Ana içeriğe atla

KUR'AN DA GEÇEN, DÜŞÜNECEK KALP VE KALPLERİN KÖR OLMASI NE ANLAMA GELİYOR.



Bu yazımda sizleri düşünmeye davet etmek istediğim ayet, Hac suresi 46. ayette geçen, kalplerin kör olması, kalbin düşünmesi ne anlama geliyor, onu birlikte anlamaya çalışalım. Önce ayeti yazalım.

HAC 46: Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, DÜŞÜNECEK KALPLERİ ve işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerdeki KALPLER KÖR OLUR. (Bayraktar Bayraklı meali)

Ayeti okuduğunuzda, çok dikkat çeken bir cümleyi fark etmişsinizdir. Düşünecek kalplerden bahsediyor. Bu sözleri normal şartlarda düşünürseniz, kalbin düşünme organı olmadığını söylersiniz ve size mantıksız gelir. Bu ayette ve buna benzer birçok ayette bu şekilde kullanılmıştır. Beyin düşünme merkezidir ve insanın en önemli organıdır. Hatta tüm uzuvlarımızın yönetim merkezidir. Bu yöntem Kur’an da çok kullanılmış ve KALP DÜŞÜNME ORGANIYLA BİRLİKTE, ÖZELLİKLE ZİKREDİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ BEYNE BİLGİ VEREN, ONU KARAR VERME KONUSUNDA ETKİLEYEN, KALPTİR, GÖZDÜR, DUYU ORGANLARIDIR. Bu organlar beyne doğru bilgi aktarmazsa, beyin de doğru karar veremez. Demek ki aklın en önemli öğeleri, yardımcıları beyni yönlendiriyormuş.

Allah kalp ile düşünme/akıl kelimesini, neden birlikte kullanmış olabilir.  İnsanın düşünme merkezi beynidir ama o beynin doğru çalışabilmesi doğru karar verebilmesi içinde, kalbin doğru çalışıyor olması gerekir, yoksa o aklın hiçbir faydası olmaz. Her insana Allah akıl vermiştir. Şöyle bir çevrenize bakın, Müslüman olduğunu söyleyen ama okadar farklı inanca sahip olanlar varki, madem akıl, beyin herşeyi çözüyor, neden farklı kararlar veriyor hatta büyük yanlışlar yapılıyor? Demek ki yalnız akılla olmuyormuş. Ona bilgi aktaran her uzuv, aklı etkiliyor. Ayete dikkat ettiyseniz, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı diyor. Peki, gezip dolaşınca ne göreceklerdi? Elbette Allah ın yarattığı mucizeleri. 

Düşünme ve kalp kelimesinin birlikte anılmasının, çok daha önemli nedenleri olmalı. Beyin sabit düşünüyor ama kalp her anıyla hareket halinde veri topluyor ve çok daha ilginci yaşadığımız her anın etkisiyle farklı ritimlerde hareket ediyor.  Peki, farklı ritimlerde çalışmasının en önemli nedenleri nedir? DUYGULARIMIZ, VİCDANİ HAREKETLENMELER VE OLAYLARDAN ETKİLENMEMİZ, kalbimizin ritmini değiştiriyor. Demek ki düşündüklerimizin hayata geçirdiğimiz ve bizleri etkileyen en önemli organın, kalbimiz olduğunu ve beyne görülen ve duyulanları hissederek gönderdiğini görüyoruz. Allah da özellikle buna dikkat çekiyor. Allah Kur’an da size şiir indirmedik der. Çünkü şiir süslü etkili söz dizimidir. Kur’an ise nesir düz yazıdır, doğru  bilgiler verir, bilimsel açıklamalar yapar, insanları düşünmeye yönlendirir. Kalplerimizin körleşmesini, etki altına girmesini istemiyorsak, nefsi duygularla değil, akıl ve kalp birlikte hareket etmelidir.

Allah ayette, başka bir konuya dikkatimizi çekiyor ve diyor ki, “ Gerçek şu ki gözler kör olmaz, fakat asıl sinelerdeki kalpler kör olur.” Aslında bu sözlerle Allah, bizlerin çok önemli bir konuda dikkatimizi çekiyor.  Düşünme organı beynimizdi, ama Allah kalbide bu konuda devreye sokarak bizlere, duygunun, vicdanın ne derece önemli olduğunu anlatıyor. hatta Bakara suresi 74. ayetinde kalp ile ilgili bakın ne diyor. Sonra bu mucizenin ardından kalpleriniz katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu.”  DEMEK Kİ KALP BAZEN, AKLA DANIŞMADAN HAREKET EDEBİLİYOR. YADA AKLI ÇOK FAZLA ETLEYİP, DEVRE DIŞI BIRAKABİLİYOR.  Aynı benzetme şekliyle de, görme organımızın gözlerimiz olduğu halde, farklı bir konuya farklı bir organımızla dikkatimizi çekiyor ve gözlerin kör olması önemli değildir diyor. Asıl körlük göğüslerimizin içindeki kalplerin kör olmasıdır diyerek, aynı yöntemle, aklın ve düşünmenin yanında çok önemli duyguların olduğunun dikkatini çekiyor. Bu konuda iki örnek verelim.

İsra 36: Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve KALP, bunların hepsi ondan sorumludur. (Diyanet meali)

Casiye 20: Bu (Kur’an) insanların KALP GÖZÜNÜ AÇAN BİR NUR, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidayet ve rahmettir. (Elmalı meali)

Allah özellikle bizlerin dikkatini çekmek istediği konu aklın, düşüncenin sonuca varması için, çok önemli bir etkenin devre dışı bırakılmaması gerektiği konusunda dikkatimizi çekiyor.  Birincisi emin olmadığın bilginin ardına düşme, araştır diyor Allah. Kendine yol çizerken duydukların, nefsinin, duygularının hoşuna gidenlerle değil, gerçeklerle ilgilen. Yoksa duyduğun yanlış bilgiler, nefsinin hoşlandığı o şeylerden sorumlu tutulacaksın. Çünkü bu yanlış bilgiler aklını, nefsini, kalbini etkileyip yanlış kararlar vermeni sağlayacaktır.

Casiye 20. ayetinde de, aslında konuya çok net bir açıklama getiriyor. Kur’an ın, insanların kalp gözlerini açacağından bahsediyor. Kalp elbette ne düşünme, nede görme organı değildir. Ama öyle bir konuya dikkat çekilmişki, adeta bir insanın can damarı, hayat merkezinin bir insan için adeta kalbi olduğu anlatılmaya çalışıyor. ELBETTE BURADA ANLATILMAK İSTENEN, RUHUMUZUN DUYGULARIMIZIN HAYAT MERKEZİ, KALBİMİZ OLARAK GÖSTERİLİYOR. 

Bazı kişilerden bahsederken, toplum içinde çok vicdansız, kalpsiz biriymiş diye bahsedildiğini duyarsınız. İşte bu duygu aslında insanın özünde hep vardır. Allah da bu duygunun merkezi olarak kalbi gösteriyor. Yoksa kalbin elbette fiziki olarak böyle bir görevi yok. Ama bu duyguların sahipsiz kalmaması adına, bir merkezinin, çıkış noktasının gösterilmesi aslında, konunun dikkatini çekmek, önemini unutturmamak adına çok önemli bir görevi vardır. UNUTMAYALIM KALP DURURSA HAYAT DURUR.  AMA BEYNİN DURMASI, HAYATIN SONA ERMESİ ANLAMINDA DEĞİLDİRBU KONUYU ANLAMANIZA YARDIMCI OLACAK, FARKLI BİR BİLGİYİ DE SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTERİM.

”Hearth Math” enstitüsü tarafından yazılmış ”Science of the heart” kitabında kalple ilgili şu bilgiler verilmiştir:

Aşk hormonu olarak bilinen, biliş, hoşgörü, arkadaşlık bağı ve güven gibi duygusal fonksiyonlara etkisi olan oksitosinin  kalp tarafından da üretilip salgılandığı hatta kalpteki üretimin beyindekiyle aynı aralıkta olduğu keşfedildi.  Ayrıca beyindeki duygusal işlem merkezi olan amigdaladaki ve alakalı çekirdeklerdeki işlevlerin kalp tarafından doğrudan etkilenmiş olduğu da  keşfedildi.

Bunların yanı sıra, kalbin beyne, beynin sadece anlamakla kalmadığı aynı zamanda itaat ettiği mesajlar gönderdiği biliniyor. DEMEKKİ KALP, BEYNİ KENDİSİNE İTAAT ETTİRİYOR. AYRICA KALP VE BEYİN SÜREKLİ OLARAK, İKİ TARAFLI BİR DİYALOG HALİNDE BİR BAĞLANTIYA SAHİP OLUP, HER İKİSİ DE BİRBİRİNİN FONKSİYONLARINI ETKİLİYOR. ÜSTELİK KALP, BEYNİN KALBE YOLLADIĞINDAN FAZLA BİLGİYİ, BEYNE YOLLUYOR. 

İlgili kitap, kalbin kendi aklı varmış gibi davrandığını, gündelik etkileşimlerimizde algılarımızı ve tepkilerimizi önemli ölçüde etkilemiş olduğunu, kişiliğimizi, algılarımızı ve zekamızı etkileyebileceğini belirtmektedir .

Bunun yanı sıra kalbin daha pek çok fonksiyonlarından da bahsetmektedir. Yani kalp, sanılanın aksine; sadece kan pompalamaz. Ayetlerde belirtildiği üzere ve ilgili kitap tarafından da teyit edildiği üzere, kalbin duyguları ve düşünceye etkisi vardır. KUR’AN’IN SIKLIKLA KALBE, DÜŞÜNME ÖZELLİĞİNİ ATIF ETME SEBEBİ DE BU OLMALIDIR.”

İşte Kur’an işte bilmin Kur’an ayetlerini onaylamasına güzel bir örnek. Doğru düşüncelerimizi, hayata doğru geçirebilmek istiyorsak, önce gönül yani kalp gözlerimizi Kur’an ile açmamız gerekir. Yoksa gerçekleri asla göremeyiz, hissedemeyiz. Eğer kalp gözümüzü, beşeri rivayet kaynaklarla açmaya çalışırsak, yaptıklarımızın doğruluğundan asla emin olamayız. Enfal suresi 22. ayetinde Allah bakın nasıl uyarıyor. ŞÜPHESİZ ALLAH KATINDA CANLILARIN EN KÖTÜSÜ, DÜŞÜNMEYEN SAĞIRLAR VE DİLSİZLERDİR.” Yine Araf suresi 179. ayetinde Allah araştırıp doğru bilgiler toplamayıp, aklı olupta onu gereği gibi kullanmayanları ne yapacağım diyor.    “ANDOLSUN Kİ, KALPLERİ OLUP DÜŞÜNMEYEN, GÖZLERİ OLUP GÖRMEYEN, KULAKLARI OLUP DİNLEMEYEN CİNLERİ VE İNSANLARI CEHENNEM İÇİN YARATTIK.”

Allah ın bu uyarılarından sonra, kalp gözlerini doğru bilgilerle açmayıp batıl, rivayet ve sanı bilgilerle doldurup, aklı çalışmaz doğru karar veremez hale getirenlerden olmak istemiyorsak, ALLAH IN ÖNERDİĞİ GİBİ, BATILDAN UZAK, YALNIZ ALLAH IN İPİNE SARILMALIYIZ. Dilerim Kur’an gerçeklerini hayatına geçiren, kalp gözlerini Kur’an ile açan, azınlık Allah ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. Peki onlar, yeryüzünde dolaşmadılar mı ki kendilerinin, akıl edecekleri kalpleri ve işitecekleri kulakları olsun.
    Sonra da kalpleriniz katılaştı;
    İnsanın duygularını,düşüncelerini kontrol altına almasıdır ORUÇ.
    Dünyaya ne için gönderilmiştik?
    Düşünmek Farz
    https://t.co/E7vpBV1H1L

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A