Ana içeriğe atla

RİVAYET HADİSLER KONUSUNDA YAPMAMIZ GEREKENLER.




İslam toplumunda hadis konusu, ne yazık ki yanlış algılanmış, adeta Kur’an ile eş tutulan, ayetleri açıklayan sözler, kitaplar haline getirilmiştir. Hâlbuki hadis, Allah'ın Resulünün söylediği iddia edilen sözlerdir. Allah'ın Resulüne ait olduğuna dair, kesin bir kanıt yoktur. Bu bilgilere, sözlere içinde gerçekten Allah'ın Resulünün söylediği sözleri de olabileceği ihtimali  düşünülerek dikkale yaklaşmalı, araştırmalı Kur’an'ın onayını mutlaka almalıyız. Çünkü Allah bir Müslümanın, buna benzer durumlarda alması gereken tavrını açıklarken ne diyordu Zümer 18. ayetinde. "SÖZLERİ DİNLEYİP, EN GÜZELİNE UYANLARI MÜJDELE. İŞTE ALLAH'IN DOĞRU YOLA ULAŞTIRDIĞI BUNLARDIR. GERÇEK AKIL SAHİPLERİ DE BUNLARDIR." Demek ki her sözü dinleyeceğiz ama Allah'ın kitabına uyanları alıp kabul edeceğiz. Çünkü Allah bizlerin yalnız, Kur'an'ın ipine sarılmamızı, Kur'an'ın sınırlarını aşmamamızı ve Kur'an'dan sorumlu olduğumuzu bildiriyor. 

HADİSLER KONUSUNDAKİ ŞU GERÇEĞİ, ASLA UNUTMAMALIYIZ. BİZE RİVAYET YOLLA İNTİKAL EDEN HADİSLER SAHABENİN, ALLAH'IN RESULÜNÜN SÖZLERİNDEN, KENDİ KAPASİTELERİ ÖLÇÜSÜNCE ANLADIKLARIDIR. YANİ KENDİ YORUMLARIDIR. NAKİL ESNASINDA DEĞİŞİKLİYE UĞRAMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEKTİR, ONUN İÇİNDE DİNİN ASLİ UNSURU ASLA OLAMAZ. ÇÜNKÜ ALLAH, EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN ARDINA DÜŞME, HESABINI SORARIM DİYE UYARMIŞTIR. BU HADİSLERİN HİÇ BİRİSİ BİZLERE, YAZILI OLARAK İNTİKAL ETMEMİŞ, DİLDEN DİLE SÖZLÜ OLARAK NAKLEDİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ ALLAH’IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR’AN’I YAZDIRDIĞI GİBİ, KENDİ SÖZLERİNİ ASLA YAZDIRMAMIŞTIR. SÖYLEDİKLERİ GİBİ, BU HADİSLER OLMASA, BİZLER NAMAZIMIZI BİLE KILAMASAYDIK, ALLAH'IN RESULÜ SAĞLIĞINDA, KUR'AN'I YAZDIRDIĞI GİBİ ONLARIDA YAZDIRMAZMIYDI? KARAR SİZİN.

Dikkat ederseniz hadislerin tamamı, BİR RİVAYETE GÖRE diye başlar. Yani hadislerin tamamına doğru gözü ile bakamayız. RİVAYET, İÇİNDE DOĞRU BİLGİ OLMA İHTİMALİ OLAN, FAKAT HURAFE VE YANLIŞ BİLGİNİNDE KARIŞMIŞ OLABİLECEĞİ SÖZLERDİR. Bildiğiniz gibi Allah Kur’an'ı, bizzat kendi koruması altına aldığını bizlere Kur’an'da bildirmiştir. Hadisler ise hiçbir koruma altında olmayıp, dilden dile ulaştırılan bilgilerdir. Onun içindir ki, bu bilgilere dikkatle yaklaşmalı ve MUTLAKA KUR’AN SÜZGECİNDEN GEÇİRMELİYİZ. Dinde hüküm koyan yalnız Allah'tır. Kur’an'ın bir ayetini bile kabul etmeyen, ya da görmezden gelen, üstünü örten, gerçek iman etmiş sayılmayacağını Allah söylüyorsa ayetinde, Kehf suresi 26. ayetinde Yaradan, KENDİ HÜKMÜNDE HİÇ KİMSEYİ ORTAK KILMAZ diyorsa, Enam 57. ayetinde de, HÜKÜM YALNIZ ALLAH'IN olduğuna, apaçık hükmediyorsa, başka hüküm koyucular aramakla, dinden uzaklaşacağımızı unutmamalıyız.

