Ana içeriğe atla

TERAVİH NAMAZI VE PEYGAMBERİMİZ......




Ramazan geldiğinde çok konuşulan bir konuda, teravih namazının İslam dininde olup olmadığı konusudur. Allah kendisine kulluk görevimizi yapmak ve ona saygımızı, bağlılığımızı bildirmek, ondan yardım istemek adına kıldığımız namazın/Salatın, zorunlu olan vakitlerini Kur’an da açıkça bizlere bildirmiş, hatta salatı  gereği gibi yerine getirmenin bir çok yolu ve yöntemi olduğunu da izah etmiş ve SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM diyerek, kıyam, rükû ve secde ile yerine getirdiğimiz salat/namaz konusunda bilgiler vermiştir.  Özellikle Kur’an’ın sınırlarını aşmayın, diye de uyarmıştır. Elbette Kur’an’ın emrettiği vakitler dışında da, Allah dan istekte bulunacağımız, dua edeceğimiz, ona şükranlarımızı ileteceğimiz  Allah’a açılan namaz kapısını, her zaman açıp, Yaradan’a ulaşabiliriz, nafile namaz kılabiliriz. Bunun sınırını kimse koyamaz. Gelelim Ramazan ayında kılınan ve neredeyse Ramazan’ın olmazsa olmaz ibadeti olarak gösterilen, Teravih namazına.

Kur’an namazı kılarken bizlerin, HUŞU İÇİNDE OLMAMIZ örneğini verir. Müminun suresi 1 ve 2. ayetinde, bu konuda bakın nasıl bilgi verir. Müminler muhakkak kurtuluşa ermiştir. Onlar, salâtlarında (ibadetlerinde) huşu içinde (saygılı) olanlardır.” DEMEK Kİ NAMAZIN EN ÖNEMLİ KŞARTI, HUŞU İÇİNDE OLABİLMEK. BUNU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİNDE, NAMAZIMIZI, DİKKATİMİZİN DAĞILMAYACAĞI BİR ZAMAN İÇİNDE YAPMAMIZ GEREKİR. Eğer bugün, toplum tarafından 20 rekât kılınan teravih namazı kılarken dikkatimizi kaybedip, huşu içinde olamıyorsak, bu namaz Allah’ın emrettiği namaz olamaz. Lütfen bu konu üzerinde dikkatle düşünelim.  Toplum arasında Ramazan ayında çok konuşulur, bilmem şu camide iman teravih namazını hızlı kıldırıyormuş, oraya gidelim diyenleri duyarız. Bu şartlarda, insanları bu türlü düşüncelere sevk ettiren namaz, Allah’ın emrettiği salat/namaz olmanın şartlarından çok uzaktır. Allah’ın Elçisi huşudan uzak, çok uzun olan bir namazı Ramazan akşamları ne kılmıştır, nede kıldırmıştır. Allah’ın Resulünün kendi evinde, Ramazan ya da diğer gecelerde 11 rekâtı aşan bir namaz kılmadığı rivayet edilir. Bakın rivayet diyorum. Lütfen unutmayalım, Kur’an’ın emri olmayan hiç bir hüküm, dinin asli unsuru yapılamaz. TERAVİH GİBİ ÇOK UZUN KILINAN NAMAZDA, NE HUŞU KALIR NEDE DİKKATİMİZİ TOPLAYIP ALLAH’A GEREĞİ GİBİ YÖNELEBİLİRİZ. AKLIMIZA KİMBİLİR NELER NELER GELİR. BU DURUMDA NAMAZ ÖZÜNDEN SAPMIŞ DEMEKTİR.

Allah fecir vaktinde, okunacak Kur’an’ın şahitli olduğunu söyler. Namazda da genellikle Kur’an okuduğumuza göre, bu vaktin önemini göz ardı etmemeliyiz. Bu kadar öneminden bahsedildiği halde, fecr vaktinde, iki rekât farz sabah namazı kılınır, Kur’an okunur. Tabi daha fazlada  kılına bilir, buna Allah sınır koymamıştır. İlginçtir, Allah’ın Kur’an da hiç bahsetmediği, Ramazanda kılınan teravih namazını, yirmi rekât kılmakta sakınca görmeyiz. Teravih namazına, kadınlarımızı da davet ettiğimiz ve uygulamada Ramazanda onlara her camide yer ayırdığımız halde, ALLAH IN ÇOK ÖNEMSEDİĞİ, SOSYALLEŞMENİN GEREĞİ OLAN TOPLU İBADET, CUMA NAMAZINA AYNI HASSASİYETİ GÖSTERMEYİZ VE CUMA NAMAZI İÇİN, ALLAH BÖYLE BİR HÜKÜM VERİP, AYRIM YAPMADIĞI HALDE, CUMA NAMAZI KADINLARA FARZ DEĞİLDİR DERİZ. Sizce düşündürücü değil mi? Allah’ın emretmediği namaza her türlü önemi, itibarı gösterip, Allah’ın emrettiği Cuma namazına karşı takındığımız tavır, bizlerin İslam’ı nasıl yaşadığımıza güzel bir örnektir.

Her konuda bizlere bilgi veren Kur’an, Ramazan gecelerinde topluca kılınacak, ayrıca farklı bir namazdan, yani teravih namazından asla bahsetmez. Zaten sorunda buradan kaynaklanıyor. Bizler ibadetlerimizi ve inancımızı yaşarken, Kur’an’a göre değil, emin olamayacağımız RİVAYET VE SANI BİLGİLER IŞIĞINDA YAŞIYORUZ. Hâlbuki Allah bu konuda bizleri uyarmış ve emin olmadığımız bilgilerin ardına sakın düşmeyin, bunun hesabını mutlaka sorarım demiştir. Şimdide gelelim bu konunun, rivayet boyutuna.  Önce rivayet edilen hadis üzerinde düşünelim, çünkü dini rivayet merkezli yaşamaya çok önem veren arkadaşlarım, bu bilgilere çok önem veriyorlar.

“Teravih namazını başlangıçta cemaatle bizzat kıldıran Hz. Peygamber, ümmetinin YÜKÜNÜ ARTTIRABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİYLE BU UYGULAMADAN VAZGEÇMİŞTİR. Onun bu namazı iki veya üç gün mescidde kıldırdığı, cemaatin gittikçe çoğaldığını görünce mescide çıkmadığı ve bunu ALLAH’IN FARZ KILABİLECEĞİ ENDİŞESİYLE YAPTIĞINI SÖYLEDİĞİ RİVAYET EDİLİR.” (Buhârî, Teheccüd 5; Müslim, Salâtü’l-müsâfirin 177–178)

Sizce Allah’ın Elçisi bu düşüncede olup, bu sözleri söylemiş olabilir mi? Bunu düşünmek Allah’ın Elçisini zerre kadar anlamamak, tanımamak demektir. Bu sözlerin aslında ne anlama gediğini, hiç düşündünüz mü? ALLAH’IN ELÇİSİ ÜMMETİNE FAZLADAN BİR YÜK GELMEMESİ İÇİN İTİNAYLA DÜŞÜNÜYOR, ÜMMETİNİ KOLLUYOR AMA HÂŞÂ RABBİMİZ YARATTIĞI KULLARI İÇİN, BUNU HESAP EDEMEYEBİLECEĞİ ANLAMINA GELEBİLECEK SÖZLER, NE YAZIK Kİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN SÖYLENEBİLİYORBu düşünce, Yahudilerin ve Hristiyanların, Allah’ın Elçilerini ilahlaştırma çabalarının, bizlerin inancına bir yansımasıdır. Bu nasıl bir düşünce ve mantık böyle? Bunları yazarken bile utanıyorum. Bu sözleri Allah’ın Elçisine nispet etmekten, Rabbime sığınırım. Düşündürücü olan, madem Allah’ın Elçisi, bu namazı kılmaları ümmetine yük getirecek diye düşünmüş kılmaktan vaz geçmiş, bugün İslam toplumu neden kılıyor? Bu düşüncenin doğru olduğuna inanan bir insan, madem Allah’ın Elçisi vaz geçmiş kılmamış, bende onun yolunu izleyerek kılmam doğru olmaz demesi gerekmez mi?

