Ana içeriğe atla

ALLAH NAMAZA ÇAĞRI ŞEKLİNİ, HARAM AYLARIN HANGİ AYLAR OLDUĞUNU, NEDEN KUR'AN DA BELİRLEMEMİŞTİR.



Bizler yanlış inançlarımızı aklayabilmek adına, ne yapacağımızı şaşırmış bir şekilde konuşmaya, batılı hurafeyi savunmaya devam ediyoruz. Bir arkadaşımız şöyle bir soru sormuş, batılın kapısını aralamak, rivayetleri haklı çıkarmak adına.

“HADİS İNKÂRCILARINA BASİT BİR SORU: EZANIN NASIL VE NE ŞEKİLDE OKUNACAĞI, HİÇ BİR ŞEYİN EKSİK BIRAKILMADIĞI İDDİA OLUNAN, KUR’AN IN HANGİ AYETLERİNDE YAZMAKTADIR.” Yine bir başka arkadaşımız, rivayetleri dinin asli unsuru yapmaya çalışması çabalarını şu sözlerinden üzülerek görüyoruz. “HARAM AYLARI RİVAYETLERDEN ÖĞRENİYOR OLMAKTAN UTANIP, YÜZÜ KIZARAN MEALCİLER VAR. SANKİ HADİS YADA RİVAYETTEN KUR’AN’IN BİR ŞEYİNİ ÖĞRENSE, NAMUSUNA HALEL GELECEK!”

Hadis söz demektir, Allah ın sözünden daha doğru, kimin sözü vardır ki, başka sözler, hadisler arayalım Kur’an ı anlayabilmek için. Yoksa bu kişiler, inandıkları batıl rivayetleri aklayabilmek adına, Allah Kur’an ı gereği gibi açıklayamamıştır iddiasındalar mı? Peygamberimiz de, yalnız Allah ın sözlerini/hadislerini ümmetine tebliğ etmiştir. Bunun dışında dine yapılan ilavelerin hepsi batıldır, Allah ın elçisine iftiradır, hurafedir. Kur’an ı zerre kadar anlamış ve iman etmiş bir Müslüman, asla böyle bir soru sormaz ve Kur’an a saygısızlık yapmaz. Bunları söyleyen, ayetleri inkâr durumuna düşer Allah korusun. BİZ KİTAPTA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN, ALLAH IN SÖZÜNDEN DAHA DOĞRU SÖZ/HADİS Mİ VARDIR hükmünü veren, bizleri yaratan Allah tır. Hurafe ve batılı yaşayabilmek adına, Allah ın ayetlerini görmezden gelerek, ayetin anlamını tahrif etmekten çekinmeyenler, elbette bunun karşılığını Rabbimizden göreceklerdir.

Bunları söyleyen ve inananlar, Kur’an ı yetersiz görüp, her şeyin Kur’an da olmadığını iddia ederek, rivayet hadisler olmasaydı, Kur’an kapalı kalırdı, asla anlaşılamazdı diyecek kadar ayetleri inkâr edebilmektedirler. Unuttukları, ALLAH IN SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM hükmüdür. Allah bizleri tüm açıklamaların olmadığı, izah edilmeyen, açıklanmayan bir kitaptan sizce sorumlu tutar mı? Ne yazık ki batıl, hakkın önüne geçmiş ve Allah ın ayetlerinin anlaşılmasını engelliyorlar. Bu ayetin devamında, Allah böyle insanların çıkacağını bildiği için, bakın onları nasıl uyarıyor.

Enam 39: Ayetlerimizi yalanlayanlar, KARANLIKLAR İÇİNDE KALMIŞ SAĞIR VE DİLSİZLERDİR. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir. (Diyanet vakfı meali)

Allah ayetlerimi anlamamakta ısrar eden, karanlıklar içinde kalırlar diyor. Böyle insanlarda, gerçekleri asla göremezler, çünkü onlar sağır ve dilsizdir, gerçekleri duymak istemeyen ve dile getiremeyen insanlardır diyor. Şimdide söylenenleri birlikte, farklı açıdan düşünelim. Allah Kur’an da, hiçbir eksik bırakmadık demediğini, kendi katında ki ana kitaptan bahsettiğini var sayalım. Bu bilgi bizim ne işimize yarar? GÖRMEDİĞİMİZ, FAYDALANAMADIĞIMIZ BİR KİTAPTA HER ŞEYİN YAZILMASI, İZAH EDİLMESİNİN BİZLER İÇİN NE FAYDASI OLABİLİR. ALLAH, SİZLERİ SORUMLU TUTTUĞUMUZ KİTAPTA HİÇ BİR EKSİK BIRAKMADIK DİYOR, YANİ BİZLERİN MUHATAP OLDUĞU KİTAPTAN BAHSEDİYOR.

Allah biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık diyerek, bizleri yalnız Kur’an a yönlendiriyor. Bu düşüncenin doğru olduğunu da zaten Kur’an ın diğer ayetlerinden anlıyoruz. Ne diyordu Yaradan bu konuda hatırlayalım. Yalnız Kur’an ın ipine sarılın. Kur’an ın sınırlarını aşmayın, kâfirlerden olursunuz. Sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim. O halde Kur’an dan sonra hangi söze inanacaklar. ANDOLSUN, BİZ BU KUR’AN’DA İNSANLAR İÇİN HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK. Resule düşen, açık bir tebliğden başka bir şey değildir. Karşılarında okunan kitabı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? ALLAH HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ. Rabbinden sana vahyedilene uy. Bunun gibi yüzlerce ayet vardır ki, Allah Kur’an ın bizler için yeterli olduğunu ve Kur’an da imanımızı yaşamak adına hiçbir eksik bırakmadığını anlatmıştır. Kur’an ne matematik kitabı, nede fizik kitabıdır, Kur’an bizleri eğriden doğruyu ayıran rehberdir, lütfen unutmayalım.

KUR’AN YAŞAM KİTABIDIR, DOĞRU YOLUN GÖSTERİCİSİDİR, YANİ FURKAN DIR. ONDA EKSİK ARAMAK YERİNE, ONU ANLAMAYA ÇALIŞALIM. ALLAH IN KUR’AN DA BAHSETTİKLERİNE UYALIM, BAHSETMEDİKLERİ BİZLERE ALLAH IN LÜTFU, SERBEST BIRAKTIKLARIDIR, BUNU DA UNUTMAYALIM.

Gelelim bu arkadaşımızın, emin olamayacağımız rivayetleri, dinin ana unsuru yapabilmek adına verdiği örneğe. Arkadaşımız, ezanın yani namaza çağrının şeklinin, Kur’an da olmadığını örnek verip, demek ki Kur’an da her şey yokmuş, onun için rivayet hadislerde aynı hükümdedir, aynı mantıkla düşünmeliyiz demek istiyor. Diğer arkadaşımızda aynı mantıkla rivayetleri dinin içine sorgusuzca sokmaya çalışıyor. Nefis işte böyle bir şey. İnanmak istediğimiz bir yanlışı bile, kendi nefsinde aklamaya, doğrulamaya işte böyle çalışıyoruz.

Bu mantıkla düşünen arkadaşlarımıza, önce şunu söylemek isterim. Allah namaza çağrıldığınızda dedikten sonra, çağrı şeklini kullarına bırakması, sizce HÂŞÂ Allah ın bir eksikliğimi, yoksa kullarına kolaylığı mı? Allah namaza çağırma şekline özellikle karışmamış, biz kullarına bırakmıştır, diğer kitap Ehline de aynı izni-yetkiyi verdiğini görüyoruz. Allah ın elçisi ve o günkü Müslümanların birlikte aldıkları kararı ile de, diğer Ehli kitabın toplu ibadetlerine çağırma şeklinden farklı olsun diye, sözlü çağırma şeklini benimsemişlerdir. Dikkat ederseniz cuma namazının haricinde, normal vakit namazından bahsederken Kur’an, çağırmadan söz etmez ve namaz, vakti belirlenmiş bir ibadettir diyerek, vakti girdiğinde kılınız, yani yerine getiriniz der.

Eğer Allah çağırma şekline karışsaydı ve bugünkü ezanı Allah emretseydi ne olurdu, şimdide onu düşünelim. Müslüman olmayan ülkeleri düşünelim lütfen. Bu ülkelerde ezan okunması yasak. Ama Müslümanlar bir şekilde anlaşıp toplanıyor ve toplu ibadetlerini yerine getiriyorlar. EĞER ALLAH FERDİ KILINACAK GÜNLÜK NAMAZ VE TOPLU İBADETLERDE, ÖZELLİKLE BİR ÇAĞIRMA ŞEKLİ BELİRLESEYDİ, BU ÇAĞIRMA ŞEKLİNE İZİN VERMEYEN HİÇBİR ÜLKEDE, CUMUA YANİ TOPLU NAMAZI, YADA VAKİT NAMAZI KILINAMAZDI. Çünkü Allah ın emri, yerine tam olarak getirilmemiş olurdu. Ama batılı aklamak adına, düşünmeyi bir kenara bırakınca, bakın neler çıkıyor ortaya. Hatta bir arkadaşımız, ısrarla rivayetleri aklamaya çalışırken şöyle söylüyor. “Allah’ın hükmünü/emrini uygulamak yabancı ülkelerde geçerli değildir, halkı yada devleti Müslüman olan ülkelerde mümkündür, geçerlidir.” Bu düşünce ne yazık ki rivayetlerin ve mezheplerin bir inancıdır. Bir Müslüman, nerede yaşarsa yaşasın Allah ın emirlerini yerine getirmekle sorumludur. Çünkü bir Müslümanın şunu çok iyi bilir. Kur’an da bir bölüm ayetler vardır devleti yönetenlere yöneliktir ve bizzat onlar sorumludur. Kur’an ın genel çoğunluğu da, birey olarak bizzat kişinin yapacağı davranışlardır. Müslüman olmayan bir toplumda da bu kişisel sorumlulukları, her Müslüman yerine rahatlıkla getirir.

NAMAZA ÇAĞIRMA ŞEKLİ, İMANIMIZIN GEREKLERİNDEN BİRİSİ OLMADIĞINDAN DOLAYI, ALLAH BUNA KARIŞMAMIŞ KULLARINA BIRAKMIŞTIR. Din ve iman adına bizleri bağlayan her şeyin, Kur’an da olduğunu söyleyen Allah tır. Yeri gelmişken hatırlatmak isterim. Toplu Cuma namazının, hangi gün kılınacağı da Kur’an da yoktur. Allah toplu namaza çağrılmaktan bahseder ama gününe karışmaz. Onunda gününü Allah kullarına bırakmıştır. Cuma günü olması karını, Peygamberimiz ve ashabı tarafından belirlenmiştir. Çünkü Allah Elçisine mutlaka şuraya danış, insanların fikirlerini al öyle karar ver emrini vermiştir her konuda. Yahudi ve Hristiyanların toplu ibadetinden farklı bir gün, özellikle seçilmiş. Önemli olan haftada bir gün, Müslümanların toplanması ve bir birleriyle sosyalleşerek ibadet etmesidir. Bunun nedenini düşünen herkes, çok daha iyi anlayacaktır. Ezanın sözleri konusunda bir çok rivayet anlatılsa da, buna Kur’an dan delil ve kanıt yoktur. Allah ın Elçisi ve ilk Müslümanların birlikte kararlaştırdıkları bir çağrı olduğunu söyleyebiliriz. Hatırlayınız ezana, Peygamberimizin yanından hiç ayrılmayan, O saygın insan Bilal in ilave yaptığı rivayet edilir. Hatta İslam kaynaklarını araştırdığınızda, zamanla ezana farklı ilavelerin yapıldığından bile bahsedilir.

Gelelim yazımızın başında, kendilerine delil yaratmaya çalışan arkadaşımızın sözlerine. Arkadaşımız eksik örnek vermiş. Kur’an HARAM aylardan bahseder ve bir yılın 4 ayı HARAM AYDIR der, ama hangi aylar olduğu konusunda bir açıklama özellikle yapmaz. HARAM AYLAR KUR’AN A GÖRE HAC AYLARIDIR. Allah bu ayları, Müslümanların Hacca rahatlıkla gidebilmeleri için tahsis etmiştir, onun içinde bu aylarda savaşı yasaklamıştır.

Bu aylar, İbrahim peygamberimizden bu yana, kavimler arasında anlaşarak, sözleşerek karar verilmiş ve bu aylarda savaşılmayacağı konusunda anlaşmışlardır. Çünkü bu, Allah ın emridir de ondan. Kur’an a baktığımızda, Allah haram ayların sayısını sabit tutup, yerlerini bazı kavimlerin anlaşma dışı değiştirdiklerinden bahseder ve bunun yapılmaması için Kur’an uyarır. Tüm bunlar, HÂŞÂ Allah ın gönderdiği kitaplarda eksikleri değildir, lütfen böyle yanlışlar yapmayalım. Tüm bunlar bizlerin imtihanıdır ve bizlerin kolaylığı birbirimizle sosyalleşerek anlaşabilmek adınadır. Allah tüm dünya Müslümanlarının, en uygun haram ayların tespitiyle rahatlıkla, Hac görevlerini yerine getirmelerini istiyor, ama bu kolaylığın farkında olan yok. Ne yazık ki bu aylar inancımızın içinden çıkartıldı, uyan bile yok. Bu aylarda Müslümanlar bir biriyle savaşıyor.

Bu konuyu tekrar etmek istiyorum. Kur’an, Hac ayları olarak HARAM aylar olduğunu söyler, örneklerini verir. Ama bizler bu gerçeklerinde üstünü örtüp, batıl ve rivayet inançlarımızın etkisiyle, yılda birkaç güne indirgemişiz Hac görevimizi. Böyle olunca da Allah ın, yemin ederek kolaylaştırdığı dini, ellerimizle zorlaştırmışız. Arkadaşımızın söylediği gibi, Kur’an ı bizler rivayetlerden öğrenemeyiz, çünkü bu yolu Allah kapatmış ve Kur’an ı açıklamak bize düşer demiştir. BİZLER ANCAK, ALLAH IN KULLARINA BIRAKTIĞI, YETKİ VERDİĞİ KONULAR ÜZERİNDE FİKİR YÜRÜTÜR, TOPLUMDA ANLAŞARAK BİRLİK SAĞLAYABİLİRİZ. Ellerimizle imanımızı zorlaştırıp, hurafe ve batılı din diye yaşadığımız sürece, Allah ın cezalarından da asla kurtulamayacağız.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır