Yazılarımı okuyan kardeşlerim bilir, yazdığım yazılarımın bir kısmının konusunu, özellikle bana verilen cevaplar oluşturur. Böylece güncel konuları gündeme getirerek, doğru zannedilen yanlışları konuşup tartışarak, üzerinde düşünülmesine vesile olmaktır amacım. Lütfen makalemi sabırla okuyunuz. Yine bir yazıma cevap verme nezaketini gösteren kardeşimizin, bana verdiği cevabın bir bölümünü önce yazmak ve daha sonra üzerinde konuşmak istiyorum.
"VAHYİN ÖNEM VE ÖNCELİĞİNİ ANLATIRKEN HADİS-İ ŞERİFLERE O KADAR RİJİT YAKLAŞIYORSUNUZ Kİ, İNSANLAR SİZİN İFADELERİNİZDEN SİZİ HADİS DÜŞMANI SANMALARI GAYET DOĞAL. TEK BİR CÜMLE İLE HADİSLERİ TOP YEKÛN İNKÂR ETMEDİĞİNİZİ BEYAN EDİYORSUNUZ. AMA BU YETERİNCE İNANDIRICI OLMUYOR. ÇÜNKÜ TASVİP ETTİĞİNİZ TEK BİR TANE BİLE HADİS ÖRNEĞİNİ HİÇ BİR YAZINIZDA GÖREMİYORUZ. TASVİP ETTİĞİNİZ HADİSLERİ HANGİ KAYNAKLARDAN ALDIĞINIZ HAKKINDA DA EN KÜÇÜK BİR BİLGİ KIRINTISINA DAHİ SAHİP DEĞİLİZ. BÖYLE OLUNCA HANGİ HADİSLERİ NASIL SÜZGEÇTEN GEÇİRDİĞİNİZ BİLGİSİNE SAHİP OLMADIĞIMIZDAN, SİZİN TASVİP ETTİĞİNİZ HADİSLER HAKKINDAKİ KANAATİMİZDE YETERLİ BİLGİYE SAHİP OLAMAMAKTAYIZ. BU DURUMDA MERAMINIZI ANLATACAĞIM DİYE ÇIRPINIP DURMAKTASINIZ. AMA BU ÇIRPINIŞLARINIZ DALGALARLA BOĞUŞUP, YERİNİZDE SAYMANIZA BİR MİLİGRAM İLERLEYEMEMENİZE NEDEN OLMAKTADIR. LÜTFEN TASVİP ETTİĞİNİZ HADİSLER HAKKINDA DAHA AYRINTILI BİR İZAHAT VERİN.
Arkadaşımız, benim rivayet hadislere karşı rijit yani çok sert, katı davrandığımı söylüyor. Ben ona sert ve katı tabiri yerine, ÇOK FAZLA TİTİZ DAVRANDIĞIMI SÖYLERSEM, daha doğru bir açıklama yapmış olurum. Peki, neden böyle davranıyorum? Elbette Yüce Rabbimiz, benim sorumlu olduğum Kur’an'da böyle davranın dediği için. Allah söylemediği halde, bunlarda Allah katındandır diyenleri, nasıl bir son bekliyor bunu biliyorum, titizliğim bu uyarılar adınadır. Bu konuda birçok örnek var Kur'an'da ama birkaç tanesini hatırlatmak isterim.
