Ana içeriğe atla

BAŞÖRTÜSÜ KONUSUNDA, SİZLERİ DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUM.



Bizler dinimiz ve inancımız adına gerçeklerin, doğruların arayışında mıyız, önce bunun kararını vermeliyiz. Yoksa kendimize büyüklerimizden, atalarımızdan öğrendiğimiz bilgiler ışığında bir yol tutmuş, aman kimse dokunmasın zihniyetinde mi yaşıyoruz. Allah Kur’an'da bizlerin her konuda, ayetleri anlamaya çalışırken de düşünmemizi, özellikle aklımızı kullanmamızı bizlerden ister. Kanıtımızın delilimizin, Kur’an'dan olması konusunda ikaz eder. Aklını kullanmayanları da, pislik içinde bırakacağını, onları cezalandıracağını söyler. Madem Allah bizlerin özellikle ayetleri anlamaya çalışırken aklımızı, mantığımızı kullanmamızı, düşünmemizi emrediyor ve kesin, çelişkisiz, açık yani Muhkem kanıt yalnız Kur’an'dır diyor, gelin kadınlarda başörtüsünün Allah'ın emri olup olmadığını, birlikte Allah'ın kitabı Kur'an'a bakarak, danışarak düşünelim ve araştıralım. Önce size, konuyu daha iyi anlayabilmeniz için, bir örnek vermek istiyorum. Bu örnek üzerinden, Kur’an'da başörtüsüne delil gösterilen bir cümleyle, verdiğim örneği mukayese edelim ve ayetten Allah bizlerden ne istiyor onu anlamaya çalışalım, Allah'ın izniyle.
 
Evinize geldiğinizde, yoğurt almayı unuttuğunuzu fark ettiniz ve kızınıza, kızım yoğurt almayı unutmuşum, çok yorgunum ben gidemeyeceğim, bir çırpıda eteğini, gömleğini, ayakkabını giy ve bakkaldan bir yoğurt alıp geliver dediniz. Bu durumda siz kızınızdan, ne istemiş oldunuz? Yoğurdun alınıp gelmesini mi, yoksa onun yanında mutlaka eteğini, gömleğini, ayakkabısını da giymesini istemiş olur musunuz? Yani kızınız yoğurt almaya giderken, eteğini değil de pantolonunu giyip yoğurt almaya gitse, ya da gömleği yerine kazağını giyerse, sizin isteğinize ters bir durum oluşturur mu? Bu soruma, şöyle cevap vereceğinize eminim. Ben kızımdan yoğurt almasını istedim, kıyafeti o an hangisi uygunsa onu giyip gidebilir, benim kızımdan istediğim yoğurdun alınmasıdır. Yoğurdu alırken giyeceği kıyafet, o an kendisine kalmıştır diye cevap verirsiniz.
 
ÖNEMLİ OLAN AMAÇTIR, BİZDEN İSTENENDİR. AMACI, İSTENENİ YERİNE GETİRMEK İÇİN, FARKLI KAYNAKLAR, ARAÇLAR KULLANMAK KİŞİYE KALMIŞTIR. Zaten isteneni yerine getirmek zamanla, çağın getirdiği imkânlarla da, değişiklik arz eder. ÖRNEĞİN ALLAH HACCI İLAN ET, GEREK YAYA, GEREK YORGUN DEVE SIRTLARINDA HACCA GİTSİNLER DER. BUGÜN HANGİMİZ HACCA, YAYA YA DA DEVE SIRTLARINDA GİDERİZ, YA DA HACCA DEVEYLE GİDİLMEZSE, HAC KABUL OLMAZ DİYENİMİZ VAR MI ARAMIZDA? Demek ki önemli olan emrin yerine getirilmesiymiş, ARAÇ ZAMANLA DEĞİŞEBİLİYORMUŞ. 
 
