Ana içeriğe atla

ALLAH IN ELÇİSİNE HİKMET VERMESİ, NE ANLAMA GELİYOR?



Sizleri bu makalemde, Kur’an bütünlüğünde düşünmeye davet etmek istediğim konu, Allah’ın Elçisine, HİKMET vermesi ne anlama geliyor, birlikte Allah’ın izniyle Kur’an dan anlamaya çalışalım. Önce konuyla ilgili ayeti yazalım.

Araf 62: SİZE RABBİMİN MESAJLARINI DUYURUYOR, SİZE ÖĞÜT VERİYORUM VE BEN SİZİN BİLMEDİKLERİNİZİ ALLAH’TAN (gelen vahiy ile) BİLİYORUM.” 

Ali İmran 164: Allah, müminlere, aralarından kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, ONLARI ARINDIRAN VE ONLARA KİTAP VE HİKMETİ ÖĞRETEN BİR RESUL GÖNDERMEKLE BÜYÜK BİR LÜTUFTA BULUNDU. Oysa bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler.

Bakara 151: Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, SİZE KİTAP VE HİKMETİ ÖĞRETECEK ve BİLMEDİKLERİNİZİ BİLDİRECEK bir Elçi gönderdik.

Allah Araf suresi 62. ayetinde, Allah tan gelen sizin bilmediklerinizi biliyorum demekle, neyi kast etmiş olabilir? Kur’an dışından bir bilgi olabilir mi, elbette mümkün değil. Hemen Kur’an’ın diğer ayetleri ile bağlantı kuralım, konuyu daha iyi anlamak için. Çünkü bir ayette, bir kelimeden yola çıkarak yanlış anlamlar verirsek, Allah korusun şeytanın kucağına düşer, hesabı da veremeyenlerden oluruz.

Ahkaf 9: De ki: ‘Ben Elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. BEN, YALNIZCA BANA VAH YEDİLMEKTE OLANA UYUYORUM ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim.

Maide 109: Allah’ın Resullerini toplayıp da “Size ne cevap verildi” dediği gün, “Bizim hiçbir bilgimiz yok, şüphesiz gizlilikleri hakkıyla bilen ancak sensin” diyeceklerdir.

Demek ki elçilerin bildikleri, toplumun daha tebliğ almadıkları, Allah’ın ayetlerinden başka başka bir şey değil. Şimdide diğer ayete bakalım. Allah’ın ayetlerini okuyan, tebliğ eden ve toplumu bu yolla arındıran Elçilerine, kitabı ve hikmeti verdiğini söylüyor Allah. Kitap deyince elbette Allah’ın indirdiği kitap olduğu çok açık. Peki, hikmet nedir, bu sözden ne anlamalıyız? Kur’an dışından farklı bilgiler sizce olabilir mi? Olamayacağı zaten yukarda ki ayetlerden anlaşılıyor. Ne yazık ki bugün bu kelimeye Kur’an’ın onaylamayacağı anlamlar yükleyerek, ALLAH IN ELÇİSİNE, KUR’AN DA OLMAYAN, DİNE HÜKÜM KOYMA YETKİSİ VERDİĞİ, HATTA AÇIKLANMAMIŞ, DETAY VERİLMEMİŞ AYETLERİ AÇIKLADIĞI SÖYLENMEKTEDİR.

Gelin yine Kur’an dan faydalanarak, bu kelime ile Allah ne demek istiyor, onu anlamaya çalışalım. Hikmet sözcüğünün anlamını araştırdığımızda, İLİM-BİLGELİK-GÜÇ anlamına geldiğini görürüz.  Ayette de aynı anlamda kullanmış Allah, hikmet sözcüğünü. Bu ayette Rabbimiz Elçisine Kur’an ile birlikte ilmi, bilgeliği, hükmetme gücünü vermiştir ki, Kur’an ı tebliğ ederken, toplumu ikna etsin, geçmiş kitaplarla arasındaki konuları açıklığa kavuştursun. Çünkü Allah’ın Elçisi ÜMMİYDİ, daha önceki kitap Ehline tabi değildi, din adına ne öğrendiyse, Kur’an dan öğrendi. Şimdide bu sözlerimize Kur’an dan delil arayalım, ezbere kanıtsız konuşmayalım.

Şuara 21: Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabbim bana HİKMET BAHŞETTİ VE BENİ ELÇİLERDEN BİRİ YAPTI.

Yukarıdaki ayet, Hz. Musa ile ilgilidir. Dikkat ederseniz bu ayette de Allah, Elçi olarak görev verdiği kuluna HİKMET bahşediyor. Yani bilgelik, ilim, hükmetme gücü veriyor. Bu ayette geçen hikmet kelimesini bazı mealler bilgelik, eğriden doğruyu ayırma becerisi diye tercüme etmişlerdir. ALLAH KUR’AN İÇİNDE, HİKMET DOLU BİR KİTAP DEMİYOR MU ZATEN.

Yunus 1: Elif, Lâm, Râ. İşte sana HİKMETLERLE DOLU KİTAP’IN AYETLERİ.

Ali İmran 58: İşte bu sana ayetlerden ve HİKMETLERLE dolu Zikir’den okuduğumuzdur.

Önce şunu hatırlatmak isterim, İslam dininde Hikmet dolu kaynak, emin olacağımız bilgilerdir ve oda yalnız Kur’an’dır. Bizlere dinin ikinci kaynağı diye anlatılan rivayet hadisler, asla Allah’ın hikmetli Kur’an ı ile eş tutulamaz. Demek ki Allah, tüm Elçilerine indirdiği hikmet dolu, yani ilim dolu kitabın yanında, onlara bu hikmeti, Kitabı doğru anlayıp anlatabilmeleri ve toplumu ikna edebilmeleri için, ilimden bir nasip veriyor. Yoksa Allah hikmet dolu Kur’an’ın yanında, Elçisi de yine Kur’an gibi, Kur’an haricinden hükümler verebilir asla demiyor, bu düşünce Kur’an’ın tamamına ters düşer, çünkü Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem diyor. ALLAH IN RESULÜ BİZLERE, BİLMEDİĞİMİZ ŞEYLERİ ALLAH IN KİTABI İLE TEBLİĞ ETMİŞ VE ALLAH IN YOLUNA DAVET ETMİŞTİR. Yine Kur’an dan bir örnek daha hatırlayalım.

Zühruf 63: İsa, açık-seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: “BEN SİZE HİKMET GETİRDİM ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım( açıklığa kavuşturayım)diye geldim. O halde, Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

Yukarıdaki ayette, Hz. İsa tebliğ ettiği kitap için bakın ne diyor. Ben size HİKMETİ getirdim. Yani ilim dolu gerçekleri getirdim diyor. ALLAH KATINDAN OLMAYAN BİLGİLERE, NASIL OLURDA BİZLER AYNI DEĞERİ VERİRİZ? Bunun şirk olduğunun, ne yazık ki farkında bile değiliz. Daha sonra söylediklerini ise dikkatle düşünelim. Bilmediğiniz, tartıştığınız konuların bir kısmını sizlere açıklayayım diyor. Burası önemli, açıklamaktan ne kast ediliyor olabilir. Açıklamak olmayan izah edilmeyeni ortaya koymak değil, konuyu anlatma, bildirme karşısındakileri düşünmesini sağlama anlamındadır. Elçilerin zaten en öneli görevi budur. Çünkü Allah Kur’an’ı açıklamak, bizim görevimiz diyordu. Peki, bu açıkladığı getirdiği İncil de apaçık yazmıyor mu? Elbette yazıyor. Zaten Elçinin görevi geçmişte inandığımız yanlış bilgiler, ya da Rabbin kitaplar arasında nesih ettiği kaldırdığı hükümler ile yeni gelen hükümleri, TEBLİĞ ETMEK, ONLARI İKNA ETMEK, ONUN EN ÖNEMLİ GÖREVİDİR. 

Hatırlayınız Allah Kur’an indirilirken, toplum arasında çıkan bazı soru işaretleri konusunda Maide suresi 101. ayeti indirmiş ve Kur’an indirilirken sormak istediğiniz varsa sorun, size açıklanır demişti. Daha sonra sormayın, çünkü onları Rabbiniz kaldırdı, nesih etti diyordu. İşte tüm bu ve buna benzer sorunları, problemleri topluma anlatmak ve onları ikna etmekte, Allah’ın Elçilerine verdiği HİKMET, bilgelik sayesindedir. Hikmet konusuna daha da açıklık getirmek için, bakın Allah biz halis kullarının, nasıl dua etmesini istiyor ve İbrahim peygamberin nasıl dua ettiği örneğini veriyor bizlere.

Şuara 83: Ey Rabbim! BANA BİR HİKMET BAHŞET ve beni Salih kimseler arasına kat.

Sanırım HİKMET kelimesinin anlamı, şimdi daha açık ve net anlaşılmıştır. Çünkü Allah bana böyle dua edene, hikmet bahşederim diyor. Şimdi vereceğim örnek ayet ise, sanırım HİKMET kelimesine verilen, günümüzdeki yanlış anlamaya çok net açıklama getiriyor ve noktayı koyuyor. Bu ayette Hüküm diye geçen kelime genelde HİKMET diye çevrilmiştir.  Çünkü ayette Hz. İbrahim’in bir duası konu alınmakta ve Rabbim! Bana doğru hüküm verme yeteneği ver ve beni iyiler arasına kat diye dua etmektedir. Doğru hüküm vermek BİLGELİKLE OLUR, BİLGELİKTE HİKMET ANLAMINDADIR.

Bakara 269: ALLAH HİKMETİ DİLEDİĞİNE VERİR. KİME HİKMET VERİLİRSE, ONA PEK ÇOK HAYIR VERİLMİŞ DEMEKTİR. ANCAK AKIL SAHİPLERİ DÜŞÜNÜP İBRET ALIRLAR.

Demek ki HİKMET,  dine hüküm koyma yetkisi değil. ALLAH IN KENDİSİNDEN HOŞNUT OLDUĞU KULLARINA VERDİĞİ İLİM, BİLGELİK insanlara hükmetme, izah edip ikna etme becerisi olduğu, daha da net anlaşılıyor bu ayetle. Allah’ın dediği gibi akıl sahipleri, Kur’an ı düşündüğünde hikmetin ne anlama geldiğini anlar ve ibret alırlar. Bakın Allah Elçisine düşen görevin, ne olduğunu söylüyor.

Ankebut 18: “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.”

Bizler Kur’an’ın rehberliğinden o kadar uzak yaşıyoruz ki, eğriyle doğruyu da ayırt edemez olmuşuz. Çünkü FURKANI Allah’ın rehberini terk ettik, beşerin FIKIH inancına, din diye sarıldık. Her bilgiden faydalanalım, ama bizlerin din adına, TEK KANIT VE DELİMİZ MİHENK TAŞIMIZ, YALNIZ KUR’AN OLMALIDIR. Bizler bu konuda, çok dikkatli ve hassas olmalıyız. Her söylenenin, Allah’ın Resulünün sözü olmayabileceği gerçeğini, asla unutmamalıyız. Allah’ın Elçisi ümmetini, yalnız Kur’an ile uyarmıştır. Allah’ın Elçisinin söylediği gibi, onun sözleri olup olmadığını KUR’AN ile mutlaka karşılaştırmalıyız. İslam a fitne sokan Yahudiler, içimize öyle bir sızmış ki, yanlışlar doğru, doğrular yanlış görünür olmuş günümüzde. İşimiz çok zor, ama imtihanımızın en önemli, can alıcı noktası da burası olsa gerek.

Dilerim Rabbimizden, emaneti teslim etmeden, yalnız Kur’an’ı rehber alan, onun ipine sıkı sıkı sarılıp, Kur’an’ın sınırlarını aşmayan,  Allah’ın Elçisinin örnek oluşunu, Kur’an dan doğru anlayıp örnek alan, batıldan ve hurafeden uzak imanını yaşayan, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla 

Haluk GÜMÜŞTABAK



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .