İslam toplumunda çok dikkat çekici ve düşündürücü bir uyarı yapılır İslam’ mezhep, tarikat ve cemaat eksenli yaşayan toplumlar arasında. “SEN ARAPÇA BİLİYOR MUSUN? EĞER BİLMİYORSAN KUR’AN I ANLAYAMAZSIN. ÇÜNKÜ ARAPÇADA BİR KELİMENİN YÜZLERCE ANLAMI VARDIR. SEN NEREDEN BİLECEKSİN AYETTE GEÇEN KELİMELERİN, HANGİ ANLAMA GELDİĞİNİ.”
Toplumu korkutan ve bir o kadarda tedirgin eden bir tehdittir bu sözler. Bu durumda Kur’an ı kim ya da kimler tercüme edecek? Kur’an çevirileri, mealleri yanlış mı? Çünkü tercümelere/meallere baktığımızda, neredeyse genel çoğunluğu birbirinden çok farklı tercüme edilmiş. Hatırlatmak isterim İslam dininde, ruhban sınıfının olmadığını bizzat Kur’an söylüyor. Bu durumda kimlere sormalıyız ki en doğrusunu öğrenebilelim. Bütün Müslümanların, Arapça öğrenmesi beklenemez. İşte bu sözlere ve tehditlere inandığımız takdirde, bizler önce şüpheye düşeriz, daha sonrada yavaş yavaş Kur’an çizgisinden uzaklaşmaya başlayarak, KENDİLERİNİ İSLAM İNANCINDA RUHBAN SINIFI İLAN EDENLERİN, TUZAĞINA DÜŞMÜŞ OLURUZ. Ruhban sınıfı diyorum. Çünkü ruhbanlık dini meslek iş edinen ve dini en doğru bilen anlatan, hatta Allah ile kulu arasında ki din adamı dersek yanlış olmaz. tekrar hatırlatmak istiyorum. İslam dininde din adamı yani ruhbanlık diye bir sınıf yoktur. Bu durumda Kur’an’ı kimlerden öğreneceğiz diye bir soru geliyor akla.
Yazdığım yazılarıma cevap veren bazı kardeşlerimde, bana karşı da aynı tehdidi, korkutmayı, sindirmeyi bazen yapıyorlar. Sen kimsin ki Kur’an ı anlayabilesin. Arapça bilgin nedir? Tabi bu kardeşlerimiz farkında olmadan, Kur’an a saygısızlık yaptıklarının da farkında değiller. KUR’AN I ANLAŞILIR HALE GETİRDİĞİNİ İDDİA EDEN, BEŞERİN KİTAPLARI ANLAŞILIYOR DA, ALLAH IN EŞİ BENZERİ OLMAYAN KİTABI, NURU MU TERCÜME EDİLDİĞİNDE, HERKES TARAFINDAN ANLAŞILAMIYOR. SİZCE KENDİ DİLERİNDEN İNDİRİLMİŞ ARAPLAR, KUR’AN’I EN DOĞRU EN İYİ ANLAYIP, HAYATLARINA GEÇİRİYORLAR MI? Sanırım amaç çok farklı. Toplumu istedikleri doğrultuda yönetmek isteyenlerin toplumu korkutarak, bizzat kendilerinin Kur’an a müracaat etmeleri engelleniyor. Çünkü din diye anlattıkları yalanlar ortaya çıkacak. Ellerimizle işte böyle, ruhban sınıfını yaratıyoruz. Arapça bilmeyenin, adeta dini konularda konuşamayacağı izlenimi yaratılarak, böyle kişiler küçük görülmekte, rencide edici sözler sarf edilerek baskı kurulmaktadır. Lütfen buna benzer, psikolojik tuzaklara düşmeyelim, bu baskıların etkisinde kalmayalım. BU TEHDİDİ YAPANLAR KENDİLERİNİ, DİNİ KONULARDA SÖZ SAHİBİ GİBİ GÖSTERİP, BATIL İNANÇLARININ HÜKÜMRANLIĞINI, DEVAM ETTİRTMEYE ÇALIŞMAKTADIRLAR. Tıpkı cahiliye döneminde, Ehli kitabın yaptığı yanlışlar gibi.
Bizlerin Kur’an ı anlayabilmemiz için, mutlaka Arapça bilmemiz gerekseydi, Kur’an başka dillere tam çevrilmeseydi, Arapça bilmeyenlerinde Kur’an ı asla doğru anlayamayacağı gerçeği olsaydı, hepimiz din ve inanç adına birilerine muhtaç olurduk. Hani bu dünyada, Kur’an dan imtihan oluyorduk? Hani Allah din ve iman adına veliler edinmeyin, güvenilecek veliniz yalnız benim, onun için yalnız Kur’an ın ipine sarılın, KUR’AN’I YEMİN OLSUN Kİ ANLAYASINIZ DİYE KOLAYLAŞTIRDIK DERMİYDİ? Allah herkesin anlayamayacağı, her dile tam çevrilmeyen bir kitaptan bizleri nasıl sorumlu tutar. Lütfen şunu unutmayalım, eğer öyle olsaydı, Allah Arapça bilmeyen hiç kimseyi Kur’an dan sorumlu tutmazdı. SORUMLU TUTACAĞINA HÜKMEDİYORSA RABBİMİZ, DEMEK Kİ BU KİTAP HER DİLE, TAM VE EKSİKSİZ OLARAK ÇEVRİLEBİLİYOR VE OKUYUP DÜŞÜNEBİLEN HERKES DE DOĞRU ANLAYABİLİR DEMEKTİR. TEK BİR ŞARTLA, ALLAH’IN KİTABINI TERCÜME EDERKEN BATILIN, RİVAYETLERİN ETKİSİNDE KALMADAN, KUR’AN’IN VERDİĞİ ÖRNEKLERDEN YOLA ÇIKARAK KUR’AN’I TERCÜME ETMELİYİZ. BU YAPILMADIĞI İÇİN, NE YAZIK Kİ ONLARCA FARKLI KUR’AN TERCÜMESİ YAPILARAK, TOPLUM NE YAZIK Kİ İSLAMDAN UZAKLAŞTIRILMIŞTIR.
Kur’an ın hiçbir dile tam çevrilemeyeceğini söyleyenlere, bir örnek vermek istiyorum düşünüp konuyu anlayabilmeleri adına. Arap bir yazar düşünün lütfen. Yazar yazdığı kitabı, tüm dillere birebir anlamı değişmeden çevirip yayınlayabiliyor mu? Sanırım evet yayınlayabiliyor diye bir cevap almalıyım. Çünkü yüzlerce Arap yazarın kitapları, bütün dünya dillerine çevrilmiş ve yayınlanmış. Hiç kimsenin de bir şikâyeti yok. Tüm insanlık faydalanabiliyor. Hiç kimse bu kitaplar için, Aslı gibi değil, bazı kelimelerin anlamları tam anlaşılmıyor, dediklerini hiç duymadım.
Peki, Allah ın kitabının neden tüm dillere tam olarak çevrilemediğini iddia ediyoruz? Bunu söylediğimizde ise, sen Allah ın kitabıyla beşerin yazdığı kitabı bir mi tutuyorsun diyenleri biliyorum. Ben bir tutmuyorum, ama bir tutmak dan daha kötü bir konuma Allah’ın kitabını getirdiklerini, ne yazık ki fark edemiyorlar. Düşünebiliyor musunuz, yaratılmış bir beşerin yazdığı kitabı her dile çevirebiliyoruz, herkes faydalanıyor, istifade ediyor ama eşi benzeri olmayan, Allah ın gönderdiği ve bizlere rehber olsun dediği kitabını, bizler dilimize tam anlamıyla çeviremiyoruz. Çünkü kelimeler birçok anlama geliyor, öylemi din kardeşlerim. Ne dediğimizin farkında mıyız? Hiç sanmıyorum. İlkokuldaki bir çocuk bile bunu söylemez, çünkü kendisine mantıksız gelir.
Allah gönderdiği tüm kitapları, toplumun kendi diliyle gönderdiğini söylüyor ayetinde ve diyor ki okusunlar, anlasınlar ve hayatlarına geçirsinler. Geleneksel Fıkıh inancı ve yarattıkları ruhban sınıfı, kendi hükümranlıklarını sürdürebilmek adına, Kur’an ı başka dillere çevrilmesine karşı çıkmışlardır. Siz anlayamazsınız, yanlış yaparsınız, günaha girersiniz sözleriyle toplum korkutulmuş ve sindirilmiştir. ELBETTE BUNUN NEDENİ ÇOK AÇIKTIR. KUR’AN GERÇEKLERİ İLE TOPLUM BULUŞURSA, DİN ADINA ANLATTIKLARI YANLIŞLAR, YALANLAR ORTAYA ÇIKACAK. Hıristiyanlarda da Papalık bu yöntemi kullanmış ve uzun bir zaman, ellerindeki tahrif olmuş İncilleri farklı dillere çevrilmesi yasaklanmıştı. Aralarında Protestanlık mezhebinin baş kaldırması sayesindedir ki, bugün Hıristiyan ülkeler kiliselerinde İncillerini kendi dillerinden okuyorlar. Bizler hala bu gerçeği, Kur’an ı anlayabilmek adına göremedik ve hayatımıza geçiremedik. Allah bakın Kur’an ı neden Arapça indirdiğini söylüyor.
Fussilet 44: EĞER BİZ BU KUR’ÂN’I YABANCI BİR DİLDE İNDİRSEYDİK, ONLAR KESİNLİKLE, “ÂYETLERİNİN AÇIKLANMASI GEREKMEZ MİYDİ? BİR ARAP’A YABANCI BİR DİLLE SÖYLENİR Mİ?” DİYECEKLERDİ. De ki: “O, inananlar için bir yol gösterici ve gönüllerine şifadır. Kâfirlerin kulaklarında ağırlık vardır ve Kur’ân onlara kapalıdır; sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor.” (Bayraktar Bayraklı)
Eğer bizler, ayetleri batıl inançlarımızı aklamak adına anlamaya hala devam edersek, şirkin içinde boğuluruz ama farkına bile varamayız, lütfen bu acı gerçeği unutmayalım. Bakın bugün bizlere söylenen akıl almaz sözlere, Kur’an daha indirilirken cevap veriyor ve diyor ki; SİZE KUR’AN I ARAPÇA KENDİ DİLİNİZDEN İNDİRMEMİZİN NEDENİ, SİZLERİN ONU ANLAMAK VE HAYATINIZA GEÇİRMEK İÇİN, BAHANELER BULMAYASINIZ DİYEDİR. Lütfen bu sözlerim üzerinde düşünelim. Allah uyarıya devam ediyor ve onun içindir ki, gönderdiğim uyarı kitabı sizin dilinizde gönderdim diyor. Aranızda bahaneler arayan çıkacak, bizim dilimizden indirilmemiş bir kitap, ayetlerin ne dediğini anlayamıyoruz iyice açıklanmamış, Arap bir Resul ve Arap topluma başka dilde bir kitap gönderilir mi demeyesiniz diye, Kur’an Arapça indirilmiştir diye açıklama yapıyor.
Bu uyarı ayetten aldığımız dersten yola çıkarak, Kur’an ın başka dile tam çevrilmeyeceğini ve herkesin doğru anlayabilmesi için, Arapça bilmesi gerektiğini söyleyenlere, sizler bu ayet ışığında nasıl bir cevap verirdiniz? Aslında cevap bile vermeye gerek yok, dediğinizi duyar gibiyim. Bu ayeti okuyup tebliğ aldığı ve iman ettiğini söylediği halde, batıl inançlarını aklamak ve Kur’an gerçeklerini gizlemek için, Kur’an ın her dile tam olarak çevrilemeyeceğini hala inatla söyleyenlere, ne söylerseniz söyleyin anlamayacaklardır. Bu düşünce doğru olsaydı, Kur’an ı tercüme edenlerin hepsi yanlış tercüme etmiş olurdu. Onlarca Kur’an meali yazarları, eğer bu mantıksız düşünceye inansaydı, Kur’an ın tercümesini yazmaya, cesaret ederler miydi? Daha da ilginç olan, ayetin özünde anlatmaya çalıştığı mantıktan yola çıkarak, hiçbir dile tam olarak çevrilmeyen kitap olsaydı, bu durumda bazı kişiler şöyle bir bahane bulurlardı. “RABBİMİZ GÖNDERDİĞİN KİTAP ARAPÇA. BİZLER İSE TÜRKÜZ. BİZİM DİLİMİZE ÇEVRİLEMEDİĞİ İÇİN BİZLER KUR’AN I ANLAYAMADIK VE YAŞAYAMADIK. BİZLERİ SORUMLU TUTMA.” NE DERSİNİZ, İNCİR ÇEKİRDEĞİ KADAR YAPILANLARIN HESABINI YAPAN RABBİMİZ, HİÇ BİR DİLE TAM ÇEVRİLMEYEN BİR REHBER KİTAP GÖNDERİP, DAHA SONRADA BU KİTAPTAN TÜM KULLARINA HESAP SORAR MI? Yorum sizlerin.
Değerli din kardeşlerim. Kur’an Allah ın NURUDUR. Bu dünyada yaşayan her topluma hitap eder ve onların dillerine çevrilebilir. Bunun tersini söylemek, Allah a ve Kur’an a iftiradır, saygısızlıktır. Onun içinde Kur’an ı anlamadığımız dilden değil, MUTLAKA ANLADIĞIMIZ DİLDEN OKUMALIYIZ Kİ, ANLAYIP AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNEBİLELİM. ANLAYARAK KUR’AN I OKUMAK, KUR’AN IN EMRİDİR. ÇÜNKÜ ALLAH OKU, DÜŞÜN VE HAYATINA GEÇİR DİYOR.
Günümüzde Türkçeye çevrilmiş, birçok Kur’an mealleri vardır. Belki bir kısmı geleneksel İslam ve rivayetlerin etkisiyle, ne yazık ki parantez içinde, öyle farklı anlamlar vermeye çalışanlar vardır ki, tabi bu durumda ayetinde anlamı değişiyor. Bizlere düşen, Kur’an ı tercüme eden kişinin parantez içine aldıkları anlamlara bakmadan, Kur’an’ın diğer ayetleri ışığında ayeti anlamaya çaba göstermeliyiz. Çünkü Allah ayetleri açıklamak bizim görevimizdir diyor. Lütfen rivayetlere yada edindiğimiz veli kişilere değil, ALLAH’A GÜVENELİM. Günümüzde çok doğru tercüme edilmiş bir çok Kur’an mealleri/tercümeleri var onlardan yararlanmalı ve mutlaka araştırmalıyız. ÇABA BİZDEN, YARDIM YÜCE RABBİMİZDEN. Bunlardan yararlanıyoruz, istifade ediyoruz ve Allah ın tebliğini alıyoruz. Hepsinden Allah razı olsun. Kur’an ı anlamak adına çaba gösterenlerin, eğer kafalarında batıl yer etmediyse, hurafenin etkisinde kalmadan, gerçekleri öğrenmek adına bakıyorsa Kur’an a, Rabbimiz böyle kişilere cevap veriyor ve O kulunun GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇIYOR. KUR’AN DAN İSTİFADE ETMESİNİ SAĞLIYOR. TEKRAR ETMEK İSTİYORUM. İYİ ARAPÇA BİLENLER, KUR’AN I EN DOĞRU ANLAYANLAR OLSAYDI, ARAPLARIN BUGÜN YAŞADIĞI İSLAM IN, BİZLER İÇİN ÖRNEK BİR İSLAM OLMASI GEREKİRDİ. NE YAZIK Kİ ARAPLARIN YAŞADIĞI İSLAM İLE KUR’AN IN YAKINDAN UZAKTAN BİR İLGİSİ OLMADIĞINI AÇIKÇA GÖRÜYORUZ. DEMEK SORUN İYİ ARAPÇA BİLİP BİLMEMEKTE DEĞİL, KAFALARIMIZIN İÇİNE DOLDURDUĞUMUZ BATIL, HURAFE BİLGİLERDE.
Arapça da bazı kelimelerin farklı anlamlara geldiğini söyleyenlere, şunu hatırlatmak isterim. Her dilde aynı kelime farklı anlamalara gelebilir, bu çok normaldir. Ama bahse konu kelime, cümle içinde kullandığı anlamını alır. Bir sözcük ilk söylendiğinde, akla gelen ilk anlamına, gerçek anlamı denir ki, bu Türkçede de vardır. Aynı sözcüğü gerçek anlamından, farklı olarak kazandırılan anlama da değişmeceli ya da yan anlam denir. Ama hepsi kullanıldığı cümlede, ne anlama geldiği kesinlikle anlaşılır. Örneğin bir sevdiğinize, sen benim güneşimsin, ayımsın deseniz, karşınızdaki kişi sizi yanlış anlar mı? Bunun gibi Kur’an da benzeşmeli, hatta kinayeli örnekler çoktur. Ama hepimiz ayette geçen kelimenin ne anlama geldiğini anlarız.
TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM. ARAPÇA BİLMİYORSANIZ, KUR’AN I ANLAYAMAZSINIZ DİYENLER, KUR’AN DAN GERÇEKLERİ GİZLEMEYE ÇALIŞANLARDIR. ÇÜNKÜ KUR’AN GERÇEKLERİNİ BİZZAT OKUYARAK TEBLİĞ ALAN BİR MÜSLÜMAN, DİNE SOKULAN BATIL VE HURAFELERİN, GERÇEK OLMADIĞINI GÖRECEK VE İNANMAYACAKTIR. TÜM KORKULARI VE TELAŞLARI BUNDANDIR. Kur’an ı herkes anlayamaz, onu veli kişiler anlar demek, Kur’an a iftiradır, Allah ın ayetlerine muhalif olmaktır. Çünkü Allah yemin ederek birçok kez şunu söylüyor.
Kamer 17: ANDOLSUN BİZ, KUR’AN’I DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALMAK İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. Var mı düşünüp öğüt alan? (Diyanet meali)
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Yorumlar
Yorum Gönder