Şimdide gelelim kadının başını örtmesinin Allah'ın, Kur’an'ın emri olup olmadığı konusuna. Önce şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, ALLAH'IN KUR’AN'DA, MUHKEM YANİ AÇIK BİR ŞEKİLDE, ASLA KADIN SAÇINI ÖRTMELİDİR DİYE BİR EMRİ YOKTUR. Düşündürücü değil mi, Allah böyle bir emir vermiş olsaydı, açıkça Kur’an'da belirtirdi düşüncesini, her nedense ne gündeme getiren var, nede sorgulayan var. Allah bizlerin sorumlu olduğu ayetlerin, MUHKEM yani şüpheye düşmeyecek, tartışmayacak kadar açık ve net olduğunu söylüyorsa, bu konuda da Allah MUHKEM yani açık bir hüküm vermesi gerekmez mi? Peki başörtüsü emrini, Kur’an'dan hangi bilgiye, ayete dayandırılarak delil gösteriliyor, şimdide ona bakalım. 
 
Nur suresi 31. ayette geçen HIMAR kelimesine, aslında anlamı örtü olmasına rağmen, bu kelimenin anlamı, başörtüsüdür diye tercüme edilmesinden kaynaklanıyor ve bu kelime toplumu tedirgin etmeye yetiyor. Bizde bu kelimenin anlamının başörtüsü olduğunu kabul ederek yazalım ve Allah'ın bu ayette başın örtülmesini mi emrediyor, yoksa ayette farklı bir emir mi var, onu anlamaya çalışalım. Ayette bir kelimenin anlamını değiştirseniz bile, Allah'ın hükmünü değiştiremezsiniz. ÇÜNKÜ ALLAH, BİZ KUR’AN'DA HÜKÜMLERİMİZİ NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK, İZAH ETTİK, DEĞİŞİK ÖRNEKLER VERDİK DİYE BİZLERİ UYARIR. Lütfen yazımın başında verdiğim, yoğurt örneğini unutmayalım ve aynı mantıkla ayeti düşünelim. Başörtüsünün Allah emri olduğuna delil gösterilen, Nur 31. ayette geçen tek cümleyi, sizlere birkaç tercümeden/mealden yazmak istiyorum.
 

“BAŞÖRTÜLERİNİ, YAKALARININ ÜZERİNE (KADAR) ÖRTSÜNLER. “ “BAŞÖRTÜLERİNİ (GÖĞÜS) YIRTMAÇLARININ ÜSTÜNE KOYSUNLAR.” “ÖRTÜLERİNİ/BAŞÖRTÜLERİNİ GÖĞÜS YIRTMAÇLARININ ÜZERİNE VURSUNLAR.” “ÖRTÜLERİNİ GÖĞÜSLERİNİN ÜZERİNE KAPASINLAR.”

 
Dikkat ederseniz, Allah'ın ayette emri, GÖĞÜS AÇIKLIĞININ, DEKOLTESİNİN ÖRTÜLMESİ OLDUĞU AÇIKÇA ANLAŞILIYOR.  Bu durumda verilen emri, başörtüsü ile değil de farklı bir örtüyle örtmesi sizce mümkün değil midir? Başörtüsüne delil bu ayette, bu cümleyi gösterenler, evet bu cümlede başın örtülme emri açıkça yok, göğsün dikkat çekici dekolte açıklığı örtülmesi emrediliyor. AMA DOLAYLI OLARAK TA, BAŞIN ÖRTÜLME EMRİ VERİLİYOR DİYE AÇIKLAMA YAPILIYOR. Bazı kardeşlerimizde, başın örtülme emrini Kur’an'ın açıkça vermesine gerek yok, çünkü o günkü toplumda, kadının başı zaten örtülüydü diyebilecek kadar, zorlama delil yaratabiliyorlar. Madem Rabbimiz ayetler üzerinde düşünün, aklınızı kullanın diye emir vermiş, gelin bu söylenenler üzerinde, Kur’an'ı referans alarak düşünelim. Önce hatırlayalım, Allah Kur’an'da bizlerin sorumlu tutulacağımıza hükmettiği ayetlerin bir kısmını açık değil de, dolaylı bir şekilde gönderdiğini söylüyor mu? Bunun mümkün olmadığını görüyoruz ve bakın ne diyor Rabbimiz. 
 
Bakara 99: Andolsun, BİZ SANA APAÇIK AYETLER İNDİRDİK. Bunları ancak fasıklar inkâr eder. (Diyanet meali)
 
Enam 126: Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. ŞÜPHESİZ DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALACAK BİR TOPLUM İÇİN, AYETLERİ AYRI AYRI AÇIKLADIK.(Diyanet meali)
 
Hud 1: Elif Lâm Râ. Bu öyle bir kitaptır ki, ayetleri muhkem kılınmış, sonra da her şeyden haberdar olan hikmet sahibi Allah tarafından AYETLERİ AYRINTILI OLARAK AÇIKLANMIŞTIR. (Elmalı meali)
 
Bunlar gibi birçok ayet örnek verebiliriz ki, Kur’an nice örneklerle bizzat ayetlerini açıkladığını ve sorumlu olduğumuz dinin anası olan MUHKEM ayetlerin, anlaşılması için örnekler verildiğinden bahsediyor. Ama bizler bunca ayetleri görmezden gelip, Nur suresi 31. ayette, Allah başın örtülme emrini açıkça vermeyip, dolaylı emir verdiğini söyleyebiliyoruz. İŞİN İLGİNÇ OLANI İSE, BU AYETTE DOLAYLI BİR EMİR, HÜKÜM VERMİŞ OLSAYDI ALLAH, KUR'AN'IN DİĞER AYETLERİNDE BU EMRİNİ AÇIKLAMASI GEREKTİĞİNİ BİLE DÜŞÜNMEK İSTEMİYORUZ. ÇÜNKÜ NEFİSLERİMİZ YANLIŞ, BATIL İNANÇLARIMIZA TESLİM OLUYOR, İTİRAZ ETMİYOR, DÜŞÜNMEMİZİ ENGELLİYOR. ALLAH BİR AYETİNDE, BAKIN NE DİYOR BU KONUDA BİZLERE.
 
Kehf 54: Andolsun, BİZ BU KUR’AN’DA İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür. (Diyanet meali)
 
Bu ayete iman ediyorsak eğer bir Müslüman olarak, şu soruyu kendimize mutlaka sormalıyız. Madem Allah bizlerin sorumlu olacağı konularda, türlü misaller, örnekler vermiş ve açıklamış konuları, bu durumda Nur suresi 31. ayetin bir cümlesinde, dolaylı olarak verdiğini iddia ettikleri kadının başını örtme emrini, NİÇİN KUR’AN'IN DİĞER AYETLERİNDE, MUHKEM YANİ AÇIK BİR ÖRNEKLE BİZLERE BİLDİRİP, "KADINLAR SAÇLARINI MUTLAKA ÖRTMELİDİR, EŞİ DIŞINDA GÖSTERMEMELİDİR" NEDEN DEMEMİŞTİR? BU SORUYU NEDEN KENDİMİZE SORMUYORUZ? Çünkü Kur’an'ın hiçbir yerinde Allah, kadın saçını örtmelidir, kimseye göstermemelidir, bu benim emrimdir diye bir hüküm vermemiştir. SİZCE ALLAH AÇIKÇA VERMEDİĞİ BİR HÜKÜMDEN, KULLARINI SORUMLU TUTAR MI?  Şunuda lütfen düşünelim. Sizce saç kılı insanlara cazip gelipte, erkekleri tahrik eder mi? Mümkün değil. Eğer öyle olsaydı, kadınlarıda erkeklerin sacı, aynı duygularla etkilemesi gerekirdi. Tabiata baktığınızda Allah, insan yada hayvanın bedenlerinde kılı BİR ÖRTÜ, KORUMA GÖREVİ olarak yaratmıştır. İLGİNÇ OLAN ERKEĞİN BIRAKTIĞI HEM SAÇI, HEMDE UZATTIĞI SAKALI KADINA KARŞI HARAM, GÜNAH OLMUYOR, AMA KADININ SAÇI ERKEĞE HARAM OLUYOR, BUNU AKILLA, MANTIKLA VE KUR'AN İLE ASLA AÇIKLAYAMAZSINIZ.  Lütfen unutmayalım, saç yada kıl cinsel cazibe değil ÖRTÜDÜR.
 