Allah ben sizlere, kaldıramayacağınız bir yük asla yüklemem diyorsa, bu sözleri ve düşünceyi Allah’ın Elçisine nispet etmek, Allah’ın Elçisine yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Bu düşünceye ve söylenenlere de inanmak, bu saygısızlığa iştirak etmektir hatırlatırım. Yine çok ilginçtir, Allah’ın Elçisi zamanında asla topluca kılınmayan Teravih namazının, bakın ne zaman ve ne maksatla kılınmaya başlandığı rivayet ediliyor.

“Teravihin tek başına kılınmasına Hz. Ebû Bekir döneminde devam edilmiştir. Bu uygulamanın camide meydana getirdiği dağınıklığı, ARTIK FARZ KILINMA İHTİMALİ BULUNMADIĞINI ve Resûl-i Ekrem’in konuyla ilgili sözünden çıkan anlamı dikkate alan Hz. Ömer 14 (635) yılında Übey b. Kâ’b’dan cemaate teravih namazı kıldırmasını istemiş ve bu uygulama günümüze kadar sürmüştür. “

Düşünebiliyor musunuz, Allah’ın Elçisi döneminde topluca kılınmayan bu namaza, bugün ramazanın olmazsa olmazı haline, doğruluğundan emin olamayacağımız bu bilgiler kanıt gösterilmiştir. Bu rivayetler üzerinde biraz düşünen, gerçekleri anlayacaktır. Ne yazık ki bizler İslam’ı Kur’an’a göre değil de, rivayetlere göre yaşamaya devam ettiğimiz sürece, ALLAH’IN YEMİN OLSUN Kİ BU KİTABI SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIM HÜKMÜNÜ, ELLERİMİZLE ZORLAŞTIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ. Tabi dualarımızda asla karşılık bulmayacak.

Allah ın Elçisinin Ramazanda ve diğer günlerde, fazladan nafile namaz kıldığı birçok kaynaktan rivayet edilir, bizlerde bunu elbette örnek almalıyız, bunda hiç bir sakınca yok. İçinde sıkıntı var, huzursuz bir ruh halindesin, yardıma ihtiyacın var abdest al ve Allah’ın huzuruna dur ve ondan yardım iste. NAMAZ, ŞEKLİNİ ALLAH’IN BELİRLEDİĞİ AMA DETAYINA, MÜDAHALE ETMEYİP SERBEST BIRAKTIĞI, ALLAH’A AÇILAN, ONDAN YARDIM İSTEYİP, ONUN ŞANINI YÜCELTTİĞİMİZ EN GÜZEL ANIMIZDIR. Ayrıca Allah’ın Elçisinin evin ibadete ayrılmış bir bölümünde, Ramazanda itikâfta bulunduğunu da biliyoruz. Ramazanda itikafta bulunmak, bizler içinde Kur’an’ın önerisidir, hatırlatmak isterim. Ama her nedense Allah’ın bu emrini gündeme getiren yok. Ama Allah’ın emri olmayan teravih namazı, adeta Ramazanda ibadetin olmazsa olması kabul edilmiş. 

Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Kur’an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. İbadetlerimizin adeta üst noktaya ulaştığı, oruç ile de sapasağlam pekiştiği bir aydır. BU AYDA FAZLADAN NAFİLE KILACAĞIMIZ NAMAZLAR İLE RABBİMİZE ÇOK DAHA YAKIN OLACAĞIMIZ KUŞKUSUZDUR.  Dilerim ibadetlerimizi ve inancımızı rivayet ve sanı bilgiler ışığında değil, Kur’an’ın ışığında yaşayan, Allah’ın halis kıllarından oluruz. Allah’ın kolaylaştırdığı güzelim İslam’ı, lütfen ellerimizle zorlaştırmayalım, zorlaştıranlara da inanmayalım.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. Katiliyorum , onun için bende teravih kılmiyorum..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

HACER ÜL ESVED TAŞI VE GERÇEKLER.

