Ana içeriğe atla

Bakara Suresi 2-3-4-5-6. Ayetleri Lütfen Dikkatle Düşünelim.





Bizlere yüzlerce yıldır,  Kur’an'ı  anladığımız dilden anlayarak ve düşünerek okutmadıklarının en önemli nedeni anlattıkları ile Kur’an'ın aynı şeyleri söylemediğinin, fark edilmesini istemediklerindendir. Aklını zerre kadar kullanan bir Müslüman, Rabbinden gelen bir kitabın, rehberin, mesajın yetersiz özet ve anlaşılması zor olduğunu söyleyenlere inanması, mümkün değildir. Her yazımda aynı konulara işaret etmeye çalışıyorum özellikle, çünkü yaptığımız hatanın en büyüğü Kur’an'ı yeterli görmeyip, Kur’an dışından hükümlere inanmakla, Allah'a giden yolu ellerimizle değiştirdiğimizin, hala farkında olamıyoruz. Bizler Kur’an'ı doğru anlamak, hayatımıza rehber olarak yansıtmak istiyorsak, ilk önce onu ilk elden aracısız anladığımız dilden anlayıncaya kadar okuyup, ayetler üzerinde mutlaka düşünmeliyiz. Sizleri bugün, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim ayeti, önce yazmak istiyorum.
 
“BU, KENDİSİNDE ŞÜPHE OLMAYAN KİTAPTIR. ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINANLAR İÇİN YOL GÖSTERİCİDİR. ONLAR, GAYBA İNANIRLAR SALATI GÖZETİRLER, KENDİLERİNE VERDİKLERİMİZDEN ALLAH YOLUNDA HARCARLAR. SANA İNDİRİLENE VE SENDEN ÖNCE İNDİRİLENE İMAN EDERLER VE AHİRETE DE ONLAR KESİN OLARAK İNANIRLAR. RABLERİ TARAFINDAN GÖSTERİLEN DOĞRU YOL ÜZERİNDE OLANLAR ANCAK ONLARDIR VE KURTULUŞA ERENLER DE YALNIZCA ONLARDIR. KÜFRE SAPLANANLARA GELİNCE, ONLARI UYARSAN DA, UYARMASAN DA, ONLAR İÇİN BİRDİR, İNANMAZLAR.” (Bakara 2-3-4-5-6)
 
Gerçekten hiç şüphemizin olmadığı, açıkça bizlerinde söylediği iman ettiğimiz Kur’an, ALLAH'A KARŞI GELMEKTEN SAKINANLAR İÇİN YOL GÖSTERİCİDİR, REHBERDİR DİYOR. Yani bir başka deyişle, hidayetimizin ta kendisi Kur’an'dır diyor. Üzerinde hiçbir şüphemizin olmadığı bir kitap olduğunu, kabul etmemizi söylüyor Rabbimiz. Allah'a içten, gönülden inananlar Allah'a karşı saygısını salat ile gösterip, onun rızasını kazanmak için hayırda bulunurlar diyor. Tabi bu ayeti tercüme edenler ayette geçen SALAT kelimesini, yalnız namaz diye çeviriyorlar. Salatı ikame etmek bir bütündür. Buna bizlerin farsça deyimiyle söylediğimiz kıyam, rüku ve secdeyle yaptığımız bir ibadet olan namaz olduğu gibi, ayette de bahsettiği gibi çevresine yardımda bulunan destek olan ve yalnız Allah'tan yardım dilemek için ona dua eden kullar olarak salatı ikame etmeliyiz. Ayette yaptığımız yanlışımıza da örnek veriyor bizleri uyarıyor ve diyor ki; Kurtuluşa erecek kullarım yalnız Allah'ın vahyine sarılan onun yolunu izleyenler olacak diyor. En son cümle inanın çok düşündürücü. Küfre sapanları yani iman ettik dedikleri halde, Allah'ın sınırlarını aşıp batılı hurafeyi din edinenlere sesleniyor ve diyor ki; "ONLARI UYARSAN DA, UYARMASAN DA, ONLAR İÇİN BİRDİR, İNANMAZLAR." Gerçekten de günümüzde bizler, ne yazık ki bu acıklı haldeyiz ama inanın farkında bile değiliz.   
 
