Ana içeriğe atla

DEİZM, DİNİ BATIL KAYNAKLARDAN YAŞAYAN TOPLUMLARDA, FİLİZLENİR VE BÜYÜR.


Diyanet işleri başkanımız, bir açıklama yapmış televizyonda, deizm gençler arasında yaygınlaşıyor sorusu üzerine. Bizlerin sorunlara çare buluş yöntemimiz, verdiğimiz cevaplardan, konuya nasıl yaklaştığımızdan, çok iyi anlaşılıyor. BU DÜŞÜNCE, SAPIK VE BATILDIR demiş, Sayın Diyanet İşleri Başkanımız.  Verilen bu cevap üzerinde düşüncelerimi açıklamadan önce, deizm nedir isterseniz ona bakalım.

“Yaradancılık anlamına gelen Deizm, evrenin bir yaratıcı tarafından yaratılıp, daha sonra bu yaratıcının insanı kendi başına bıraktığını kabul eden bir felsefi akım ya da inanç biçimidir. Deizm, peygamberleri ve Kutsal kitapları reddeder. “

Hiçbir toplum, kanun ve kurallar olmadan huzurlu yaşayamaz, önce bunu unutmamalıyız. Allah bizleri yarattıysa, mutlaka kuralını da koymuş olması gerekir. Önce bu düşüncenin, nasıl bir ortamda doğmuş olabileceğini doğru tespit etmeliyiz. Yoksa bu düşünce ve inanca sahip olanları, sapık ve batıldır diyerek geçiştirmek, toplumda özellikle gençler arasında, inanılmaz büyük boşlukların oluşmasına neden olur. ONLARA GERÇEKLERİ, HAK OLAN ALLAH IN YOLUNU, ARI DURU İSLAM I ANLATAMIYORDA, AKLIN VE MANTIĞIN KABUL ETMEYECEĞİ BATIL VE SANI BİLGİLERİ DİN DİYE ANLATIYORSAK, SORGULAYAN GENÇLERİMİZİN YANLIŞ YOLLARA SAPMASI KAÇINILMAZ OLACAKTIR. Buna benzer düşünceler, akımlar acaba toplumlar arasında, ne zamanlar ortaya çıkmıştır diye düşünelim isterseniz. 

Deizm in ilk olarak 17. yüzyılda İngiltere de çıktığı söylense de, belki ismi bu tarihlerde bu şekliyle anılıyor olabilir, fakat bu düşünce akımının çok eski olduğunu söylemek, yanlış olmaz. Deist akımının, düşüncenin ana unsurlarına baktığımızda, aslında toplumları özellikle düşünen sorgulayan insanları, gençleri deizme yönlendiren asıl nedenin, Allah ın indirdiği dinden ve kitaplarından uzaklaşılarak, aklı bir kenara koyan inançların ortaya çıkması, toplumun bir kısmını deizme yönlendirmiştir. Günümüzde toplum içinde deizm in yayılmasına en büyük etken, bugün tüm ehli kitabın, ALLAH IN İNDİRDİĞİ DİNDEN UZAKLAŞMASI, İNDİRDİĞİ KİTABA DEĞİL, UYDURULAN KİTAPLARA İNANMALARI BÜYÜK ETKEN OLMUŞTUR. Deistler şu düşünceleri savunurlar.

1-Mantığın, aklın insanlara doğruyu öğretebileceği inancı.

2-Yaratıcı bir güç inancı.

3-Mucizelerin, kehanetlerin, gerçek olamayacak abartı sözlerin, dinsel dogmaların ve ilahi olarak nitelendirilen dinlerin reddedilmesi.

Bu maddeleri okuduğunuzda, Kur’an ın özünde bu düşünceler yattığını hatırlamışsınızdır. Deistler Elçilere inanmazlar. NEDEN İNANMAZLAR BİLİYOR MUSUNUZ? ÇÜNKÜ TOPLUMA ANLATILAN BATIL VE HURAFE DİNİN, ELÇİLER TARAFINDAN ŞEKİLLENDİRİLEREK TOPLUMA ANLATILDIĞINI ZANNEDERLER. Eğer Deistler, Allah ın indirdiği gerçek İslam ile buluşmuş olsaydılar, asla ne elçileri nede onların gönderdiği kitapları inkâr etmezlerdi. Tabi günümüzde güvenilecek, elimizin altında yalnız Kur’an var. Onun içindir ki yalnız Kur’an a güvenebiliriz. Allah da bunu emrediyor zaten. YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN. Ama yaşanan İslam yalnız Kur’an ile İslam ın yaşanamayacağı, Elçisinin rivayet hadisleri ve mezheplerin dine koyduğu hükümler olmasaydı, Kur’an yaşanamazdı deniyor.

