Ana içeriğe atla

DİN ADINA YAPTIĞIMIZ YANLIŞLARA, GÜZEL BİR ÖRNEK.


Bir kardeşimiz, benim yazdığım bir yazıma cevap vermiş ve beni kendi düşünceleri doğrultusunda uyarmış, tenkit etmiş. Ben birçok yazımda söylediğim gibi, buna benzer cevaplara çok önem veririm. Çünkü bu cevaplar, aslında bizlerin Kur’an ı nasıl anladığımıza ve İslam ı nasıl yaşadığımıza çok güzel örnekler oluşturuyor, hatalarımızı açığa çıkartıyor. Önce bu kardeşimizin cevabını okuyalım. Hiç değiştirmeden alıntı yapıyorum.

Dikkat et! Kuran Peygamber Efendimize (sas) indirildi. Onun aracılığıyla anlatıldı, tafsil edildi, izah edildi, fiiliyatıyla, haliyle tavrıyla bizlere uygulanması gösterildi. Kuran Peygambersiz indirilseydi, senin gibiler basacaklardı itirazı “Bu kitabı nasıl anlayacağız” diye. Şimdi de güya Kuranı kabul ediyorsun da Peygambere itiraz ediyorsun. Bu halin Kuranı da Kuranın indirildiği Peygamberi de (sas) reddedip inkâr etmek demektir. Peygamberi/Peygamberleri inkar edenin onları kabil edemeyenlerin akıbetleri berbat olur ve Cehenneme yuvarlanırlar! Kuran bunun böyle olduğunu bize tebliğ ediyor! Şeytanın peşinden giderek Peygamberlere ve peygamberliğe dil uzatmaktan vazgeç ki istikamet yoluna girebilesin. Aksi takdirde öbür dünyada şeytanın bile senin haline güler! Allah sana Kitap göndermişti, Peygamber göndermişti niçin doğru yoldan saptın diye seninle alay eder!”

Kur’an bizlere, Peygamberimiz aracılığıyla tebliğ edilmiştir. Bunda elbette şüphe yok. O bizler için örnek bir insandır. Arkadaşımızın kafasında öyle bir düşünce var ki, adeta anlaşılması mümkün olmayan, herkesin anlayamayacağı ve anlayanların da yalnız Kur’an ile hayatlarına geçiremeyeceği bir Kur’an tasvirinde bulunuyor ve diyor ki, Peygamberimizin hadisleri olmasaydı, biz Kur’an ı ne anlardık, nede Allah ın farz emirlerini hayatımıza geçiremezdik düşüncesine inanıyor. Yalnız Kur’an vahiy değildir diyor ve rivayet edilen hadislerin Kur’an ı açıkladığından bahsediyor. Eğer böyle bir düşünce ve iman içinde olursak, dipsiz bir kuyuya kendimizi atmış oluruz, bunun sonunu tahmin bile edemeyiz.

Acaba bu düşünce, doğru olabilir mi? Yani Allah, yalnız elçisinin anlayabileceği, hayata geçireceği bir rehber Kur’an gönderip, DAHA SONRADA BU KİTABI KULLARIMA ANLAŞILIR VE UYGULANIR HALE SEN GETİR VE ÖYLE TEBLİĞ ET DEMİŞ OLABİLİR Mİ? Bir an öyle olduğunu düşünelim. Hemen şöyle bir soru gelir akla, buna inandığımızda aklımıza. Madem Allah ın elçisi, bizlerin anlayamayacağı Kur’an ı anlaşılır hale getirdi izah etti, nasıl uygulayacağımızı anlattı, bu durumda bu bilgileri de tıpkı Kur’an gibi kayda, yazıya geçirmiş olması ve Allah tarafından korunması gerekmez mi? Ya da Allah ın elçisi ayetleri, anlaşılır hale getirip, neden kayda öyle geçirmedi de, açıklanmamış detay verilmemiş bir şekilde bizlere ulaştı? Hatırlatırım ne peygamberimiz zamanında, nede dört halife devrinde kayda alınmış, yazılmış Peygamberimize ait hadis kitap yoktur. Peygamberimiz ve dört halife döneminden yaklaşık 200 yıl sonra bu rivayetlerin toplandığı, kitap haline getirildiği söylenir. Sizce Allah böyle bilgilerle Kur’an ı anlamamızı ister mi? AKLINI ZERRE KADAR KULLANAN BİR İNSAN BUNA İNANIYORSA, BU BİLGİLERİ SAĞLIĞINDA PEYGAMBERİMİZ YAZIYA GEÇİRMİŞ, KAYDA ALDIRMIŞ OLMASI GEREKİR DİYE DÜŞÜNMESİ GEREKİR. Hem neden Allah, tüm kullarının anlayamayacağı bir kitap göndersin ki, diye sorgulaması gerekmez mi? Hatırlatırım Allah sakın emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin, Kur’an ın ipine sarılın diyordu. Sizce açıklanmamış detaysız bir kitaba mı bizlerin Allah sarılmamızı istiyor? Hâlbuki Allah Kur’an ın dışından, asla hiçbir bilgiyi ya da kitabı, koruması altına aldığını söylemiyor. Bu durumda Kur’an ı günümüzde bizler, doğruluğundan emin olamayacağımız RİVAYETLERLE Mİ ANLAYACAĞIZ?

Bazı arkadaşlarımız, Kur’an ı en iyi en doğru yalnız Peygamberimiz anlamıştır diyenleri duyarız. Doğrudur, Allah ın elçisi en güzel anlamıştır, Allah ın verdiği hikmetle, ilimle bunda şüphe yok. Ya diğer Müslümanlar anlayamazlar, diyebilir miyiz? Bunu asla söyleyemeyiz, bu düşünce Kur’an a saygısızlıktır, indiriliş amacına ters düşer. Her insan çaba gösterdiği ölçüde Kur’an dan nasibini alacaktır. Peki, Peygamberimizin sağlığında kayda alınmış, ayetleri doğru bir şekilde şöyle anlarsınız, hükümleri hayatınıza böyle geçirirsiniz, namazınızı şöyle kılar, orucunuzu böyle tutarsınız diye Kur’an dışından bir doküman, yazılı bilgi var mı? Kesinlikle yok. Olmadığının kanıtı, dinde mezheplere bölünüp, hepsinin farklı kaynakları, rivayetleri din edinmesini gösterebiliriz. Tam tersine Peygamberimiz, sizlere Kur’an yeter demiş ve Kur’an ın dışından hiçbir bilgiyi kayda özellikle aldırmamıştır. Tekrar söylüyorum, dört halife devrini araştırınız, o dönemden de bizlere ulaşmış, Kur’an ı açıklayan ya da anlatan hiçbir kaynağı yada hadis kitaplarını bulamazsınız. Çünkü dört halife de, tıpkı Peygamberimiz gibi, hadis naklini ve yazımını yasaklamıştı.

Hiç düşündünüz mü, tıpkı Buhari ya da Müslim kaynaklı hadis kitapları gibi, HZ. EBUBEKİR DEN, HZ. ALİ DEN HADİS KAYNAKLI BİR KİTAP OLDUĞUNU GÖRDÜNÜZ YA DA DUYDUNUZ MU? Görmeniz mümkün değil. Günümüze ulaşan hadisleri kayda alan kişilerin, peygamberimizin vefatından kaç yıl sonra yaşadığını hiç araştırdınız mı? Ben sizlere hatırlatayım.

BUHARİ; 238 yıl sonra. EBU DAVUT: 256 yıl sonra. Müslim 243 yıl sonra. NESAİ; 283 yıl sonra. TIRMiZİ: 260 yıl sonra. İBNİ MACE: 263 yıl sonra.

Sizlere sormak istiyorum, Allah ın elçisinin yanı başında olan insanlar bile, Kur’an ın dışından tek kelime yazılı bir kayıt tutmadıkları halde, nasıl olur da yüzlerce yıl sonra, Peygamberimizin söylediğini iddia ettikleri bilgiler olmasaydı, bizler Kur’an ı anlayamazdık deriz. BU MU BİZLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ, ALLAH VE KUR’AN SEVGİSİ. HÂŞÂ Allah ın elçisi ve yanındaki onca değerli insanın, Kur’an ı anlayabilmemiz için, mutlaka bizlere lazım olan bu bilgileri, akıl edip kayda aldırmadı da, yüzlerce yıl sonra bazı kişiler akıl edip, kayda alarak bizlerin imanını mı kurtardılar? Lütfen ne söylediğimizin, nasıl yanlış bilgilere inandığımızın farkında olalım artık, tabi iş işten geçmeden, hesap günü şeytana kendimizi güldürmeden. Yoksa hesabın görüleceği o çetin, kendilerini cehennemlik le suçladığımız kişilerin, alay konusu oluruz. İlginç olan, bu dönemlerde toplanan hadis sayısının 500 ya da 600 civarında olduğu rivayet edilir. Peki, günümüzde hadis sayısının milyonu bulduğunu nasıl açıklayacaksınız?

Hiç kimse Peygamberimizi devre dışı bırakamaz, ona itiraz edemez, onu görmezlikten gelemez. Ama hiç kimse de Allah ın elçisine vermediği bir görevi, yetkiyi vermiş gibi de gösteremez. Bizler Kur’an ı eğer anlayarak ve düşünerek okusaydık, neyin Allah emri olup olmadığını çok daha iyi anlardık. Ne yazık ki toplumun bu konuda bilinçlenmesi engelleniyor. Hala Diyanet Kur’an ı, anlamını bilmeden okutma çabası içinde. Hatta Arapça güzel okuma yarışmaları düzenliyor. AMA HİÇ KİMSE ALLAH NE DİYOR, MERAK BİLE ETMİYOR. Çünkü topluma, sen Kur’an ı anlayamazsın düşüncesi kabul ettirilmiş.