Bir örnek verelim, okuldayız ve öğretmenimiz dersimiz ile ilgili bir kitap dağıttı ve dedi ki; Çocuklar size öyle bir kitap verdim ki, işlediğimiz konuyu hiç şüpheniz olmasın, buradan okuduğunuzda örnekleriyle beraber çok iyi anlayacaksınız, size rehber olacak dedi. Fakat başka bir öğretmen de gelip bizlere, çocuklar hocanızın size verdiği kitapta konular çok açık anlatılmamıştır, sizler anlayamazsınız bizler zor anlıyoruz, kitapta tüm örnekler verilmemiş, özet bilgiler vardır. Hem sizin anlayacağınız şekilde yazılmamıştır dese, bu durumda siz bu kitap için, kendisinden şüphe etmeden güvenebileceğiniz bir kitap olarak bakar mısınız? Şimdi gelin aynı örneği düşünerek, bizler Kur’an için neler söylüyoruz. Önce yukarıdaki ayeti hatırlayalım. Allah Kur’an için ne diyordu; "BU, KENDİSİNDE ŞÜPHE OLMAYAN KİTAPTIR. ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINANLAR İÇİN YOL GÖSTERİCİDİR."  Yazdığımız bu ayette geçen, içinde şüpheye yer yoktur, kendisinden şüphe olmayan bir kitaptır sözlerini okuduğumuzu ve iman ettiğimizi söyleyen bizler, acaba günümüzde Kur’an için neler söylüyoruz ve bu sözlerimizle, KUR’AN İÇİN ŞÜPHELERİ KENDİ ELLERİMİZLE YARATIP, ŞİRK BATAĞINA BOĞAZIMIZA KADAR BATMIYOR MUYUZ? Gelin şimdide onları hatırlayalım. Bakın bizler Kur’an için neler söylüyoruz, Kur’an'ın kendisi için söylediğinin tam tersi olan beşerin öğretisine, sözlerine inanarak nasıl bir yanlışın içinde oluyoruz.
 
1-KUR’AN ÖZET BİLGİ İÇERİR. 2- KUR’AN'DA İMAN ADINA HER ŞEY AÇIKLANMAMIŞTIR, DETAY VERİLMEMİŞTİR. 3-KUR’AN'I HERKES ANLAYAMAZ ONU ÂLİMLER, VELİLER ANLAR. 4. İSLAM'I TAM VE DOĞRU YAŞAMAK, ANLAMAK İSTİYORSANIZ, FIKIH KİTAPLARINDAN  VE PEYGAMBERİMİZİN RİVAYET HADİSLERİNEN İSTİFADE ETMELİYİZ.
 
Buna benzer daha birçok şüpheleri, bizler ne yazık ki Kur’an adına söyleyebiliyoruz günümüzde. Peki, tüm bunları kabul ettiğimiz de yazdığım ayette geçen, kendisinden şüphe olmadığımız bir kitabın özelliklerine yakışıyor mu? Bunların olduğuna inandığımız da, Kur’an'a hiç şüphe duymadan bakabilir misiniz? Ona gereken saygıyı gösterip, elimizden düşürmez miyiz? Yoksa Kur'an'ı sen anlayamazsın diyenlere inanıp onu yüksek bir yere asıp, Kur'an'ı açıkladığını iddia ettikleri kitaplara mı sarılırız, ne dersiniz. Bunlara inandığımızda başta hata yapmaktan korkar, onu anlayarak okumak, üzerinde düşünmeye çalışmak yerine edindiğimiz veli, alim dediğimiz kişilerin peşi sıra gider, onların öğretilerini okuruz, her söylenene Allah'ın emri diye uyarız ama doğru yapıp yapmadığımızdan, asla emin olamayız. İşin ilginci Kur’an'ı anlayarak dikkatle anlayarak okuyan bir insan, Allah'ın bunu da yasakladığını çok iyi bilir. Din ve iman adına, Velilerin ardı sıra gitmeyin, yalnız Kur'an'a sarılın, çünkü yemin olsun ki Kur'an'ı sizler için kolaylaştırdık, anlayasınız diye açıkladık, izah ettik diyen Allah, Kur’an'ı zor anlaşılır gönderip, daha sonrada velilere muhtaç bırakır mı bizleri? Hatırlatırım Rabbimiz, gönderdiği dinde RUHBAN sınıfının olmadığını özellikle söylüyor. Yani dini birilerinden değil, özellikle Allah'ın kitabından bizzat bizler okuyup tebliğ alıp yaşamalıyız. Bakın nasıl şüpheler doğuyor kafamızda, yanlış bilgilere inandığımızda, nasıl uzaklaşıyoruz Rabbin rehberinden. Hâlbuki Rabbimiz ayetin sonunda ne diyordu, hatırlayalım tekrar.  "SANA İNDİRİLENE VE SENDEN ÖNCE İNDİRİLENE İMAN EDERLER VE AHİRETE DE ONLAR KESİN OLARAK İNANIRLAR. RABLERİ TARAFINDAN GÖSTERİLEN DOĞRU YOL ÜZERİNDE OLANLAR ANCAK ONLARDIR VE KURTULUŞA ERENLER DE YALNIZCA ONLARDIR."
 
 
Şimdide bu sözler üzerinde düşünelim. Allah'ın doğru yolunda gidenler kimlermiş? RABLERİ TARAFINDAN GÖNDERİLRN VAHYE UYANLARMIŞ. Peki bizler buna inanıyor muyuz? Yoksa yalnız Kur'an ile yani vahiyle İslam yaşanmaz mı diyoruz, karar sizin. Demek ki hiç şüphe duymadan, batıldan ve hurafeden uzak, yalnız Allah'ın kitabına sarılanlar kurtuluşa erecekmiş. Bizler eğer mahşer günü yüzleri gülenlerin safında olmak istiyorsak, yalnız Allah'ın indirdiğine uymalıyız. Geçmiş toplumların yaptığı yanlışları yapmak istemeyen, Allah'ın nuru, rehberi KUR'AN üzerinde asla şüpheler yaratmadan onu yetersiz, detay sız görmeden yalnız ona sarılmalıyız, yoksa asla umduğumuzu bulamayız, lütfen bunu unutmayalım. Bu gerçeklerin farkında olan, azınlık Allah'ın halis kulları arasında olabilmek dileklerimle.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nahl Suresi 98. Ayet. Kovulmuş Şeytandan, Allah'a Sığınırım. "Her Müslümanın Dikkatle Okuyup Düşünmesi Gereken Bir Ayet."

Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Nahl suresi 98. ayet olacaktır. Bu ayet öne sürülerek, Kur’an okumaya başlarken Allah,  EÛZÜBİLLÂHİMİNEŞŞEYTÂNİRRACÎM” , diye okumaya başlayın, emri veriyor diye anlatılır. Bu ayetin gerçek uyarısını, İslam toplumundan gizledikleri için, ne yazık ki Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Allah’ın ikazını yerine getirmediğimizden her okuyan yanlış anlıyor, neden mi? Her şeyin bir kuralı var, Kur’an’ı okumanın da elbette bir kuralı olmalı değil mi? Makalemi lütfen sonuna kadar okuyunuz. Gelin bu konu üzerinde önce ayeti yazalım, daha sonrada birlikte düşünelim. Nahl 98:   ŞİMDİ KUR’ÂN OKUMAK İSTEDİĞİN ZAMAN, ÖNCE O KOVULMUŞ ŞEYTANDAN ALLAH’A SIĞIN.  (Elmalı meali) Önce ayeti lütfen doğru anlayalım. Sizce Allah bu ayette, Kur’an’ı okumaya başlamadan önce, Eûzübillâhimineşşeytânirracîm” Yani, kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım, diye başlayarak okuyun emrini mi veriyor? Bizler ne yazı...

Allah’ın Resulüne Verdiği Görev Yetki Ve Sorumluluk.

Bugün sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim konu, İslam toplumunun hala farkında olmadığı ve onun içindir ki, Allah ile aldatanların tuzağına rahatlıkla düşütüğü bir konu üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Sizce Allah Resulüne, nasıl bir görev verip yetkilendirmiştir? Şöyle demiş olabilir mi, Resulüm ben sana Kur'an'da ana başlıkları indiriyorum, detayına girmeden gönderiyorum. Sen kullarıma ayetlerimi açıklayıp, nasıl hayata geçireceklerini anlatırsın diyor olabilir mi? Yada şöylemi diyor. Sana verdiğim görevin tanımını izahını yapıyorum, sakın sana indirdiğimin sınırlarını aşma. Senin görevin sadece tebliğ etmek ve toplumu sana verdiğim ilim ve bilgelikle ikna edip, Kur'an'a davet etmektir mi diyor? Bu konuya geçmeden önce, Allah'ın Resulünün Kur’an'ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın Resulüne kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.    Ali İmran 32:   ŞUNU DA SÖYLE: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”EĞ...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...