Deist olanlara seslenmek istiyorum. İnandıkları ilkeler, Allah ın indirdiği Kur’an da var. Tabi sizler Kur’an ile tanışmadan önce, uydurulan İslam ile tanıştığınız için, bu düşüncelere karşı çıkmanız çok normal. Aynı hatayı, daha önce Kur’an ile gereken bağlantıyı kuramamış, İslam ı tarikat ve cemaat eksenli yaşayan kardeşlerimizde yapıyor. Onlara Allah ın ayetlerini hatırlattığımızda, o senin anladığın gibi değil diyerek, birilerinden öğrendikleri bilgiler ışığında, İslam ı anlıyorlar ve yaşıyorlar. Sayın Diyanet İşleri Başkanımız, toplumda var olan bu acı gerçeğe merhem olmak yerine, onları sapıklıkla, batıl ile suçlarsa, onları kazanmak yerine, deizme hatta belki de sonunda ateizme yönlendirmiş oluruz. Ülkemizde deizm artıyor mu, onu bilemem ama kendisini boşlukta hisseden bir gençlik gurubunun olduğunu, rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü dini, kesinlikle konuşmak istemiyorlar.

Ülkemizde bu tür akımların oluşmasında Diyanetin, cemaatlerin ve tarikatların bunda payı çok büyüktür.  Gelelim deistlerin ilkelerine. Deistler uydurulan İslam da, bu ilkeleri bulamıyorlar. Bulamayınca isyanlarını dile getiriş biçimi olarak, bizler deist iz deyip çıkıyorlar. Günümüzde dini anlatanlar, akılla İslam yaşanmaz diyorsa, deist olan gençlere dini asla anlatamayız, ellerimizle onları dışlamış oluruz.

Deistlerin ilkelerine şöyle bir göz atalım. Aklın ve mantığın insanları doğruya götürdüğüne inanma konusunu, ne yazık ki topluma öğretilen dinde yani uydurulan fıkıh inancında bulamıyorlar ve itiraz ediyorlar. AKLIYLA DÜŞÜNMEYEN DOĞRUYU BULAMAZ diyorlar. Bu çok doğru ve de haklı bir düşünce. Peki, Kur’an buna karşımı? Yani sen akılla gerçekleri göremezsin mi diyor? Elbette hayır. Tam tersine, aklını kullanmayan bir insan rezil bir insandır, her türlü cezayı hak etmiş olur diyor Kur’an. Yalnız söylemeden geçemeyeceğim bir konu var. Allah akla, düşünmeye çok önem verir ve bu konuda uyarır, ama biz insanların imtihan olduğu öyle bir nefsi vardır ki, o akıl bazen nefsimize hükmedemez, söz geçiremez, çünkü nefsin etkisinde kalır. İŞTE BU DURUMDA İNSANLARIN EĞER İNANDIĞI, NEFSİNİ TERBİYE EDECEK, ALLAH IN KANUNLARI VE KURALLARI YOKSA, KENDİSİNE HÂKİM OLMASI, DOĞRUYA YÖNELMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bu gerçeği mutlaka görmeliyiz. Devleti yönetenlerde kanunlar çıkartarak, insanların nefislerine uyarak yapacağı yanlış davranışları, firenlemeye çalışır.

Kur’an ın bir çok yerinde uyardığı gibi, Allah dan başka ilah yoktur, ondan başka yardım istenecek hiçbir güç ve veliniz yoktur diyor. Peki, bugün topluma anlatılan, rivayetlerle şekillendirilen beşeri İslam ne diyor? Peygamberlerde dinde hüküm koyucudur, Allah gibi şefaat yetkisi vardır. Velilerin, şeyhlerin ve efendilerinde şefaat yetkileri vardır ve velisi olmayan cennete gidemez, kurtuluşa eremez diye inandırılmıştır toplum. Ayrıca anlatılan, onca olağanüstü olayları da hatırlayınız. Tüm bunları duyan ve gören insanlar, aklına ve mantığına uymadığı için peygamberleri ve böylece farkında olmadan dikkatle okuyup araştırmadan, kitaplarını da inkâr ediyorlar. YANLIŞ TERCÜME EDİLMİŞ KUR’AN MEALLERİNİ GÖRDÜKÇE DE, BU İNANÇLARI NE YAZIK Kİ GÜÇLENİYOR. BUNLARIN BU HALE GELMESİNDE ASIL NEDEN, BU YALAN YANLIŞLARI DİN DİYE TOPLUMA ANLATAN ZİHNİYETTİR. Müsebbibi onlardır. Onun içinde Sayın Diyanet İşleri Başkanımızın bu yarayı iyileştirmesi, hiç mümkün görünmüyor. 

Allah Kur’an da, elçisine mucizeler vermediğini söyledikçe, Yahudi ve Hıristiyanların uydurdukları yarışa bizlerde katılmış, inanılmaz uydurulan mucizeleri, Allah ın elçisinin yaptığını topluma anlatıyorlar. Allah elçisine, bende sizin gibi bir beşerim, sizden farkım yok sözleri, ne yazık ki duyulmaz olmuş. Düşünen bir insanın da bunları kabul etmesi, elbette mümkün değildir. Deistlerin en büyük hatası, işin kolayına kaçıp, gerçek İslam ı ve Kur’an ı gereği gibi araştırmamalarından kaynaklanmaktadır. Deizm belki bu isimle anılmasa da, geçmişi çok eskidir. Farklı şekillere bürünerek günümüze gelmiştir. Daha önce söylediğim gibi, günümüzde deizmin yayılmasının asıl nedeni, Allah ın indirdiği değil, insanların uydurduğu dini, Allah ın dini diye topluma anlatmalarından, kabul ettirmeye çalışmalarından kaynaklanmış bir isyandır, itirazdır. Bu itirazın, başkaldırının bir başka şeklini, cahiliye toplumunda da görüyoruz.

Hatırlarsınız Elçisinden bahsederken Allah, elçim ÜMMİYDİ der. Günümüzde topluma Allah ın elçisinin, ÜMMİ oluşunun gerçek yönünü anlatmaktan çekinenler, ümmi okuma yazma bilmeyen anlamındadır diyerek, toplumu aldatmış, kandırmışlardır. Hâlbuki Kur’an ümmi kelimesini özellikle açıklıyor. Ümmi, o günkü toplumda kabul gören batıl ve hurafelerle şekillenmiş, Ehli kitabın hiç birisine tabi olmayanlar anlamındadır. Yani Allah ın Elçisi ne Yahudi, nede Hıristiyan toplumuna tabi değildi. YANİ ALLAH IN ELÇİSİ BOZULMUŞ, TAHRİF EDİLMİŞ, ATALAR İNANCIYLA BEŞERİLEŞTİRİLMİŞ BİR DİNİN, ALLAH KATINDAN OLAMAYACAĞINI FARK ETMİŞTİ, ONUN İÇİN ONLARA TABİ OLMAK YERİNE, GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLMUŞTUR.

Elbette Allah ın elçisi, bugün deistlerin yaptığı gibi, böyle kurallar Allah katından gelmez diye kestirip atmamış, ama sürekli Allah a dua edip, kendisine gerçekleri göstermesi için yalvarmış, araştırmış örnek bir insandı. Allah da görevlendireceği elçisini, özellikle Ehli kitaptan değil, ümmi yani belki din ile hiçbir ilgisi olmadığı halde, doğruların, gerçeklerin arayışı içinde olan Hz. Muhammed i elçi olarak seçmiştir. Bundan alacağımız çok büyük dersler vardır. Hatırlatmak isterim, Şura 52. ayette Allah elçisinden bahsederek, SEN KİTAP NEDİR, İMAN NEDİR BİLMEZDİN. SANA KUR’AN İLE DOĞRU YOLU GÖSTERDİK DER. 

Bizler bazı gerçekleri topluma anlatamıyorsak, toplumun içinden çıkacak yanlış inançların sebebi oluruz. ONLARI DIŞLAMAK YERİNE, KABAHATİ ÖNCE KENDİMİZDE ARAMALIYIZ. İslam ı, Allah ın indirdiği ile değil, rivayetlerin hükmettiği şekliyle anlatırsak, toplumda İslam dışı oluşumları ellerimizle büyütmüş, çoğaltmış oluruz. BU ACI GERÇEKLERİN, FARKINDA OLABİLMEK DİLEKLERİMLE.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

                          

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...