Ana içeriğe atla

KABİR AZABI KONUSU VE KUR'AN.



Değerli din kardeşlerim, bugün bizlere öğretilen ama Kur’an'da asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi Kur’an ayetlerine ters düşen bir konuda, yani KABİR AZABI KONUSUNDA KONUŞMAK İSTİYORUM. Konu önemli, onun için biraz detaylı yazdım, lütfen sabırla okuyunuz. Bizlere bu konuda söylenenleri Kur’an ayetleri ile karşılaştırıp, konunun mahiyetini birlikte araştıralım. Önce şunu hatırlatmak isterim. Allah Kur’an'da bahsetmediği, ama bizlerin rivayet ve sanı inançlarımızın etkisiyle inandığımız konular hakkında ne söylüyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi, Kur’an ayetleri ile anlamaya çalışalım. Yani Kur’an'a danışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım ve çok dikkatle üzerinde düşünelim.

Araf  33 ; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, Allah'a ortak koşmanızı VE ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ, HARAM KILMIŞTIR. 

Değerli arkadaşlarım, lütfen ayeti dikkatlice tekrar okuyalım. Ne diyor ayet, ALLAH KUR'AN'DA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEY HAKKINDA, yine Allah hakkında bilmediğiniz ŞEYLERİ SÖYLEMEMİZİ HARAM KILDIĞINI, KONUŞMAMIZI YASAKLADIĞINI çok açık bir şekilde belirtiyor. Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda, günümüzde rivayetler yoluyla, bakalım neler anlatılıyor bizlere.

"İNSANLAR ÖLÜR ÖLMEZ KABİR DİYE BİR ÇUKURA KONUYORLAR. HEMEN SONRA MUNKER-NEKİR MELEKLERİ GELİYOR, SORU SORMAYA BAŞLIYOR: RABBİN KİM? DİNİN NE? PEYGAMBERİN KİM? GİBİ SORULAR... MÜSLÜMANLAR BU SORULARA: RABBİM ALLAH, DİNİM İSLAM, PEYGAMBERİM HZ. MUHAMMED DİYE CEVAP VERİYOR. KÂFİRLER İSE.- HAH, HAH ANLAMADIM DİYORLAR. (FIKHUL EKBER, ALİYYUL KARİ ŞERHİ).)( KABİR, MÜMİNLER İÇİN CENNET BAHÇELERİNDEN BİR BAHÇE, KÂFİRLER İÇİN İSE CEHENNEM ÇUKURLARINDAN BİR ÇUKURDUR."

Önce şunu unutmayalım, bu sözleri Kur’an asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide Kur’an'da yoktur. Peki nereden öğrenip de söylüyoruz bu bilgileri diye sorarsanız, Allah'ın Resulüne ait olduğunu iddia ettikleri rivayet hadislerden, diye cevap alabilirsiniz. Mezheplerde, Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile, ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir. DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ, ALLAH'IN AÇIKLAMADIĞI DETAY VERMEDİĞİ BİLGİLERİ, BİRİLERİ AÇIKLADIĞINI İDDİA EDİYOR AMA BİZLER HİÇ ŞÜPHE ETMEDEN İNANMAKTA BİR SAKINCA GÖRMÜYORUZ. BU BİLGİLERİ NEREDEN ALDINIZ, DİYE SORAN BİLE YOK.

Kur’an, Resullerin bile hesaba çekileceğini söylemesine rağmen, bu sözlere ne yazık ki günümüzde inanılmıştır. Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kâfir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve Müslüman çocuklarından farklı olarak "cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir." denilmektedir. Ne kadar düşündürücü değil mi? Bizler İslam'ı bakın nasıl anlıyoruz, kendimizi temize çıkarıp, günahsız çocuklar hakkında bile neler söyleyebiliyoruz. Tabi Kur’an'dan habersiz, onun rehberliğinde yaşamayan, ancak bu sözleri söyler ve inanır.

Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de bedene mi yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da mezheplerde tartışma konusudur. Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi, yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi, ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir. Ehlisünnet azabın hem bedene, hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar. Ayrıca İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür diye anlatılır. Bu bilgileri nereden aldınız diye, elbette soran yok. ÇÜNKÜ BİZLERE, KUR'AN'DA HER BİLGİNİN OLMADIĞI ÖĞRETİLDİ DE ONDAN. BUNA İNANDIĞINIZDA ANLATILAN HER MASALADA İNANMAMIZ, ÇOK NORMAL OLACAKTIR. AMA BU İNANÇ BİZLERİ NEREYE DOĞRU SÜRÜKLER, ONUDA HESAP GÜNÜ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ. TÜM BU BİLGİLER NEREDEN ALINMIŞTIR HİÇ BİLİNMEZ, KİMSEDE SORMA GEREĞİ BİLE DUYMAZ. GENELDE BU BİLGİLERİN İNANDIRICI OLMASI İÇİN, PEYGAMBERİMİZİN İSMİ KULLANILARAK ANLATILIR.

Kabir azabı konusu, Ehlisünnet inancına göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir. İlmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun, konu hep bu şekilde ortaya konmuştur. Bu konularla ilgili mezheplerin çok değişik inançları ve fikirleri de vardır. Örneğin Cuma gecesi ve Cuma günü ve özel günlerde ölen asi bir insanın, bu gecede kabir azabı kaldırılıp, bir daha iade edilmez gibi düşüncelerde vardır. Bu konuyu daha fazla dağıtmadan, kabir azabı ile ilgili hadislere de göz atalım.

- Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir" demiştir.

- İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır.

- Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur.

- Hz. Peygamber Hz. Ayşe’ye sordu: "Kabirde halin nedir." Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü'mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir.

- Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e: "Kabirde halin nicedir?" demiş. Hz. Ömer de- "Aklım başımda mı olacak ?’ demiş. Resulullah ‘Evet’ demiş. Hz. Ömer de ‘O takdirde hiç aldırmam’ cevabını vermiş.

Yukarıdaki rivayet hadisleri okudunuz. Yazıma başlamadan önce bir ayet örneği vermiş ve bu ayeti yazının sonuna kadar lütfen unutmayın demiştim. Allah asla Kur’an'da bahsetmediği, hiçbir açıklama yapmadığı bu konulara, hatta bizlere detayları ile söylenen bu konunun doğruluğuna inanmamız, bahsettiğim ayet doğrultusunda, sizce doğrumu? Hani Kur'an'dan sorumluyduk, hani yalnız Kur'an'ın ipine sarılacaktık, ne oldu bu ayetlerin hükmü, unuttuk mu inanmıyor muyuz? Kur’an'da hiç bir açıklaması ve hükmü olmayan, kabir azabı konusunda Allah'ın elçisi ve ashabı yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi sizce? Örneğin Kur’an'da ismi dahi geçmeyen, melek isimleri dahi verilerek, sorguya çekileceğimiz söyleniyor. Ama bu kadar önemli bir konu, niçin Kur’an'da tek bir kelime dahi zikredilmediği halde, inanmakta bir sorun görmüyoruz? Bir soru daha akla geliyor, Allah Kur’an'da açıklamadığı halde, bu melek isimleri nasıl öğrenilmiş? Rabbimiz Kur’an'da ne diyordu, hatırlayalım önce. 

Enam 38: BİZ KİTAPTA HİÇBİR EKSİK BIRAKMAMIŞIZDIR. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.

İsra 89; YEMİN OLSUN, BİZ BU KURAN'DA, İNSANLAR İÇİN HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. 

Enam 114: ALLAH SİZE KİTAP'I AYRINTILI KILINMIŞ BİR HALDE İNDİRMİŞKEN, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Demek ki Allah, bu kitapta hiçbir eksik bırakmadığını ve her benzetmeden, konudan nice örnekler verdiğini, ayrıca Kur’an'ı ayrıntılı kıldığını ve işin ilginci, bizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını açıkça söylüyor. Tabi batıl savunucuları, kitapta eksik olmayan Kur'an değildir, Allah katındaki kitaptır diyerek, kendilerini avutanları da duyuyoruz. Bu durumda Kur'an'ın detaylı ve açık olmadığını, yani hayata geçirebilmemiz için eksik olduğunu, bizlere iman adına yetmeyeceğini , ısrarla söylemekte bir sakınca görmüyorlar. Peki, bunca detaylı açıklama yapılan, kabir azabı konusunda, sorumlu olduğumuz Kur’an'da neden hiçbir bilgi yok diye, neden sormuyoruz? Önce kabir azabının, Kur’an ayetlerine baktığımızda, asla olamayacağını gösteren ayetleri, sizlere hatırlatmak istiyorum.

Nahl 21: Onlar diriler değil, ölülerdir. NE ZAMAN DİRİLTİLECEKLERİNİ DE BİLMEZLER.

Demek ki bu ayete göre, öldükten sonra yalnız mahşer günü diriliş var. Kabirde tekrar dirilip hesaba çekilmiş olsak, mahşerde dirileceğimizi bilmemiz gerekirdi. 

Dühan 56: ORADA, İLK ÖLÜMDEN BAŞKA BİR ÖLÜM TATMAZLAR.

Bu ayetten de anlaşılıyor, bizler öldükten sonra eğer, kabirde dirilip hesaba çekildikten sonra yine öldürülecek, daha sonra mahşer günü diriltileceksek, iki kez ölüm tatmış oluruz. Kabir azabına inanırsak, bu ayete ters düşmüş oluruz. 

İsra 52: Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. VE SADECE AZ BİR SÜRE KALDIĞINIZI DÜŞÜNECEKSİNİZ. 

Yüce Rabbimiz, bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyuduğumuz halde, zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanıyorsak, benzer şekilde öldükten sonra, diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. Eğer mahşer gününden önce, bir hesap olsaydı kabirde, önce yapılanlar hatırlanacaktır. 

Yasin 51-52: Nihayet Sur’a üfürülecek(Kalk borusu çaldığında). BİR DE BAKARSIN Kİ ONLAR KABİRLERİNDEN KALKIP KOŞARAK RABLERİNE GİDERLER. (İşte o zaman:) EYVAH, EYVAH! BİZİ KABRİMİZDEN KİM KALDIRDI? BU, RAHMAN’IN VAAT ETTİĞİDİR. PEYGAMBERLER GERÇEKTEN DOĞRU SÖYLEMİŞLER! DERLER.

Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiçte şaşırmazlardı, inkâr ettikleri şeylerin gerçek olduğuna. 

İnfitar 4-5: Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman. İNSANOĞLU, NE YAPTIĞINI VE NE YAPMADIĞINI GÖRÜR.

Ama kabir azabı inancına göre, kişi zaten daha kabirde ne yaptığını ne yapmadığını görmüş, bundan dolayı azaba ya da mükâfata tabi tutulmamış mıydı? Demek ki bu ayetten de anlaşılıyor ki, öldükten sonra ilk hesap mahşer günü olacak, kabirde değil.

Ali imran 185: HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR. VE ANCAK KIYAMET GÜNÜ YAPTIKLARINIZIN KARŞILIĞI SİZE TASTAMAM VERİLECEKTİR. KİM CEHENNEMDEN UZAKLAŞTIRILIP CENNETE KONURSA O, GERÇEKTEN KURTULUŞA ERMİŞTİR. BU DÜNYA HAYATI İSE ALDATMA METAINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. 

Kur’an yaptıklarımızın, kıyamet günü hesabının sorulacağını söylerken, Kabir hayatı inanışına göre yaptıklarımızdan dolayı, kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olması, yada tam tersi olması, yaptıklarımızın kıyamet gününden önce ödeneceği anlamına gelmez mi? Demek ki bu ayetten de çok iyi anlaşılıyor, hesap görüleceği gün yalnız ve yalnız mahşer günüdür. Şimdide kabir azabının var olduğuna delil gösterdikleri tek ayete bakalım isterseniz. 

