İslam'ı yaşarken yaptığımız en büyük yanlış, Allah' n verdiği hükümlerine, edindiğimiz yanlış itikatların etkisiyle, elçisini de ortak etmeye çalışmamız olmuştur. Bu yanlışı yapmamızın en büyük nedeni de, bizlerin Kur’an ile arasına girenleri, sorgulamadan kabul etmemizdir. Allah açıkça hüküm verdiği ve HÜKÜM YALNIZ ALLAH'IN DIR dediği halde, Allah'ın bu hükmünü görmezden gelmemiz, bizleri rivayetlerin ve sanı bilgilerin peşi sıra gitmemizi sağlamıştır. Bakın Allah, hükmünü nasıl bu konuda açıkça vermiş ve bizlere iletmiş.
Enam 57: DE Kİ: ŞÜPHESİZ BEN RABBİMDEN GELEN APAÇIK BİR DELİLE DAYANIYORUM. SİZ İSE ONU YALANLADINIZ. ÇABUCAK GELMESİNİ İSTEDİĞİNİZ (AZAP) BENİM YANIMDA DEĞİLDİR. HÜKÜM ANCAK ALLAH'IN DIR. O HAKKI ANLATIR VE O, DOĞRU HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR.
Demek ki Allah'ın Elçisi de, Allah'ın gönderdiği delillere dayandığını, onun dışına çıkmadığını, hükmü yalnız Allah'ın verdiğini, doğru hüküm veren yalnız Allah olduğunu, çok açık bir şekilde anlatıyor. Maide suresi 44. ayette de Allah bizleri uyararak bakın ne söylüyor? "KİM ALLAH'IN İNDİRDİĞİ (HÜKÜMLER) İLE HÜKMETMEZSE, İŞTE ONLAR KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR." Buradan da anlaşılıyor ki hem Allah'ın Elçisi, hem de ondan sonra devleti yönetenler, yalnız ve yalnız Allah'ın Kur’an'da hüküm verdiği ile topluma hükmetmesi gerektiği apaçık anlaşılıyor. YANİ ALLAH'IN ŞERİATIYLA, BEŞERİN KOYDUĞU ŞERİATIYLA DEĞİL. Bu durumda Allah'ın Elçisi, Kur’an'ın hükmetmediği bir konuda, sizce hüküm vermiş olabilir mi, bu kadar açık ayetler varken? Allah'ın Elçisinin de, Allah'ın Kur’an'da vermediği hükümleri verme yetkisi vardır diye iddia edenlere, aşağıda ki ayeti de hatırlattığımız da, hala inatla karşı çıkıyorlarsa, onlara söyleyecek sözümüz yok demektir.
Hakka 44; EĞER BAZI LAFLARI BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, 45 -YEMİN OLSUN, ONDAN SAĞ ELİNİ KOPARIRDIK. 46 -SONRA ONDAN CAN DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.
Ayette Allah'ın Elçisinin, apaçık nasıl dikkatini çektiğini anlamaya çalışmayanlara gözlerini, kulaklarını, gönüllerini kapatanlara ne yapılabilir ki? Allah sizlere inancınızı, imtihanınızı yaşamak adına gönderdiğim kitaba elçim, asla hiç bir şey ilave edemez, bunu sakın unutmayın diyor bizlere. Bunu anlamamakta ısrar edip, Kur’an'dan hurafe inançlarına delil aramak adına, kelimelerin ardı sıra anlamlar çıkartıp, gönüllerini perdeleyenlere yapacak hiç bir şey yok demektir. Enam suresi 19. ayette Allah elçisine deki onlara diyerek, bakın bizlere ne söylemesini emrediyor. "BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM." Sizce her şey çok açık değil mi? Yine Araf suresi 3. ayetinde;
Araf 3: (Ey insanlar), RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O'NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN. NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ!
Enam suresi 50. ayetinde; "YALNIZ BANA VAH YEDİLENE UYARIM BEN!" diye uyarmıyormuydu bizleri. Her şey o kadar açık ve net bizlere iletildiği halde bizler, bu gerçekleri perdeleyerek, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ POSTACIMIYDI deme saygısızlığını gösterebiliyoruz. Bunu söyleyenlere şunu sormak gerekmez mi, NE YANİ PEYGAMBERİMİZ YÜCE RABBİN, DİNDE HÜKÜM ORTAĞIMIYDI? Bunu üzülerek yazıyorum, ama ne yazık ki bunlar günümüzün acı gerçekleri. Bu konuda, yine Kur’an'a bakmaya devam edelim. Allah bakın açıkça hükmün kendisinde olduğunu, nasıl bizleri uyararak söylüyor.
Enam 62: SONRA İNSANLAR GERÇEK SAHİPLERİ OLAN ALLAH'A DÖNDÜRÜLÜRLER. BİLESİNİZ Kİ HÜKÜM YALNIZ O'NUNDUR VE O HESAP GÖRENLERİN EN ÇABUĞUDUR.
Maide 49: (Sana şu talimatı verdik): ARALARINDA ALLAH'IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET VE ONLARIN ARZULARINA UYMA. ALLAH'IN SANA İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERİN BİR KISMINDAN SENİ SAPTIRMAMALARINA DİKKAT ET. EĞER (HÜKÜMDEN) YÜZ ÇEVİRİRLERSE BİL Kİ (BUNUNLA) ALLAH ANCAK, GÜNAHLARININ BİR KISMINI ONLARIN BAŞINA BELA ETMEK İSTER. İNSANLARIN BİRÇOĞU DA ZATEN YOLDAN ÇIKMIŞLARDIR.
Bu ve benzeri birçok ayetten de anlaşıldığı gibi, hüküm yalnız Allah'ın dır, onu uygulamak ve topluma Allah'ın hükümleri ile hükmetmek, Elçinin ve devleti yönetenlerin görevidir. Zaten Allah Kefh suresi 26. ayetinde bakın ne diyor bizlere "KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ." Ama bizler inantla Allah'ın Resulünü, Allah'ın hükümlerine ortak etmeye çalışıyoruz, sırf atalarımızın rivayet inançlarını dinde yaşayabilmek için. Allah Kur’an'da, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye, biz kur'an'da her şeyden nice örnekler verdik diyorsa, elçisine verdiği görevin tanımını da yapmıştır. Gelin şimdide ona bakalım. Acaba Allah elçisine, nasıl bir görev vermiş?
Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. BANA VAHYE DİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM! VE BEN, AÇIKÇA UYARAN BİR ELÇİDEN BAŞKASI DA DEĞİLİM.
Enam 48: BİZ PEYGAMBERLERİ ANCAK MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.
Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. RESULE DE DÜŞEN, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.
Ne dersiniz, Allah'ın Elçisine verdiği görev ve sorumluluk, sizce çok açık anlatılmamış mı? Anlatılmış ise, bizlerin yaptığı bu yanlışı nasıl açıklayabiliriz? Bu hatanın sonucunu tahmin eden var mı mahşer günü? Hiç sanmıyorum, bunun farkında olabilseydik, her saniyemizi Allah'tan dan özür dilemekle geçirirdik. Allah bir ayetinde Kurtuluşa erenlerden bahseder ve bakın bu kurtuluşa erenlerin, kimler olduğunu söyler bizlere. "İŞTE ONLAR, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE KURTULUŞA ERENLER DE ANCAK ONLARDIR." (Bakara 5) Eğer hidayete erenlerden olmak istiyorsak hurafenin, sanı bilgilerin ardından değil, Allah katından gelen, FURKAN'IN doğru ile eğriyi ayıran Kur’an'ın peşi sıra gidenlerden olalım. Çünkü Allah emin olmadığımız bilgilerin ardı sıra gitmeyin diye, bizleri nasıl uyarıyordu hatırlayalım. "HAKKINDA KESİN BİLGİ SAHİBİ OLMADIĞIN ŞEYİN PEŞİNE DÜŞME. ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE KALP, BUNLARIN HEPSİ ONDAN SORUMLUDUR." (İsra 36) Allah o kadar güzel uyarıyor ki bizleri, aklını zerre kadar kullanan, batılın etkisinde olmayan, her şeyi çok açık anlayacaktır. Kur’an'ı kendi koruması altına aldığını söyleyen Yaradan, yalnız ve yalnız Kur’an'ın peşi sıra gitmemizi apaçık anlatıyor. Daha da ileri giderek, Kur’an ile yetinmeyenlere, atalarının yanlış itikatlarına, hurafelerine iman etmeye devam edenleri de uyarıp, bakın ne söylüyor.
Ankebut 51: KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? BUNDA, İNANAN BİR TOPLUM İÇİN ELBETTE Kİ BİR RAHMET VE BİR ÖĞÜT VARDIR.
Araf 185: ALLAH'IN GÖKLERDEKİ VE YERDEKİ MÜLKİYET VE TASARRUFUNA, ALLAH'IN YARATMIŞ OLDUĞU HERHANGİ BİR ŞEYE VE ECELLERİNİN GERÇEKTEN YAKLAŞMIŞ OLMASI İHTİMALİNE HİÇ BAKMADILAR MI? ARTIK BU KUR'ÂN'DAN SONRA BAŞKA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.
Evet Rabbimiz ne yazık ki, bugün biz Müslümanların büyük çoğunluğu, Kur’an'ı yeterli görmüyor ve atalarının öğretilerini Kur'an'da göremediklerinde, Kur’an detaylı değildir, özet bilgiler verir diyoruz. Ne olursun affet bizleri. Daha da ileri giderek, İslam'ı daha iyi anlayabilmeleri ve yaşayabilmeleri için beşeri kitaplarına ve Resule ait olduğu iddia ettikleri rivayet hadislerine yönlendiriyorlar toplumu. Böylece Kur’a ile toplumun arasına girilmiş oluyor. Verecek o kadar çok örnekler var ki Kur’an'dan. Bizlere düşen Allahtan başka VELİ edinmeden, Kur’an ile aramıza asla kimseyi sokmadan, ondan yararlanmak olmalıdır. Elbette her bilgiden ve kitaplardan faydalanmalıyız. Bunda hiç şüphe yok. Çünkü her insan aynı kapasitede değildir, araştırmalı ve daha iyi anlamak adına çaba göstermelidir. Ama önce Allah'ın yemin ederek kolaylaştırdığı, Kur’an'a bakmalı ve onu dikkatle düşünerek, ayetler arasında bağ kurarak anlamaya bizzat çaba harcamalıyız. Allah Zühruf suresi 44. ayetinde bakın ne diyor.
"DOĞRUSU KUR'AN, SANA VE KAVMİNE BİR ÖĞÜTTÜR. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ."
Allah bizleri Kur’an'dan sorumlu tutacağını söylüyor ama bizlere İslam'ı anlattığını iddia edenler ısrarla tam tersini söyleyerek, YALNIZ KUR'AN İLE İSLAM'IN YAŞANMAYACAĞINI İDDİA EDİYORLAR. Sizce bizleri ilgilendiren muhkem ayetleri, Allah anlaşılması zor olarak Kur’an'da bizlere gönderip, daha sonrada sorumlu tutar mı? İnanın ne söylediğimizi bilmiyoruz. Daha da kötüsü, nasıl yanlış itikatların peşi sıra gittiğimizin ise, hiç farkında değiliz.
Gelin Kur’an'ı anlayarak, bilerek üzerinde düşünerek her gün bolca okuyalım. Allah ayetleri okuyup, anlayanların gönül gözünü açarım diyorsa, bizlere düşen biraz çaba göstermek olmalıdır. Birilerinin söylemlerinin peşi sıra giderek, imtihan olunmaz. Eğer imtihan olduğumuzu biliyor ve inanıyorsanız, lütfen imtihan olduğumuza Allah'ın hükmettiği, Allah'ın rehberini bir öğrenci misali anlayarak ve düşünerek okuyalım, dersimizi bizzat bizler çalışalım. Bakın her şeyin o zaman, nasıl çok daha farklı olduğunu göreceksiniz. Dilerim cümlemizin gönül gözleri açık, gözleri ve kulakları perdelenmemiş, Rabbin halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Yorumlar
Yorum Gönder