Bizler şeytanın peşinden nasıl gidilir, yada şeytanın tuzağına nasıl düşülmez, önce onu öğrenmeliyiz. Eğer Kur’an ile buluşamadıysak, onu aracısız anlamaya çalışmıyorsak, gittiğimiz yolun doğruluğundan da asla emin olamayız. Allah ın Elçisi bizler için örnektir, hayatıyla davranışlarıyla. Allah elçisine, kullarıma yalnız Kur’an ile hükmet, senin görevin tebliğ etmek, bizim görevimiz hesap sormaktır diyerek, elçisinin görev ve sorumluluklarını bizlere apaçık bildirmiştir Kur’an da. Bunun dışına çıkarak, diğer ehli kitabın yaptığı yanlışları bizlerde yaparak, Allah ın vermediği yetkileri, elçisine bizler vermeye kalkarsak, işte o zaman şeytanın yolundan bizler gidiyoruz demektir. Hâşâ Allah ın anlatamadığını, bizlere anlatabilecek yaratılmış kullar mı var?

ARKADAŞIMIZ ŞEYTANIN BİLE GÜLECEĞİNİ SÖYLEMİŞ. ÇOK DOĞRU, O ÇETİN GÜN ŞEYTAN ALDIĞI GÖREVİ İCABI, KANDIRDIKLARININ BİR BİR CEHENNEME GİDİŞLERİNE GÜLECEKTİR. ACABA BUNLAR KİMLER OLABİLİR, İSTERSENİZ BİRKAÇ ÖRNEK VERELİM.

Allah yalnız Kur’an ın ipine sarılın, sakın veliler, şeyhler edinip ardı sıra gitmeyin, şefaat tümden bana aittir dediği halde, şefaatçiler edinenler, şeytanın apaçık kandırdığı kişilerdir. Allah ın uyarılarını göz ardı edip, rivayet sözlerin ardı sıra gidenlere şeytanlar elbette gülecektir. Ben görevimi yaptım diye. Allah yemin olsun ki bu kitabı sizler için kolaylaştırdım, hiçbir eksik bırakmadım, düşünen aklını kullanan yok mu dediği halde, hala bu gerçeklere yüz çevirenler, Kur’an ı herkes anlayamaz, Kur’an da her bilgi yoktur, onu veli insanlar anlar diyenlere inanıp, imtihanlarını başkalarına havale edenlere, elbette şeytanlar o gün güleceklerdir. İşte bizler bunları kandırdık, nefislerine kilit vurduk diye övüneceklerini, asla unutmayalım.

Bizler her nedense, birbirimizi suçlamakla geçiriyoruz imtihanımızı. Kimin takvaca üstün olduğunu, kimin en doğru yolda gittiğini, Allah ben bilirim dediği halde, zamanımızı birbirimizi suçlamalarla geçiriyoruz. Değerli dostlar. Zamanımızı bu çekişmelerle geçireceğimize, hepimiz gelin imanımızı sorgulayalım. Sorgulayacağımız kitapta yalnız Kur’an olmalı. Çünkü Rabbimiz çok açık bir hüküm vermiş ve ne demişti hatırlayalım.

Zuhruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Sizlere bir soru sormak istiyorum. Allah hesap günü, sizleri indirdiğim ZİKİR DEN, VAHİYDEN YANİ KUR’AN dan sorgulayacağım, sizler Kur’an dan sorumlusunuz diye hüküm verdiği halde, acaba herkesin anlayamayacağı bir KUR’AN, ZİKİR, VAHİY rehber gönderip, daha sonrada Allah bu kitaptan bizleri sorumlu tutar mı? Rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an ı anlayamazdık diye inanan kardeşlerim; Allah anlaşılması zor bir Kur’an gönderip, kayda yüzlerce yıl sonra alınmış rivayetlerle bizlerin, Kur’an ı anlamasına izin vereceğine nasıl inanırız? Bu kadar mı aklımızı yitirdik? Sizce Allah, emin olmadığınız bilginin ardına düşmeyin, yalnız Kur’an ın ipine sarılın uyarısını yaptıktan sonra, rivayet sözlerle İslam ı yaşamamızı, hükümlerini hayatımıza geçirmemizi ister mi bizlerden? Karar sizlerin. İmtihan sizin imtihanınız. HESAP GÜNÜ, ŞEYTANIN KİMLERİN HALİNE GÜLECEĞİNİ ANLAMAK İSTEYEN YALNIZ ALLAH IN İPİ KUR’AN A SARILIR. İNANIN BUNUN TERSİNİ YAPIP, KENDİSİNE BAŞKA İPLERDE ARAYANLARA HESAP GÜNÜ, ŞEYTANIN GÜLECEĞİ ÇOK AÇIKTIR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...