Ana içeriğe atla

HUCURAT SURESİ 14. AYETE, LÜTFEN KULAK VERELİM.

                              
                            

                                        
                                                     
                                       
Kur’an ayetleri gerçekten çok düşündürücü ve ibret vericidir, elbette aklını kullanana, ibret alana. Çünkü Allah onlarca ayetinde, bizleri düşünmeye ve aklımızı kullanmaya yöneltmektedir. Sizleri üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim ayet, Hucurat suresi 14. ayet olacaktır. Gerçekten de bu ayet, Kur an ışığında düşünene, büyük dersler verdiği gibi, günümüzde yaptığımız yanlışlara da ışık tutmaktadır. Önce ayeti yazalım,  üzerinde birlikte düşünelim.

Hucurat 14: Göçebe Araplar “İman ettik!” dediler. De ki: “SİZ HENÜZ İMAN ETMEDİNİZ ama ‘TESLİM OLDUK!’ DEYİN! (Çünkü) İMAN HENÜZ KALPLERİNİZE YERLEŞMEDİ. Allah’a ve Elçisine itaat ederseniz (Allah) işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez.” Şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir. ( Mehmet Okuyan meali)

Yazdığım ayette geçen, Bedevi, göçebe Arapların Kur’an da geçen özelliğini de, önce sizlere hatırlatmak istiyorum. Bakın Tevbe suresi 97. ayetinde Rabbimiz, bu Araplardan nasıl söz ediyor.

Tevbe 97: Bedevi Araplar, KÜFÜR VE İKİ YÜZLÜLÜKÇE DAHA YAMAN ve Allah’ın, ELÇİSİNE İNDİRDİĞİ ŞEYLERİN SINIRLARINI TANIMAMAĞA DAHA MÜSAİTTİRLER. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Çok dikkat çekici bir özelliklerinden bahsediliyor, bedevi Arapların. Küfür ve iki yüzlülükte daha yaman olduğunu söyledikten sonra, daha da düşündürücü bir özelliklerinden bahsediyor. ELÇİSİNE İNDİRDİĞİ ŞEYLERİN SINIRLARINI TANIMAMAĞA, DAHA MÜSAİT OLDUKLARINI SÖYLÜYOR. İşte üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken, asıl konu burası sanırım. Bedevi Araplar dikkat ederseniz, Hucurat 14. ayette, biz iman ettik demişlerdi. Yani onlarda bu dini kabul ettiklerini söylüyorlar. Ama inat ettikleri bir konu var. ODA ELÇİSİNE İNDİRİLEN, KUR’AN IN SINIRLARINA İTİRAZLARI VAR. KUR’AN IN ÇİZDİĞİ BİR SINIR VAR VE ALLAH BU SINIRI SAKIN AŞMAYIN DİYE UYARIYOR. BU SINIRI AŞANI ALLAH, GERÇEK İMAN ETMİŞ SAYMIYOR. 

Bu sözleri birde günümüzde bizlerin yaptığımız yanlışlarla, Allah ın kitabının sınırlarını, kendi nefsimizce nasıl aştığımızı karşılaştırdığımızda, sanırım o devrin bedevi Araplarına çok fazla söyleyecek söz dahi, belki de bulamayız. Demek ki İman ettim demekle iman etmiş olmuyoruz. Gerçek imanı önce, hayatımıza geçirmeliyiz. EĞER İMANIMIZ SÖZDE KALMIŞ, KALBİZE VE ORADAN BEYNE YERLEŞTİRİLMEDİYSE, YANİ HAYATIMIZA GEÇİREMEDİYSEK, ASLA GERÇEK İMAN EDENLERDEN OLAMAYACAĞIMIZI, ALLAH BU ÖRNEĞİ İLE BİZLERE GÖSTERİYOR. Şimdi Hucurat suresi 14. ayeti, bu inanç doğrultusunda anlamaya çalışalım. Kur’an ın sınırlarını tanımak sözünden ne anlamalıyız? Önce bunu tespit etmeliyiz. Bedevi Araplar, iman ettiklerini söylüyorlar, ama atalarından gelen birçok inançtan da vazgeçmek istemiyorlar, ayetten bu anlaşılıyor. Hatırlayınız bu ve buna benzer toplumların, Kur’an ı yeterli görmeyen ve atalarının inançlarından vazgeçmeyen tavırlarına karşılık Allah, bakın nasıl ayetler indirmişti.

Araf 185: Göklerin ve yerin hükümranlığına, Allah’ın yarattığı her şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? O HALDE KUR’AN’DAN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR.

Ankebut 51: KARŞILARINDA OKUNUP DURAN BİR KİTABI, SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMİYOR MU? Bunda inanan bir toplum için, elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.

Hucurat suresi 14. ayetinde bedevi Araplar, inatla Kur’an ı yeterli görmedikleri gibi, onun sınırlarının dışına da çıkmayı istemekteydiler. Hâlbuki Allah birçok ayetinde elçisine, kullarıma Kur’an ile hükmet emrini vermiş, onun dışına çıkamayacağına dair birçok ayet de indirmiştir. Onun içindir ki Allah, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye, kesin hükmünü de vermiştir. ALLAH BEDEVİ ARAPLARIN, İMAN ETTİK SÖZÜNÜ YETERLİ BULMUYOR. Çünkü iman etmek, sözle değil pratikte, kalple gönülden yapılması gerektiğini belirtiyor. Allah iman ettik sözünü yeterli görmeyip, Müslüman olduk, yani boyun eğdik denmesini istiyor ve bunuda hayata geçirilmesini şart koşuyor, sözle kalmamalı bu iman diyor. İşte asıl üzerinde düşünmemiz gereken, bir başka noktada burası sanırım. 

Peki, neye boyun eğilmesini istiyor Allah? Ya da Bedevi Arapların yaptığı yanlış hangi konularda ki, siz gerçekten iman etmediniz diyor Rabbimiz? Bedevilerin Kur’an ın sınırlarını zorlayarak, onun dışına çıkması ne anlama geliyor? Sanırım ayetin anlatmak istediği önemli konuda burası. İman ettik diyen Bedevi Araplar, ne yazık ki kendilerini yalnız Kur’an a teslim edip, onun hükümlerine boyun eğmedikleri içindir ki, imanları kalplerine yerleşememişti. ÇÜNKÜ HAKKA BATIL KARIŞTIRIYORLARDI DA ONDAN. BUNDAN DOLAYI ALLAH, SİZ İMAN ETTİK DİYORSUNUZ, AMA ASLINDA İMAN ETMEDİNİZ DİYORDU ONLARA.

Ayetin devamında, eğer Allah’a ve resulüne itaat ederseniz Allah, yapıp ettiklerinizden hiçbir şey eksiltmez diyerek, Allah ın resulüne indirdiği kitaba itaat edilmesini ve bu kitabın sınırlarını tanımalarını istiyor. Çünkü sınırları çizen, dinin sahibi olan yalnız Allah tır. Allah ın Elçisi yalnız Kur’an ı tebliğ edip, eskiden gelen atalarının hurafe inançlarından, onları vazgeçirmeye çalışıyordu. Direnmede bu konu üzerinde oluyor, onlar atalarının hurafe, rivayet itikatlarına, inanmaya devam etmek istiyorlardı.

Bu ayet bizlerin günümüzde yaptığı, çok büyük yanlışlarımıza da dikkatimizi çekiyor. Allah ın Elçisinin devrinde, Kur’an ın sınırlarını zorlayanlara Rabbin ikazı neyse, bugünde Kur’an ın sınırlarını aşanlara, İslam ı yaşamak için yalnız Kur’an yetmez diyenlere, Kur’an ın sınırlarını genişletip, ilaveler eklemeler yaparak, atalarının inançlarını yaşamakta diretip, bunlarda Allah katındandır diyenleri, dün Allah nasıl ikaz ediyorsa, bugünde aynı uyarıların geçerli olduğunu unutmamalıyız.

İMAN ETTİM DEMEKLE, İMAN EDİLMİŞ OLMADIĞINI, GERÇEK İMAN EDENİN KUR’AN IN SINIRLARINI AŞMAMASI, YALNIZ KUR’AN A BOYUN EĞMESİ VE ALLAH IN TEBLİĞİNİ HAYATINA GEÇİRMESİ GEREKTİĞİNİ, ALLAH BİZLERE ÇOK AÇIK ANLATIYOR. Hatırlatmak isterim. Allah şefaat tümden bana aittir, hiç bir şefaatin olmadığı o günden sakının diyen Allah ı duymazdan gelip, Allah ın yanında, kendisine şefaatçiler edinenler, Allah ın sınırlarını aşan, imanları kalplerine yerleşmeyenlerdir. Dilerim Allah dan, sözde iman ettik diyenlerden değil, Müslüman olduk dedikten sonra, Kur’an ın hükümlerini tebliğ alıp, hakka batıl karıştırmadan, Kur’an ın sınırlarını aşmadan, yalnız Allah a ve onun kitabı Kur’an a boyun eğdik diyerek, gerçek iman edenlerden oluruz.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK.

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. HUCURAT SURESİ 14. AYETE,LÜTFEN KULAK VERELİM.
    BEN MÜSLÜMAN MIYIM ?
    Kendisi himmet'e muhtaç dede, nerede kaldı gayrıye himmet ede!?
    SENİN MÜSLÜMANLIĞINI ALLAH DAHA IYI BİLİR,
    KAİDELERLE SAĞLAMA.
    Allah,müminlere yardım ediyor.müslümanlara değil.
    İMAN ETMEYEN YOK.Detaylara bak.
    https://twitter.com/huseyinsasmaz/status/1565575436695920640?s=20&t=zCYxo-vD1nu6Tc9JAunXjg

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...