Ana içeriğe atla

ERKEĞİN ALTIN YÜZÜK TAKMASI, İPEK GİYMESİ HARAM MIDIR?


 

Allah bizlerin yaşamına, gerekli gördüğü konularda müdahale etmiş, bahsetmediği konularda da, serbest bırakmıştır. Çünkü çok açık bir hükümle, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyerek, kesin bir sınır çizmiştir.

Bizler Kur’an merkezli inancımızı yaşamayıp, ona müracaat etmeden, emin olamadığımız rivayetlerle İslam ı yaşadığımız içinde, Allah ın koymadığı haramları, bizler koymaktan çekinmemişiz. Hâlbuki Yaradan, haram koyma yetkisinin bizzat kendisinde olduğunu, Kur’an ın koyduğu haramlara, hiç kimse ilaveler yapamayacağını, bakın nasıl açıklamıştır.

Nahl 116 ; Yalan düzerek Allah’a iftira etmek için, DİLLERİNİZİN UYDURMA NİTELENDİRMELERİYLE “ŞU HELALDİR, ŞU DA HARAMDIR!” DEMEYİN. Yalan düzerek Allah’a iftira edenler kurtulamazlar.

Enam 150: Şunu da söyle: “ALLAH ŞUNU HARAM ETMİŞTİR DİYE TANIKLIK EDİP DURAN ŞAHİTLERİNİZİ GETİRİN.” EĞER TANIKLIK EDERLERSE SAKIN ONLARLA BİRLİKTE TANIKLIK ETME! Ayetlerimizi yalanlayanlarla ahirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.

Yunus 59: De ki: “Ne oldu size de ALLAH’IN SİZE RIZIK OLARAK İNDİRDİĞİ ŞEYLERDEN BİR HARAM YAPTINIZ BİR DE HELAL?” DE Kİ: “ALLAH MI SİZE İZİN VERDİ, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?

Bu ayetlerden de anlıyoruz ki, Allah ın haram etmediği bir şeyi, hiç kimse haram edemez. Yunus suresi 59. ayetin son cümlesini, lütfen tekrar hatırlayalım.

(DE Kİ: “ALLAH MI SİZE İZİN VERDİ, YOKSA ALLAH’A İFTİRA MI EDİYORSUNUZ?)

Demek ki Allah ın haram etmediği bir şeye haram dememiz, Allah a iftira atmak olduğunu unutmayalım. Tüm bu ayetleri, neden hatırlattığıma gelince. Bizlere ulaşan bazı rivayet hadislerde, peygamberimizin erkeklere altın yüzük takmasını, HARAM ettiği anlatılır. Peki, peygamberimiz Allah ın haram demediği bir şeye, haram diyebilir mi?

Bu asla mümkün değil. Çünkü Allah elçisine, sana indirdiğimle kullarıma hükmet dedikten sonra, bizlere öyle bir bilgi veriyor ki, elçisinin dine helal ve haramlar koyması asla mümkün olmayacağı anlaşılıyor. Bakın aşağıdaki ayeti tebliğ alan, peygamberimiz ve bizler, acaba elçisinin bunlarda Allah katındandır diye Kur’an ın bahsetmediği ilaveleri yapabileceğini mi söylüyor, yoksa bunun mümkün olamayacağını mı anlatmaya çalışıyor.

Hakka 44–45–46: Eğer o, bize karşı bazı sözleri uydurup söylemiş olsaydı. Muhakkak onun sağ elini (bütün güç ve kudretini) çekip alıverirdik. Sonra onun can damarını elbette keserdik.

Siz bu ayetten ne anladınız? Allah elçisine de tıpkı kendisi gibi, Kur’an da bahsedilmeyen, helal-haram koyma yetkisini de vermiş mi? Yoksa tam tersine, bizim Kur’an da indirdiklerimize ilave etmeye kalkarak haramlar koysaydı, onun canını alırdık mı diyor Rabbimiz? Bakın aşağıdaki ayette Allah elçisine bizlere ne söylemesini istiyor.

Ahkaf 9: De ki: “Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. BANA VAHYE DİLENDEN BAŞKASINA DA UYMAM! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.

Her şey bu kadar açık ve net anlatılmasına rağmen, bizler hala Kur’an ın ayetlerine tamamen tersine fikir ve düşüncelere, inanmaktan vazgeçmiyoruz. ACABA ALLAH ERKEKLERE ALTIN YÜZÜK TAKMAYI, İPEK ELBİSE GİYMEYİ HARAM ETMİŞMİDİR? Sizlere erkeklerin altın yüzük takıp takılmaması konusunda, günümüze kadar ulaşan rivayetlerden önce birkaç tanesini örnek vermek istiyorum.

2069 – İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) kendisine altından bir yüzük yaptırdı. BUNUN ÜZERİNE HALK DA ALTIN YÜZÜKLER YAPTIRDI. Bilahare aleyhissalâtu vesselâm minbere çıkıp oturdu, yüzüğü çıkardı ve:

“Vallâhi bunu ebediyen takmayacağım!” dedi. Halk da yüzüklerini çıkarıp attılar.”

Buhâri, Libâs 45, 46, 50, 53, Eymân 6, İ’tisâm 4; Müslim, Libâs 53, 55, (2091); Muvatta, Sıfatu’n-Nebi 37, (2, 936); Ebü Dâvud, Hâtem 1-2, (4218, 4219, 4220); Tirmizi, Libâs 16, (1741); Nesâi, Zinet 43, 53, (8,165,178); İbnu Mâce, Libâs 40, (3642-3644).

Yukarıdaki rivayet bazı kaynaklarda, daha farklı anlatılır. Peygamberimizin altından yüzüğü, peygamberimizin aynı zamanda mührü olduğu bahsedilir. İlginçtir, bir başka hadiste, peygamberimizin mührünün gümüş olduğu anlatılır.

2071 – İbnu Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir adamın elinde altından bir yüzük gördü. Onu çıkarıp attı ve:

“Biriniz tutup ateşten bir parçayı alıp eline koyuyor!” buyurdu. Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) gidince adama: “Yüzüğünü al (başka sürette) ondan faydalan” dediler. O:

“Hayır! Vallahi ebediyen almayacağım, onu Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) attı” dedi.”

Müslim, Libâs 52, (2090).

2073 – Said İbnu’l-Müseyyeb anlatıyor: “Hz. Ömer, Süheyb (radıyallâhu anhümâ)’e: “Niye parmağında altın yüzük görüyorum?” dedi. Beriki: “Onu senden daha hayırlı olan da gördü, ama ayıplamadı” deyince, Hz. Ömer:

“O da kimmiş?” dedi. Süheyb: “Resülullah!” cevabını verdi.”

Nesâi, Zinet 42, (8,164,165).

Birbirini onaylamayan, çok farklı rivayetler. Ya da farklı anlamları içeren rivayetler. Sizce bu rivayetleri, dinin emri gibi kabul etmemiz ne kadar doğru olabilir?Peygamberimizin erkeğin altın, demir, tunç yüzük takmasını haram kıldığını, yalnız gümüş yüzük takabileceğini hükmettiği anlatılıyor bazı rivayetlerde.

Peki, bu hükmü peygamberimiz dine ila yapmak adına, yani kalıcı bir emir olarak vermiş olabilir mi? Bu düşünceye, Kur’an onay veriyor mu? Eğer Kur’an dan onay almadan rivayetlerle imanımızı yaşarsak, hesabın görüleceği o çetin gün, asla yüzleri gülenlerin safında olamayacağımızı bilmeliyiz.Bakın Yaradan ziynet, süs eşyası için ne diyor.

Araf 32: De ki: ‘Allah’ın kulları için çıkardığı ZİYNETİ VE TEMİZ RIZIKLARI KİM HARAM KILMIŞTIR?’ DE Kİ: ‘BUNLAR, DÜNYA HAYATINDA İMAN EDENLER İÇİNDİR, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.’ Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız.

Çok ilginçtir ki, ziynet yani süs eşyasını Allah, erkek kadın ayrımı yapmadan, bu Dünyada ve ebedi hayatımızda, yalnız iman edenler için olacaktır diyor. Hâlbuki rivayet hadislere baktığımızda, Müslümanların bu Dünyada süsten, ziynetten uzak kalmaları gerektiği, böylece kıyamet günü de bu güzelliklere sahip olacakları anlatılır. Bakın yine bir rivayette, peygamberimizin erkeklerin ipek giyme konusunda, ne söylediği iddia ediliyor.

5252 – Ebu Ümame radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

“İpeği dünyada giyen, âhirette giyemez.”

Buhâri, Libâs 25; Müslim, Libâs 23, (2075); Nesâî, Zinet 91, (8, 200).

5258 – Bir rivayette de şöyle denmiştir: “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a (hacc sırasında) bitten şikâyet ettiler. Aleyhissalâtu vesselâm onlara katıldıkları gazveleri sırasında ipek gömlekler giymeye ruhsat tanıdı.”

Buhârî, Libâs 29, Cihad 91; Müslim Libâs 25, (2076); Tirmizî, Libâs 2, (1722); Ebu Dâvud, Libâs 13, (4056); Nesâî, Zînet 93, (8, 202).

Allah Araf 33. ayetinde ne diyordu? İman eden kullarım için temiz, güzel her şey, hem bu Dünyada hem de ahirette onlar için serbesttir diyordu. Eğer iman eden erkek, ahirette ipek giyecekse, bu Dünyada da iman edenlere serbest olduğu, ayetle apaçık bildirilmiştir.

Diğer örnek verilen rivayette, bit salgını nedeniyle, ipek giyilmesine peygamberimiz izin vermiştir fikrinden yola çıkarsak, böyle bir emir verdiğini kabul edersek, bu yasağın din ile ilgili olmadığını, toplumun yaşadığı yokluk ve sefaletin, zenginlerin gösteriş vesilesi yapmaması adına, verilen beşeri-geçici bir emir olduğu anlaşılıyor. Tüm bunları, Allah ın hükümleri ile lütfen karıştırmayalım.

Peygamberimiz hem Allah ın resulü, hem de toplumun devlet başkanıydı. Peygamberimiz bir konuda hüküm verdiğinde, halk şu soruyu sorarmış kendisine o dönemde. “BU SİZİN EMRİNİZ Mİ, YOKSA KUR’AN IN, ALLAH IN VERDİĞİ BİR EMİR Mİ?” Bu sözlerden alacağımız çok dersler olduğunu düşünüyorum. Allah emrini yani vahyi, beşeri emirlerden ayrı tutarak, vahyin kuşku duyulmadan itaat edilmesi gerektiğinin bilincinde olanları, bu gün günümüzde ne yazık ki göremiyoruz.

Beşeri emirler, o günün şartları ile değişken olacağı, ama Allah emrinin değişmezliğinin, sonsuzluğunun bilincinde olmamız gerektiğini lütfen unutmayalım. Peygamberimiz devleti yönetmek adına verdiği bazı emirleri, zamanla günün şartlarına göre değiştirmiştir. Bunun birçok örnekleri vardır. Lütfen bunları dinleştirmeyelim, büyük hata yaparız. Rivayetlerden bir örnek daha vermek istiyorum. Peygamberimiz yüzüğünü hangi eline takarmış.

2075 – Yine Hz. Ali (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resülullah yüzüğünü sağ eline takardı.”

Ebü Dâvud, Hâtim 5, (4226); Nesâi, Zinet 49, (8,175).

2077 – İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yüzüğü sol eline takardı ve kaşını avucunun içine getirirdi. İbnu Ömer de böyle yapardı.

Ebü Dâvud, Hâtem 5, (4227, 4228).

Hangisinin doğru olduğunu Allah bilir. Yüzüğünü hangi eline taktığının, din adına ne önemi var diye neden sormuyoruz? Bu örneği neden verdiğime gelince. Bunlar dinin hükümleri değildir. Belki gelenek, ya da özel durumları ile alakalı konulardır. Daha da önemlisi, emin olmadığımız, Kur’an ın hüküm vermediği bilgiler, ne dine hüküm koyabilir, nede bizler için örnek teşkil eder. Önce bu gerçeği anlamalıyız.

Bizler inancımızı, rivayetleri ön plana alıp, Kur’an dan habersiz, düşünmeden böyle yaşıyoruz. Lütfen imanımızı yaşarken, her konuda Kur’an dan onay almayı unutmayalım. Kur’an ı anlayarak, araştırarak okuyalım ve öğrenelim ki, bizleri Allah ile aldatanların tuzağına düşmeyelim. LÜTFEN UNUTMAYALIM, DİNDE HARAMLAR KOYAN YALNIZ ALLAH TIR. ONUN DIŞINDA KUR’AN IN BAHSETMEDİĞİ KONULARDA DA HARAMLAR KOYANLAR VE BUNLARA İNANANLAR, ALLAH A VE ELÇİSİNE İFTİRA ATANLARDIR.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .