Ana içeriğe atla

ALLAH RESULÜM E UYUN DERKEN, SİZCE NEYİ KAST EDİYOR?


Allah Kur’an da Resulüne, yani elçisine uyulmasını bizzat kendisine uymakla aynı tutar. Peki, neden aynı tutar ve bu sözleriyle Allah bizlere ne anlatır? Şunu söyleyebilir miyiz, bu dinin kurallarını ben ve elçim koymuştur, onun için elçim ne söylerse ona uyun, ben söylemiş kabul edin, çünkü ona da dinde hüküm verme yetkisi verdim. Bunu anlayan, buna inanan var mı aramızda? 

Eğer bunu anladık dersek, Kur’an ın neredeyse tamamına ters düşen bir anlayış içinde olacağımızı unutamayalım. Çünkü Allah, BEN HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM, SİZLERİ YALNIZ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM, YALNIZ ONUN İPİNE SARILIN, KUR’AN I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR VE KUR’AN I ANLAYASINIZ DİYE NİCE ÖRNEKLERLE AÇIKLADIK diyerek, bizleri uyarmış ve bu kapıyı kapatmıştır. Allah Elçisinden bahsederken, Resul yani Elçi kelimesini özellikle kullanır. Bunu kullanmasının da elbette bir anlamı vardır. Elçi/Resul aldığı sözü, bilgiyi tek kelime bile değiştirmeden, ileten demektir. Asla gönderilen sözlere ilave etmeden, ulaştıran tebliğ eden anlamındadır. Onun için Allah, Resuüne verdiği yetkiyi bizlere hatırlatmak için Ankebut 18. ayetinde ne diyordu? “RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.” Bunu söylediğimizde, ne yani peygamberimiz postacımıydı, diyerek Allah ın elçisini küçümser bir tavra giriyorlar. Görevi ve yetkiyi veren Allah dır, lütfen söylediklerimizin bilincinde olalım. Bunları söyleyenlere ancak, şunu söylemek yeterli olacaktır sanırım. NE YANİ ALLAH IN RESULÜ, DİNDE ALLAH IN ORTAĞIMIYDI.

Buradan şunu çıkartabiliriz. ÖNCE ŞUNU UNUTMAYALIM, ALLAH RESULÜNE UYMA EMRİNİ, RESULÜ HAYATTAYKEN, BİZZAT KUR’AN I TEBLİĞ GÖREVİNDE, ONA YARDIM ETMEK, ONUN TEBLİĞ GÖREVİNİ KOLAYLAŞTIRMAK ADINA SÖYLENMİŞTİR. YOKSA RESULÜM, BENİM VERMEDİĞİM HÜKÜMLERİ VERECEK, O VEFAT ETTİKTEN SONRA, KUR’AN DA BAHSETMEDİĞİM KONULARDA, ONUN RİVAYET HADİSLERİNE DE UYACAKSINIZ ASLA DEMİYOR. Allah Resulüme uyun derken, şöyle bir denklemin oluşumunu kullarına anlatıyor. Ben sizlere Kur’an ı resulüm/elçim kanalıyla ilettim, O benden aldığı bilgiyi asla değiştirmeden sizlere ileteceğinden, onun sizlere tebliğ ettiğine mutlaka uyun diyor Allah bizlere. Hatta hiçbir şüpheye düşmememiz içinde, Elçisine tebliğ ettiği vahyi, bizlere gereği gibi doğru bir şekilde tebliğ edip etmediğini de, melekler tarafından kontrol edildiğini bildiriyor ayetinde. “Çünkü o, Resulün önünden ve ardından gözetleyiciler gönderir ki Rablerinin emirlerini tebliğ ettiklerini bilsin.”  (Cin suresi 27-28)

Bu kısım çok önemli, Allah ın elçisi vefatından sonra kendi görevinin devamı için, hiç kimseyi vekil bırakmamıştır. Çünkü Allah böyle bir görev vermemiştir. Tebliğ görevi tamamlanmış ve Kur’an Allah ın koruması altına alınmıştır. Tam bu esnada şunu hatırlatmak isterim, ALLAH IN ELÇİSİ BİZLERE KUR’AN IN DIŞINDA ASLA HİÇBİR YAZILI BİLGİ, BELGE BIRAKMAMIŞTIR. Demek ki Allah ın elçisi, yaşadığı dönem içinde Kur’an ın dışından, din adına hiçbir sözü ümmetine söylememiş, dine ilave yapmamıştır. Söyledikleri gibi, ayetler anlaşılması zor ve detaysız olsaydı, Allah ın Resulü anlaşılmayan ve detaysız bir şekilde Kur’an ı kayda aldırıp, detayınıda dilden dile ulaştırın, benim hadislerimden öğrenin demiş olabilir mi? Buna inanan, Allah ın Resulüne iftira atıyor demektir. Allah elçisini sürekli kontrol altında tuttuğu içinde bizlere, bakın ne diyordu?

Nur 52: Kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, işte onlar başarıyı elde edenlerin ta kendileridir. (Diyanet meali)

Ali İmran 132: Allah’a ve Resul’üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız. (Diyanet vakfı meali)

Buradan şunu anlıyoruz, Allah elçisini hayattayken, kontrol altında tuttuğu ve gerektiğinde uyardığı için, ÖNCE RESULÜNÜN TOPLUMDA GÜVENİNİ SAĞLAMAK, GÖREVİNİ KOLAYLAŞTIRMAK ADINA ADIMLAR ATIYOR. Yani Allah bizlere şunu kesin bir dille üstüne basa basa söylüyor ve diyor ki; ELÇİMİN SİZLERE TEBLİĞ ETTİĞİ BENİM VAHİYLERİMDİR, AYETLERİMDİR. BUNUN DIŞINA ASLA ÇIKAMAZ, BU KONUDA ŞÜPHEYE ASLA DÜŞMEYİN. Bu düşünceyi sağlamlaştırmak adına da gönderdiği ayetlerde, bakın elçisinin bizlere neler söylemesini istiyor.

“Allah size Kitap’ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, ALLAH’IN DIŞINDA BİR HAKEM Mİ ARAYAYIM?” (Enam 114 )

“Sen de aralarında, ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET ve onların arzularına uyma!”  (Maide 49)

“Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. BEN SADECE BANA VAHYEDİLENE UYARIM. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.” (Ahkaf 9)

Bu ayetlere benzer onlarca ayet görebilirsiniz Kur’an da. Allah ın elçisi ümmetine yalnız Kur’an ile hükmediyor ve bizzat kendiside, ALLAH IN VAHYETTİĞİNE YANİ KUR’AN A UYUYOR. Bu durumda bizler neyin kavgasını yapıyoruz, doğrusu anlayamıyorum. Allah ın Elçisi, ben yalnız Kur’an a uyuyorum diyor, bizler hala doğruluğundan emin olmamızın mümkün olmadığı, Kur’an ın bahsetmediği birçok konuya da, Allah ın elçisi bu konularda, dinde hüküm vermiştir demeye devam ediyoruz. Bu nasıl bir çelişki, hala farkında değil miyiz? Eğer Resul, Allah ın ayetlerine ilaveler yapabilseydi, bu ayeti tebliğ eder miydi bizlere. 

Enbiya 45: De ki: BEN, SADECE, VAHİY İLE SİZİ İKAZ EDİYORUM. Fakat sağır olanlar, ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar.( Diyanet vakfı meali)

Sanırım aramızda gözleri ve kulakları perdelenmişler var ki, bu uyarıdan ders almıyor ve işitmiyorlar. Allah Ankebut suresi 51. ayetinde, “KENDİLERİNE OKUNMAKTA OLAN KİTAB’I, SANA İNDİRMEMİZ ONLARA YETMİYOR MU?” diyerek, cahiliye toplumunun, atalarından gelen batıl rivayetlere de inanmak istemelerine, Allah ın nasıl kızdığından dersler almayıp, aynı hatayı yapıyor ve ne diyoruz? “YALNIZ KUR’AN İLE DİN YAŞANMAZ. KUR’AN ÖZET BİLGİLER VERİR.” Ne yazık ki Kur’an ile bağımızı o kadar kopardık ki, cahiliye toplumunun aynı hatalarını yaptığımızın farkında bile değiliz. ALLAH BİZLERDEN, KAYDA ALINMAMIŞ ALLAH TARAFINDAN KORUNMAYAN, HİÇBİR SÖZE, HADİSE İNANMAMAMIZI ÖZELLİKLE İSTİYOR, BUNU AYETLERDEN AÇIKÇA GÖRÜYORUZ. Allah Elçisinin sağlığında, elçime uyun derken, açıkça bizlere Kur’an a uyun emrini vermiş oluyor. Çünkü elçisi yalnız Kur’an a uyuyor ve Ümmetini yalnız Kur’an ile uyarıyor da ondan. Cahiliye toplumunun yaptığı bir yanlışı Allah, bakın bizlere nasıl örnek veriyor ve HÜKÜM VEREN YALNIZ ALLAH OLDUĞUNU, apaçık verdiği örnekle nasıl anlatıyor.

Araf 203: Onlara bir âyet getirmediğin zaman, “SEN BİR TANE DERLESEYDİN YA!” DERLER. De ki: “BEN ANCAK RABBİM TARAFINDAN BANA VAHYOLUNANA UYARIM. Bu kitap, Rabbinizden gelen göz açıcı belgeler olup, inanmış bir topluma rehber ve rahmettir.” (Bayraktar Bayraklı meali)

Cahiliye toplumu, alışkanlıklarından olsa gerek, Allah ın elçisinden herhangi bir konuda, sen bu konuda bir tane derleyiver, yani sen hüküm ver derlerdi diyor. Devamında ise böyle bir şeyin asla mümkün olamayacağını elçisine, bakın nasıl söyletiyor Allah tekrar hatırlayalım. 

“De ki: “BEN ANCAK RABBİM TARAFINDAN BANA VAHYOLUNANA UYARIM. Bu kitap, Rabbinizden gelen göz açıcı belgeler olup, inanmış bir topluma rehber ve rahmettir.”

Bu konu bu kadar açık ve net Kur’an da bahsedildiği, açıklığa kavuşturulduğu halde, hala Allah ın elçisine vermediği yetkileri bizler vermeye çalışırsak, cahiliye toplumundan hiçbir farkımız kalmaz, lütfen bunu unutmayalım. Allah Maide 67. ayetinde, elçisine hitaben çok dikkat çekici ve göreviyle ilgili bir uyarıda bulunuyor ve bakın ne diyor. “EY RESUL! RABBİNDEN SANA İNDİRİLENİ TEBLİĞ ET. EĞER BUNU YAPMAZSAN, O’NUN ELÇİLİK GÖREVİNİ YAPMAMIŞ OLURSUN.“Buradan da çok net anlıyoruz ki, Allah ın elçisine verdiği görev çok açıktır. Şöyle bir uyarı alan Allah ın elçisi, sizce Allah ın hükümlerine ilaveler yapmaya cesaret edebilir mi?

Hakka 44–45–46–47: Eğer Resul, BİZE ATFEN BAZI SÖZLER UYDURMAYA KALKIŞSAYDI, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; SONRA DA ONUN ŞAH DAMARINI KESER ATARDIK. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız. (Bayraktar Bayraklı meali)

Ne dersiniz hala Allah ın Resulü, Allah emretmediği halde,  dinde hüküm koyma yetkisi vardır, Kur’an da her bilgi yoktur ve açık değildir, açıklığa kavuşturan Allah ın elçisidir diyebiliyor musunuz? Tekrar hatırlatmak isterim, Peygamberimiz elçiydi, yani tebliği asla değiştirmeden ulaştırma görevi almıştı. ONUN İÇİN ALLAH ELÇİME UYAN, BANA UYMUŞ OLUR DİYOR. Şöyle düşünün, HÂŞÂ Allah tebliği, kullarının anlayacağı ve hayatlarına geçireceği şekilde gönderemedi de, bunu elçisi mi yaptı? Bizlerde bunu yüzlerce yıl öncesinden bizlere ulaşan, rivayet hadislerden mi öğreniyoruz?  Neler söylüyoruz ve inanıyoruz farkında mısınız?

Bu konu ile ilgili onlarca ayet vardır Kur’an da. Gözlerini ve kulaklarını, batıl rivayet inançlarını yaşamak için kapatanlara, ne söylersek fayda etmeyecektir. ALLAH IN RESULÜNE UYMAK, ONUN YOLUNDAN GİTMEK İSTEYEN, KUR’AN A UYAR. ÇÜNKÜ ALLAH IN RESULÜ, BEN YALNIZ KUR’AN A UYDUM DİYOR. Kararı ve yorumu sizlere bırakıyorum. Bu konuyu doğru anlayabilmemiz için, Kur’an dan Allah ın elçisine verdiği görev yetki ve sorumlulukları araştıralım, gerçekler apaçık ortaya çıkacaktır.

ALLAH IN ELÇİSİNE VERDİĞİ GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK..

https://hakyolkuran1.blogspot.com/2018/06/allah-in-elcisine-verdigi-gorev-yetki.html

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. ALLAH RESULÜM E UYUN DERKEN, SİZCE NEYİ KAST EDİYOR? + “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”
    ALLAH'IN KADROLU MEMURU OLDUĞUMU-
    DİKKAT SEN BU GÜN PEYGAMBERLERDEN DAHA AVANTAJLISIN.
    EŞYA BAZ,ÖLÇÜ ALINDIĞINDA.BÜTÜN DÜĞÜMLER ÇÖZÜLÜR.
    Asıl olan. vakıanın eşyadaki özellikleri ile olan ilişkileridir.
    BAKIŞ AÇINI DÜZELT VE YENİDEN DOĞ...!
    ALGILAMALAR DÜZELMEDEN ORTAM DÜZELMEZ.
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid0268p8St6S9m5ntvYhgT6o9cCovzJsD72M9EBA8cYwpDaj6U8aPMm4iACKMmQXDXBl&id=100013242319421

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır

SALAT'IN BİR ANLAMININDA, NAMAZ OLMADIĞINI SÖYLEYEN KARDEŞLERİMİZE.

  Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, Kur’an’da geçen SALAT kelimesi üzerinde olacak. Salat Allah’a dua etmek, toplumun birbirine destek olması ve bizlerin farsça namaz dediğimiz kıyam, rükû ve secde ile yapılan şekilsel bir dua ibadeti anlamlarına gelir. Bu makalemde üzerinde durmak istediğim konu, bazı arkadaşlarımızın kıyam, rükû ve secde ile yaptığımız ibadetin aslında, Kur'an'da geçmediğini iddia ettikleri konusu üzerinde olacak.  Her düşünceye saygılı olurda, hiç bir etki altında kalmadan, derinlemesine Kur’an ayetleri üzerinde düşünürsek, inanıyorum ki en doğru sonuca ulaşabiliriz. Eğer birbirimize saygısız tavırlar içinde olurda, bizim gibi inanmadığı için, karşımızdaki kişiyi dinsizlikle suçlarsak, daha baştan büyük hata yapmış oluruz.  ÖNCE ŞUNU ÇOK AÇIK BİR ŞEKİLDE, YAZIMIN BAŞINDA SÖYLEMEK İSTERİM. ŞU AN KILDIĞIMIZ NAMAZIN AYNISINI, DETAYLARINI KUR’AN’DA ARAMAYALIM, BULAMAYIZ. ÇÜNKÜ ALLAH BU ŞEKLİYLE, YANİ DETAYI İLE NAMAZI KUR’A