Ana içeriğe atla

DİNİ KONULARDA, NEDEN SAYGIYLA TARTIŞAMIYORUZ, HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?


Toplum olarak din konusu açıldığında, bir birimize saygılı olmayı bir türlü öğrenemedik. Tabi bunun nedenleri var, ama bizler bu gerçeğin farkında değiliz. Tartışmalarımızda, aynı şeyleri söylemiyor da, farklı şekilde inançlarımızı anlatıyorsak, ya da farklı mezheplere inanıyorsak, bazen karşılıklı küfürleşmeye, hakarete kadar varıyor tartışmanın sonu. Konu din değilse, bu tartışma yüksek boyutlarda her nedense olmuyor.

Peki, neden böyle bir tavır içinde oluyoruz, neden tahammülsüzce davranıp, saygının sınırlarını aşıyoruz diye düşündünüz mü? İLK VE EN ÖNEMLİ NEDENİ KONU HAKKINDA ÇOK DETAYLI BİLGİMİZİN OLMAMASI VE DİNİ BİLGİLERİMİZİ, EMİN OLAMAYACAĞIMIZ KAYNAKLARDAN ALMAMIZ BİZLERİ TEDİRGİN EDİYOR. ÖZET OLARAK SÖYLEMEK GEREKİRSE CAHİLLİĞİMİZDEN. Bu konu yalnız dini konularda değil, her konuda geçerlidir ama konu din olunca çok daha farklı oluyor tepkiler. Eğer bir insan herhangi bir konuda, karşısındaki kişiye düşüncelerini zorla, hakaretle kabul ettirmeye çalışıyorsa ya cahildir, konu hakkında doğru bilgisi yoktur, ya da inatla yanlışta ısrar ettiğinden, psikolojisi bozulmuştur. Psikolojide buna YANSITMA deniyor. BU ASLINDA RUHSAL BİR RAHATSIZLIKTIR. Tedavisi gerekir, ama kişi bunun farkında değildir. Bu rahatsızlık hakkında size kısaca bilgi vermek istiyorum, çünkü bu psikolojik rahatsızlık, ne yazık ki toplumuzu sarmış durumda.

“Özellikle paranoid bozukluklarda görülen, kişinin kendisinin çevresindekilere yönelik hissettiği öfkeyi “herkes bana karşı, bana düşmanlık besliyorlar” şeklinde ifade etmesidir. KENDİSİYLE YÜZLEŞEMEYEN KİŞİLERİN, BAŞVURDUĞU BİR KAÇIŞ YÖNTEMİDİR. ZAYIFLIĞINI, HATASINI KABULLENMEK İSTEMEYEN KİŞİLERİN, KAÇMAK İSTEDİKLERİ DUYGULARINI KARŞISINDAKİLERE AİTMİŞ, ONLARDAN KAYNAKLANAN BİR PROBLEMMİŞ GİBİ GÖRÜP, İŞİN KOLAYINA KAÇMAK İSTEMELERİDİR. Yansıtma kendisini iki şekilde gösterir:

1- Kendi eksikliklerimiz ve beceriksizliğimizden doğan aksaklıkları, başkalarına yüklemek şeklinde.

2- İstenmeyen, kabul edilecek türden olmayan arzu ve tutumlarımızı, başkalarına yakıştırma eğiliminden kaynaklanır.

Bu konu psikoloji kitaplarında; BİREYİN KENDİSİNDE BULUNAN KUSURLARI BAŞKALARINDA GÖRME DAVRANIŞINA VERİLEN İSİM OLARAK GEÇER. BİREY, YANSITMA YOLUYLA KENDİNDE VAR OLAN OLUMSUZ ÖZELLİKLERİN, DİĞER İNSANLARDA DA OLDUĞUNU GÖSTERMEYE ÇALIŞIR, BÖYLELİKLE KENDİSİNE, HAKLILAŞTIRIM KAZANMAYA ÇALIŞMAKTADIR.”

Gördüğünüz gibi bir kişi, herhangi bir konuda tartışırken, eğer karşısındaki kişiye saygılı davranmıyor, hakaretler edip kendi düşüncesini zorla kabul ettirmeye çalışıyorsa, bu kişi kendi düşüncesinden, ya da inancından emin değil demektir. KENDİSİ İLE YÜZLEŞEMEYEN İNSANLARIN TAVRIDIR, BU DAVRANIŞLAR. Böyle insanlar fikirlerinin, sözlerinin yanlış olabilme korkusuyla yaşarlar ama yinede düşüncelerini savunmaktan geri kalmazlar. Sürekli karşısındaki kişilerin düşüncelerine karşı, şiddetli tepki gösterirler, hakaret ederler ve onları suçlarlar. Böyle kişiler düşünmeyi, araştırmayı da devre dışı bırakırlar.

Gelelim dini konulardaki saygıdan çok uzak, hakaret dolu sözlerle yapılan tartışmalara. Eğer bir insan bu tartışma esnasında, kendisi gibi düşünmeyen fikre karşı, saygısızca davranıyor ve hakaret ediyorsa, böyle insanlarda mutlaka psikolojik bozukluk var demektir. BÖYLE İNSANLAR TEDİRGİNDİR, KENDİ İNANCININ, DÜŞÜNCESİNİN YANLIŞ OLABİLECEĞİ KORKUSU, O KİŞİNİN İÇİNİ KEMİRİR VE BÖYLE İNSANLAR ASABİ OLURLAR. Böylece karşısındaki kişiye karşı, normalin üstünde tepki verir. Halbuki inanç konusu Kur’anda çok açık anlatılır ve herkesin kendi inancından sorumlu olduğu ve hesabını bizzat kendisinin vereceği açıkça bellidir. BİZLER KARŞIMIZDAKİ KİŞİNİN İNANCINDAN SORUMLU DEĞİLSEK, BU HİDDET VE HAKARETİMİZİN MANTIKLI BİR AÇIKLAMASINI YAPMAK, MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Ne yazık ki toplum olarak özellikle dini konularda, ruhsal bozukluklar yaşıyoruz. Çünkü bizleri Allah ile aldatıp, inancımıza öyle batıl şeyler karıştırdılar ki, neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda, kafalar inanılmaz derecede karışık. Tabi tüm bunlar yaşamımızı da etkiliyor, toplum olarak doğruda buluşamıyor, hatta tartışamıyoruz. Bunun asıl nedeni, Allah ın sizleri sorumlu tutuyorum dediği Kur’an da buluşamadığımız gerçeği etkili olmuştur. REFERANSIMIZ, DELİLİMİZ, KANITIMIZ FARKLI OLUNCA, ELBETTE AYNI ÇATI ALTINDA DA BULUŞMAMIZ MÜMKÜN OLMUYOR. İşin kötüsü bu bölünmüşlük bizleri ruhsal olarak hasta ediyor, mutsuz bir toplum oluyoruz. İLGİNÇ OLAN HURAFEDEN UZAK, KUR’AN TERBİYESİ ALMIŞ ONUN BİLİNCİNDE OLAN KARDEŞLERİMİZDE, BUNA BENZER SAYGISIZLIK VE HAKARET DOLU SÖZLERİ, FAZLA GÖRMÜYORUZ. DEMEK Kİ KUR’AN İLE TERBİYE ALMIŞ BİR MÜSLÜMANI, ALDIĞI TERBİYE YANLIŞ SÖZLER SÖYLEMESİNİ ENGELLİYOR.

Onun içindir ki, dini konularda çok fazla tartışmaya ben girmem. Kur’an dan referans verir, bilgilendiririm. Tartışırken eğer saygısız bir üslup varsa, cevap dahi vermem. Çünkü böyle insanlarla tartışmanın, konuşmanın hiçbir yararı yoktur, sonuç alınamaz. Birbirimizi suçlamanın hiçbir anlamı yoktur, çünkü hangimizin en doğru yolda gittiğini Allah, yalnız ben bilirim diyor. Konuşurken kendimizi temize çıkarıp, en doğru benim düşüncemdir demeden, karşımızdaki kişiyi suçlamadan birbirimizle konuşmalı ve tartışmalıyız. Tartılırkende delil ve kanıtımız yalnız Kur’an olmalıdır. Din adına Kur’an dışı kanıtlar göstermeye çalışanlarlada zaten tartışmanın bir anlamı yoktur, çünkü sonuç alınamaz. Notumuzu verecek ve değerlendirmeyi yapacak yalnız Allah tır, lütfen unutmayalım.

Kur’an öğretisi ile düşündüğümüzde, zaten herkes bu dünyada kendi imtihanını yaşıyor ve hiç kimse bir başkasının imtihanına müdahale edemez. İmtihanımız da Kur’an dan olduğuna göre, hiç kimse de bir diğerinden sorumlu tutulmayacağından, bu saygısızca tartışmamızın hiçbir anlamı da yoktur. BU PSİKOLOJİK BASKI, BİZLERDE TAHRİBATA YOL AÇIYOR. YANLIŞ İNANÇLARIMIZ BİZİ BASKI ALTINA ALIYOR VE ONLARDAN KURTULAMIYORUZ. ÇÜNKÜ YANLIŞIMIZI GÖRMEKTEN KORKUYORUZ.

Bizlere düşen tek bir şey var, oda inancımızdan önce emin olmalıyız. Hatamızdan ne kadar önce dönersek bizler için kardır. Çünkü Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır. Önemli olan yanlışta ısrar etmemektir. Allah bizleri Kur’an dan sorumlu tutacağına hükmettiyse, onun sınırlarını aşan hiçbir bilginin takipçisi olmamaya, özen göstermeliyiz. Allah SİZLERE İNDİRDİĞİM KUR’AN YETMİYOR MU diye uyarıyorsa, bu uyarının gereğini yerine getirmeli ve bizler Kur’an ın yeteceğine önce gönülden iman etmeliyiz. İnanın yoksa kendimizi öyle bir psikolojinin içinde buluruz ki hatalarımızı, yanlışlarımızı asla fark edemediğimiz gibi, doğru yolda olan kardeşlerimizin uyarılarından da, asla istifade edip dersler alamayız. Allah yanlışta ısrar edenlerin, gözlerine perde çekerim, kulaklarını ve gönlünü mühürlerim derken, sanırım bu gerçeği bizlere hatırlatıyor.

Dilerim Müslüman toplumlar olarak, inancından emin olan, yalnız Kur’an ın ipine sarılan, batıldan, hurafeden uzak, aklını kullanabilen, böylece karşısındaki kardeşine saygıyla hitap eden, yalnız Kur’an ı tavsiye eden toplumlar oluruz. Unutmayalım lütfen Allah ın elçisi, örnek Resul, yalnız Kur’an a uymuş ve yalnız Kur’an ile hükmetme görevi almıştır.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

https://kuranadavet1.wordpress.com/

https://twitter.com/KURANA_DAVET

http://www.hakyolkuran.com/

https://www.facebook.com/Kuranadavet1/

https://hakyolkuran1.blogspot.com/

Yorumlar

  1. DİNİ KONULARDA, NEDEN SAYGIYLA TARTIŞAMIYORUZ, HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
    UZLAŞI KÜLTÜRÜ YOK...
    Hakikatleri idrak etmek ve hazm etmek zordur. Yeni Şeyleri Hazmetmek Zordur!
    Etrafımız iyi yetiştirilmiş cahillerle sarılı.
    Kişi müstahak olduğu şekilde şekillenir.
    Ölümde olsa,Kişi bilgilendiği zaman problem çözülür.
    Artık tartışmaya gerek yok...
    DİKKAT...DİKKAT...DİKKAT...
    Aklını kullanan insan; Eşyadaki özellikler ile vakıayı ilişkilendiren insandır.
    Kişi,Vakıasına mutabık mı değil mi oradan bilir doğruyu yanlışı.Kişi kendini ölçü olarak kullanır.
    İNSANLARIN İYİLİĞİ DETAYLARDA GİZLİDİR.
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=pfbid0JmdxqXRw1YcwgUyqcKaQdDBNEYWEA75D7KaLmiRTSkNeSzGPBufCG7xpoQj1vaDxl&id=100013242319421

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KABEYİ İLK KİM YAPMIŞTIR?

Biz Müslümanlar her konuda olduğu gibi, Allah’ın emri Hac görevini yerine getirdiğimiz Kâbe nin, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı konusunda bile, tam anlaşamıyor, Kur’an açıklamasına rağmen, Kur’an’ın bilgilerine inanacağımıza rivayetlerin etkisinde kalıyoruz. Televizyonlarda izlemişsinizdir, hatta kafanız da karışmıştır. Kâbe yi ilk yapanın, Hz. Âdem olduğu anlatılır. İlginçtir bu bilgilerin tamamı rivayetlerde geçer, sorumlu olduğumuz Kur’an’da tek kelime geçemez. Bakın bu konuda neler söyleniyor, önce bu rivayetlere göz atalım, daha sonra sorumlu olduğumuz Kur’an’dan gerçekleri öğrenelim. “İSLAM’DA GENEL GÖRÜŞ OLARAK KÂBE’NİN, İLK OLARAK HZ. ÂDEM TARAFINDAN YAPILDIĞI SÖYLENİR. ANCAK ONDAN GERİYE, SADECE TEMELLERİNİN KALDIĞI, SONRA HZ. ŞİT PEYGAMBER TARAFINDAN YENİDEN İNŞA EDİLDİĞİ VE NUH TUFANI SIRASINDA KUMLARA GÖMÜLDÜĞÜ ANLATILIR. DAHA SONRASINDA, KUR’AN’DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE, HZ İBRAHİM’İN ALLAH’IN EMRİ İLE KÂBE’NİN BULUNDUĞU YERE GİTTİĞİ VE KÂBE’NİN TEMELLERİNİ BULARAK, O

İmtihanımızda, Kaybedenlerden Olmak İstemiyorsak.

  Allah Asr suresinde, iman ettiğini söyleyen kullarım, birbirine Hak olanı,  YANİ YALNIZ ALLAH KATINDAN GELENİ, KUR’AN’I TAVSİYE ETMEDİĞİ SURECE ZİYANDADIR  diyor. Çünkü hak olanın yalnız Allah katından geldiğini yine Kur’an’da bildiriyor. Bizler böylemi yapıyoruz? Rabbimiz iman ettiğini söyleyen kullarını uyarmak için,  “ONLARIN ÇOĞU ALLAH’A, ANCAK ORTAK/ŞİRK KOŞARAK İNANIRLAR”  diyerek, iman ettiğini zannedenlerin, nasıl büyük bir yanılgı içinde oldukları uyarısını yapıyor. Tabi bir başka ayetinde de kendisine  ŞİRK/ORTAK KOŞANIDA AFFETMEYECEĞİ  bilgisini veriyor. Peki, bizler böyle büyük hatalar yapıyor muyuz? İnancımızı Kur’an ile sorguladık mı? Gelin sorgulayalım. Bizler yalnız Allah’ın katından gelen HAK olan Kur’an’a mı iman ediyoruz? Yoksa yalnız Kur’an ile İslam yaşanmaz,  KUR’AN+RESULÜN SÜNNETİ+MEZHEP İMAMLARININ İCHATLARI ile birlikte  mi yaşanır diyoruz.  Eğer bunu söylüyorsak, Allah’ın uyardığı gibi  ZİYANDAYIZ  yani kaybedenlerdeniz demektir. Allah ayetlerinde bizleri uy

ÖLMÜŞLERİMİZE KUR’AN OKUMAK, KURBAN KESMEK DOĞRU MUDUR?

Sizce Kur’an ölmüşlerimize okunur mu, okunursa faydası olur mu? Bildiğiniz gibi günümüz İslam toplumunda, çok fazla kabul gören ve her ölen yakınlarımızın ardından Kur’an okuruz, ya da okuturuz. Kabir ziyaretlerinde görürsünüz, ölmüş kişinin mezarı başında ona Kur'an okurlar. Bu davranışımız ne kadar doğru. Gelin bu sorumuzu Kur’an'a soralım, bakalım ne cevap verecek. Allah Kur’an'ı neden ve ne amaçla indirdiğini, bakın nasıl açık bir şekilde bizlere bildiriyor. Yasin 70:   DİRİ OLANLARI UYARABİLSİN ve kâfirlere ceza hak olsun diye. ( Bayraktar Bayraklı) Fatır 22:  DİRİLER İLE ÖLÜLER DE BİR OLMAZ. Allah, dilediğine işittirir. SEN, KABİRDE BULUNANLARA İŞİTTİRECEK DEĞİLSİN. (Diyanet meali) Neml 80:  Bil ki SEN ÖLÜLERE İŞİTTİREMEZSİN, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da DAVETİ DUYURAMAZSIN. ( Diyanet vakfı) Aslında bu ayetleri okuyan ve iman ettiğini söyleyen bir Müslüman, Kur’an'ın yaşayan bizler için bir tebliğ, uyarı  HAKKIN YOLUNA DAVETİYE  olduğunu anlayacaktır