Ana içeriğe atla

HADİSLERİN DOĞRULUĞUNUN, KONTROL YÖNTEMİNE BAKAR MISINIZ.....


Günümüz İslam anlayışında, genel çoğunluğunun inancında, rivayet edilen hadislerin önemi çok büyüktür. Hatta önemini daha iyi anlatabilmek için, bir Diyanet görevlisinin Cuma hutbesinde, hadisler konusunda söylediklerini sizlere nakletmek istiyorum. 

“HADİSLER TIPKI KUR’AN AYETLERİ GİBİDİR, NASIL BİR AYETİ KABUL ETMEDİĞİMİZDE, GERÇEK İMAN ETMİŞ OLMUYORSAK, PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİNDEN BİRİSİNİ DAHİ, BEN BUNU KABUL ETMİYORUM DERSEK, GERÇEK İMAN ETMEMİŞ SAYILIRIZ.”

Bu sözleri söyleyen herhangi cemaatin ya da tarikatın elamanı değil, Diyanetin kontrolünde bir vaiz. Hadis nakli ya da yazımı, Allah’ın Resulünün zamanında yasaklanmıştır. Daha sonra Resul izin vermiştir diyenler, LÜTFEN DÖRT HALİFE DEVRİNDE, HADİS NAKLİ VE YAZIMI KONUSUNDA NASIL YASAKLAR GETİRİLEREK, MÜCADELE EDİLDİĞİNİ İYİ ARAŞTIRMALIDIRLAR. Allah’ın Resulünün döneminde yazılmış ve günümüze kadar gelmiş, hiçbir hadis kitabı yoktur. Eğer yazdırmış olsaydı ve Allah koruması altında olsaydı, tıpkı Kur’an gibi bizlere günümüze değişmeden ulaşmaz mıydı? Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor, ya rivayet edilen hadisleri kim koruyor? Hatta dört halife devrinden günümüze toplanıp, kitap halinde ulaşmış hiçbir hadis kitabı dahi yoktur. Hadislerin toplanmaya başlanması, dinin mezheplere bölünmesi ile başlamıştır. Yani Allah’ın Resulünün vefatından yüzlerce yıl sonra. Lütfen bu gerçeği göz ardı etmeyelim. Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ. Lütfen bu kelimenin anlamını Kur’an dan öğrenelim, rivayetlerden fıkıh inancından değil. Allah’ın Resulü daha önce hiç bir kitap ehline tabi değildi ve dini hiç bir bilgisi de yoktu, din adına ne öğrendiyse Kur’an dan öğrendi. Hatta Allah Şura 52. ayetinde, bu konuyu doğru anlayabilmemiz için ne diyordu hatırlayalım. “SEN, KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN, SENİ DOĞRU YOLA BİZ İLETTİK.” Yani dini sana biz öğrettik.

İslam’ı Kur’an merkezli yaşamayan, hadis rivayetleri ile inançlarını şekillendirenler, Kur’an’ın asla onay vermediği, hadislerinde Allah koruması altında olduğunu söylemekte bir kusur görmemişlerdir. Hâlbuki Allah yalnız Kur’an’ı koruması altına aldığını, BİZLERİN KUR’AN IN İPİNE SARILARAK, KUR’AN IN SINIRLARINI AŞMAMAMIZ İÇİN, EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, BUNUN HESABINI SORARIM DİYEREK BİZLERİ UYARMIŞTIR. Bu emirlere uymayanlar dinin dışına çıkanlardır, lütfen unutmayalım. Oysa bizler, Kur’an ile aramıza girenlerin sayesinde, Allah’ın apaçık hüküm verdikleri ayetlerini görmezden gelerek, beşerin rivayetlerine hiç düşünmeden, Kur’an süzgecinden geçirmeden onlara sarılarak, emin olmadığımız bir yolun yolcusu olmuşuz. Hadislerin günümüze gelişi konusunda, aşağıda vereceğim örnek, eğer sizleri hala hiç tedirgin etmeyip korkutmadıysa, bu söylediklerimi lütfen dikkate almayınız. 

Günümüzde bazı kesimler, BUHARİ NİN BİR HADİSİNİ İNKÂR EDEN, DİNDEN ÇIKMIŞTIR diyecek kadar ileri giderler. Acaba bunu söyleyenlerin, Buhari nin hadis toplarken, izlediği yöntemi konusunda bilgisi var mı? Bakın Buhari 600 000 hadisin içinden, nasıl bir yöntemle seçmeler yapmış, diğerlerini hurafe diye ayıklayıp ve bu hadislerin içinden de, 9082 sini kabul edip, kitabına nasıl dâhil etmiş. Yorum sizlerin.

“HERHANGİ BİR HADİSİ SAHİH’E DÂHİL ETMEZDEN ÖNCE YIKANIP İKİ REKÂT NAMAZ KILARAK, ALLAH’A İSTİHÂREDE BULUNUP MANEVİ BİR İŞARET ARAMIŞ, ONDAN SONRA HADİSİN SIHHATİNE HÜKMETMİŞTİR“BU ŞEKİLDE SIHHATİ NAZARIMDA SÜBÛT BULMAYAN HİÇBİR HADİSİ SAHİH’E ALMADIM”DER. ”.(K.S. Sayfa 197)

Değerli din kardeşlerim, bugün belirli bir kesimin hiç şüphe duymadan kabul ettiği ve dinin temelini oluşturdukları hadis rivayetleri, bizlere bu yöntemle ulaşmış. NE DERSİNİZ, BU BİLGİLER BU YÖNTEMLE BİZLERE ULAŞMIŞSA, BİZLERİN TAVRI NASIL OLMALIDIR SİZCE? Ne yazık ki bu bilgileri, hadisleri günümüz cemaat ve tarikat eksenli İslam ı yaşayan kardeşlerimiz hiç konuşmazlar, söz etmezler. Belki de bu bilgilerden haberleri dahi yoktur. Haberleri olanlarında, gönülleri çok fazla rahat değil bu yöntemden. Ama bununda üstü örtülerek, toplumdan saklamayı seçiyorlar, ÇÜNKÜ O ACIMASIZ NEFİS AĞIR BASIYOR. Cemaat ve tarikatlarda istihare konusu çok kullanılır ve akla hayale gelmeyecek şeyler, bu yolla dinin içine sokuluyor ve toplum böyle aldatılır. 

Allah’ın Resulünün ölümünden sonra, gizli saklı hadis toplama çabasına girenler, yaklaşık 500 civarında hadis topladıkları rivayet edilir. Çünkü dört halife devrinde de hadis yazımı, nakli yasaktı. Daha sonraki dönemlerde, hadis sayılarının yüzlerce kat oluşu bile, bu yolun nasıl büyük bir dikkatle incelenmesi gerektiğini gösteriyor. Buhari 600 000 hadis içinden, 9082 i seçmiş. Ya bugün ne kadar biliyor musunuz hadis sayısı? Milyonları aşmış, tam sayısını bilen bile yok. Maşallah o kadar bereketli ki (!) günden güne artıyor.

Acaba bu kadar hadis nereden çıktı diye, soran bile yok. Dört halife devrinden sonra, Allah’ın sakın dinde bölünmeyiniz, emrini duymazdan gelerek, İslam’ın bölünmesi sonucunda, hadis toplama yarışına girmişlerdir. Mezhepleri ve topladıkları hadisleri araştırınız lütfen, bir mezhepte yasak olan diğerinde değildir. Hepsi de bahsettikleri konuyu, Allah’ın Resulüne dayandırırlar. Acaba Allah’ın Resulü aynı konuda, birbirinin tam tersi hükümler, bilgiler verir mi? İŞTE BU YOLLA, ALLAH IN ERESULÜNE İFTİRA ATTIĞIMIZIN BİLE FARKINDA DEĞİLİZ.

Hadisler konusunda öyle bir liste vardır ki, o listeyi gören ve biraz düşünen, hadis naklinin nasıl tuzaklarla dolu olduğunu anlar ve gereken önlemi Kur’an ile alır. Kur’an’ın onay vermediği hiçbir bilgiyi almaz. İmtihanımızın en zor kısmı da bu konu olsa gerek. Allah yardımcımız olsun. İSTİHARE KONUSU, o kadar ilginç hallere dönüşmüştür ki günümüzde, araştırdığımızda korkmamak, ürkmemek elde değil. Günümüzde kendisini Resul ilan eden, ona tabi olanlarında, bu şahsın gerçek Resul olduğunu anlamamız için istihareyi önerdikleri acı gerçek, içinde bulunduğumuz İslam anlayışını bizlere çok iyi anlatıyor. Bu kişiler, bizler abdest alıp, namaz kıldıktan sonra, istihareye yattığımızda, BAHSEDİLEN KİŞİNİN GERÇEK RESUL/ELÇİ OLDUĞUNU GÖREBİLECEĞİMİZİ SÖYLÜYORLAR. İnternetten araştırınız, bu gerçeği göreceksiniz. Bakın bu yanlış yöntem, bizleri nerelere kadar götürebiliyor. BU YOL ACABA BİZİ NEREYE GÖTÜRÜR DERSİNİZ? SİZCE ŞEYTANIN TAM KUCAĞINA DEĞİL Mİ DOSTLAR?