"VAY O KİMSELERE Kİ, ELLERİYLE KİTAB’I YAZARLAR, SONRA DA ONU AZ BİR KARŞILIĞA DEĞİŞMEK İÇİN, “BU, ALLAH’IN KATINDANDIR” DERLER. VAY ELLERİNİN YAZDIKLARINDAN ÖTÜRÜ ONLARIN HÂLİNE! VAY KAZANDIKLARINDAN DOLAYI ONLARIN HÂLİNE!"(Bakara 79)
"HAKKINDA BİLGİN OLMAYAN ŞEYİN ARDINA DÜŞME! ÇÜNKÜ KULAK, GÖZ VE GÖNLÜN HEPSİ BUNDAN SORUMLU TUTULACAKTIR." (İsra 36)
"HAKKI BATILLA KARIŞTIRIP DA, BİLE BİLE HAKKI GİZLEMEYİN." (Bakara 42)
"SEN, SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL! ŞÜPHESİZ SEN DOSDOĞRU YOLDASIN. ŞÜPHESİZ Kİ O (KUR’AN), SENİN VE KAVMİN İÇİN GERÇEĞİ HATIRLATAN ÖĞÜTTÜR. İLERDE ONDAN SORGULANACAKSINIZ." (Zuhruf 43-44)
Bakar mısınız, Rabbimiz nasıl uyarıyor bizleri. Kur’an'ın dışından beşeri sözlere, rivayet hadislere bunlarda Allah katındandır diyenlere inananlara, Rabbimiz ne diyor? VAY ONLARIN HALİNE. İşte ben bu acınacak insanların durumuna düşmemek için, elimden geldikçe titiz davranıyorum ve sorumlu olduğumuz kitabın peşi sıra gidiyorum. Kur'an'ın onayını alan her sözü de kabul ediyor ve bunları Allah'ın Resulü söylemiş olabilir diyorum. İnsanların elleriyle yazıp, bunlar Resulün dinde emri yada İslam'ın emri diyenlere, sakın uymayın diyorsa Allah, benim titizliğim ve her söylenene inanmadığımın nedeni bundandır. Rabbimiz emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin, yalnız Kur'an'ın ipine sarılın diyorsa, benim itirazım bu ayetlere uymayanlaradır. Allah hakkı batılla, rivayetlerle karıştırmamızı yasakladıysa, benim her rivayete inanmadığımın nedeni bu ikazları hayatımı geçirdiğimdendir. Rabbimiz sorumlu olduğun kitap Kur'an'dır diye hüküm verdiyse, BENİM TİTİZLİĞİM SORUMLU OLDUĞUM KUR'AN'IN SINIRLARINI AŞMAMAK İÇİN, GÖSTERDİĞİM ÇABAMDANDIR. Allah çok açık sizlere indirdiğim kitaptan başkasına uymayın emrini, bakın ne kadar net ve sert bir şekilde vermiş bizlere.
"RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN; O'NUN BERİSİNDEN BİR TAKIM DOSTLARIN/VELİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN! SİZ NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ."(Araf 3)
Allah bizlerin uyacağımız kitabın, yalnız Kur’an olduğunu söylüyor. Kur’an ile birlikte sakın dostlar veliler edinerek, din ve iman adına farklı sözlerin/hadislerin peşi sıra gitmeyin diyor. Sanırım Allah'ın bu sözlerini görmezden gelen kullarına da, siz ne kadar az öğüt alıyorsunuz diyerek kızgınlığını belirtiyor. Ben Allah'ın bu uyarılarını tebliğ almış bir Müslüman olarak, bana Kur’an dışından iletilen her bilgiyi, titizlikle Kur’an'a danışıyor ve öyle kabul ediyorum. ONUN ONAYINDAN GEÇEN HER BİLGİ, BAŞIMIN TACIDIR. KUR'AN'IN BAHSETMEDİĞİ ONAYLAMADIĞI TÜM BİLGİLER İSE KUR'AN'IN SINIRLARINI AŞMAK OLACAĞI İÇİN ŞİRKTİR.
Bu gerçekleri anlatmak içinde, çırpınıp duruyorum çok doğru. Beni anlamak istemeyene, ben kendimi anlatmak zorunda değilim, çünkü ben imtihanımı bizzat kendim Kur'an'dan yaşıyorum, din kardeşlerime de imtihan olduğum kitabı hatırlatıyorum o kadar. Ama hurafe, rivayet ve sanı o kadar güçlü ki toplumda, benim çırpınışlarımı örtüyor, saklıyor duyulmaz hale getiriyor. Bu çırpınışlarımı duymak bile istemeyenler, sitelerinden yazılarımı siliyor, beni uzaklaştırıyorlar. Onları Rabbime havale ediyorum. Hak olan asla batıldan korkmaz. Ancak batıl haktan, yani gerçeklerden korkar ve yanından uzaklaştırır. Arkadaşımız benim tasvip ettiğim hadislerden, daha detaylı bilgi istemiş. CEVABIM ANCAK, KUR’AN'A UYAN, ONUN ONAYINI ALAN HER HADİS/SÖZ BENİM İÇİN BİLGİ VE PRATİK KAYNAĞIDIR DİYE CEVAP VEREBİLİRİM. Rivayet hadisler dine hüküm koyamaz, ancak yaşantımızda çağımıza uygun örneklik teşkil eder. Tüm rivayet hadislere dikkatle yaklaşmalı ve Allah'ın Resulünün sözü/hadisi olup olmadığını mutlaka Kur’an ile kontrol etmeliyiz. Resulün şu rivayet sözlerini lütfen unutmayalım.
"BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. KİM, BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMIŞSA, ONU İMHA ETSİN."
Muslim-Zuhd/72(3004) /4137 Ebu Davud-İlm/3(3647) /4136 Musned-c.3/12,21,39 Darimi-Mukaddime/42
Beni hadis düşmanı ilan edenlere, söyleyecek sözüm olamaz. Çünkü aklı başında hiç kimse doğru bilgiyi göz ardı etmez. BEN SÖYLEDİKLERİMDEN SORUMLUYUM, KARŞIMDAKİNİN ANLADIKLARINDAN DEĞİL. Benim top yekûn hadisleri inkâr etmediğimi söylediğimi, ama bunun inandırıcı olmadığını söylemiş din kardeşimiz. Fakat bana yönelttiği tenkidi kabul etmem mümkün değil. Tekrar hatırlatıyorum, bakın bu konuda arkadaşımız bana ne demiş. "ÇÜNKÜ TASVİP ETTİĞİNİZ TEK BİR TANE BİLE HADİS ÖRNEĞİNİ HİÇ BİR YAZINIZDA GÖREMİYORUZ."
Bu kardeşimiz sanırım benim birkaç yazımı okumuş. Çünkü ben özellikle Resulün söylemiş olması mümkün olabilecek hadislerinden örnekler verdiğim gibi, doğru olması Resulün söylemesi mümkün olmayan birçok hadislerini de, yazılarımda özellikle örneklerini veririm. Çünkü yanlış bilgi bile, bizlere dersler verir. Hiçbir bilgi toptan reddedilemez. Ama bu bilgiyi elimizde bir ölçme kaynağı varsa, o kaynağın onayı mutlaka alınmalı kontrol edilmelidir. Din ve iman adına ölçümüz Kur’an olduğuna göre, akıllı bir insanın yapacağı çok açıktır. Yine beni hadisler konusunda ikaz eden kardeşimiz, aslında üzerinde çok düşünmemiz gereken bir noktaya parmak basmış ve bakın ne demiş tekrar hatırlayalım. "TASVİP ETTİĞİNİZ HADİSLERİ HANGİ KAYNAKLARDAN ALDIĞINIZ HAKKINDA DA, EN KÜÇÜK BİR BİLGİ KIRINTISINA DAHİ SAHİP DEĞİLİZ."
Değerli din kardeşlerim, işte İslam'ı bölen, parçalayan hatta birbirine düşman eden yol ve yöntem. RİVAYET HADİSLERİ KİMDEN ALDIN KONUSUDUR. Senin kaynağın benim kaynağımdan daha emin, daha garanti. Acaba hangi mezhebin topladıkları hadisler, gerçekten Allah'ın Resulünün hadisleri/sözleridir? Günümüze kadar nakledilen rivayet hadisler, acaba ismini verdiğimiz kişilerden hiçbir değişiklik yapılmadan günümüze ulaşıp onlara ait olduğuna, kim ya da kimler garanti verebilir? Bunun garantisini verebilecek var mı aramızda? Eğer bu garantiyi verebilecek bir güç makam yoksa, lütfen elde Kur’an, onun onayını mutlaka almalıyız. Tabi yalnız Kur’an ile iman yaşanmaz, Kur’an yeterli değildir diyenlere, sözüm meclisten dışarı.
ALLAH'IN RESULÜNE AİT OLDUĞU İDDİA EDİLEN RİVAYET HADİSLERİ, KUR'AN DEĞERİNDE GÖRÜP, KUR'AN'IN AÇIKLAYICISI OLDUĞUNU SÖYLEYENLERİN ASIL AMACI, YAŞADIKLARI BEŞERİ MEZHEP İNANÇLARINI, ALLAH'IN AYETLERİNE ONAYLATMA ÇABALARINDAN KAYNAKLANIYOR. ALLAH KUR'AN'I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR DEDİKTEN SONRA, HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE, NİCE ÖRNEKLERLE BİZ AÇIKLADIK DİYOR. LÜTFEN BU TUZAĞA DÜŞMEYELİM.
Genelde yazılarımda alıntı yaptığım hadisler, Kütübü sitte dendir onu da belirtmek isterim. Ama her kaynaktan alır, doğruluğunu Kur’an ile kontrol ederim. KONTROLSÜZ BİLGİ, ASLA FAYDA VERMEZ, TAM TERSİNE BÜYÜK ZARARLAR VERİR. Onun için Allah, Kur’an'ın sınırlarını aşmayın diye uyarıyor bizleri. Sarraf, altın bozdurmaya gelen müşterisinin elindeki altını, nasıl zarar etmemek, aldanmamak için, gerçek altın mı diye elindeki imkânlarla kontrol ediyorsa, lütfen aynı yolu ve yöntemi, titizliği ziyana uğramamak ve kaybedenlerden olmamak istiyorsak, bizlerde bu yolu izlemeli, her bilgiyi Kur’an'ın süzgecinden geçirmeliyiz. Çünkü Rabbimiz sizleri Kur’an'dan sorumlu tutuyorum diye, apaçık hüküm veriyor. Bu hükmü veren Yaradan, daha sonra Kur’an'ın hükmü olmayan bir bilgiden de, sorumlu tutar mı bizleri?
Hadislere dikkat ediniz lütfen, hepsi bir rivayete göre diye başlar ve ikinci üçüncü şahısların nakilleridir. Allah'ın Resulü kendi sözlerini, asla sağlığında yazdırmamıştır. Eğer bizlerin Kur'an'ı anlamamızda mutlaka gerekli bilgiler olsaydı, sizce vefatından yüzlerce yıl sonra mı kayda alınırdı, yoksa hemen bizzat kendisi yazdırmaz mıydı? Ne dersiniz? Düşündürücü değil mi? Bu konuda da aynı arkadaşımızın bana, bir ikazı ve uyarısı var.
"MÜSLÜMANLAR İNANCINI KURAN İLE SORGULAYACAK DA, TÜRKÇEYE DOĞRU DÜRÜST TERCÜMESİNİ YAPAMADIKLARI MEALLERDEN HAREKETLE Mİ KURAN'I ANLAYABİLECEK? DİYANETİN BİLE MEALİNDE BİR YIĞIN HATALI TERCÜME VAR. "
Arkadaşımızın bu sözlerine, kısmen katılmamak mümkün değil. Gerçekten Diyanet bile başkan değiştirdikçe, yeni Kur’an meali yazıyor, diğerinden farklı yerleri var. Fakat şükürler olsun ki birçok yazar ve ilahiyatçının tercüme ettiği doğru mealler var elimizde. Eğer bu meallerin birisine kapılmadan, hepsinden araştırma yaparak, Kur’an'ı bir bütün olarak anlamaya çalışırsak, tüm gerçekleri görebiliriz. Çünkü Allah siz anlayasınız diye, her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle Kur’an'da verdik diyor. Yani Kur’an'ı yine Kur’an ayetleri ile açıkladığını söylüyor bizlere. İsteyen istediğini yazsın, Allah'ın kitabı öyle bir nur ki yaptıkları yanlışlar, yanlış tercümeler hemen ortaya çıkıyor yeter ki zaman ayıralım araştıralım ve özgürce etki altında kalmadan ayetler üzerinde düşünelim. İlginçtir bu arkadaşımız, anlamını bilmeden okuduğu Kur'an'dan, nasıl faydalanıyor ayetler üzerinde düşünüyor diye insan sormadan geçemiyor. Kendisinin anlamasına gerek yok, çünkü Kur'an'ı herkes anlayamaz diye inanıyorsa, onun çok güvendiği, Kur'an'ı en doğru anlayan, edindiği veliler yada hocalar, şeyhler, efendiler olsa gerek.
DAHA DA İLGİNCİ, AYETLERİ AÇIKLADIĞINI, ANLAŞILIR HALE GETİRDİĞİNİ SÖYLEDİKLERİ HADİSLERİNDE ORJİNALİ ARAPÇA. ONLARI TÜRKÇEYE TERCÜME EDERKEN, HİÇ BİR SORUN ÇIKMIYOR, AMA ALLAH'IN AYETLERİNİ TÜRKÇEYE ÇEVİRİRKEN, HEP HATALAR YAPILIYOR. SİZCE NEDEN? ÇÜNKÜ DİNDE MEZHEPLERE CEMAAT VE TARİKATLARA BÖLÜNEN MÜSLÜMANLAR, KENDİLERİNCE DOĞRU KABUL ETTİKLERİ HADİSLERİ SEÇİYORLAR VE ONLARIN IŞIĞINDA KENDİ İNANÇLARINA ELLERİYLE AYETLERİ TAHRİF EDEREK, KANIT YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR. BÖYLE OLUNCADA ELBETTE, FARKLI TERCÜMELER ORTAYA ÇIKIYOR. Ben her türlü kaynaktan hadis alır ve üzerinde düşünürüm. Bu rivayet hadisi, acaba Allah'ın Resulü söylemiş olabilir mi diye. Neden biliyor musunuz? Çünkü ümmetini bu konuda öyle bir uyarmıştır ki Allah'ın Resulü, emin olmadığın sözleri Resule nispet ette görelim. Bakın nasıl uyarmış.
5176 - HZ. ALİ RADIYALLAHU ANH ANLATIYOR: "RESÜLULLAH ALEYHİSSALATU VESSELÂM BUYURDULAR Kİ: "BENİM HAKKIMDA YALAN SÖYLEMEYİN. ZİRA BENİM ÜZERİME YALAN UYDURAN CEHENNEME GİRER."
Buhâri, İlm 38; Müslim, Mukaddime 1, (1); Tirmizi, İlm 8, (2662).
5177 - İBNU'Z-ZÜBEYR RADIYALLAHU ANHÜMA ANLATIYOR: "BABAMA DEDİM Kİ: "BEN NİYE SENİN RESÜLULLAH'TAN HADİS RİVAYETİNİ İŞİTMİYORUM. HALBUKİ FALAN VE FALANDAN ÇOKÇA İŞİTİYORUM?" BANA ŞU CEVABI VERDİ: "EVET BEN, MÜSLÜMAN OLDUĞUM GÜNDEN BERİ ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'I HİÇ TERKETMEDİM. HEP BERABER OLDUK. ANCAK O'NUN ŞÖYLE SÖYLEDİĞİNİ DE İŞİTTİM: "KİM BİLE BİLE BANA YALAN NİSBET EDERSE ATEŞTEKİ YERİNİ HAZIRLASIN."
Buhâri, İlm 38; Ebü Dâvud, İlm 4, (3651).
Ben Allah'ın Resulünün bu sözleri söylediğine gönülden inanıyorum, çünkü bu uyarıların Kur’an'ın bire bir uygulaması olduğunu Kur’an'dan apaçık görüyorum ve titizliğim bundandır. Bu hadisleri nasıl olurda kabul etmem, görmezden gelirim. HADİS NAKLİNDE, SÖZLERİN ANLAMLARININ DEĞİŞME İHTİMALİ ÇOK BÜYÜKTÜR, TİTİZLİĞİM BUNADIR. Ayrıca nakledilen konunun, nakledenin kendi düşünceleri ile şekillendirilmesi, hatta farklı anlamlar vermesi de kaçınılmazdır. Lütfen bu gerçeği de unutmayalım. Hadis yazımını ve naklini Allah'ın Resulü, önce serbest bırakmış ama yapılan yanlışları gördüğünden, kesinlikle yasaklamıştır. Bir kısım kardeşlerimizin, daha sonra serbest bırakmıştır düşüncelerinin yanlış olduğunu, dört halife devrinde hadis yazımı ve nakliyle nasıl mücadele edildiğini araştırmalarını öneririm. Size bu konuda bir örnek vermek isterim.
"HZ. EBU BEKİR, RESULÜN VEFATINDAN SONRA MÜSLÜMANLARI TOPLAYARAK ŞÖYLE DEMİŞTİ: “SİZLER, RESULDEN HADİS RİVAYET EDİYORSUNUZ VE BU HADİSLERDE İHTİLAFA DÜŞÜYORSUNUZ. SİZDEN SONRAKİLER İSE DAHA FAZLA İHTİLAF EDECEKTİR. ALLAH'IN RESULÜNDEN HİÇBİR ŞEY TAHDİS ETMEYİN. SİZE BİR SORU SORAN OLURSA, “BİLGİMİZLE SİZİN ARANIZDA ALLAH’IN KİTABI VAR” DEYİN VE ONUN HELAL KILDIĞINI HELAL, HARAM KILDIĞINI HARAM KILIN”
[Zehebi, “Teskiretu’l Huffaz, I, 2-3]
Bizden önceki Ehli kitabın yoldan sapmaları, ne yazık ki Allah'ın kitabını rehber almak yerine, atalarından gelen rivayetlerin ardına düşmeleriydi. Allah'ın Resulü ve en yakın ashabı da bunu bildiği için toplumu uyarmıştır. Bugün aynı yanlış devam ediyor. Hatta öyle güçlü devam ediyor ki, rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an anlaşılmaz kapalı kalırdı diyerek, adeta Kur’an'ın üzerine çıkartılıyor bu bilgiler. Allah bizleri affetsin. Bu acı gerçeği gören her Müslüman, rivayet hadislere karşı çok dikkatli olmalıdır. BENDE BUNU YAPIYORUM, ALLAH ŞAHİTTİR. Yine Kütüb ü sitte den, çok dikkat çekici ve bir o kadar düşündürücü bir rivayet hadis nakletmek istiyorum. Çünkü bu hadis adeta yazımızın bir özeti.
5179 -MÜCÂHİD MERHUM ANLATIYOR: "BÜŞEYR EL-AŞEVİ, HZ. İBNU ABBÂS RADIYALLAHU ANHÜMÂ'YA GELİP:
"RESÜLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM BUYURDULAR Kİ..." DİYEREK BİRŞEYLER ANLATMAYA KALKTI. ANCAK İBNU ABBÂS ONU KONUŞMAYA BIRAKMADI VE KENDİSİNE İLTİFAT ETMEDİ. BÜŞEYR:
"SÖZLERİMİ NİYE DİNLEMİYORSUNUZ? BEN SİZE RESÜLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM'DAN ANLATIYORUM, HİÇ TINMIYORSUNUZ, NİÇİN?" DİYE SORDU. İBNU ABBÂS ONA ŞU CEVABI VERDİ:
"BİZ VAKTİYLE, BİR KİMSENİN "RESÛLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM BUYURDULAR Kİ" DEDİĞİNİ İŞİTİNCE, GÖZLERİMİZİ ONA ÇEVİRİP KULAKLARIMIZI DA DİNLEMEK ÜZERE UZATIYORDUK. NE ZAMAN Kİ, İNSANLAR HADİS RİVAYETİNDE LAUBALİLEŞTİLER, BİZ DE ONLARDAN ANCAK BİLDİKLERİMİZİ ALMAYA BAŞLADIK."
Müslim, Mukaddime 7, (7).
Değerli din kardeşlerim, işte bizler bugün hadis naklinde o kadar laubali leştik ki, adeta söylenenler, Allah'ın Resulüne iftira niteliğini taşıyor. BEN BU YALANIN, İFTİRANIN İÇİNDE OLMAMAK İÇİN, ELİMDEN GELENİ YAPIYOR VE TİTİZ DAVRANMAYA ÇALIŞIYORUM. Bu söylenenleri unutmayalım, Resulün vefatından çok sonra söylenen sözler değil. Birde aradan yüzlerce yıl geçtiğini düşünün, ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Karar ve yorum sizlerin. Ömür geldi ve geçiyor. Emanetimizi teslim ettiğimizde, hesabın görüleceği O çetin gün, pişman olmak istemiyorsak, gelin dersimize SORUMLU OLDUĞUMUZ Kur’an'dan bizzat kendimiz çalışalım. Daha sonrada soralım, soruşturalım. Sen Kur’an'ı anlayamazsın diyenlerin sözlerine aldanmadan, İmanımızın sınırlarını Kur’an'dan öğrenelim. KUR’AN'IN SINIRLARININ DIŞINDAN BİLGİ VERENLERE, İTİBAR ETMEYELİM. Kur’an'ın sınırlarını aşan, şeytanın oyuncağı olur, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Rabbimiz Enbiya suresi 10. ayetinde yemin ederek, sizlere öyle bir kitap gönderdim ki, bütün şan ve şerefiniz, tüm gerçekler ondadır diyorsa, gelin beşerin ipine değil, Kur’an' ın ipine sarılalım ve ona güvenelim.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Sevgili hocam; titizliğinizi anlıyorum fakat, Kur'an'a uyan hadisler diye bir kapı araladığınızda sonu gelmez itirazlarında kapısını aralamış oluyorsunuz. Kur'an'a uygunsa demek oluyorki, onu Kur'an söylemiş zaten, rivayete gerek var mı?
YanıtlaSilBizim esas üzerinde durmamız gereken, Kur'anIn doğru meali veya tercümesi olduğuna inanıyorum. Bu konuda etkili, yetkili kim varsa bir kurul oluşturmalı, hatta toplumsal mutabakla bir Kur'an meali oluşturulmalı, hatta milletler arası bile olamlı bu mutabakat. Yüzlerce, hatta binlerce meal ve tefsir, herbiri ayrı telden çalıyor, bu bir kaos. Halbuki Allah2ın kitabı tek, emali de tek olmalı değil mi? Diye düşünüyorum hocam, bilmem yanılıyor muyum?