Ana içeriğe atla

Dinimizi, İslam’ı Kimden Ve Nereden Öğrenmeliyiz?


                                                     


Bu yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim konu, DİNİMİZİ YANİ İSLAM’I KİMDEN VE NEREDEN ÖĞRENMELİYİZ, sorusu üzerine olacaktır. Gerçekten de bu soruyu kendimize sorup, en doğru cevabını bulamadığımız sürece, Allah’ın yolunda olduğumuzdan ve Allah ile aldatılıp aldatılmadığımızdan, asla emin olamayız. Bu yazımı yazmaya neden olan bir makale okudum, daha sonrada bu konu üzerine düşüncelerimi yazma gereği duydum. Yazıda, dini anlattıklarını söyleyen birçok kişiler, televizyonlara çıkarak, aynı konularda bile bir birlerinden çok farklı şeyler anlatarak, toplumun kafasını karıştırdıklarını söylüyordu. Tabi bu sözlere katılmamak elde değil. Yazıda, din adına yazılmış birçok kitapların olduğu söylenerek, bu çokluk toplumun kafasını karıştırdığına dikkat çekerek, bakın doğruyu bulmak adına,  nasıl bir yol izlememiz gerektiği önerisinde bulunuyor. 

“Her şeyden önce biz ve sorumluluğunu taşıdıklarımız, temel dinî bilgileri öğrenmeliyiz. BUNLAR TEMEL İTİKAT VE İLMİHAL BİLGİLERİDİR. İslâmî konulara dair diğer her türlü bilgi, şuurlanma çabası, hatta tasavvufî yaşantı bu temel üzerine inşa edilebilir. 

Bu nedenle öncelikle İYİ BİR AKAİT VE İLMİHAL BİLGİSİNE SAHİP OLMAMIZ GEREKMEKTEDİR. AYRICA İSLÂM’I YAŞAMAYI, YAŞATMAYI GAYE EDİNMİŞ BİR REHBER VE ONUN CEMAATİYLE BİRLİKTE HAREKET ETMELİDİR. SONRA ALLAH TEALÂ’NIN BİZLER İÇİN GÖNDERMİŞ OLDUĞU SON KİTABINI TERCÜMESİYLE BİRLİKTE, BAŞTAN SONA OKUYABİLİRİZ. Bunu yapalım ki, kendimizi Rabbimizin kitabıyla doğrudan doğruya yüzleştirelim. BUNUN ARDINDAN DA KONULARINA GÖRE TERTİP EDİLMİŞ DERLEME BİR HADİS KİTABINI (MESELA İMAM NEVEVÎ RH.A.’İN RİYAZÜ’S-SALİHÎN, MERHUM ÖMER NASUHİ BİLMEN’İN 500 HADİS KİTABI GİBİ) OKUMAK GÜZEL OLUR. Bununla da Hz. Peygamber s.a.v.’in mübarek emir ve tavsiyelerini hayatımıza taşıma imkânı bulmuş oluruz.”

İşte bizlerin dine bakışımız ve dini anlamaya öğrenmeye çalışma yöntemimiz ne yazık ki böyle. Dikkat ederseniz İslam’ı doğru öğrenmemiz için önerdiği yolun başlangıcı yine beşeri kitaplar ve onların çizdiği yol üzerine. Bizlerin ilk önce öğrenmemiz gerekenin, temel dini bilgiler olduğunu söylüyor ve bakın bizleri nereye yönlendiriyor. İYİ BİR İLMİHAL VE AKAİT BİLGİSİNE SAHİP OLMAMIZ GEREKTİĞİ, İSLAM’I YAŞAMAYI VE YAŞATMAYI GAYE EDİNEN BİR REHBER VE ONUN CEMAATİYLE BİRLİKTE HAREKET ETMELİDİR DİYOR. Rehberden neyi kast ettiğini, çok iyi biliyorsunuz. Halbuki Allah Nahl suresi 98. ayetinde Kur’an’ı doğru anlayabilmemiz için, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların atalarının batıl inançlarından önce kurtulup, kendimizi bunlardan sıyırıp, yalnız Allah’a güvenip ona dayanarak Kur’an’ı okumaya başlamamız öğütleniyor, bizler ise hangi kaynaklardan dinimizi öğreniyoruz. Yani kafamızdaki tüm batıldan beşeri rivayetlerden ve onların düşüncelerinden önce kurtularak, Kur’an’ı anlayarak ve düşünerek okumamızı emrediyor. Ama bu kişiler, önce kafamızı batılla, rivayetlerle ve onların düşünceleri ile dolduracak, daha sonrada o batılın bilgileri, düşünceleri ile Kur’an’ı anlamamız gerektiğini söylüyorlar, BÖYLE YAPINCADA ORTAYA BİR AYET İÇİN BİLE, ONLARCA FARKLI ANLAM ORTAYA ÇIKIYOR. DEĞERLİ KARDEŞLERİM, DİN ALLAH’IN DİNİDİR UNUTMAYALIM. ONUN İÇİNDİR Kİ ALLAH’IN DİNİNİ DOĞRU ÖĞRENMEK İSTİYORSAK, DİNİN SAHİBİNDEN EN DOĞRUSUNU ÖĞRENEBİLİRİZ.

Peki, iyi bir akait, ilmihal bilgisini nereden alacağız? Çünkü Akait, İslam dininde inanılması farz olan hususlar, iman esasları, dinin temel kural ve hükümleri” anlamına geliyor. İlmihalde terim olarak, Müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, Müslümanlığın gereğini yerine getirmenin vazgeçilmez şartı durumundaki temel bilgilere, ilmihâl denilmiştir. Tüm bu bilgileri en doğru öğrenmek istiyorsak başka kaynaklara değil, Kur’an’a müracaat etmeliyiz. Bunu yapmadığımız içindir ki, her kafadan farklı sesler çıkıyor. ÇÜNKÜ BİZLERE ÖYLE YANLIŞ ŞEYLERİ DİN DİYE ÖĞRETTİLER Kİ, ADETA ALLAH EMİR VERDİĞİ HÜKÜMLERİ AÇIKLAMAYAN VE BİZLERİ BEŞERİ RİVAYET BİLGİLERE MUHTAÇ EDEN BİR KONUMA GETİRDİLER. Bu düşünce Kur’an’a şirk koşmaktır, Kur’an’ı devre dışı bırakmaktır. Allah indirdiği ayetlerin/ hükümlerin detaylarını, Kur’an’da bizlere anlatamıyor da, birilerinin yazdığı kitaplar mı açıklıyor? Din bu düşüncelere inandığımız için bölündü, parçalandı şimdide bir birimize düşman olduk. İSLAM TOPLUMUNUN BÖLÜNMESİNE, EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYET, HADİSLER NEDEN OLMUŞTUR.

Lütfen dikkat, İslam’ı doğru anlamak ve yaşamak için öneride bulunan, tüm bunları yapan bir Müslüman, daha sonrada Kur’an’ı anladığı dilden okumalıdır diyor. PEKİ, NEDEN KUR’AN’I ANLADIĞIMIZ DİLDEN EN SON OKUYORUZ? Çünkü herkes Kur’an’ı anlayamaz düşüncesi ve zihniyeti bu toplumun kafasına yerleştirildi de ondan. HAŞA ALLAH KUR’AN’I, KULLARINA ANLATAMIYORDA, BUNU BEŞERİ KİTAPLAR MI BAŞARIYOR? Halbuki herhangi bir konuyu araştırıken, önce ana kaynak ana bilgiler okunur, daha sonrada bu konular hakkında insanlar neler söylemiş ona bakılır. AMA BİZLERE TAM TERSİ ÖĞRETİLDİ, ÇÜNKÜ TOPLUMU DİN ADINA İSTEDİKLERİ GİBİ YÖNETEBİLMEK İÇİN. Bizlere öğretilen yanlış bilgilerle, Kur’an’ı anlamaya kalkarsak asla doğru anlayamayız. Bu yöntemle bizlerin, Kur’an’ı okuduğumuzda onların anlattıklarını anlamamızı istiyorlar. Böylece dine soktukları batıl yalan ve iftiraların, ortaya çıkmasını engelliyorlar.

Görüyor musunuz, ilk müracaat edeceğimiz kitap Kur’an değil. Ama makaleyi yazan, din adına onca farklı kitaplardan, bilgilerden şikâyetçi. Hatta böyle farklı anlatımların, toplumu dinden soğuttuğundan bile bahsediyordu yazısında. PEKİ, KENDİSİNİN ÖNERDİĞİ YOL VE YÖNTEM, ŞİKÂYETÇİ OLDUĞU KİŞİLERDEN ÇOK MU FARKLI? Elbette hiç farkı yok. Onlara sorsanız onlarda aynısını söyleyecek. BU BÖLÜNMÜŞLÜĞÜN ANA NEDENİ, DİNİ DOĞRU ÖĞRENMEK VE YAŞAMAK ADINA ANLAYARAK, ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK OKUMAMIZ GEREKEN KUR’AN’I, EN SONA BIRAKMAMIZDIR. 

İşin ilginç olanı, hangi cemaat ve önderi bizleri Allah’a yaklaştıracak, kimler İslam’ı Kur’an’ı en doğru anlatacak bunun garantisini kimler verebilir? Bizler eğer bu konuda, kişi ya da cemaat odaklı bir adres gösteriyorsak, daha başta yanlış yapmış oluruz. Makaleyi yazan, hadis kitaplarını isim vererek öneriyor. İslam’ı yanlış anlattığını söyledikleri kişilerde, farklı insanların hadisleriyle İslam’ı öğrenmiyorlar mı? Hepside peygamberimizin ismini kullanıyor. Ama peygamberimiz bu sözleri söylemiş midir diye, düşünen bile yok. Ne farkları var birbirlerinden, lütfen Allah aşkınıza tarafsız düşünür müsünüz? Bu yol ve yöntemle mi imanımızın temellerini sağlam atabiliriz sizce? 

Bizler İslam’ı en doğru anlamak ve yaşamak istiyorsak, DİNİ ÖNCE KUR’AN’DAN, YANİ YÜCE RABBİMİZDEN ÖĞRENMELİYİZ, HİÇ BİR ARACI KOYMADAN. Bizler Kur’an’ı bizat okuyup üzerinde düşünmek yerine, kafamıza takılan konuları birbirimize soruyoruz. Ya sorduğumuz kişi, yanlış bilgi verirse diye hiç düşünmüyoruz. Önceliği başkalarına verdiğimiz sürece, mutlaka birileri bizleri menfaatleri, inançları yönünde aldatacaklardır. Allah yemin ederek, bizlerin anlayabilmesi için, dinin anası olan MUHKEM ayetlerin kolaylaştırıldığını, anlaşılması içinde nice örneklerle izah edildiğini söylüyorsa, BİZLER DİNİ ÖĞRENMEK İÇİN MUTLAKA ÖNCE KUR’AN A MÜRACAAT ETMELİYİZ. Bizlere herkes Kur’an’ı anlayamaz, onu veli ve ilim sahibi insanlar anlar, her detay Kur’an’da yok diyorlarsa, bu insanların bizlerden sakladıkları, gizledikleri art niyetleri var demektir. Öyle cemaat, tarikatlar ve onların önderleri var ki, ayetleri kendi nefis ve düşünceleri doğrultusunda değiştirip, anlamlarını saptırıyorlar, böylece artık Kur’an’ı doğru anlamanız mümkün olmuyor. Yakın geçmişte bir cemaatin liderinin, cematini Allah ile aldatıp kendi halkına, devletine nasıl düşman ettiğini, silah çektirdiğini hepimiz gördük. Kuşku duymadan, sorgulamadan bu dünyada birilerine tabi olanlar, Allah’ın huzurunda da yaptıklarına çok ama çok pişman olacaklarını unutmamalıdırlar.

BİZLER BU DÜNYADA İMTİHANDAYIZ. İMTİHAN OLDUĞUMUZ KTAPTA KUR’AN. İSLAM DİNİNDE RUHBAN SINIFININ, YANİ DİNİ ANLATAN ÖĞRETEN BİR SINIFIN OLMADIĞINI ALLAH BİZZAT SÖYLÜYORSA,  SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’I BİZLER DİKKATLE BİR ÖĞRENCİ MİSALİ OKUYUP, AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNÜP ÖĞRENME ÇABASINDA OLMALIYIZ. DAHA SONRADA,  HERHANGİ BİR KONUYU İSTEDİĞİMİZ KİŞİYE SORABİLİRİZ. ÇÜNKÜ ALACAĞIMIZ CEVABI, KUR’AN İLE KONTROL ETME, SORGULAMA İMKANIMIZ OLACAK. BU YOLU İZLEMEDİĞİMİZDE, KÖRÜ KÖRÜNE KABUL ETMEK ZORUNDA KALIRIZ. NE YAZIK Kİ BİZLER İSLAM’I, BÖYLE ÖĞRENİYOR VE BÖYLE YAŞIYORUZ.

Allah’ın Resulü ÜMMİYDİ, bazı kişiler ümmi kelimesine Kur’an’ın vermediği bir anlamı vererek, okuma yazma bilmeyen anlamındadır diyorlar. Hâlbuki Allah’ın Resulü ticaretle uğraşan ve toplumda emin bir insan konumuna gelmiş, güvenilir bilge bir kişiydi. Nasıl olurda böyle bir insan okuma yazma bilmez. ÜMMİ, hiçbir Ehli kitaba tabi olmayan demektir, Kur’an’a göre. Yani Allah’ın Resulü o günkü bozulmuş, yoldan sapmış hiçbir inanca tabi değildi. Onun içindir ki Allah’ın Resulünün dini bilgisi olmadığından, din adına başvuracağı tek bir kaynağı vardı, ODA YALNIZ KUR’AN’I KERİMDİ. Bunun yanında, din adına bizlere lazım olabilecek Kur’an dışından, hiç bir bilgiyi sağlığında kayda geçirmemiştir. SİZLERE KUR’AN YETER DEMİŞTİR.  Allah’ın Resulünün din ve iman adına, tek kaynağı Kur’an ise, nasıl olurda öncelik beşeri bilgiler olur bizler için, hiç mi düşünmüyoruz. Allah’ın Resulü bizler için elbette örnek bir insandı. Onun örnek hayatı ve yaşantısını bizler Kur’an’dan öğrenmeli ve onun adalet anlayışı ile hayatımıza yön vermeliyiz.

Allah ile aldatıcılar, ne yazık ki bizlerin izlediği yolun yanlışlığından istifade ederek, bugün Müslümanlar arasında korku salıyor ve toplumu tedirgin etmeye devam ediyorlar. Elleriyle yazdıkları ve bunlarda Allah katındandır dedikleri, beşeri kitaplar olmasaydı, namazımızı nasıl kılacağımızı, orucumuzu nasıl tutacağımızı, zekâtımızı nasıl vereceğimizi, Hacca nasıl gidip, gerekenleri yapacağımızı bilemezdik diyerek, ALLAH’IN KELAMI KUR’AN’IN, TOPLUM ARASINDA YETERLİ GÖRÜLMEMESİNE NEDEN OLMUŞLARDIR. BU DÜŞÜNCE, İSLAM’I YAŞAYANLARIN ÖNCELİKLİ OLARAK KUR’AN’I DEĞİL, RİVAYET VE MEZHEP KİTAPLARINA ÖNCELİK VERMESİNİ SAĞLAMIŞTIR. Hâlbuki Allah bu konularda bizlere, gereken bilgileri gerektiği kadarını Kur’an’da açıkça verdiğini, nice örneklerle izah ettiğini ve KOLAYLAŞTIRDIĞINI söylüyor. Ama bizler, elimizden geldiğince zorlaştırıyoruz. Ne yazık ki İslam toplumunda bu düşünce ve fikirler doğrultusunda, KUR’AN ARTIK DEVRE DIŞI KALDI. 

Hiç düşünmüyoruz, Allah sizleri Kur’an’dan sorumlu tutuyorum sizlere rehber, nur, ışık olsun diye gönderdim dediği kitapta, bizlere emrettiği farz görevlerin gerekli detayını yazmayıp, bizleri rivayet ve sanı bilgilere muhtaç bırakır mı? Birde emin olmadığınız bilgilerin ardına sakın düşmeyin, hesabını sorarım dediği halde. Elbette bırakmaz. Ama düşünme özgürlüğümüzü ellerimizden aldıkları için, bizler kendimize bu soruyu bile soramıyoruz. Çünkü sormaya korkuyoruz.

Bir Müslüman’ın görevi, din kardeşini yalnız Kur’an ile uyarıp, yalnız Kur’an’a davet etmektir. Bende onu yapıyorum, Allah şahittir. Gelin önce Kur’an’ı anlayarak, ayetler üzerinde düşünerek ve ayetler arasında bağlantı kurarak anlamaya çalışalım. Doğru bilgiye sahip olanı, hiç kimse aldatamaz. Bunu yaparsak inanın her şey çok daha kolay olacak, çünkü Allah böyle yapanların, GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇARIM DİYOR. TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM, DİN ALLAH’IN DİNİDİR, ONU EN DOĞRU EN GÜZEL ANLATACAK, ALLAH’IN KİTABI KUR’AN DIR. Dilerim bu gerçeklerin farkında olan, Allah’ın halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

Kur'an’da Geçen Nebi Resul Kavramaları Ne Anlama Geliyor.

Kur’an'da Nebi ve Resul kavramları çok geçer. Bu kelimelerin anlamları konusunda, birçok görüşler ileri sürenler vardır. Hatta Kur’an'da geçen Nebi ve Resul kelimelerinin ortak ismi olduğu söylenen, ayetler tercüme edilirken Arapça olmayan Farsça olan, Peygamber olarak genelde tercüme edildiğini görürüz. Bu kelimenin aslında bizlerin dilinde, alışkanlık haline de geldiğini söylemeliyim, buna bende dâhilim.  Peygamber haber getiren anlamındadır, ama Nebinin anlamı çok farklıdır.  Öyle ayetler var ki,  NEBİ ve RESUL  kelimesine peygamber der geçersek, ayetlerin anlamlarında farklılaşma olduğu gibi, ayetler arasında da çelişkiler yaratırız. Ayrıca ayetin özellikle bizlere vermek istediğini de anlayamayız. Yoksa normal konuşma esnasında, peygamber dendiğinde hepimiz kimden bahsedildiğini biliyoruz, burada bir sorun olmuyor. Belki de kolayımıza da geliyor diyebiliriz.  Allah aynı ayette bazen, her iki kelimeyi de kullanıyor. Eğer bu iki kelime aynı anlama gelseydi, ...