Bugünkü yazımın konusu, Kâbe yi tavaf ederken elle selamlanan ve kutsallığına inanılan, Hacer’ül Esved taşı hakkında olacaktır. Gelin önce geleneksel İslam’ın, bu konuda kabul ettiği rivayetlere ve inançlarına bakalım kısaca. Bakalım da batıla inandığımızda, bizleri nasıl aklın mantığın ötesinde akıl almaz şeylere nasıl inandırıldığımızı da farkında olalım. Konuyla ilgili erişebildiğim tüm rivayetleri yazıyorum. Ders alabilene ne mutlu. Allah onun için, emin olmadığın bilgilerin ardına düşmeyin, hesabını sorarım diye boşuna uyarmıyor. “RİVAYETE GÖRE, HZ. İBRAHİM, KÂBE’NİN İNŞASINI BİTİRDİKTEN SONRA, OĞLU İSMAİL İLE TAVAFA BAŞLANGIÇ SIRASINI BİLDİRMEK İÇİN: “İSMAİL, BANA BİR TAŞ GETİR DE TAVAFIN NEREDEN BAŞLAYACAĞINI İŞARET EDEYİM” DEDİ. HZ. İSMAİL DE CEBEL-İ KUBEYS’TEN BİR TAŞ ALIP BABASINA VERDİ. O DA TAVAFIN BAŞLAYACAĞI BUGÜNKÜ KÂBE’NİN KÖŞESİNE TAŞI KOYDU.” “RİVAYETE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBERİMİZ, BU TAŞI KÂBE NİN KÖŞESİNE YERLEŞTİRMİŞTİR. EBU DAVUD’UN RİVAYET ETTİĞİ BİR HADİSE GÖRE,

İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR?

Değerli din kardeşlerim, bizler Kur’an ayetlerini eğer, Allah’ın örnek verdiği diğer ayetlerinden yardım alarak anlamaya çalışmaz da geleneğin, rivayetlerin ve Mezheplerin dayattığı beşeri fıkıh inancının etkisiyle anlamaya çalışırsak, Allah’ın istediğini değil, kendi nefislerimizde yarattığımız dini yaşamış oluruz. Bugünkü makalemin konusu  İSLAM DİNİNDE, HAREMLİK SELAMLIK VAR MIDIR  ve bir kadın evli olmadığı bir erkeklerle beraber aynı ortamda oturamaz mı, bu konuda sizleri Kur’an’ı rehber alarak, düşünmeye davet etmek istiyorum.  Günümüz Mezheplerin, beşeri FIKIH inancının öğretisine baktığımızda, bir kadın evli olmadığı başka bir erkekle aynı ortamda oturamaz, ya da toplu halde bulunamaz şeklinde anlatılır. Bunun detayına girmek istemiyorum, çünkü bizler için beşeri fikirler değil, Allah’ın bizleri sorumlu tutacağına hükmettiği Kur’an önemlidir. Bu konudaki Kur’an ayetlerine bakmadan önce, genel anlamda düşünelim.  Bir kadının yalnız başına dışarı çıkamayacağına dair, bir hüküm v

BATIL VE RİVAYETLERDEN UZAK, KUR’AN’IN EMRETTİĞİ SALATIN, ÖZÜNÜ ANLAYABİLMEK….

  Salat/Namaz konusu İslam toplumunda, en çok konuşulan ama çok fazla fikirlerin, düşünce ve inancın ortaya atıldığı bir konudur. Bildiğiniz gibi günümüzde bizlerin namaz dediğimiz konu, aslında bu isimle Kur’an’da geçmez.  SALAT  diye geçer ama bu kelimenin öyle farklı anlamları da vardır ki, bu gerçek ne yazık ki İslam toplumunda hiç konuşulmaz, hatta her ayette geçen  SALAT  kelimesine, namaz adını verip gerçek anlamından saptırılarak yanlış anlaşılmıştır. Bu konu İslam toplumu tarafından çok fazla tahrif edilmiş ve farklı anlamlara çekilerek topluma anlatılmıştır. Onun için makalem biraz uzun oldu. Sabırla lütfen okuyunuz. Kur’an’da geçen  SALAT  kelimesine direk namaz anlamını verirsek, namazın detaylarını ve bu konudaki emirleri Kur’an’ın başında değil, daha sonra ki ayetlerde indirildiğini görürüz. Kur’an’ın indiriliş, nüzul sırası konusunu da araştırdığınızda net ve güvenilir bir bilgiye ulaşamazsınız. Çünkü farklı sure sıralamaları görürsünüz.  BAKIN SURE DİYORUM, AYET DEĞİL .