Ana içeriğe atla

Kur’an’da Emanetleri Ehline Vermekten, Ne Kast Edilmiştir.

                                                                             




Allah gerektiği her dönemde uyarıcı elçiler ve kitaplar göndermiş, toplumun huzurlu ve mutlu yaşaması için, gereken ikaz ve uyarıları yapmıştır. Ne yazık ki yaptığı uyarılar, çok fazla uzun sürmemiştir. Yaradan en son uyarısını da Kur’an ile yaparak, bir daha ne elçi nede uyarıcı kitap göndermeyeceğini, onun içinde Kur’an’ı koruması altına aldığını, açıkça bizlere bildirmiştir. Daha önceki Ehli kitabın yanlışlarına, biz Müslümanlarda düşerek, Allah’ın Resulünün vefatından çok uzun zaman geçmeden, ne yazık ki Kur’an yavaş yavaş, devre dışı bırakılmaya başlanmıştır. Allah’ın Nebisi hem elçi, hem de o günkü toplumu yöneten ve halkın arzu ve isteğiyle kabul edilen devletin başkanıydı. Onun ölümünden sonra ise, hepimizin bildiği dört halife devri yaşanmıştır. Sizlere sormak isterim, Kur’an inmeden önce, seçimle devleti yönetenler gelmediği halde, neden Resulün vefatından sonra, devleti yöneten dört halife seçimle gelmişti?

Aslında üzerinde durmamız ve düşünmemiz gereken bir konu. Allah elçisine görevi verdikten ve Elçi ümmetine İslam’ı tebliğ ettikten sonra, kendisine inananlar tarafından onların isteğiyle, ayrıca toplumu da yönetme görevi verilmişti. Vefatından sonrada özellikle,  seçimle devleti yönetenlerin getirilmesinin tek nedeni, Allah’ın bu konudaki ayeti yani uyarısı doğrultusunda hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır.  Bakın Kur’an ne diyor bizlere.

Nisa 58: ALLAH SİZE, EMANETLERİ MUTLAKA EHLİNE VERMENİZİ VE İNSANLAR ARASINDA HÜKMETTİĞİNİZ ZAMAN ADALETLE HÜKMETMENİZİ EMREDİYOR. DOĞRUSU ALLAH, BUNUNLA SİZE NE GÜZEL ÖĞÜT VERİYOR! ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH, HAKKIYLA İŞİTENDİR, HAKKIYLA GÖRENDİR. (Diyanet meali)

Bu ayetin ne anlama geldiğini izah etmeye çalışan bazı kişiler, emanetlerinizi ehil insanlara verin sözünden kasıtla, bir malınızı emanet ederken, güvendiğiniz kişilere verin şeklinde anlatırlar. Bu izah şekli, ayette Allah’ın anlatmaya çalıştığı ve dikkatimizi özellikle çektiği, asıl amacı gizlediği, anlamını daralttığı çok açıktır. Dikkat ederseniz bu sözlerin devamında, asıl amaçlanan konuya dikkat çekiliyor ve diyor ki Rabbimiz, EMANETİ EHİL İNSANLARA, YANİ BU KONU DA BİLGİSİ, BECERİSİ OLAN VE TOPLUM TARAFINDAN SAYGI GÖREN, ADALETLİ ÖRNEK İNSANLARA VERİN Kİ, ONLARDA TOPLUMA HÜKMETTİKLERİNDE ADALETLE HÜKMETSİNLER. Demek ki emaneten kastedilen, geçici olarak bir süreliğine, devleti yönetecek kişilerden kast ediliyor. Öyle ölünceye kadar yönetimde kalmanın olmadığı, açıkça belirtiliyor. Ayetlere parçalı yaklaşmadığımız takdirde, bakın ne güzel ayet anlaşılıyor. Demokrasi, yani halkın kendi yöneticisini, kendi içinden seçmesi, Kur’an’ın indirilmesi ile çok açık emredilmiştir. Ama duyan ve hayatına geçiren Müslüman ülkeler çok az.

Demek ki Allah’ın uyarısında, bizleri yönetecekleri ehil yani yönetebilecek kapasitede, adaletle hükmedebilecek insanlardan seçin ki, topluma ADALETLE HÜKMEDEBİLSİN diyor. BİZLER YÖNETİCİLERİMİZİ SEÇERKEN, BU HASSASİYETİ GÖSTERMEDİĞİMİZDE, KARŞILAŞACAĞIMIZ ADALETSİZ DURUMLARDAN DA ŞİKÂYETÇİ OLMA HAKKIMIZIN, OLMADIĞINI HATIRLATMAK İSTERİM. Çünkü Allah sizler neye layıksanız, onu bulursunuz der ve bizleri uyarır. Ne yazık ki dört Halife devrinin sona ermesinden sonra, Allah’ın dinde sakın bölünmeyim emri göz ardı edilerek, yeni yönetici seçilememiş, İslam dini mezheplere bölünüp parçalanmış, birçok ayetler görmezden gelindiği gibi, Allah’ın bu uyarısı da dikkate alınmamış, görmezden gelinmiş ya da üstü örtülmüştü. Buradan da anlıyoruz ki Kur’an, dört halife devrinden sonra, ne yazık ki yavaş yavaş, hayatımızdan rehber olmaktan özellikle bazı kişiler tarafından çıkartılmıştır. Günümüzde İslam’ın doğuşunun merkezi konumundaki, Suudi Arabistan bile hala Krallıkla yönetilmektedir. Öyle olunca da topluma hükmedenlerin, adaletle hükmetmesi beklenemez. 

Özellikle geçmiş İslam toplumları bu ve buna benzer birçok Kur’an ayetinin, toplum tarafından fark edilmemesi ve halkın gönlünden, aklından silinebilmesi için, öyle tuzaklar kurmuşlardır ki, adeta Allah’a ve elçisine iftiralar zinciri oluşturmuşlardır. Allah’ın elçisinin söylemesi mümkün olmayan sözleri/hadisleri, onun ağzından söylemiş gibi yaparak topluma anlatmışlar, hatta kutsi hadis iftirası ile de, Kur’an’da asla bahsedilmeyen bazı konuları da, sanki Allah söylüyormuş şekline büründürmüşlerdir. Bunları söylemek ve inanmak, ALLAH’A VE ELÇİSİNE İFTİRADIR.  Toplumu din adına yönlendirmek ve kendi menfaatleri doğrultusunda yönetebilmek için, Allah’a ibadet ettiğimiz camileri bile kullanmaktan çekinmemişlerdir. İmamı Azam Ebu Hanife, yaşadığı dönemin padişahları, yöneticileri tarafından, bahsettiğim maksatlar için kullanılmak istenmiş, ama kendisi asla kabul etmediği için, hapislere atılmış bir ilim adamıydı. 

Toplumlar bu ve buna benzer yöntemlerle din adına aldatılmış, hatta Kur’an’ın tabiriyle, toplum ALLAH İLE ALDATILMIŞTIR. Allah bu konuda bizleri Kur’an’da Lokman 33, Fatır 5 ve Hadid 14. ayetlerinde tekrar ederek, dikkatli olmamızı, bizleri Allah ile aldatanların çıkacağı konusunda uyarmıştır. DİNİNİ GEREKTİĞİ GİBİ BİLMEYEN, ALDATILDIĞININ DA FARKINDA OLAMAZ. Toplum Kur’an’dan uzaklaşınca, dini Kur’an’dan yaşamayınca, ne yazık ki yaşanan gelenekleri, söylenen hurafeleri din zannetmesi de kaçınılmaz olacaktır. Birileri bu boşluğu doldurup, toplumu istedikleri istikamette yönlendirmişlerdir. NE YAZIK Kİ GÜNÜMÜZDE, BU ACI GERÇEK YAŞANMAKTADIR. Kur’an siyasetin ana malzemesi yapılmış ve toplumun gerçek sorumları inançları ile göz ardı edilmiştir. Yalan ve yanlışlarına Kur’an’ı siper edenler, bir gün mutlaka Allah’ın gazabına uğrayacaklardır. Onun içindir ki bizlere düşen, uyanık olmak ve bizleri inançlarımızla aldatmaya kalkanlara, gereken cevabı vermek olmalıdır.

İslam dini ferdi yaşanır ve bizzat imtihanını kişi kendisi yaşamak, araştırmak ve öğrenmek zorundadır. Onun için İslam dininde, ruhban sınıfı yoktur. Ama bizler ellerimizle öyle bir ruhban sınıfı yarattık ki, şimdide edindiğimiz veliler, şeyhler, efendiler olmadan, ne İslam’ı yaşayabiliriz, nede cennete gidebiliriz deme gafletinde bulunuyoruz. Böyle insanların tuzağına düşenler, farkına vardığında ALDATILMIŞIZ, BİZ BU KİŞİYİ ALLAH DOSTU SANIYORDUK DİYORLAR. Bu dünyada böyle bir bahanemiz geçici belki olabilir, ya bu aldatmacalarla Allah’ın huzuruna gittiysek ne olacak? ORADADA ALDATILMIŞIZ MI DİYECEĞİZ ALLAH’A? Böyle cevapların, bahanelerin asla kabul edilmeyeceğini, Allah şimdiden bizlere bildiriyor, hatırlatırım.

Değerli din kardeşlerim. Allah ile aldatılmak istemiyorsak, gelin emin olmadığımız bilgilerin ve kişilerin ardından değil, apaçık Allah’ın bizleri sorumlu tuttuğu Kur’an’ın çevresinde toplanalım. Kur’an’ı elimize alarak anlayarak ve üzerinde bir öğrenci misali düşünerek okuyalım, dersimize çalışalım. Yoksa parçalanmaktan, Allah ile aldatılmaktan acı ve kedere boğulmaktan, asla kurtulamayız. 

HUZURLU, SAĞLIKLI VE MUTLU BİR TÜRKİYE İÇİN, BİZLERİ YÖNETECEKLERİ HAYATI, YAŞAMI VE SÖYLEMLERİ İLE TUTARLI, ADALETLİ ÖRNEK OLAN İNSANLARDAN SEÇELİM VE YÖNETİM EMANETİNİ, BÖYLE KİŞİLERE VERELİM.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...