Arap kadınlarının başlarının örtmesini örnek gösterip, bizim için başka emre gerek yok, Arap kadınları örtüyorsa, bu bizim için Allah emridir demek, aklı ve Kur’an'ı kullanmadan, sorgusuzca batıla hurafeye itaat etmektir ki, BU BİZİ FASIKLARIN YOLUNA SAPTIRIR. İlginç olan Arap toplumunda, iklim ve gelenekleri gereği erkeklerinde başları örtülüdür, ama ondan bahseden bile yok. Sanırım erkek baskısı İslam'ı şekillendirmiş,  ama bu gerçeği bizler hala fark edemedik. Bakara suresi 99. ayette ne diyordu Allah? Size apaçık ayetler indirdik diyor ve apaçık oluşunu inkâr edip, ayetleri görmemezlikten gelenlerinde, fasık yani Allah'ın emirlerine riayet etmeyen, batılın sözlerine inananlardan olursunuz diyor. 
 
Allah'ın Resulünün döneminde, Araplarda kadının başının örtülmesi, kadının ÖZGÜR olduğunun simgesiydi. Onun içinde cariyeler Müslüman bile olsalar, başlarını örtmelerine izin verilmezdi. Yalnız bu bilgiden yola çıkarak, sizleri düşünmeye davet ediyorum. Allah'ın Elçisi, O örnek insan, Nur suresi 31. ayeti tüm Müslümanlara tebliğ ederken acaba, özgür kadınlar artık bu ayetin indirildiği andan itibaren başlarını da örtmelidir, bu Allah emridir, ama Müslüman olan cariyeler, başını örtemez diye ayeti tebliğ etmiş olabileceğine, sizler inanıyor musunuz? Eğer bu mümkün değil, çünkü Allah'ın emirleri iman eden herkesi kapsar diyorsanız, lütfen bu konuyu bir kez daha düşünün. Çünkü cariyelerin Müslüman bile olsalar, başlarını örtmelerine izin verilmiyordu.  Nedeni sokakta gezerken, cariyemi özgür kadın mı ayrımı, daha rahat yapılsın diye.  
 
Bu ve buna benzer konulu yazıları yazmaktaki amacım, başörtüsünü kadınlarımızın takmaması, çıkarması adına elbette değildir. Başörtüsü bazı toplumlarda, iklimlerde, çalışma ortamlarında gerekli ve zaruridir, hatta GELENEĞİMİZİN BİR PARÇASIDIR. Amacım Allah emretmediği halde, bu Allah katındandır, Allah emridir demenin, büyük bir günah ALLAH'A İFTİRA olabileceği düşüncesinden yola çıkarak, gerçekleri anlamaya çalışmak, doğrularla buluşmak adınadır çabam. 
 
Allah kadın ya da erkeğin, namuslu iffetli giyinmek şartıyla, giyim şekline asla karışmamasının çok önemli nedeni, kişilerin inançlarının dışarıdan giyinişlerinden, fark edilmemesi adınadır. Çünkü iman, Allah ile kulu arasındadır. Başörtüsü konusu İslam toplumunda kanayan bir yara haline dönüştü. İrandaki kadınların isyanları, devleti yönetenlerin inatla baskısı bizlere ders olmalıdır. Allah cümlemizi Kur'an gerçeklerinin farkında olan, halis kulları arasına alması dileklerimle.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...