Kur’an da verilen kıssaları masal zannedenler, Kur’an merkezli inancını yaşamayanlar, elbette rüyalarla aldatılacaktır. Rüya tabiri öyle herkesin anlayacağı, bileceği bir şey değildir. Kur’an da Allah’ın verdiği Hz. Yusuf kıssasından hisse çıkaramayanlar, Allah’ın Resulüne verdiği o eşsiz rüya tabiri gücünü, bizler küçük aklımızla, eğitemediğimiz nefsimizle, edindiğimiz velilere ya da kendimize bile layık görmenin yanlışlığını yapıyoruz. Bu Allah’ın Resulüne has verdiği, çok özel bir yetkidir, güçtür. Bunlardan elbette haberi olmayanları aldatmak, çok daha kolay olacaktır. Bu konuda anlatılan rivayetlerde çok ilginçtir. Bakın rüyada gördüklerimiz, nelere delaletmiş. “RÜYADA BEYAZ VEYA YEŞİL GÖRÜRSE O İŞTE HAYIR VARDIR, SİYAH VEYA KIRMIZI GÖRÜRSE HAYIR YOKTUR. ONDAN SAKINMAK DAHA İYİDİR.”

Bu konuda o kadar çok detaylar var ki, burada onlardan bahsedip kafanızı karıştırmak istemiyorum. Tüm anlatılanları Allah’ın Resulüne mal etmek, yaptığımız en büyük yanlıştır. Bu tür bilgilerin kaynağını, sormaya bile gerek duymadan inanıyoruz. Kur’an’ın bu konudaki önerilerine gelince. Elbette yapmak istediğimiz bir iş ve onun teknik danışmanlığı, ya da arzu ettiğimiz olayların isteğimiz doğrultuda olması için, işi bilen bir kişi ile istişarede bulunulabilir, ondan bilgiler alabiliriz. Bunda hiçbir sakınca yok, hatta böyle olması da gerekir.  Bu yolu Allah önerip, EHİL KİŞİLERE DANIŞILMASINI İSTER.

Bir başka Kur’an’ın önerdiği yol da, olmasını istediğimiz bir iş için, gereken çabayı bizzat bizler gösterdikten sonra, Allah a dua ederiz, işimizin isteklerimizin olması adına. Bunu namaz kılarak ta dua ederek te yaparız. RABBİMİZ NE DİYORDU AYETİNDE, SALATLA BENDEN YARDIM DİLEYİNİZ. Bakın Allah’ın ayetleri nasıl tahrif ediliyor ve beşerin arzu ve istekleri doğrultusunda, nasıl yanlışa yönlendiriliyoruz. Hâlbuki bunun yolunu Rabbimiz çok güzel anlatmış ve açıklamış Kur’an da. AMA KUR’AN DEVRE DIŞI KALINCA, YERİNİ ELBETTE HURAFE VE BATIL ALACAKTIR. 

İstihare konusu günümüzde rant kapısı da olmuştur. Bilmem kim efendi, ya da şeyhime bu isteğimizi sunarak, tabi gereken bağışı yaparak, onun istihareye bizim için yatmasını sağlayıp, isteklerimizin olup olmayacağı da öğrenilmeye çalışılmaktadır günümüzde (!) Allah yardımcımız olsun. Allah’ın Resulü eğer bu konuda bir şey söylemişse, elbette Kur’an’ın emrettiği şekliyle anlatmıştır. Bunun dışında bir şey söylemesi asla beklenemez. Bekleyenler Allah’ın yolundan sapacağını unutmamalıdırlar. Hadis konusu günümüze nasıl ve hangi yol, yöntemle ulaştığını gördünüz. Sanırım bu konuda çok dikkatli olmamız gerektiğini fark etmişsinizdir. DİN VE İMAN ŞAKA GÖTÜRMEZ, HİÇ KİMSENİNDE ELLERİNE BIRAKILAMAZ, BUNU UNUTMAYALIM. Hepimiz imtihandayız, imtihan olduğumuz kitap Kur’an ise, her bilgiyi, her konuyu mutlaka Kur’an a danışalım. Şunu da belirtmeliyim ki, rivayet edilen bilgilerin sözlerin, bahsedilen kişiye ait olup olmadığını da bilemeyiz, bundan asla emin olamayız. 

Eğer Kur’an onay veriyorsa, her bilgiyi alalım faydalanalım. Yok, eğer Kur’an süzgecinden geçmiyorsa, ondan sakınalım uzaklaşalım. Tabi hesabın görüleceği o çetin gün, yüzlerimizin gülmesini, amellerimizin boşa gitmemesini istiyorsak, hakka batıl asla karıştırmamalıyız. Dilerim Allah dan, FURKAN’IN kıymetini bilen, eğri ile doğruyu ayırmak için ona müracaat eden, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla 
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...