Ana içeriğe atla

Teravih Namazı Ve Allah’ın Resulü.



Ramazan geldiğinde çok konuşulan bir konuda, teravih namazının İslam dininde olup olmadığı konusudur. Allah kendisine kulluk görevimizi yapmak ve ona saygımızı, bağlılığımızı bildirmek, ondan yardım istemek adına kıldığımız namazın/Salatın, zorunlu olan vakitlerini Kur’an'da açıkça bizlere bildirmiş, hatta salatı  gereği gibi yerine getirmenin bir çok yolu ve yöntemi olduğunuda izah etmiş ve SİZLERİ KUR’AN'DAN SORUMLU TUTUYORUM diyerek kıyam, rükü ve secde ile yerine getirdiğimiz salat/namaz konusunda bilgiler vermiştir.  Özellikle Kur’an'ın sınırlarını aşmayın, diye de uyarmıştır. Elbette Kur’an'ın emrettiği vakitler dışında da, Allah'tan istekte bulunacağımız, dua edeceğimiz, ona şükranlarımızı ileteceğimiz  Allah'a açılan namaz kapısını her zaman açıp, Rabbimize ulaşabiliriz yani nafile namaz kılabiliriz. Bunun sınırını kimse koyamaz. Bu cuma namazında hoca hutbede, Diyanetin hazırladığı konuyu okurken, bakın Allah'ın Resulünün Teravih namazı ile ilgili nasıl bir hadisini örnek verdi.  “Peygamber efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “KİM, İNANARAK VE SEVABINI ALLAH’TAN BEKLEYEREK, TERAVİH NAMAZINI KILARSA GEÇMİŞ GÜNAHLARI BAĞIŞLANIR.” İslam dinini bizler, hiç düşünmeden Kur'an'a tamamen ters düşmesine rağmen, hiç itiraz etmeden işte böyle rivayet bilgiler ışığında yaşıyoruz. Çünkü Kur'an'dan haberimiz yokta ondan. Bu bilgilere inandırıldığımız içinde, günah işlemekten korkmuyor, nasıl olsa işlediğimiz günahların tümünü affettirmenin yolunu buluruz, bir ay oruç tutar birde teravih kıldık mı iş bitti öylemi? Hesap günü bu işin böyle olmadığını, hep birlikte göreceğiz. Gelelim Ramazan ayında kılınan ve neredeyse Ramazan'ın olmazsa olmaz ibadeti olarak gösterilen, Teravih namazına.
 
Kur’an namazı kılarken bizlerin, HUŞU İÇİNDE OLMAMIZ örneğini verir. Müminun suresi 1 ve 2. ayetinde, bu konuda bakın nasıl bilgi verir. "Müminler muhakkak kurtuluşa ermiştir. Onlar, salâtlarında (ibadetlerinde) HUŞU İÇİNDE (saygılı) olanlardır." DEMEK Kİ NAMAZIN EN ÖNEMLİ ŞARTI, HUŞU İÇİNDE OLABİLMEK. BUNU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİNDE NAMAZIMIZI, DİKKATİMİZİN DAĞILMAYACAĞI BİR ZAMAN İÇİNDE YAPMAMIZ GEREKİR. Eğer bugün, toplum tarafından 20 rekât kılınan teravih namazı kılarken dikkatimizi kaybedip, huşu içinde olamıyorsak, bu namaz Allah'ın emrettiği namaz olamaz. Lütfen bu konu üzerinde dikkatle düşünelim. Toplum arasında Ramazan ayında çok konuşulur, bilmem şu camide iman teravih namazını hızlı kıldırıyormuş, oraya gidelim diyenleri duyarız. Bu şartlarda, insanları bu türlü düşüncelere sevk ettiren namaz, Allah'ın emrettiği salat/namaz olmanın şartlarından çok uzaktır. Allah'ın Elçisi huşudan uzak, çok uzun olan bir namazı Ramazan akşamları ne kılmıştır, nede kıldırmıştır. Allah'ın Resulünün kendi evinde, Ramazan ya da diğer gecelerde 11 rekâtı aşan bir namaz kılmadığı rivayet edilir. Bakın rivayet diyorum. Lütfen unutmayalım, Kur'an'ın emri olmayan hiç bir hüküm, dinin asli unsuru yapılamaz. TERAVİH GİBİ ÇOK UZUN KILINAN NAMAZDA, NE HUŞU KALIR NEDE DİKKATİMİZİ TOPLAYIP ALLAH'A GEREĞİ GİBİ YÖNELEBİLİRİZ. AKLIMIZA KİMBİLİR NELER NELER GELİR. BU DURUMDA NAMAZ, ÖZÜNDEN SAPMIŞ DEMEKTİR.
 
Allah fecir vaktinde, okunacak Kur’an'ın şahitli olduğunu söyler. Namazda da genellikle Kur'an okuduğumuza göre, bu vaktin önemini göz ardı etmemeliyiz. Bu kadar öneminden bahsedildiği halde, fecr vaktinde, iki rekât farz sabah namazı kılınır, Kur’an okunur. Tabi daha fazlada  kılına bilir, buna Allah sınır koymamıştır. İlginçtir, Allah'ın Kur’an'da hiç bahsetmediği, Ramazanda kılınan teravih namazını, yirmi rekât kılmakta sakınca görmüyoruz. Teravih namazına, kadınlarımızı da davet ettiğimiz ve uygulamada Ramazanda onlara her camide yer ayırdığımız halde, ALLAH'IN ÇOK ÖNEMSEDİĞİ, SOSYALLEŞMENİN GEREĞİ OLAN TOPLU İBADET, CUMA NAMAZINA AYNI HASSASİYETİ GÖSTERMİYORUZ VE CUMA NAMAZI İÇİN, ALLAH BÖYLE BİR HÜKÜM VERİP, AYRIM YAPMADIĞI HALDE, CUMA NAMAZI KADINLARA FARZ DEĞİLDİR DEYEBİLİYORUZ. Sizce düşündürücü değil mi? Allah'ın emretmediği namaza her türlü önemi, itibarı gösterip Allah'ın emrettiği Cuma namazına karşı takındığımız tavır, bizlerin İslam'ı nasıl yaşadığımıza güzel bir örnektir.
 
Her konuda bizlere bilgi veren Kur’an, Ramazan gecelerinde topluca kılınacak, ayrıca farklı bir namazdan, yani teravih namazından asla bahsetmez. Zaten sorunda buradan kaynaklanıyor. Bizler ibadetlerimizi ve inancımızı yaşarken, Kur’an'a göre değil, emin olamayacağımız RİVAYET VE SANI BİLGİLER IŞIĞINDA YAŞIYORUZ. Hâlbuki Allah bu konuda bizleri uyarmış ve emin olmadığımız bilgilerin ardına sakın düşmeyin, bunun hesabını mutlaka sorarım demiştir. Şimdide gelelim bu konunun, rivayet boyutuna.  Önce rivayet edilen hadis üzerinde düşünelim, çünkü dini rivayet merkezli yaşamaya çok önem veren arkadaşlarım, bu bilgilere çok önem veriyorlar.
 

"TERAVİH NAMAZINI, BAŞLANGIÇTA CEMAATLE BİZZAT KILDIRAN HZ. PEYGAMBER, ÜMMETİNİN YÜKÜNÜ ARTTIRABİLECEĞİ DÜŞÜNCESİYLE, BU UYGULAMADAN VAZGEÇMİŞTİR. ONUN BU NAMAZI İKİ VEYA ÜÇ GÜN MESCİT DE KILDIRDIĞI, CEMAATİN GİTTİKÇE ÇOĞALDIĞINI GÖRÜNCE MESCİDE ÇIKMADIĞI VE BUNU ALLAH'IN FARZ KILABİLECEĞİ ENDİŞESİYLE YAPTIĞINI SÖYLEDİĞİ RİVAYET EDİLİR." (Buhârî, Teheccüd 5; Müslim, Salâtü'l-müsâfirin 177–178)

 
Sizce Allah'ın Elçisi bu düşüncede olup, bu sözleri söylemiş olabilir mi? Bunu düşünmek Allah'ın Elçisini zerre kadar anlamamak, tanımamak demektir. Bu sözlerin aslında ne anlama gediğini, hiç düşündünüz mü? ALLAH'IN ELÇİSİ ÜMMETİNE FAZLADAN BİR YÜK GELMEMESİ İÇİN İTİNAYLA DÜŞÜNÜYOR, ÜMMETİNİ KOLLUYOR AMA HÂŞÂ RABBİMİZ YARATTIĞI KULLARI İÇİN, BUNU HESAP EDEMEYEBİLECEĞİ ANLAMINA GELEBİLECEK SÖZLER, NE YAZIK Kİ HİÇ DÜŞÜNMEDEN SÖYLENEBİLİYORBu düşünce, Yahudilerin ve Hristiyanların, Allah'ın Elçilerini ilahlaştırma çabalarının, bizlerin inancına bir yansımasıdır. Bu nasıl bir düşünce ve mantık böyle? Bunları yazarken bile utanıyorum. Bu sözleri Allah'ın Elçisine nispet etmekten, Rabbime sığınırım. Düşündürücü olan, madem Allah'ın Elçisi, bu namazı kılmaları ümmetine yük getirecek diye düşünmüş kılmaktan vaz geçmiş, bugün İslam toplumu neden kılıyor? Bu düşüncenin doğru olduğuna inanan bir insan, madem Allah'ın Elçisi vaz geçmiş kılmamış, bende onun yolunu izleyerek kılmam doğru olmaz demesi gerekmez mi?
 
Allah ben sizlere, kaldıramayacağınız bir yük asla yüklemem diyorsa, bu sözleri ve düşünceyi Allah'ın Elçisine nispet etmek, Allah'ın Elçisine yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Bu düşünceye ve söylenenlere de inanmak, bu saygısızlığa iştirak etmektir hatırlatırım. Yine çok ilginçtir, Allah'ın Elçisi zamanında asla topluca kılınmayan Teravih namazının, bakın ne zaman ve ne maksatla kılınmaya başlandığı rivayet ediliyor.
 

"TERAVİHİN TEK BAŞINA KILINMASINA HZ. EBÛ BEKİR DÖNEMİNDE DEVAM EDİLMİŞTİR. BU UYGULAMANIN CAMİDE MEYDANA GETİRDİĞİ DAĞINIKLIĞI, ARTIK FARZ KILINMA İHTİMALİ BULUNMADIĞINI VE RESÛL-İ EKREM'İN KONUYLA İLGİLİ SÖZÜNDEN ÇIKAN ANLAMI DİKKATE ALAN HZ. ÖMER 14 (635) YILINDA ÜBEY B. KÂ'B'DAN CEMAATE TERAVİH NAMAZI KILDIRMASINI İSTEMİŞ VE BU UYGULAMA GÜNÜMÜZE KADAR SÜRMÜŞTÜR. "

 
Düşünebiliyor musunuz, Allah'ın Elçisi döneminde topluca kılınmayan bu namaza, bugün ramazanın olmazsa olmazı haline, doğruluğundan emin olamayacağımız bu bilgiler kanıt gösterilmiştir. Bu rivayetler üzerinde biraz düşünen, gerçekleri anlayacaktır. Ne yazık ki bizler İslam'ı Kur’an'a göre değil de, rivayetlere göre yaşamaya devam ettiğimiz sürece, ALLAH'IN YEMİN OLSUN Kİ BU KİTABI SİZLER İÇİN KOLAYLAŞTIRDIM HÜKMÜNÜ, ELLERİMİZLE ZORLAŞTIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ. Tabi dualarımızda asla karşılık bulmayacak. Gün boyunca oruç tutmuş bir insanı düşünün lütfen, Vicudunun enerjisi düşmüş ve gün bitiminde açlığın verdiği duygularla birden bire bolca yemek yiyen bir insan, neredyse hiç dinlenmeden camiye giderek 20 rekat teravih namazını, nabzı çok yüksek bir şekilde kılmasını Allah, yada Resulü bizlerden istemiş olabilir mi? Rabbimiz onun için düşün, aklını kullan ey kulum yoksa azabın içinde bulursun kendini diyor.
 
Allah'ın Elçisinin Ramazanda ve diğer günlerde, fazladan nafile namaz kıldığı birçok kaynaktan rivayet edilir, bizlerde bunu elbette örnek almalıyız, bunda hiç bir sakınca yok. İçinde sıkıntı var, huzursuz bir ruh halindesin, yardıma ihtiyacın var abdest al ve Allah'ın huzuruna dur ve ondan yardım iste. NAMAZ, ŞEKLİNİ ALLAH'IN BELİRLEDİĞİ AMA DETAYINA, MÜDAHALE ETMEYİP SERBEST BIRAKTIĞI, ALLAH'A AÇILAN, ONDAN YARDIM İSTEYİP, ONUN ŞANINI YÜCELTTİĞİMİZ EN GÜZEL ANIMIZDIR. Ayrıca Allah'ın Elçisinin evin ibadete ayrılmış bir bölümünde, Ramazanda itikâfta bulunduğunu da biliyoruz. Ramazanda itikafta bulunmak, bizler içinde Kur'an'ın önerisidir, hatırlatmak isterim. Ama her nedense Allah'ın bu emrini gündeme getiren yok. Ama Allah'ın emri olmayan teravih namazı, adeta Ramazanda ibadetin olmazsa olması kabul edilmiş. 
 
Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Kur'an bu ayda indirilmeye başlanmıştır. İbadetlerimizin adeta üst noktaya ulaştığı oruç ile de sapasağlam pekiştiği bir aydır. Dilerim ibadetlerimizi ve inancımızı rivayet ve sanı bilgiler ışığında değil, Kur’an'ın ışığında yaşayan, Allah'ın halis kıllarından oluruz. Allah'ın kolaylaştırdığı güzelim İslam'ı, lütfen ellerimizle zorlaştırmayalım, zorlaştıranlara da itibar etmeyelim.
 
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

 


Yorumlar

  1. Katiliyorum , onun için bende teravih kılmiyorum..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi...

İslam’ı Sorumlu Olduğumuz Kur’an’dan Öğrenmezsek, Sonucuda İşte Böyle Olur.

  Bizler hiç düşünmeden, sorgulamadan Kur’an’dan uzak öyle bir din yaşıyoruz ki, adeta Allah’ın kitabı Kuran’ı küçümsediğimizin farkında olmadığımız gibi,  yalnız Kur’an ile İslam’ı yaşayamayacağımıza inandırıldık. İman ettik dediğimiz Kur’an, bu düşünceye onay veriyor mu, hiç baktık mı? Elbette hiç bakmadık, hatta bakmaya teşebbüs bile etmemizi engelleyip, sen Kur’an’ı anlayamazsın senin ilmin ne ki, Arapça bir kelimenin bilmem kaç anlamı var, sen hangisinin olduğunu nereden bileceksin diyerek, aklın mantığın kabul etmeyeceği düşünceleri, her nedense kabul etmekte sakınca görmedik. Arapça olan Kur’an’a bunları söyleyenler, her ne hikmetse yine Arapça olan rivayet hadislere, neden bunları söylemediklerini hala fark edemediysek, Allah ile aldatılmaktan da asla kurtulamayız.  İSLAM’I SORUMLU OLDUĞUMUZ KUR’AN’DAN ÖĞRENMEZSEK, SONUCUDA İŞTE BÖYLE OLUR . Mezheplerin hatta cemaat ve tarikatların şekillendirdiği İslam inancımızda şu mantık ve Kur’an dışı inancı, her nedense...

Enam Suresi 38. Ayet. “Biz Kitapta Hiç Bir Şeyi Eksik Bırakmadık.”

Bizler Kur’an ayetlerini doğru anlamak istiyorsak, mutlaka yine Kur’an’ın açıklamalarından, verdiği örneklerden yola çıkarak, anlamanın yolunu yöntemini seçmeliyiz. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, önce ayeti yazalım daha sonra üstünde birlikte düşünelim. Enam 38:  Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler. (Diyanet meali) Bu ayette geçen çok dikkat çekici bir cümle var.  BİZ KİTAP’TA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK . Sizce Allah, hangi kitaptan bahsediyor olabilir? Ne yazık ki geleneksel İslam anlayışı bu ayette geçen, bu cümleden çok rahatsız, onun içinde bu cümleye öyle bir anlam yüklüyorlar ki, ayette geçen bu cümlenin, neredeyse bizlere vermesi gereken anlamını alıp götürüyor. Siz ayeti okuduğunuzda ne anladınız? Yani Allah hangi kitapta, hiçbir eksik bırakmadığından bahsedi...