Ana içeriğe atla

ALİ İMRAN SURESİ 187. AYET VE ALLAH A VERDİĞİMİZ SÖZ.


Değerli kardeşlerim. Bugünkü yazımın konusu, Ali İmran suresi 187. ayet olacaktır. Bu ayet aslında bizlere o kadar önemli uyarılar yapıyor ki, zerre kadar Kur’an dan nasibini alan ve düşünen, yaptığımız yanlışların farkına varacaktır. Gelin önce ayeti yazalım, daha sonrada ayet üzerinde birlikte düşünelim.

Ali İmran 187: Allah kendilerine kitap verilenlerden şöyle bir söz almıştı: “ONU İNSANLARA AÇIKLAYINIZ VE HİÇBİR ŞEY GİZLEMEYİNİZ.” Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu küçük bir kazançla değiştirdiler. Yaptıkları alış veriş ne kadar kötüdür! (Bayraktar Bayraklı meali)

Allah Kur’an indirilmeden önceki, Ehli kitaptan bahsederek, iman edenlerden bir söz aldıklarından bahsediyor. İman ettiklerini söyleyen Ehli kitap, Allah ın gönderdiği kitaplara iman ettiğini ve O kitapta gördüklerine inandıklarına, hurafe ve batıl karıştırmadan yaşayacaklarına söz vermişler. Kitabı duymayanlara duyuracaklarına, anlatacaklarına ve çok daha önemlisi kitaptan HİÇBİR ŞEYİ GİZLEMEYECEKLERİ, DEĞİŞTİRMEYECEKLERİ KONUSUNDA, söz aldığından bahsediyor. Zaten imanında şartı bu değil midir? Bizlerde böyle bir yükümlülük altında değil miyiz?

Peki, Ehli kitap sözünde durmuş muydu? Elbette durmadı ve Allah ın gönderdiği kitabı, çevresine duyurmayı yaymayı bırakın, atalarından kendilerine ulaşan batıl, rivayet ve sanı bilgileri, Allah ın kitabının önüne geçirdiler. Daha da kötüsü, atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek için, Allah ın ayetlerini toplumdan gizlediler, üstünü örttüler, görmezden geldiler. Yani sözlerinde durmadılar. Yaradan da Ehli kitabın sözlerinde durmadıklarını, ALLAH IN AYETLERİNİ KULAK ARKASI ETTİKLERİNİ VE ALLAH IN GERÇEKLERİNİ, MADDİ ÇIKARLARLA DEĞİŞTİKLERİNİ SÖYLÜYOR.

Gelelim bizler bu ayetten nasıl bir ders almalıyız. Bu ayet bizi ilgilendirmiyor, bizden önceki ehli kitabı ilgilendiriyor diyemeyiz. Çünkü Allah verdiği örneklerle, bizlerinde aynı hataları tekrarlamamızı istemiyor. Peki, bizler bu ayetten, kıssadan hisse alabildik mi? Hiç sanmıyorum dediğinizi duyar gibiyim. Gerçektende hiç ders almadık. Bizden önceki Ehli kitabın hatalarının, belki de daha fazlasını bizlerde günümüzde yapıyoruz.

Allah a bizlerde aynı sözleri verdik, iman ederken ve dedik ki; Rabbimiz senin Resulün aracılığıyla, bizlere gönderdiğin Kur’an a iman ettik. Ona asla batıl karıştırmayacağız. Yalnız Kur’an ın ipine sarılıp, yalnız Kur’an a iman edeceğiz, yalnız senden yardım isteyeceğiz. Çünkü sen bizleri yalnız Kur’an dan sorumlu tutacağına hükmettin. Senin kitabını, elimizden geldiğimizce ulaşmayanlara ulaştırıp, asla hiçbir ayetinin üstünü örtmeyeceğiz, gizlemeyeceğiz, görmezden gelmeyeceğiz. Bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr etmeyeceğiz, onu maddi çıkarlarla değiştirmeyeceğiz, diye Rabbimize söz verdik. İman etmenin anlamı da budur zaten.

Ne dersiniz İslam toplu olarak, bu sözümüzü tutuyor muyuz? Tutuyor olsaydık, önce dinde sakın bölünmeyin diyen, Rabbimizin uyarısını dikkate alır bölünmezdik. İslam toplumları olarak bir birine düşman, birbirini öldürecek kadar diğerinden nefret eder olmazdık. Ne yazık ki bizler, Yaradan a verdiğimiz sözü tutamadık ve tutmamakta da ısrar ediyoruz. Bakın Allah ın kitabı hakkında neler söylüyoruz. Sizce bu sözleri söyleyen bizler, Allah a karşı sözünde duran bir toplumun inançlarımı?

—Kur’an da din ve iman adına özet bilgiler vardır, her konuda detay verilmemiştir dediler ve toplum olarak buna inandık.

—İslam ı doğru yaşamak istiyorsanız, mezheplerin fıkıh kitaplarına bakmalısınız diye topluma öğretildi. Bizlerde, Kur’an ile bağımızı kestikleri için, şüphe duymadan kabul ettik.

—Kur’an ı anlayarak düşünerek öğrenmek yerine, doğruluğundan emin olamayacağımız, rivayet ve sanı bilgilerin olduğu, fıkıh kitaplarından İslam ı öğrendik ve onun sözleriyle yaşadık, yaşıyoruz.

—Atalarımızın inançlarının, tam tersine hükümleri Kur’an da gördüğümüzde, Kur’an ayetlerinin üstünü örtüp, görmezden gelip, atalarımızın inançlarını topluma anlattık ve yaşar olduk.

—Kur’an da geçen birçok ayetin, günümüzde hükmü olmadığını, nesih edildiğini yani hükmünün kalktığını söyledik. Böylece ayetlerin bir kısmına inanmadık, ya da gizledik. Çok daha kötüsü, ellerimizle yazdık, bunlarda Allah katındandır dedik. Böylece şirk batağına batarak, şeytanın yardakçısı olduk.

—Allah a verdiğimiz sözlerimizde durmadığımız içinde, tıpkı cahiliye devrinde olduğu gibi, toplum olarak birbirimize düşman olduk, huzursuzluk ve acı İslam toplumunun peşini bırakmaz oldu. Daha da kötüsü, diğer Ehli kitaba karşı, Allah ın dinini anlatamaz, savunamaz durumuna düştük.

—Allah ın ayetlerini sakladık, gizledik. Menfaatlerimizin, çıkarlarımızın ve atalarımızın inançlarını devam ettirebilmek adına.

Elbette bu yaptıklarımızın hesabını Yaradan a vereceğiz, veriyoruz da. Çünkü bizlerde Allah a karşı verdiğimiz sözümüzde duramadık. Yoldan saptık, Kur’an ı devre dışı bıraktık.

Rabbimiz ne olursun, bizlerin gönül gözlerindeki batılın örttüğü kara perdeyi kaldır. Kaldır ki Kur’an gerçeklerini görelim. Toplum olarak sana verdiğimiz sözü hatırlayalım. Toplumu Allah ile aldatan, o rezil kullarına tokadını öyle yapıştır ki, toplum olarak işte ilahi adalet tecelli etti diye kendimize gelelim.

Biz ettik sen bizleri bağışla Rabbimiz. Sen yücesin, bağışlayıcın.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...