Bir sarrafa altın bozdurmaya gittiğinizde, sarraf nasıl aldanmaması, zarara uğramaması için kontrol edip, altının ayarını bile kontrol ediyorsa, bizlerde hesap günü ve bu dünyada zarara uğramak istemiyorsak, bunlar Allah katındandır dedikleri bilgileri bizlere ulaştıranlara, aynı dikkati ve itinayı göstermeliyiz. Bu sözleri, bilgileri eğriden doğruyu ayıran FURKAN a sormalı ve mutlaka danışarak onayını almalıyız. Onun iznini, onayını almayan hiçbir bilgiyi de, kabul etmemeliyiz. Tabi daha sonra, pişman olmak istemiyorsak, bu itinayı özeni mutlaka göstermeliyiz. Din ve iman şaka götürmez. EMİN OLMADIĞIMIZ BİLGİNİN ARDINA DÜŞEREK, EBEDİ HAYATIMIZI RİSKE ATMAYA SİZCE DEĞER Mİ?

Hadisler konusu, çok dikkat ve itina isteyen bir konudur. Allah'ın Elçisi sağlığında, kendi sözlerinin insanlar arasında yanlış anlatıldığını, dolaştığını nakledildiğini gördüğünde, kendisinden hadis naklini yasaklaması, dikkatle düşünülmelidir. Daha sonra Allah'ın Resulü, hadis nakline izin verdiğini söyleyenler, dört halife devrinde hadis nakliyle nasıl mücadele edildiği ve hadis naklinin yasağının devam ettiği konusunu da, iyice araştırıp düşünmelidirler. Allah'ın Resulü sağlığında, asla hadislerini yazdırmamıştır. Hadis yazımı dört halife devrinin sona ermesi ve dinin mezheplere ayrılması ile toplanmaya başlanmıştır. Bu gerçeklerin göz ardı edilmemesi ve dikkatle üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Bakın Allah'ın Elçisi, hadisler konusunda neler söylemiş. Bu sözleri söyleyen Allah'ın elçisi, daha sonra bunların tam tersini söyler mi sizce. Yorum sizlerin.

"Biz hadis yazarken Hz. Peygamber yanımıza geldi ve “Yazdığınız şey nedir?” dedi. “Senden işittiğimiz hadisler” dedik. Hz. Peygamber: “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” El Hatib, Takyid 33

"Allah’ın kitabında helal kıldığı helal, haram kıldığı haramdır. Hakkında sustuğu ise serbesttir. Allah’ın serbest bıraktıklarını kabul edin ve bilin ki Allah hiçbir şeyi unutucu değildir." Ebu Davud K. Etime 39/Tırmizi K. Libas 6 İbni Mace K. Etime 60/ El-Müracaat sayfa 20

Elbette bu yazdıklarımda bir rivayettir ama Kur'anın onayından geçen sözlerdir. Allah'ın Elçisinin hadislerini nakleden, rivayet eden kişileri değerlendiren âlimlerinde, hata yapabileceğini göz ardı etmemeliyiz. Hatasız insan olmadığı gerçeğini unutmadan nefsi etkilerin, menfaat ilişkilerinin, hatta dine nifak sokmak isteyen din düşmanlarının, bu nakle dâhil olma ihtimalinin, yüksek olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. ÇÜNKÜ İNSANLARIN KALBİNİ VE NİYETİNİ, YALNIZ ALLAH BİLİR. Dört halife devrinden sonra toplanan, hadis sayısının yaklaşık 500 kadar olduğu gerçeğinden yola çıkarak, bugün milyonları geçen hadislerin, dikkatli olmadığımız takdirde, bizlerin imanımızı ne derece kötü yönde etkileyeceği çok açıktır.

Birileri içimize girmiş, bizleri bu yolla Allah ile aldatıyor. Bu gerçeği fark edebilmek için, Allah'ın rehberinin çevresinde toplanmalıyız. Onun ipine sıkı sıkı sarılarak, bizi yüzlerce yıldır aldatanların tuzaklarından artık, yine Kur’an'ın yardımıyla kurtulmalıyız. KUR’AN HER ÇAĞA VE DEVRE HİTAP EDEN BİR NURDUR. ONDAN İSTİFADE EDERKEN, GEÇMİŞ TOPLUMLARIN KUR’AN'I NASIL ANLADIĞIYLA DEĞİL, BİZLER BUGÜN NASIL ANLIYORUZ, BU GERÇEKTEN YOLA ÇIKARAK, GÜNÜMÜZ İLMİN IŞIĞINDA KUR’AN'I ANLAMAYA ÇALIŞMALIYIZ. Böyle yapmadığımız takdirde, geçmişte yapılan yanlışları, bizlerin de tekrar etmesini engelleyemeyiz.

Allah'ın Elçisi, Allah'ın kontrolünde idi. Yanlış yapma ihtimali yoktu. En küçük bir hatada, Allah tarafından hemen ikaz ediliyordu. Bunun birçok örneğini Kur’an'dan görebiliriz. Ama bizlere hadis nakleden, ya da bu bilgiler üzerinde kendi düşüncelerini söyleyen âlimler, Allah kontrolünde olmadığı için, hata yapma riski her zaman vardır. Ayrıca âlimlerin söylediğini iddia ettiğimiz bilgilerin, sözlerin bizlere yanlış bilgi karışmadan, sağlıklı ulaştığını kimse garanti edemez. Çok ilginçtir bugün Müslüman toplumlar, İslam'ı yaşamak için Kur’an'ın yetmeyeceğini iddia ederek, Buhari, Müslim, Tirmizi kaynakları olmasa inancımızı yaşayamayız diyebilmektedirler. Aynı kaynaklara baktığımızda aynı kişiler ise bakın neler söylüyor.

TİRMİZİ: "KUR’AN DAN BAŞKA HİDAYET KAYNAĞI ARAYAN SAPMIŞTIR." ( 2906)

BUHARİ: "ALLAH IN KİTABI BİZE YETER." ( İtisam 26 )

MÜSLİM: "ALLAH IN KİTABI BİZE YETER." ( Cenaiz 23 )

Çok ilginç değil mi, Kur’an'ı yeterli görmeyenlerin örnek verdiği kişiler, Kur’an'ı yeterli görüyorlar. Dinimizi yaşamak adına Kur’an dışından kaynak aramak bu kadar tehlikeli ve risklidir. Mahşer günü Allah, yazdığım bu kişileri şahit olarak çağırsa ve sorsa, sizler mi söylediniz ve yazdınız, ciltlerce dolusu kitapları ve bu bilgiler olmadan İslam yaşanmaz, Kur'an anlaşılmaz siz mi dediniz dese, sizce Tirmizi, Buhari ve Müslim Allah'a ne cevap verir? Tabiî ki yemin ederek, bizler asla söylemedik, bunlar bizlere iftiradır diyeceklerdir. Onların söyledikleri, Kur’an'ın onay verdiklerinden başka sözler asla olamaz. Söylediyseler hesabı Allah'a verecektirler.

LÜTFEN DİKKATLE DÜŞÜNELİM. ALLAH'IN RESULÜNÜN SAĞLIĞINDA BİLE, SÖZLERİNİN BİR DİĞERİNE NAKLİNDE İHTİLAFA DÜŞÜP YANLIŞ NAKLEDEBİLİYORLARSA, YÜZLERCE YIL SONRA GÜNÜMÜZE KADAR GELEN BU NAKLİN, NE DERECE SAĞLIKLI OLACAĞI KONUSUNU, SİZLERİN DÜŞÜNCESİNE SUNUYORUM.

Önce şunu asla unutmayalım, Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem dediğine göre, dinde hüküm koyan yalnız Allah’tır. Bu durumda resulün hadislerinin hiç birisinin, Kur'an’da bahsedilmeyen bir hüküm koyabileceğine inanmamalıyız. Makalemin başında örnek verdiğim ayeti hatırlayın lütfen, söylenen sözü dinleyip en doğrusuna inanmamız bizlerin imtihanı gereği olduğuna göre, Allah’ın resulüne ait olduğu iddia edilen hadisleri de toptan reddetmek yerine, içinden doğru olan bilgileri, Kur'an'ın onayını alarak mutlaka seçip ayırmalıyız. Tüm hadislerin yanlış olduğunu söyleyerek reddetmek, akılcı olmaz. Lütfen unutmayalım referansımız, kanıtımız yalnız Kur'an olmalıdır.

Rivayet bilgileri eğer, belirli bir tasniften, süzgeçten, kontrolden geçirmeyip, hayatımıza direk geçirirsek, yanlış yolu izlemiş oluruz. ÇÜNKÜ SÜZÜLMEYEN, EMİN OLDUĞUMUZ DOĞRU BİLGİYLE KIYAS EDİLMEYEN BİLGİNİN, MUTLAKA TORTUSU, YANLIŞI OLACAKTIR. BİR KAZAN SUYUN İÇİNE DAMLATILAN BİR DAMLA MİKROPLU SUYUN, BİZLERE NEYE MAL OLACAĞINI ÇOK İYİ BİLİYORSAK, EMİN OLMADIĞIMIZ, SÜZGEÇTEN GEÇMEYEN DİN ADINA BİLGİLERİNDE, BİZLERE NASIL ZARARLAR VERECEĞİNİ UNUTMAMALIYIZ. Allah sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum, Kur’an'dan hesaba çekeceğim diye açıkça hüküm verdiyse, Allah'ın Resulünün de, yalnız Kur’an hükümlerine göre yaşadığı açıktır.

Yaptığımız büyük yanlış, bizlere din ve iman adına öğretilenleri Kur’an'da bulamadığımızda, bakın demek ki her şey Kur’an'da yokmuş, deme yanılgımızdan kaynaklanmaktadır. Allah biz her konudan örnekler verdik, hiçbir şeyi unutmadık, Allah unutucu değildir diyor ve bunları bizlere apaçık iletiyorsa, lütfen geleneksel İslam'ın öğretisini, ilavelerini Kur’an'da bulamadığımızda, Kur’an'a takındığımız yanlış tavrın, artık farkına varalım. Yine Rabbimiz ayetinde, elçisinden örnek vererek bakın ne diyor.

Hakka 44-45-46:  EĞER RESUL BİZE İSNAT EDEREK, BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI, MUTLAKA ONU KUDRETİMİZLE YAKALARDIK. SONRA DA ONUN ŞAH DAMARINI MUTLAKA KESERDİK.

Buradan da anlıyoruz ki, Allah'ın elçisi, Kur’an'ın dışında hiçbir bilgiyi, bunlarda Allah katındandır dememiş ve bizlere iletmemiştir. Bunu lütfen unutmayalım. Allah Enam suresi 19. ayetinde, BU KUR’AN BANA VAH YOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM diyorsa, lütfen Allah' n Elçisinin Kur’an dışından, Kur’an'da hükmü olmayan konularda, hükümler de verdiğini, Allah ayetleri açıklamak bizim görevimiz dediği halde, açıklanmayan ayetleri Elçisinin açıkladığını artık söylemeyelim ve söyleyenlere inanmayalım. Çünkü ne diyordu Allah ayetinde. SANA İNDİRDİĞİMLE ONLARA HÜKMET. Allah Bakara suresi 42. ayetinde, bakın bizleri nasıl uyarıyor.  "BİLEREK HAKKI BATIL İLE KARIŞTIRMAYIN, HAKKI GİZLEMEYiN."

Hak olan, Allah'ın korumasındaki, sorumlu olduğumuz Kur’an'dır. Onun onayından geçmiş her bilgi de, bizlerin faydalanacağı kaynaklardır. Bizlerin imtihan olduğumuz kitabın, Kur’an olduğuna apaçık hüküm veren Rabbimizin, Kur’an'ın dışından, bizlere iletilen rivayetlerden de sorumlu tutacağını söylemek, Rabbin adaletine saygısızlık olduğu gibi, Yaradan'a da bir iftira olduğunu bilmeliyiz. Allah'a iftira atanların, mahşer günü yüzlerinin simsiyah kesileceğini ve onların cehennemin ebedi kalıcıları olacağını unutmamalıyız.

Dilerim Allah'tan, içimize sokulan hurafe itikatları, Allah'ın nuru Furkan ile farkında olan, onun ışığıyla aydınlanarak gerçekleri görebilen, O AZINLIK MUTLU KULLARI ARASINDA OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

  1. HADİSLER KONUSUNDA YAPMAMIZ GEREKENLER.
    HADİSLER VAKASINA MUTABIK...
    SÜNNET ANLAYIŞI NASIL OLMALI.?
    Kişi hüküm verirken verdiği konu hakkında bilgisi noksan ve eksik olursa hükümde yanlış olur.
    Doğru Yolda Olduğunu Zanneden "HERKESİN" Dikkatine
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid0CGKMFJpbVWcym6VswyRWUAayoQKasWM8whqRkuMMjxTwvat7ZFTPAoajveX1sQwxl&id=100013242319421

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır