Ana içeriğe atla

ALLAH A AÇILAN KAPI KUR'AN.





Din ve iman konusu, günümüzde o derece çeşitlilik ve farklılıklar gösteriyor ki, ne yapacağımızı, hangi yoldan gitmemiz gerektiği, kimlerin doğruyu söylediği konusunda, toplum olarak büyük tedirginlik yaşıyoruz. ACABA BU TEDİRGİNLİĞİMİZİN NEDENİ NE OLABİLİR? Bizler bu konuda nasıl bir tavır takınıyoruz, ya da yapmamız gereken nedir bunun bilicinde miyiz? Sanırım bu soruların doğru cevabını bulursak, bizim de Allah ın istediği doğru yolda olmamızın önünde, hiçbir engel kalmaz. DAHA DOĞRUSU KİTAP TEK OLMAYINCA, ÜMMET TE TEK YUMRUK ASLA OLMAYACAKTIR.

LÜTFEN UNUTMAYALIM, ALLAH EMBİYA SURESİ 10. AYETİNDE, "YEMİN OLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP GÖNDERDİK Kİ, ÖĞÜT VE UYARINIZ/ZİKRİNİZ/ŞEREFİNİZ YALNIZ ONDADIR" DİYORSA, ALLAH IN ELÇİSİDE ENAM 19. AYETİNDE NE DİYORDU? "BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM." EĞER BU AYETLERE İMAN ETTİĞİNİZİ SÖYLÜYORSANIZ, LÜTFEN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİNİZ VE KUR'AN DA HER BİLGİ YOK DİYEREK, ALLAH IN KİTABI HAKKINDA ŞÜPHE YARATMAYINIZ. YOKSA YUSUF SURESİNDE ÖRNEĞİ VERİLEN İMAN EDENLERDEN OLURUZ. "Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A ANCAK ORTAK KOŞARAK İNANIRLAR"

Önce içinde yaşadığımız din karmaşasının, bölünmüşlüğün inanılmaz farklılıkların nedeni nedir, gelin bu konu üzerinde birlikte düşünelim. Tedirgin olmamızın asıl nedeni, aynı konuda bile çok farklı fikir ve inançların olması. Önce bu konuyu aydınlatmalıyız. Müslüman olarak bizler, Kur’an ın her ayetine iman etmedikçe ve hayata geçirmedikçe, gerçek iman etmiş sayılmayacağımızı söyleriz ve buna inanırız. Peki söyleyip, inanmakla iş bitiyor mu? Elbette bitmiyor,  sanırım hatalarımız, söylediklerimizi yaşamımıza geçirme safhasında başlıyor.

Allah elçisi kanalıyla, biz kullarına Kur’an ı, rehber olarak gönderdiğini bildirmiştir. Allah Kur’an da elçisine, tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer diyerek, aslında bu sözleriyle bizlere bir şeyler anlatır.  Rabbimiz yine rehberinde, hiçbir ehli kitaba ruhban bir sınıf görevlendirmediğini, bunu kendilerinin uydurdukları örneğini de verir.  Peki, tüm bunlar ne anlama geliyor olabilir? Allah ın doğru yolunu, beşeri oluşumlardan, bilgilerden değil, Rahmanın gönderdiği hak gerçeklerde, Kur’an dan aramamızın açık bir kanıtıdır tüm bu uyarılar. Bir başka deyişle, Allah ile kulu arasında, hiç kimsenin olmadığını veliler, şeyhler, dervişler edinerek onların sayesinde, Allah ın rızasını kazanacağımızı zannedenlere, büyük bir uyarıdır, ruhban sınıfının, İslam dininde olmadığı gerçeği.

Rabbimiz, benimle aranıza hiç kimseyi sokmayın, BEN SİZLERE ŞAH DAMARINIZDAN DAHA YAKINIM DİYORSA, Allah dan başka yardım isteyecek, sığınılacak, şefaat istenecek, hiçbir gücün olmadığının önce bilincine varmalıyız. Bizler eğer Allah ın kitabını yeterli görmüyor da, beşerin sözlerine din adın hala kulak veriyorsak, gerçek iman edenlerden daha olamamışız demektir. Bir başka deyişle, iman kalplerimize yerleşmemiş demektir.

İşte yaptığımız yanlış bu noktada başlıyor. ALLAH BANA ULAŞACAK KAPINIZ, KUR’AN DAN GEÇER DİYOR. O kapının anahtarını da, yalnız Kur’an dan bizzat bizlerin alabileceğimiz örneklerini de veriyor. Bu durumda, bizler ne yapıyoruz, Allah a ulaşacağımız kapıyı ve anahtarını Kur’an da mı arıyoruz? Hiç sanmıyorum, Allah a ulaşacak kapıyı ve onun anahtarını, BEŞERİ KİŞİLERDE VE ONLARIN KİTAPLARINDA, SÖZLERİNDE ARIYORUZ. İşte yaptığımız büyük hata, böylece dipsiz bir kuyuya atılan taş misali, belirsizliğe doğru yol alıyoruz. Müslümanlar olarak, Kur’an ın çevresinde birleşip tek yumruk olamadığımız sürece, birbirimize düşman olmaktan, şeytanında oyuncağı olmaktan asla kurtulamayız.Yapılan bu yanlışlar, bu tür oluşumlar o kadar çok ve çeşitli ki, Allah ın gerçek kapısının, ona ulaşacak en doğru yolun üstünü örtüyor. Hatırlayınız Rabbimiz, yanlış yolda ısrar edenler için bir örnek veriyordu.

Câsiye 23:  (Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah’ın kendi ilmi dâhilinde saptırdığı, KULAĞINI VE KALBİNİ MÜHÜRLEYİP GÖZÜNE PERDE ÇEKTİĞİ KİMSEYİ GÖRÜYOR MUSUN? Şimdi onu Allah’tan başka kim hidâyete erdirebilir? Hala düşünmez misiniz?

Gerçektende, Allah ın kitabını rehber aldığını söylediği halde, beşerin rivayet ve sanı sözlerini rehber edinenlerin, yani kendi hevâ ve hevesinin esiri olanların, acıklı sonunu Allah, çok güzel izah ediyor bizlere. Ama bu gerçekleri görebiliyor muyuz?  Göremiyoruz, çünkü Elde Kur’an düşünerek iman etmiyoruz da ondan. onun için Allah düşün, aklını kullan ey kulum diyor bizlere. Sizce düşünüyor muyuz? Elbette Kur’an gerçeklerini göremeyiz, çünkü inandığımız batıl ve rivayet inancın etkisiyle gözler perdeli, gönüller mühürlü. Batıldan, hurafeden, sanıdan, emin olmadığımız rivayetlerden yana olmaktan ve onlarla amel etmekte ısrar ettiğimiz için, gerçekleri göremiyoruz. Allah ın rehberine,FURKANINA inatla yaptığımız saygısızlıktan dolayı, Allah ın bir cezası tüm bunlar. 

Şunu lütfen unutmayalım. Allah sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyorsa, herkesin anlayamayacağı bir rehber gönderip, daha sonrada bizleri sorumlu tutmaz. ELBETTE HERKES KAPASİTESİ, ÇABASI ÖLÇÜSÜNCE NASİBİNİ ALIR. BİZLERE DÜŞEN, ALLAH IN AYETLERİNİ DAHA GÜZEL ANLAMAK İÇİN, ÇABA GÖSTERMEK OLMALIDIR. Zaten imtihanın da gerçeği, çaba harcamak, bir emek sarf etmek değil midir? Ama bu çabayı yaparken, Allah ın nahl suresi 98. ayetinde önerdiği gibi, önce kafamızdaki batıl ve rivayetlerden kurtulup yalnız Allah a güvenip dayanarak Kur’an ı okumaya başlarsak, ALLAH I NURU KURAN İLE BULUŞUR, ONUN KAPISINI ARALAMIŞ OLURUZ. Bu konuyla ilgili bir yazı kaleme aldığımda, her zaman okul örneğini veririm. Çünkü hepimiz Allah ın okulunda, eğitiminde Kur’an dan imtihan halindeyiz. Allah imtihanımızın, Kur’an dan olduğunu apaçık söylediği halde, nasıl olurda bizler sorumlu olduğumuz rehberin dışına çıkarız, onun sınırlarını aşarız. ALLAH SAKIN, KOYDUĞUM SINIRLARI AŞMAYIN DİYE, EMİR VERDİĞİ HALDE.

Hâşâ Allah Kur’an da, bizleri doğruya ulaştıracak yolu, gereği gibi anlatmıyor mu? Yaradan hâşâ izah edemedi de, bizler beşerin rivayet kitaplarından mı doğruyu daha kolay öğreneceğiz. Lütfen bunu unutmayalım ve yaptığımız saygısızlığın farkında olalım. Yoksa mahşer günü, çok pişman oluruz. Okulda eğitim alırken, nasıl öğrenciler birbirleri ile yarışıyor ve kapasiteleri, gösterdikleri çabaları nispetinde değerlendiriliyorsa, bizleri de Rabbimiz aynı şekilde imtihan ediyor. Hatırlayınız bizler okulda, okuduğumuz bir kitap için, bu kitabı bu seviyede bir öğrenci anlayamaz, bu haksızlıktır demiyor da, bir çaba gösteriyorsak öğrenmek anlamak için, nasıl olurda Allah ın bizleri imtihan ettiği kitap için, bu kitabı herkes anlayamaz, bu kitapta her bilgi, detaylı yoktur deriz?

Değerli din kardeşlerim, Rabbimize açılan kapının ve onun anahtarının, Kur’an da olduğunun gerçeğini artık görelim. Sonsuzluk kapısını, başka yerde aramayalım. Önce onu anlayarak, düşünerek ve hiçbir etki altında kalmadan okuyup, anlamaya çalışalım. Daha sonra araştıralım, soralım tüm bilgilerden faydalanalım, daha da iyi anlayabilmek için. ÇÜNKÜ BİLGİNİN SONU, SINIRI YOKTUR.

BİZLER EĞER İLK ÖNCE, KUR’AN IN HARCIYLA İNANÇ TEMELLERİMİZİ İNŞA EDERSEK, ONUNLA İMANIMIZIN OMURGASINI OLUŞTURURSAK, ONUN ÜSTÜNE GİYDİRECEĞİMİZ KIYAFETİ, DOĞRU SEÇMEKTE ASLA ZORLANMAYIZ. BÖYLE YAPTIĞIMIZDA NE GİYERSEK YAKIŞACAK, NE YAPARSAK BAŞARIYA ULAŞACAKTIR.

İmanımızın temelini ve omurgasını, başkaları değil, kendimiz Kur’an dan inşa edersek, sonucundan da emin oluruz. Ne yazık ki bu gün yaşadığımız İslam ın temelinde, yalnız Kur’an yok, Kur’an ın hüküm vermediği, rivayetlerin, sanı bilgilerin ağırlıklı baskısı var. Gelin içimize girmiş yanlış itikatları, elde Kur’an temizleyelim. Böylece zararın neresinden dönersek kardır düşüncesiyle, Rabbimizden af dileyelim. Sizce en garantili yol bu değil midir? Bir başkasından kopya çekerek imtihan verilmez, lütfen bu gerçeği görelim. Tembel öğrenci gibi olmayalım. Dersimizi imtihan olacağımız kitaptan bizzat çalışalım ki, yaptığımız işten emin olabilelim. 

Mahşer günü yüzleri gülen, Rabbin halis kullarından olmak istiyorsak, Allah ın ayetinde verdiği örnekte olduğu gibi, EYVAH KEŞKE FALANCAYI DOST, VELİ EDİNMESEYDİM, BENİ O KANDIRDI DEMEK İSTEMİYORSAK,  gelin Rabbimizin söylediği gibi, yalnız Kur’an ın ipine sarılalım. O bizi Allah a  kavuşturacaktır. Bu yolu izlediğimizde, hayatımızın, yaşantımızın çok daha farklı olduğunu göreceğiz. İŞTE O ZAMAN, GÜLÜN DİKENİNİ GÖRMEDEN GÜLÜ SEVECEĞİZ, KOKLAYACAĞIZ. Dualarımızın bile, nasıl daha farklı karşılık bulduğunun, bilincine varacağız. Dilerim cümlemiz, gönül gözleri ile Kur’an ın tüm gerçekleri ni görebilen, Rabbin halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK

 https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...