Ana içeriğe atla

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.




Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor.

“RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.”

“RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE, HACER’ÜL ESVED ALLAH’IN SAĞ ELİDİR. HACILAR TAVAFINDA SELAMLAŞMASINI ONUNLA YAPAR, ELLERİNİ KALDIRARAK ONA SELAM VERİRLER. TİRMİZİ NİN SÜNEN’ İNDE KAYDEDİLEN BİR HADİSE GÖRE, TAŞIN CENNETTEN İNDİĞİ, İLK ZAMANLAR BEMBEYAZ OLDUĞU, ANCAK GÜNAHKÂRLARIN GÜNAHLARIYLA KARARDIĞI İFADE EDİLİR.”

“HACER’ÜL-ESVED, MELEKLER TARAFINDAN, PEYGAMBERLER TARAFINDAN VE EFENDİMİZ MUHAMMED ALEYHİSSELAM TARAFINDAN ÖPÜLMÜŞTÜR. HACER’ÜL-ESVED’İ ÖPMEK, CENAB-I HAKK’IN SALTANAT-I İLAHİYESİNE KURBİYETE (YAKINLIĞA) BİR İŞARET OLMASI İTİBARİYLE HÜRMET, TESLİM VE İKRAR MANASINI İFADE EDER. İŞTE BUNUN İÇİNDİR Kİ, HZ. ÖMER EFENDİMİZ “VALLAHİ SENİ ÖPÜYORUM. SENİN TAŞ OLDUĞUNU, ZARAR VE FAYDA VEREMEYECEĞİNİ DE BİLİYORUM. EĞER RESULULLAH’IN SENİ ÖPTÜĞÜNÜ GÖRMESEYDİM, SENİ ÖPMEZDİM.” DEMİŞTİR.”

“RİVAYETE GÖRE HACER’ÜL ESVED KIYAMET GÜNÜNDE KÂBE’Yİ TAVAF EDENLERE ŞAHİT OLACAĞINDAN BUNU AŞK İLE YAPMAK GEREKİR. ELLERİNİ KALDIRIP ONA SELAM VERENLERİN PARMAK İZLERİNİN KAYIT ALTINA ALINACAĞI VE MAHŞER GÜNÜ BU YOLLA KAYIT ALTINA ALINAN BU KİŞİYE HACER’ÜL ESVED İN ŞAHİT VE ŞEFAATÇİ OLACAĞINA İNANILMAKTADIR.”

“KÂBE-İ MUAZZAMANIN DOĞU KÖŞESİNDE BİR BUÇUK METRE KADAR YÜKSEKLİKTE BULUNAN VE CENNET YAKUTLARINDAN OLAN PARLAK, SİYAH TAŞ.  İBRAHİM ALEYHİSSELAM İLE OĞLU İSMAİL ALEYHİSSELÂMIN BİRLİKTE KÂBE’Yİ İNŞA ETTİKLERİ SIRADA, MELEKLER TAŞ GETİREREK İSMAİL ALEYHİSSELÂMA YARDIM ETTİLER. SIRA HACER’ÜL-ESVED E GELİNCE, İBRAHİM ALEYHİSSELÂM; “EY İSMAİL! İYİ BİR TAŞ GETİR Kİ, HACILARA İŞARET OLSUN” BUYURDU. İSMAİL ALEYHİSSELÂM BİR TAŞ GETİRDİ. İBRAHİM ALEYHİSSELÂM; “BUNDAN DAHA İYİ BİR TAŞ GETİR” BUYURUNCA; EBÛ KUBEYS DAĞINDAN; “CEBRAİL ALEYHİSSELÂM, TUFANDA BANA BİR TAŞ EMANET ETTİ. GEL ONU AL!” DİYE BİR SES İŞİTTİ. BUNUN ÜZERİNE HACER’ÜL-ESVED TAŞI EBÛ KUBEYS DAĞINDAN ALINIP, KÂBE’DEKİ YERİNE YERLEŞTİRİLDİ.”

Kur’an’ın tek kelime bahsetmediği, batıl ve hurafenin zirve yaptığı bu rivayetlere inanan, aslında gerçek Müslüman olamamış demektir hatırlatırım. Allah nasip etti ve o mekana gittim, asla bu hatayı ben yapmadım. Yukarıda birbirinden farklı örneklerini verdiğim, rivayetleri okudunuz. Bu bilgileri gelin Kur’an’a danışalım. Allah’ın bizlere, rehber olsun diye gönderdiği Kur’an ile karşılaştıralım. Lütfen unutmayalım, tüm söylenenler ve inanılan bilgiler RİVAYETTİR, ASLA ALLAH’IN EMRİ DEĞİLDİR. Rivayetler ve sanı bilgiler, imanımızı ne kadar çok etkiliyor, düşündürücü değil mi? Kur’an gerçeklerinin farkında olan,  bunların hiç birisine inanmaz. Acaba tüm bu söylenenleri, Allah’ın Resulü kabul etmiş ve bu taşın kutsallığına inanmış olabilir mi?

İlk önce sizlere, Kur’an’dan bir örnek vermek istiyorum. Rabbimiz ne diyordu. SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM. KUR’AN’IN İPİNE SARILIN. Bu ve benzeri ayetleri tebliğ eden Allah’ın Resulü, yukarıda yazdığım rivayetleri ümmetine söylemiş o taşı kutsallaştırmış, öpmüş olabilir mi? Allah’ın Resulü böyle batıl inançlarından dolayı, Kitap Ehline tabi olmamıştır, lütfen aklımızı başımıza toplayalım. Resule iftira atanların, safında buluruz kendimizi. Eğer bu ve buna benzer yüzlerce ayete iman ediyorsak, yazacaklarımı lütfen dikkatle düşününüz. Cahiliye döneminde Ehli kitabın yaptığı çok büyük bir yanlış vardı hatırlayınız. O günkü toplumun kutsallaştırdığı, toplum tarafından çok sevilen üç kişinin heykelleri yapılıp, KABENİN İÇİNE KOYARAK, BUNLARDAN ŞEFAAT DİLİYORLARDI. Yani Allah ile aralarında aracı yapılıyordu. Bakın Allah bu konuda nasıl uyarıyor. Sanırım bu ayetten konumuzla ilgili, alacağımız çok ama çok büyük dersler var. 

Necm 19: Siz de gördünüz değil mi o LÂT VE UZZA’YI? 20. Ve üçüncü olarak da öteki (put) MENAT’I? 21. Size erkek O’na dişi öyle mi? 22. Öyle ise bu çok insafsızca bir taksim. 23. ONLAR HİÇBİR ŞEY DEĞİL, SIRF SİZİN VE BABALARINIZIN TAKTIĞINIZ (BOŞ) İSİMLERDİR. ALLAH ONLAR HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİ. Onlar yalnız zanna ve nefislerin sevdasına uyuyorlar. HÂLBUKİ ONLARA RABLERİ TARAFINDAN YOL GÖSTERİCİ GELMİŞTİR. 

Allah’ın ayette çok dikkatle, altını çizdiği uyarılara bakar mısınız lütfen. Sizin değer verdiğiniz, hatta şefaatçi edindiğiniz bu kişiler, sizlerin, atalarınızın nefislerinin uydurmalarıdır diyor. Devamında ise yazımızın asıl konusuna delil olacak bir bilgiyi de veriyor bizlere Rabbimiz ve bakın ne diyor. “ALLAH ONLAR HAKKINDA, HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİ.” Bakar mısınız lütfen, Rabbimiz ne güzel açık örnekler veriyor bizlere, ama bizler gözlerimizi Kur’an’a kapayıp batıla, rivayetlere açtığımız için yanılmaya ve yoldan sapmaya devam ediyoruz. Ayetin sonunda bakın Allah bizleri nereye yönlendiriyor. Hâlbuki onlara, Allah tarafından yol gösterici kitaplar gönderilmiştir diyor. Tabi Kur’an’a bakan, ona danışan varsa ancak, yapılan yanlışları fark edebilir. O günkü toplumlarda, bizim yaptığımız yanlışı yapmışlar, Allah’ın gönderdiği kitaplara hiç bakmamışlardı. Buradan alacağımız kıssadan hisseye gelince. Allah’ın Kur’an’da açıklamadığı, bilgisini vermediği hiçbir şeyi Resulü asla din adına kabul etmemiş ve hayatına geçirmemiş, ümmetine de tebliğ etmemiştir. Bizlerde Allah’ın Resulünü örnek aldığımıza göre, izleyeceğimiz yol çok açıktır. Allah’ın Kur’an’da açıklamadığı, izah etmediği, hüküm vermediği hiçbir şey, bizleri din adına asla bağlamaz. Bu uyarıya uymazsak, Allah’ın yolundan sapmış oluruz. 

Sonuç olarak şunu açıkça söyleyebiliriz. Hacer’ül Esved taşına nispet edilen bilgilerin, hiç birisi doğru değildir, Resule iftiradır. Tüm bu söylenenleri kabul eden, Allah’ın uyarı ayetlerini inkâr etmiş sayılır, hatırlatırım. Çünkü din adına bizlerin kanıtı yalnız Kur’an’dır. Bunu ben söylemiyorum, Kur’an söylüyor. Bir taşın, bizlerin el ve parmak izlerini kayıt altına alarak, mahşerde şefaat edeceğini, bu kişinin Hac görevini yaptığına şahit olacağını söylemek, cahiliye dönemi inançlarındandır ki, Allah bunu yaptıkları için, o günkü toplumu uyarmış hatta cezalandırmıştır. Yaptığımız her şeyi kayıt altına alan, yanı başımızda Meleklerin olduğunu unuttuk mu? 

Allah’ın Resulü bu taşı kutsal kabul etmesi, onu öperek kutsallaştırması mümkün değildir. Çünkü peygamberim ÜMMİYDİ. Söylendiği gibi ümmi olmak, okuryazar olmayan değil, Kur’an’a göre, Ehli kitaba tabi olmayan anlamındadır. Allah’ın Resulü Ehli kitabın, batıla saparak yoldan çıkmış halini gördüğünden onlara tabi olmamış ve yapılan yanlışların, inançların hiç birisini de, daha sonra kabul etmemiştir. Çünkü Allah bu konuda Resulünü uyarmıştır. 

Ne yazık ki bugün biz Müslümanlar, öyle yanlış bilgi ve rivayetlerle İslam’ı yaşıyoruz ki nelerin doğru, nelerin yanlış olduğunu Kur’an ile hiç sorgulamıyoruz. ÇÜNKÜ HER ŞEY KUR’AN DA OLMAZ, FİKRİNE İNANDIRILMIŞIZ. ​ Mescid-i Haram ziyaretimde de şahit olduğum, Hacer’ül Esved taşını selamlama konusu, ne yazık ki tüm ziyaretçiler tarafından çok özenle yapılmakta, hatta bu taşa el sürmek ve öpmek için, inanılmaz gayretler sarf edilmektedir.  Bu durumda, bizlerin cahiliye döneminden ne farkımız var. O GÜNKÜ TOPLUMUN YAPTIĞI YANLIŞ, KABEDEKİ HEYKELLERDEN/PUTLARDAN ŞEFAAT-YARDIM BEKLİYORLARDI. BUGÜNDE AYNI YANLIŞI BİZLER YAPARAK, ALLAH’IN TEK KELİME BİLE BAHSETMEDİĞİ BİR TAŞTAN, MEDET UMUYORUZ. Lütfen birlikte şöyle düşünelim bir an. Kur’an’ın diğer ayetlerinde verdiği kıssadan hisselerden örnek alarak, Allah mahşer günü bizleri hesaba çekeceği O çetin gün, şöyle bir soru sorsa Allah Resulüne şahit olarak çağırdığında, sizce Allah’ın Resulü nasıl bir cevap verirdi. 

“EY RESULÜM, SEN Mİ SÖYLEDİN ÜMMETİNE, HAC YAPMAYA GELDİĞİNİZDE, HACER’ÜL ESVED TAŞI KUTSALDIR, CENNETTEN GELMİŞTİR, ONU SAYGI İLE SELAMLAYIN, SİZLERİ KAYIT ALTINA ALARAK, MAHŞER GÜNÜ SİZLERE ŞAHİT VE ŞEFAATÇİ OLACAK DİYE. ONU ÜMMETİNE ÖRNEK OLSUN DİYE ÖPTÜN MÜ?”

Sizce böyle bir soru karşısında, bizlere şahit olsun diye çağrılacak olan, örnek insan Hz. Muhammed nasıl bir cevap verebilir Allah’a? Lütfen bu sorunun cevabını önce herkes, kendi nefsine özellikle vermelidir. Ama benim içim rahat değil, Allah’ın Kur’an’da diğer örneklerinden yola çıkarak, Resulünün verebileceği cevabı tahmin etmek zor değil. Allah’ın izniyle, şöyle cevap vereceğinden eminim.

“HÂŞÂ! SENİ TENZİH EDERİM RABBİM; HAKKIM OLMAYAN ŞEYİ SÖYLEMEK BANA YAKIŞMAZ. HEM BEN SÖYLESEYDİM, SEN ONU ŞÜPHESİZ BİLİRDİN. BEN ONLARA, SADECE BANA BİLDİRDİĞİN KUR’AN’I İLETTİM, TEBLİĞ ETTİM. ONUN DIŞINDA BAŞKA HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEDİM.”

Din kardeşlerime, tekrar hatırlatmak isterim. Böyle kutsal bir taş olsaydı, Allah Hac görevini yapanlar için, bu konu hakkında, mutlaka bizlere bahseder ve gereken bilgiyi Kur’an’da verirdi. Hac konusunda bilgi veren Kur’an, öyle titiz davranıyor ve diyor ki, Safa ve Merve tepelerini ziyaret etmenizde, SİZLER İÇİN SAKINCA YOKTUR. Demek ki Allah’ın zikretmedi konuları, bunlarda Haccın gerekleridir demek, Allah huzurunda sakıncalı demektir. 

Hatırlayınız lütfen, Rabbimiz bizleri nasıl uyarıyordu. EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN ARDINA DÜŞME, SORUMLU TUTARIM. Ne dersiniz bu uyarılar bizleri hiç mi ilgilendirmiyor. Batıl, rivayet ve sanı çok daha mı önemli bizler için? Yorum ve karar sizlerin. 


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .