaya çalışmadığımızda, Allah bu dünyada bizlere şarap, alkollü içkiden uzak durun dediği halde, cennette şarap mı ikram edecek, diyerek adeta ellerimizle Kur’an içinde kuşku yaratıyoruz. Art niyetlilere de, koz veriyoruz. Allah şarabı, ya da diğer meyveleri mayalayarak yapılmış benzeri alkollü içkilerden, bizlerin uzak durmasını istemesinin nedeni, bizleri kendimizden geçirip, kendimize hâkim olamamamız ve böylece şeytanın esiri olabileceğimiz tehlikesiyle, uzak durmamızı özellikle tavsiye etmiştir. Bu dünyada Allah, bizlerin uzak durmasını istediği bir şeyi, cennetinde bizlere ikram etmesini elbette düşünemeyiz. Kur’an’da tavsiye edilmeyen, hatta şeytan işi bir pisliktir denen Alkollü içecekler Kur’an’da HAMR kelimesiyle anlatılır. Lütfen bunu unutmayalım. Şimdide bahse konu ayeti önce yazalım, daha sonra üstünde birlikte düşünelim.

Muhammed 15: Müttakîlere VÂDOLUNAN CENNETİN DURUMU ŞÖYLEDİR: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, İÇENLERE LEZZET VEREN ŞARAPTAN IRMAKLAR ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedî kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? (Diyanet vakfı meali)

Allah cennetini tarif ederken, bizlerin anlayacağı şekliyle örnekler veriyor. Akan ırmaklardan, pınarlardan öyle şeyler akıyor ki diyor, bu dünyada hayal ettiğiniz tüm güzel, lezzetli şeyleri akan ırmaklarda bulabilirsiniz. Peki, “İÇENLERE LEZZET VEREN ŞARAPTAN IRMAKLAR” sözünden ne anlamalıyız. Herhalde bu dünyada bizlerin içtiği, adına şarap dediğimiz, sarhoş eden Kur’an’da HAMR kelimesiyle geçen, alkollü içkiden bahsedilmiyor. Bu tür içkilerden Allah, bizlere bu dünyada uzak durun diyorsa, cennetinde ikram edeceğini anlamamız, büyük yanlış olur.

Peki, burada geçen lezzet veren şaraptan kast edilen ne olabilir? Bizler geleneklerimizi aklamak, ya da kötü niyetli insanlara koz vermek istemiyorsak, ayetlerde geçen kelimelere farklı anlamlar vermek yerine, Allah’ın ayette ne anlatmaya çalıştığına bakmalı, onu anlamaya çalışmalıyız. TEKRAR ÖZELLİKLE HATIRLATMAK İSTİYORUM AYETTE HAMR KELİMESİ GEÇMİYOR ÖZELLİKLE AYETTEN ALINTI YAPARAK YAZIYORUM. BAKIN NASIL GEÇİYOR. “LİŞŞÂRİBÎNE” Demek ki ayette geçen şarap kelimesi, Kur’an’ın diğer ayetlerinde yasaklanan, tavsiye edilmeyen HAMR yani alkollü içecek ile hiç bir ilgisi yok.  Bakın bu konuya başka bir ayetinde Allah, nasıl açıklık getiriyor. Kelimeye yanlış bir anlam verseniz bile, başka bir ayette onu açıklıyor.

Saffat 41…..47 : BUNLAR İÇİN BİLİNEN BİR RIZIK, TÜRLÜ MEYVELER VARDIR. NAÎM CENNETLERİNDE, KARŞILIKLI KOLTUKLAR ÜZERİNE KURULMUŞ OLDUKLARI HALDE, KENDİLERİNE İKRAM EDİLİR. ONLARA PINARDAN (DOLDURULMUŞ) KADEHLER DOLAŞTIRILIR. BERRAKTIR, İÇENLERE LEZZET VERİR. O İÇKİDE NE SERSEMLETME VARDIR, NE DE ONUNLA SARHOŞ OLURLAR. (Diyanet vakfı meali)

Ayetleri Kur’an bütünlüğünde anlamaya çalışmadığımızda, her yanlışın peşi sıra gitmekten kurtulamayız. Bakın Allah, O akan nehrin pınarından doldurulmuş kadehleri, bardakları nelerle dolduruyormuş. Berrak, tertemiz, LEZZETLİ, sarhoş etmeyen, kendimizden geçirmeyen bir içki olduğunu apaçık bizlere bildiriyor. Bir başka örnek daha verelim.

Vakıa 17.18.19: HİZMETÇİLERİ KADEHLER, İBRİKLER VE KAYNAKTAN DOLDURULMUŞ BARDAKLAR İLE ETRAFLARINDA DEVAMLI DOLAŞIRLAR. ONDAN BAŞLARI AĞRIMAZ VE SARHOŞ DA OLMAZLAR.(Bayraktar Bayraklı meali)

AYETTE GEÇEN ŞARAP KELİMESİNDEN KAST EDİLENİN, İÇİLECEK SARHOŞ ETMEYEN GÜZEL ŞEYLER OLDUĞU ANLAŞILIYOR. Bu ayetin Arapça metninde, “LİŞŞÂRİBÎNE” diye geçer, HAMR diye geçmez. İlginç olan, kelime Türkçeye çevrilirken de, direk şarap diye çevrildiği için yanlış anlaşılıyor. Gerçek anlamı, İçilecek lezzetli, hoş herhangi bir şey, bizim tabirimizle ŞERBET anlamındadırBizler değişik meyvelerin suyunu, farklı fermantasyonlardan geçirerek, sarhoş edici hale getirdiğimiz içkiye şarap diyoruz. KUR’AN’DA İSE ŞARAP, GÜZEL İÇKİ HAMR İSE ALKOLLÜ İÇKİ, YANİ GÜNÜMÜZDE Kİ DİLİYLE ŞARAP DİYE GEÇİYOR. Allah cennetinde, tüm meyveleri ikram edeceğini, akan ırmaklarda ve pınarlarında, içenleri sarhoş etmeyen, yani bizlerin yaptığı gibi herhangi bir değişikliğe uğratmadan,  türlü meyvelerin sularını ikram edeceğini, berrak ve lezzetli içecekler olduğu açıklaması yapılıyor ayetlerde. Örnek vermeye devam edelim ki, konu daha iyi anlaşılsın.

Sad 51: ONLAR ORADA KOLTUKLARA YASLANMIŞ OLARAK PEK ÇOK MEYVELER VE İÇECEKLER İSTERLER. ( Diyanet meali)

İnsan 21: ÜSTLERİNDE İNCE VE KALIN İPEKTEN YEŞİL ELBİSELER VARDIR. GÜMÜŞ BİLEZİKLERLE SÜSLENECEKLERDİR. RABLERİ ONLARA TERTEMİZ BİR İÇECEK İÇİRECEKTİR. (Diyanet meali)

Bu iki ayetin Arapçasında, aynen şu kelimeler geçer. “ŞERÂB(İN)  ŞERÂBEN.” Aynı ayetin tercümesini bazı yazarlar, aynen şarap diye çevirmişler, bir kısmı da Türkçeye çevirerek anlamını vermişlerdir. Tekrar hatırlatmak istiyorum, Araplarda bu kelimenin anlamı güzel içecek, içilecek şey anlamındadır. BİZLERİN KENDİ DİLİMİZDE KULLANDIĞIMIZ, MAYALANMIŞ SARHOŞ EDEN İÇKİ OLAN ŞARAP, AYETİN BAHSETTİĞİ İÇKİ / ŞARAP DEĞİLDİR. ALKOLLÜ İÇKİ KUR’AN’DA, HAMR DİYE GEÇER. Tabi tüm bu hatalar, okuyanların kafasını karıştırmakta, din düşmanları, inanmayanlarda, bakın Allah bu dünyada size yasakladığını, cennette ikram edecekmiş, bu nasıl bir çelişki diye alay etmektedirler. Tekrar etmek istiyorum, Tavsiye edilmeyen şarap ve benzerleri, HAMR diye geçer ayetlerde. Örneğini verdiğimiz ayette ise “LİŞŞÂRİBÎNE” diye geçer güzel içecek anlamında.

Bu yanlışın bir benzeri de, Kur’an’da geçen HURİLER konusunda yapılmaktadır. Kur’an’ın asla bahsetmediği anlamları, rivayetlerin etkisiyle vermişlerdir. Hatta Kur’an, HURİLERİN cinsiyeti konusunda tek bir açıklama yapmadığı halde, dişi cinsiyeti yükleyip topluma anlatmışlardır. Böyle olunca da, cennette erkekler HURİLERLE ödüllendirilecek, kadınlara böyle olunca, hiçbir ödül verilmeyecek anlamı yaratılmaktadır. Huri Kur’an’da arkadaş, yoldaş anlamında kullanılmıştır ki, hem kadına ve hem de erkeğe yoldaş olarak verileceği bildirilmektedir. Art niyetli din düşmanları ya da İslam’ı çok fazla araştırmadan inanan iyi niyetli kişiler de, bu yanlış bilgiler ışığında, İslam erkeklere önem veriyor, kadınlardan bahsetmiyor, onları ciddiye bile almıyor havası yaratılmaktadır ve yanlış bilgi sahibi olmaktadırlar. Kur’an cennette, cinselliğin bu dünyadaki gibi yaşanacağına dair, hiçbir bilgi vermemiştir. Günümüzde anlatılanların hepsi rivayettir, uydurmadır. 

ZAMAN BİR SU GİBİ AKIP GEÇİYOR. MAHŞER GÜNÜ PİŞMAN OLMAK İSTEMİYORSAK, ALLAH’IN ÖĞÜDÜNE UYARAK, BATIL VE RİVAYETTEN UZAK, YALNIZ ALLAH’IN İPİ KUR’AN’A SARILARAK, HAYATIMIZA DOĞRU YÖN VERELİM. DİLERİM HESAP GÜNÜ CÜMLEMİZ, HESABINI VEREBİLEN KULLARI SAFINDA OLURUZ.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...