Mümin  45-46: ALLAH, O ADAMI ÖTEKİLERİN KURDUKLARI TUZAKLARIN KÖTÜLÜKLERİNDEN KORUDU. FİRAVUN AİLESİNİ DE AZABIN EN BETERİ KUŞATTI. SABAH-AKŞAM, ATEŞE ARZ OLUNURLAR. KIYAMET KOPTUĞU GÜN DE ŞÖYLE DENİR: "FİRAVUN AİLESİNİ AZABIN EN ŞİDDETLİSİNE SOKUN

Bu ayete baktığımızda, firavun ailesinin azabın en kötüsünü kuşattığını söylüyor. Bu azabın hem dünyada, hem de ahi rette olabileceğini düşünmemiz yanlış olmaz. Allah SABAH AKŞAM sözüyle, hesabın görülmesinden sonra sürekli, devamlı ateşe sunulacağını belirtiyor. Dikkat ettiyseniz azaptan bahsediliyor, azap hem ruha hem de bedene yapılır. Ölünce her ikisi bir arada olmadığına göre, kabirde azap mümkün değildir böyle bir örnek, delil Kur'an'da yoktur. Mahşer günüde hesap görüldüğünde beden ve ruh birleşeceğinden cehennemde de azap her ikisine yapılacaktır.  Ayette geçen bu ailenin mahşer günü, azabın en şiddetlisine sokun sözleriyle de açıklık getiriyor. Ayrıca ayette bahsedilen SABAH, AKŞAM ateşe arz olunurlar sözünün, kabirde olabileceği söylenerek Kur’an dan delil aranmıştır. Bunu söylemek diğer yazdığımız tüm ayetlerle çelişir. Ayrıca Yaradan yine Kur’an'ı bir bütün olarak düşündüğümüz de, cezaların bu dünyada da bir kısmının verileceğini bizlere bildirmiştir. Bu demektir ki Rabbimiz firavun ailesini, HEM BU DÜNYADA HEMDE CEHENNEMDE CEZALANDIRILACAĞI, ÇOK AÇIK ANLAŞILIYOR. Sabah akşam sözcüğü Arapçada sürekli anlamında kullanılır. İsterseniz bu sözlerime, yine Kur’an'dan delil gösterelim.

Ali İmran 56: Küfre sapanlar var ya, işte onlara DÜNYADA VE ÂHİRETTE ŞİDDETLE AZAP EDECEĞİM. HİÇBİR YARDIMCILARI OLMAYACAKTIR ONLARIN.

Tevbe sur. 55. ayet: Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara DÜNYA HAYATINDA AZABETMEYİ ve kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.

Tevbe 74 :….. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara DÜNYADA DA ÂHİRETTE DE ACIKLI BİR AZAPLA AZAP EDECEKTİR. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı. 

Rad 34 : DÜNYA HAYATINDA BİR AZAP VAR ONLAR İÇİN; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.

Yukarıda yazdığım bazı ayetler de çok açıkça bahsediliyor ki, Rabbimiz hem bu dünyada, hem de ahirette yani mahşer günü, cezalandıracağını çok açık ve net bildiriyor. Kabir azabına delil olabilecek, mümin suresindeki tek ayetinde böylelikle doğru olamayacağı açıklanmış oluyor. Zaten Kur’an ayetlerini bir bütün olarak almayıp, içinden cımbızla sözleri, kelimeleri aldığınızda, asla ayetlerin anlaşılması da mümkün değildir. Kabir azabının olduğuna inananların, delil gösterdiği bir başka ayetleri de hatırlatmak istiyorum sizlere. Ama bu ayetlerde açıkça ölüp tekrar dirilmekten değil, inkarcıların daha ölürken canlarının alınma anından bahsetmektedir. Asla kabir azabı ile bir ilgisi yoktur.

Muhammed 27: MELEKLER, ONLARIN YÜZLERİNE VE SIRTLARINA VURARAK CANLARINI ALIRKEN HÂLLERİ NASIL OLACAK? 

Enfal 50: MELEKLER, KÂFİRLERİN YÜZLERİNE VE ARTLARINA VURA VURA VE “HAYDİ TADIN YANGIN AZABINI” DİYEREK CANLARINI ALIRKEN BİR GÖRSEYDİN. 

Konuyu toparlamak gerekirse, yazımızın başında verdiğimiz bazı hadislere baktığımızda, bunların ancak Allah'ın Elçisinin üzerinden konuşulan, hurafe ve batıl inançlar olduğunu anlamak zor olmasa gerek. ALLAH'IN ADALETİ, BİR SUÇTAN İKİ KEZ CEZALANDIRMAYI ASLA UYGUN GÖRMEZ. Hatta bir suçun karşılığının, bir cezası olduğunu söylediği gibi, yapılan bir iyiliğin ise kat kat sevap yazılacağını anlatır. Herkes istediği sözlere inanmakta özgürdür, ama Allah'ın ayetlerinin sonunda söylediklerini, lütfen unutmayalım. Ne diyordu birçok ayetinde;

"HÂLÂ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?", NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ, ÖĞÜT ALAN YOK MUDUR, YEMİN OLSUN Kİ, BİZ, KURAN'I ÖĞÜT VE İBRET İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. FAKAT DÜŞÜNEN Mİ VAR, AYETLERİ SİZE AÇIK-SEÇİK BİLDİRİYORUZ Kİ, AKLINIZI İŞLETEBİLESİNİZ."

Allah ölümü uykuya benzetir, hatta her gece uyuduğumuzda, aslında ölümü yaşadığımızı, verdiği ayet örneğiyle anlamamızı ister. Allah'ın verdiği bu örnekten yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. Bizler bu dünyada, rüyada gördüklerimizden etkilenip, bedenimiz ile birlikte gerçekmiş gibi ruhumuzla etkileniyor ve gerçekmiş gibi azap çekiyor, ya da tam tersi çok mutlu olabiliyoruz. RABBİMİZ BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, MAHŞER GÜNÜ HEPİMİZİ KALDIRIP, HESABA ÇEKECEĞİ GÜNE KADAR, BİZLERİN ÖLÜMÜNDE, TIPKI UYKUDA OLUŞUMUZ DA GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIN ETKİSİNDE OLDUĞU GİBİ, MUTLU OLABİLİR, HATTA KÖTÜ GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIMIZDAN DOLAYI AZAP ÇEKEBİLİRİZ. Ancak bunu söyleyebiliriz, yoksa kabirde canlanıp, hesaba çekileceğimizi söylemek, Kur’an'a ve Rabbin adaletine asla uymaz.

Değerli kardeşlerim, ben batılın ve rivayetlerin etkisinde kalmadan, yalnız Kur'an'ı rehber aldığımda, Allah'ın rehberi Kur'an'dan bunları anladım. Allah hatalarımı affetsin. Tüm yaptıklarımızın karşılığını, geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, hesap günü göreceğimiz için, daha önce yalnız Kur'an'ın ipine sarılarak, aklımızı KUR’AN ile çalıştırmanın, hurafenin ve sanının ardına düşmemenin, daha mantıklı olacağını ve bizlere daha çok yararlı olacağını düşünüyorum. Allah Kur’an'a sarılın, sizin kalplerinizdeki pası alacak, gönül perdenizi açacak, sizleri doğruya yönlendirecek diyorsa, gelin Allah'a güvenelim ve Kur'an'ı anlayarak okuyalım. Allah'ın söylediği gibi, ayetler üzerinde düşünelim. Allah cümlemizin yardımcımız olsun.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. RABBİMİZ BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, MAHŞER GÜNÜ HEPİMİZİ KALDIRIP, HESABA ÇEKECEĞİ GÜNE KADAR, BİZLERİN ÖLÜMÜNDE, TIPKI UYKUDA OLUŞUMUZ DA GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIN ETKİSİNDE OLDUĞU GİBİ, MUTLU OLABİLİR, HATTA KÖTÜ GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIMIZDAN DOLAYI AZAP ÇEKEBİLİRİZ.).Diyorsunuz .!.Buda sadece kişisel bir yorumdur zaten yaygın olan bu yaklaşım dilden dile dolaşarak KABİR AZABINI Onaylar konuma gelmektedir..Kur'an yeterince MUBİN/AÇIK Yoruma gerek olmadan KABİRDE AZAP YOKTUR ''Diyerek ayetlerle delilendirilebilinir..Sizde bunu biraz yapmışsınız ..Sadece bir kardeşiniz olarak dikkatinizi çekmek istedim..Umarım ukalalık saymazsınız..MUHABBETLE.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Verdiğim örnek kabirde olacak azaba örnek değildir. Rüyada daha ölmeden de gördüğümüz üzücü bir rüyamın etkisinde kalıyorsak ölünce de aynı olay gerçekleşebilir diyerek, görüşümü bildirdim. Ama lütfen dikkat, bu kabirde olacak bir durum değildir.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A